@𝕏
Türk Bitig

Hükümdarın Öğdülmiş'e Baş-Sağlığı Dilediğini Söyler

  1. İlig Öğdülmişke Taziyet Kılmışın Ayur
    Hükümdarın Öğdülmiş'e Baş-Sağlığı Dilediğini Söyler
  2. Eşitti ilig keldi evdin turup, añar taziyet kıldı köñlin urup
    Hükümdar bunu haber alınca, saraydan kalkıp, Öğdülmiş'in yanına geldi, ona gönülden baş-sağlığı diledi.
  3. İlig aydı öglen ay ögdülmiş e, duâ birle itgil añar sen iş e
    Hükümdar : — Ey Öğdülmiş, mâkûl ol, sen duâ ile ona yardım etmeğe çalış — dedi —
  4. Bayat yarlıkasu ol odğurmışığ, keçürsü anıñdın yazuk kılmışığ
    Odgurmış'a Tanrı rahmet eylesin ve onun bütün günahlarını affetsin.
  5. Bu kadğu üçün bersü teñri muyan, bayattın sevinç bul tamudın emân
    Tanrı sana bu felâketin ecrini versin, Tanrı senden razı olsun ve cehennemden korusun.
  6. Kapuğ beklemiş sen yeme yol kesip, yüzüñ kizlemiş sen tilin söz basıp
    Sen yolunu kesmiş ve kapını kapamışsın, yüzünü gizlemiş, ağzını kilitlemişsin.
  7. Seniñdin yaramaz bu yañlığ kılık, ukuşluğ yorımaz bu yolça yorık
    Böyle bir hareket sana yakışmaz, akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez.
  8. Saña kim tegürdi maña ay bu küç, ya kim övkeledi ya kim kıldı öç
    Bana söyle, seni kim bu sıkıntıya düşürdü, kim sana kızdı veya kim sana kin bağladı.
  9. Bayat hükmi erdi kadaşıñ öze, yorıttı kazâsın sen öz kılk tüze
    Kardeşinin başına gelen Tanrının hükmüdür, o kazâ-i ilâhîyi yerine getirdi, sen kendine bak ve nefsini İslah et.
  10. Negüke ulır sen negü bu sığıt, bu kılk edgü ermez munı sen ağıt
    Neye ağlayıp, feryad ediyorsun, bu şekilde hareket etmek iyi değildir, sen böyle yapma.
  11. Toğuğlı ölür ol ağığlı ilür, yorığlı tınur ol berigli alur
    Doğan ölür, yükselen iner, yürüyen durur ve veren alır.
  12. Kadaşıñ ölümi saña bolsu pend, seriñil muyan ur şeker bolsu kand
    Kardeşinin ölümü sana ibret olsun, sabır et, ecrine nâıl olursun, şekerin kand olur.
  13. Ölürüg körügli tirig kalğuçı, kerek pend tutunsa kanı tutğuçı
    Ölümü görünce, hayatta kalanların bundan ibret almaları lâzım idi, alan hâni.
  14. Ölüg pendini bak ayur kör meni, ölüm tuttı bardım tutar uş seni
    Ölenin nasihatine dikkat et, ne der:— Bana bak, beni ölüm yakaladı, gittim, şimdi seni de yakalar.
  15. Muñar meñzer emdi bu beytig okı, okıp ked köñülke alınğıl takı
    Şimdi buna benzeyen şu beyti oku, okuyup, iyice gönülüne yerleştir.
  16. Seniñde ozakı ölügli miñe, berür pend ayur uş maña kör maña
    Senden evvel binlerce ölüp-gidenler sana nasihat verirler ve derler ki, işte bana bak, bana.
  17. Usanıp yorıdım avındım üküş, ölüm tuttı bardım kelir uş saña
    Gaflet içinde yaşadım, uzun zaman oyalandım, beni ölüm yakaladı, gittim, sıra sana da gelir.
  18. Ayıttı ilig evre odğurmışığ, neteg ölmişin hâl negü bilmişig
    Hükümdar sonra Odgurmış'ı, onun nasıl öldüğünü ve bu hususta neler bildiğini soruşturdu.

    Öğdülmiş cevabı İligke
    ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
  19. Ötündi iligke negü körmişin, ölürde vasiyyet itip kodmışın
    Öğdülmiş neler gördüğünü ve ölürken vasiyet edip, bırakmış olduğu mirası hükümdara arzetti.
  20. Turup rekve birle tayakın alıp, ilig utru urdı kumaru kılıp
    Kalkıp, kardeşinden yadigâr kalan çanak ile değneği alıp, hükümdarın önüne koydu. —
  21. Ayur uş kadaşım maña kodmışı, bu erdi neñi uş turu kalmışı
    îşte kardeşimin bana bırakmış olduğu miras bunlardır—dedi —
  22. İlig me kötürsü kumaru birin, kutadğay bu kün hem tusulğay yarın
    Hükümdar bunlardan birini, yadigâr olarak, kendine alsın, bu yadigâr dünyada uğur getireceği gibi, âhirette de faydalı olur.

    İlig cevabı Öğdülmişke
    HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
  23. İlig sundı aldı tayak elgiñe, ayur bu kumaru kutadsu maña
    Hükümdar uzanıp, değneği eline aldı : — Bu yadigâr bana uğurlu olsun — dedi —
  24. Sen alğıl bu rekve kadaşıñ özin, munıñ birle üşgür tilese yüzin
    Sen bu çanağı al, kardeşini özlediğin zaman, onu bununla hatırlarsın.
  25. Sunup aldı rekve kör ögdülmişe, köñül bertti közde yuvuldı yaşa
    Öğdülmiş çanağı aldı, gönülü sızladı, gözünden yaşlar boşaldı.
  26. İlig aydı körgil bu ibret bu kün, biriñe tap emdi sakınsa ögün
    Hükümdar : — Bak şimdi bugün âkil ve düşünen bir insan için, bu ibret kâfidir — dedi —
  27. Ol andağ tirildi tükedi ajun, takı kaldı artıp ay kılkı tüzün
    O öyle yaşadı, hayatı sona erdi, ondan dünya ve bir de bunlar kaldı, ey temiz kalpli insan.
  28. Negü ter eşitgil kılınçı silig, ukuş birle işke yetürmiş elig
    Tavrı, hareketi temiz ve her işe akıl ile el uzatan insan ne der dinle.
  29. Üküş bolsa artmaz bu dünyâ neñi, neçe me az erse yeter öz teñi
    Bu dünya malı ne kadar çok olursa-olsun, fazla gelmez, ne kadar az olsa bile, yerine göre kâfi gelir.
  30. Bu dünyâ müni miñ bir ol erdemi, negü teg keçürse keçer âdemi
    Bu dünyanın kusuru bin, meziyeti ise, birdir, insan bunu nasıl geçirirse, o öyle geçer.
  31. Üküşlük ne asğı ölümde kedin, anı yegli sevnür seniñde adın
    Ölümden sonra bolluğun faydası nedir, senden sonra ancak onu yiyen sevinir.
  32. Kadaşıñ kodup kaçtı dünyâ neñin, örüm kedti arpa yedi öz teñin
    Kardeşin dünya malını bırakıp kaçtı, kendi seviyesine göre, çul giydi ve arpa yedi.
  33. Keçürdi tiriglik toru ölmedi, anuk yeglilerke neñin kodmadı
    Ömrünü geçirdi ve bu vaziyetten dolayı ölmedi, hazır yiyicilere de mal bırakmadı.
  34. Katığlandı tün kün yinitti yüki, keçip bardı andın ajun emgeki
    Gece-gündüz gayret etti, yükünü hafifletti, bu yolda çektiği dünya zahmetleri de geçti-gitti.
  35. Ol itti işin kör kutuldı bu kün, biziñ iş ne erki yazılmaz tügün
    O işini yoluna koydu, bugün artık kurtuldu, bizim hâlimiz acaba nasıl olacak, bu düğüm hâlâ çözülmedi.
  36. İlig ötledi kör miñ edgü sözün, köñül hem karın urdı ötlep uzun
    Hükümdar bir çok iyi sözle öğüt ve nasihatte bulundu, öğütler vererek, içini boşaltıp, rahatladı.
  37. Yana karşıka bardı ilig turup, tüşüp kirdi evke sakınçlığ bolup
    Hükümdar kalkıp, tekrar saraya döndü, inip, düşünceli bir hâlde, odasına girdi.
  38. Sakınç kıldı kaç kün bu ögdülmişe, keçürdi bu kadğu yazıldı kaşa
    Öğdülmiş bir kaç gün yas tuttu, matem günleri geçince, nihayet bir az kendine geldi.
  39. Unıttı bu kadğu sakınçığ yeme, yedi içti küldi sevindi yana
    Bu kaygı ve kederleri de unuttu, tekrar yedi, içti, sevindi ve yüzü güldü.
  40. İdi yakşı aymış bodun başlar er, bilig birle el kün işin işler er
    Halkın başında bulunan ve halkın işini bilgi ile idare eden insan çok güzel söylemiş.
  41. Neçe kadğu sakınç seni bulnasa, yana ok küler köz neçe yığlasa
    Kaygı ve keder seni ne kadar esir ederse-etsin, ne kadar ağlatırsaağlatsın, bir gün yüzün tekrar gülecektir.
  42. Ajun öñdisi bu telimde berü, isiz edgü erter neçe yıllasa
    Bu dünyanın çok eski bir kanunudur, kötülük veya iyilik ne kadar uzun sürerse-sürsün, bir gün geçer.
  43. Sakınçın keçürdi kör ögdülmiş e, tapuğka baka turdı itti iş e
    Öğdülmiş de yasını geçirdi, vazifesine başlayarak, işine devam etti.
  44. Harislık bile ol tapuğ başladı, keçe tañda bardı işin işledi
    Büyük bir gayret ile işe sarıldı, sabah erkenden, akşam geç vakte kadar işi ile meşgul oldu.

    İlig suali Öğdülmişke
    HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
  45. Okıdı ilig bir kün ögdülmişig, ayıttı bodun hâli el kün işig
    Hükümdar bir gün Öğdülmiş'i çağırdı, halkın durumunu ve memleket ahvâlini sordu. —
  46. Ayur el hâli ne bodun hâli ne, negü teg keçer emdi üdlek kün e
    Memleket ve halkın hâli nasıl, şimdi günler ve zaman nasıl geçiyor — dedi —
  47. Maña köz kulak sen işimni kamuğ, seniñdin tiler-men aça bir kapuğ
    Sen benim gözüm ve kulağımsın, her işle senin meşgul olmanı istiyorum, bütün işleri sen hallet.
  48. Saña tegdi kaç kün bu kadğu sakınç, tegümediñ işke işiñ ne erinç
    Bu bir kaç gün kaygı ve keder içinde kaldığın için, sen de işle pek meşgul olamadın, acaba işler nasıl gidiyor.

    Öğdülmiş cevabı İligke
    ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
  49. Yanut berdi ögdülmiş aydı ay beg, bodun hâli edgü duâ artğu teg
    Oğdülmış cevap verdi ve: — Ey beyim, halkın hâli çok iyidir, halk durmadan sana hayır-duâ ediyor — dédi — [Metin eksik]

    Öğdülmiş cevabı İligke
    ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
  50. Biri söz boğuz köz bu şehvet otı, bular ol kişike bu tâat yutı
    Bir de söz, boğaz, göz ve bu şehvet âteşidir, bunlar ibâdete manî olur ve insan için bir felâkettir. [Metin eksik]
  51. Biri boğuzı tıdsa bir az sözlese, yırak tutsa özdin yarağsız usa
    Kim boğazının arzularına ram olmaz, az söyler ve yakışmayan şeylerden kendisini uzak tutarsa,
  52. Havâ ârzûlarka bolur erse erk, buşup övke kelse özin tutsa berk
    Kim heves ve arzularına hâkim olur, gazaba gelip, hiddetlendiği vakit, onu yenebilirse,
  53. Ukuşluğ bu ol hem biliglig bu ol, munı alsa bolğay ukuşluğ amul
    Akıllı ve bilgili insan odur, akıllı ve sakin tabiatlı olan kimse buna muvaffak olur.
  54. Ukuşluğ kişiler sözi öggü teg, köni tüz bolur ol özi belgü teg
    Akıllı insanların sözü öğülecek sözlerdir, o doğru ve dürüst olur ve kendisini her vakit belli eder.
  55. Yarağsızka yakmaz yıratur özin, kereksizni körmez yumıtur közin
    Onlar yakışmayanlara yaklaşmaz ve kendilerini bu gibi şeylerden uzak tutarlar, lüzumsuz şeyleri görmezler, ona göz yumarlar.

    İlig cevabı Öğdülmişke
    HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
  56. İlig aydı körklüg ayur sen bu söz, asığlığ-turur bu sözüg artuk öz
    Hükümdar:—Çok güzel söylüyorsun, bu çok samimî ve fevkalâde faydalı bir sözdür—dedi —[Metin eksik]

    Öğdülmiş cevabı İligke
    ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
  57. Sefâcı-turur bu et öz me otun, cefâka cefâ kıl özüñni tutun
    Bu vücûd cefakâr ve küstahtır, cefacıya karşı cefâ kıl ve kendine hâkim ol. [Metin eksik]
  58. Neçe edgü kılsa et özke seve, añar ança yavlak kılur bu cefâ
    Bir kimse ne kadar vücûdu sever ve ona iyilik ederse, o da ona o kadar cefa ve kötülük eder.
  59. Yeme yakşı aymış kişi üdrümi, cefâçı et özke otı hem emi
    İnsanların seçkini çok güzel söylemiş, onun sözü cefâcı vücûda karşı bir çâre ve tedbirdir.
  60. Vefâ kimke kıldıñ cefâka anun, cefâçı cefâsın tegürgey künün
    Birine vefa gösterdi isen, ondan cefâ görmeğe hazırlan, cefakâr nefsin seni bir gün cefâya duçar edecektir.
  61. Kimi edgü tuttuñ añar korku tur, seni isizin ol ulıtğay ünün
    Kime iyi muamele ettinse, ondan kork, onun kötülüğü bir gün seni inletecektir.
  62. Ay ilig bu üç ara semzi yavuz, biri ıt biri kuş birisi et öz
    Ey hükümdar, şu üç şeyin semizi fenadır, biri köpek, bir av-kuşu, biri de vücûttur.
  63. Açurğu bularığ yolın tutsa ked, anın yolka kirse boyun egse ked
    İyice yola gelmeleri için, bunları aç bırakmak lâzımdır, bunlar ancak böylelikle yola gelir ve boyun eğerler.
  64. Yolın kısmasa kuş meñin edlemez, semiz bolsa ıt tok avın avlamaz
    Yolunu sıkı bir murakabe altında bulundurmazsan, kuş avını yakalamaz, köpek tok ve semiz olursa, av peşinden koşmaz.
  65. Et öz todsa kansa bolur buğrağu, kaçar edgülerin süre ıdmağu
    Vücût doyar ve kanarsa, deve-aygırı gibi olur, yaptığın iyilikleri önüne katarak sürer ve götürür, onu bırakmamalıdır.
  66. Kuşuñ avlamasa bir ördek yas ol, ıtu kodsa avın yası bir as ol
    Kuşun avlamazsa, bunun zararı bir ördektir, köpeğin avını bırakırsa, zararı nihayet bir kakımdır.
  67. Özüñ buğrağursa bedütse boyun, seni otka tartar ulıtur ünün
    Vücûdun deve-aygırına döner ve enseni kalınlaştırırsa, seni ateşe sürükler ve acı-acı feryad ettirir.
  68. Meñilig-turur kör meñi yok çığay, barın tap kılıp ol yorır köñli bay
    Yiyeceği olmayan fakir de huzur içindedir, o eline geçene kanâat eder ve gönül zenginliği içinde yaşar.
  69. Egin bütse boğuzın todursa aşın, kılur teñri tapğı iter ol işin
    Sırtına bir şey geçirip, boğazını doyurunca, Tanrıya ibâdet kılar ve âhiret' işini yoluna koyar.
  70. Uluğluk bu devlet bu kut kıv kişig, küvezlikke tartar kodup öz işig
    Büyüklük, bu devlet ve bu saadet insanı, yapmakla mükellef olduğu işleri bırakıp, kibirli olmağa sürükler.
  71. Küvezlik bayattın yıratur kuluğ, ukuşluğ yorımaz bu yañlığ yoluğ
    Gurur kulu Tanrıdan uzaklaştırır, akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez.
  72. Çığay ma ölür ök yeme bay ölür, iki böz iletür kara yer bolur
    Fakir de ölür, zengin de, bunların ikisinin de götürecekleri şey ancak bir kefenden ibarettir ve nihayet kara toprak olurlar.
  73. Çığay ölse kutlur kiter emgeki, bay ölse kalur neñ iletür yüki
    Fakir ölürse, zahmetlerinden kurtulur, zengin ölürse, malını bırakır, fakat onun vebalini birlikte götürür.
  74. Muñar meñzer emdi bu söz belgülüg, bu sözde özüñke kötürgil ülüg
    Gerçekten buna benzeyen bir söz vardır, bu sözden kendine bir hisse al.
  75. Ay nimet idisi ölüm mihnetiñ, ay mihnet idisi ölüm nimetiñ
    Ey nimet sahibi, ölüm senin mihnetindir, ey mihnet sahibi, ölüm senin nimetindir.
  76. Çığay ölse kutlur kiter emgeki, ölüm tutsa ay bay sakış bermekiñ
    Fakir ölürse, zahmetlerinden kurtulur, ey zengin ölüm yakalarsa, senin bir de hesap vermen vardır.

    İlig sözi Öğdülmişke
    HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SÖZÜ
  77. Yana aydı ilig bu dünyâ içi, yılanı çadanı telim tikgüçi
    Hükümdar devamla :— Bu dünya bir çok zehirli yılan ve çıyanlar ile doludur — dedi —
  78. Aşı az yegüke ağusı üküş, yana öñdisi az üküşi söküş
    Yiyecek nimeti az, zehiri çok olduğu gibi, medhedılecek şeyi az, nefret edilecek şeyi de çoktur.
  79. Ukuşluğ sunup alğusı az neñi, biliglig açıp az yegüsi meñi
    Bu dünyada akıllı insanın elini uzatıp, alacağı şey azdır, bilgilinin iştiha ile yiyeceği nimet de azdır.
  80. Biligsizke uçmak-turur bu ajun, erej birle avnur yorır muñsuzun
    Bilgisiz için bu dünya cennettir, o huzur içinde avunur ve hiç bir şeye ihtiyaç hissetmeden yaşar.
  81. Tiken ol ukuşluğka dünyâ tolu, adak ursa yerke kirür saklağu
    Akıllı insan için dünya dikenler ile doludur, yere basınca, ayağına batar, dikkat etmek lâzımdır.
  82. Ağu ol biligligke dünyâ içi, anın aş yeyümez üzer öz küçi
    Bilgili insan için dünya zehir ile doludur, bundan dolayı o yemek yemez, güçten-kuvvetten kesilir.
  83. Anın kaçtı zâhid oğul kız kodup, munın kodtı âbid tapuğka udup
    Zâhid bundan dolayı çoluk-çocuğunu bırakıp kaçtı, âbid onun için dünyayı bırakıp, kendini ibâdete verdi.
  84. Bu kün biz ilinmiş-tururmız muñar, küdezsün bayat bu belâdin sıñar
    Biz bugün buna kendimizi kaptırmış bulunuyoruz, Tanrı bu belâdan bizi korusun.

    Öğdülmiş cevabı İligke
    ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
  85. Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, tükel söz çını ol ukuş birle tüz
    Öğdülmiş cevap verdi : — Bu söz sözlerin en doğrusu ve akla en yakın olanıdır — dedi —
  86. Körü barsa dünyâ kılınçı teñi, yegen yel büke teg bu kılkı yañı
    Dikkat edersen, dünyanın, tabiati gibi, tavrı ve hareketi de doymak bilmez bir ejderhaya benzer.
  87. Özi igdür ök san özi semritür, özi ök etin yer özi yavrıtur
    însanı, san ki, kendisi bizzat besler ve kendisi semirtir, sonra kendisi onun etini yer ve onu zayıflatır.
  88. Baka barsa yetrü ajun hâlini, eñip kalğu tañlap kör uksa anı
    Dünyanın hâline iyice dikkat eder ve onun mâhiyetini anlarsa, insan hayretler içinde kalır.
  89. Apalı havâlı ajunka ilip, uruğ yadtı dünyâ içinde kelip
    Adem ve Havva yer yüzüne inip, dünya içinde insan neslini çoğalttı.
  90. Olarda berü tut bu üdke tegi, ne yañlığ eren koptı begler begi
    Onlardan itibaren bugüne kadar dünyaya ne türlü insanlar ve ne kadar beyler beyi geldi.
  91. Kayu bilge tuğdı kayu alp atım, kayu kür küvez er kaya teg yalım
    Kimi âlim doğdu, kimi cesur, kahraman, kimi yalçın kaya gibi, mağrur ve kabadayı.
  92. Kayusı ukuşluğ kayusı bügü, kayu tilve munduz kayu ermegü
    Kimi akıllı, kimi hakîm, kimi deli ve ahmak ıdı, kimi de tenbel idi.
  93. Neçe savçı tuğdı okıtçı amul, bayat hükmi birle ayu berdi yol
    Kaç peygamber, kemâl sahibi kaç elçi geldi ve Tanrı hükmü ile bize yol gösterdi.
  94. Kayu az yaşadı kayusı uzun, kayu baş kötürdi bedükrek sözün
    Kimi az yaşadı, kimi çok, kimi hakimane sözleri ile yüksek makama erişti.
  95. Kayusı törütmiş idike turup, yağı teg ok attı yasını kurup
    Kimi yaratan Tanrıya karşı, düşman gibi, yayını kurup, ok attı.
  96. Okığıl bu beytig negü ter eşit, uka barğıl emdi özüñ kılkı it
    Şu beyti oku, dinle, ne der, iyice anla ve kendi tabiatini ona göre düzelt.
  97. Kerek bilge bolğıl kerek miñ yaşa, tutup bütrü ajun erejin aşa
    İster âlim ol, ister bin yaşa, ister bütün dünyayı ele geçir ve bütün nimetlerine nail ol.
  98. Âhır ölgü özüñ kara yer bolup, ölüm tutsa eltür ökünçün yaşa
    Sonunda sen de öleceksin ve kara toprak olacaksın, ölüm yakalayınca götürür, sonra peşiman olursun.
  99. Neçe edgü koptı bu bilge bügü, tilep bulmadılar tiriglik yegü
    Bu dünyaya ne kadar iyi insanlar, âlim ve hakimler geldi, bütün arzularına rağmen, ebedî hayata nail olamadılar.
  100. Bu kün kör neçe toğmaduk teg bolup, kara yer katında yaturlar ölüp
    Bugün bak, nasıl dünyaya hiç gelmemiş gibi olup, kara toprak altında yatarlar.
  101. Ne törlüg ne yañlığ kişi koptı kör, yağız yer olarığ yedi optı kör
    Ne türlü ve ne çeşit insanlar bu dünyaya geldi, bak, kara toprak hepsini yedi ve yuttu.
  102. İtiglig sarây ordu karşı kodup, yağız yer töşenip yaturlar küdüp
    Süslü saray, köşk ve evlerini bırakıp, kara toprağı döşenerek, bekleyip yatarlar.
  103. Udırmu üni yok ya tınmaz tını, negü erki hâli biligli kanı
    Uyurlar mı, sesleri yok ve nefes almazlar, hâlleri acaba nasıldır, bunu bilen hani.
  104. Olar barça muñluğ bu kün edgüke, eligleri yetmez yegü kedgüke
    Onların hepsi bugün iyiliğe muhtacdır, elleri yiyecek ve giyeceğe erişmez.
  105. Ökünçün yaturlar kör ınçıklayu, küsep edgülükni miñ ârzû yeyü
    Bak, peşimanlıkla inleyip yatarlar, bin iştiyak ile iyilik isterler.
  106. Bayat berdi bizke bu kün bu künüg, yava kılsa bolmaz bu bulmış üdüg
    Tanrı bize bugün bu günü verdi, ele geçen bu fırsatı heder etmemelidir.
  107. Bayat bersü tevfik bu künde naru, kamuğ edgülükke ay edgü törü
    Tanrı bize bugünden sonra her türlü iyilik için tevfik versin, ey mülkün iyi nizâmı.
  108. Tilin berdi alkış kör ögdülmişe, ayur ay bügü beg uzun keç yaşa
    Öğdülmiş hükümdarı öğdü ve : — Ey hakîm hükümdar, ömrün uzun olsun — dedi —
  109. Ajun kalmasunı seniñsiz kuruğ, bayat kesmesüni seniñdin uruğ
    Dünya sensiz kalmasın, sensiz âlem pek boş olur, Tanrı senin neslini kesmesin.
  110. Negü erse ârzû tilekiñ kamuğ, aça bersü teñri saña ol kapuğ
    Ne gibi arzu ve dileğin var ise, Tanrı sana bunların kapılarını dâima açık tutsun.
  111. Negü erse ârzû tilekiñ takı, tükel bersü teñri saña ay akı
    Daha ne gibi arzu ve dileğin olursa, ey cömert, Tanrı bunları da sana ihsan etsin.
  112. Sevinçin avınçın tirilgil uzun, erejlengil ança ay kılkı tüzün
    Sevinerek, avunarak, uzun ömür sür ve huzur içinde yaşa, ey halîm, selîm insan.
  113. Diriğâ seniñ teg kişiler ölüp, kara yerde yatsa süñüki ulup
    Senin gibi insanlar ölür ve kemikleri toprak altında dağılmış yatarsa, çok yazık olur.
  114. Negü kılğu teñri bu dünyâ işi, bu yañlığ törütmiş ay ilçi başı
    Ne yapalım, Tanrı bu dünyayı böyle yaratmış ey büyük hükümdar.
  115. Neçe ölse bolmaz seni teg ölüg, özüñ edgülerdin ilindi ülüg
    Senin gibi, iyilikler yapan bir hükümdar ölse bile, ölü sayılmaz.
  116. Kerek öl kerek keç yaşağıl uzun, atıñ edgü birle yadıldı sözün
    Gerek öl, gerek uzun ömürlü ol, adın artık iyilik ile dünyaya yayılmıştır.
  117. Severiñ üküş bolsu sevmezleriñ, saçılsu birerin keñüsü yeriñ
    Dostların çok olsun, düşmanların perişan olsun, memleketin genişlesin.
  118. Yer öpti turup çıktı kesti sözin, atın mindi urdı eviñe yüzin
    Öğdülmiş sözünü kesti, yer öptü ve kalkıp, dışarı çıktı, atına binip, evine doğru gitti.
  119. Kelip tüşti kirdi eviñe yorıp, yedi içti yattı bir ança serip
    Gelince, atından inip, evine girdi, yedi, içti, bir müddet yatıp, istirahat etti.
  120. Yana koptı erte işin başladı, ayu berdi kördi özi işledi
    Sabah tekrar kalktı ve işine başladı, emirler verdi, işleri gözden geçirdi, kendisi de çalıştı.
  121. Köñül til köni tuttı tüzdi yorık, kamuğ egriler köndi itti kılık
    Sadâkat ve hulûs ile hareketlerini tanzim etti, bütün eğriler onu görerek, doğru yola girdi ve huylarını düzelttiler.
  122. İtildi ajun arttı ed kü duâ, kutadtı küni künde edgü duâ
    Dünya düzene girdi, hayır-duâ çoğaldı, bunun bereketi ile memlekette günden-güne saadet arttı.
  123. Olar bardı kaldı ol edgü atı, yitip barğu ermez atı hürmeti
    Onlar gitti, fakat iyi adları kaldı, onların adı dâima hürmetle yâd edilecektir.
  124. Körü barğıl emdi bu yañlığ kişi, kişimü bolur bu firişte işi
    Dikkat et, imdi böyle insanlar insan mı olur, onların yaptıkları işler meleklere yakışacak işlerdir.
  125. Kişi erdi erse olar ne üdün, negü ol ayu ber bu künki bodun
    Eğer o vakit bunlar insan idi iseler, söyle bakayım, bugünkü insanlar nedir.
  126. Kalı biz kişi ersemiz ay bügü, olarığ seziksiz firişte tigü
    Ey hakîm, eğer biz insan isek, onlara, şüphesiz, melek demek lâzımdır.
  127. Olarnıñ kılınçı ne kılkı sözi, eşitip kutadğu ol edgü izi
    Onların tavrı, hareketi ve sözü ile bıraktıları iyi izler hakkında söylenenleri duymak da bir saadettir.
  128. Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir, ölür öz bu dünyâ seziksiz kalır
    Akıllı anlar ve bilgili bilir, hiç şüphesiz, insan ölür ve bu dünya kalır.
  129. Bulunmış bu üd kün yava kılmadın, tapuğ kılğu tegmez munıñda adın
    Ele geçen bu zamanı boşuna geçirmeden, ibâdet kılmalıdır, insanın bu dünyadan elde edebileceği menfaat ancak budur.
  130. Munıñda uluğ pend takı ne bolur, seniñde ozakı ölür köz körür
    Senden öncekiler ölür, sen de görürsün, bundan daha büyük nasihat ne olabilir.
  131. Kalır karşı ordu saraylar kamuğ, anı bend tutumaz bu öz ay uluğ
    Bütün saray, köşk ve konakların hepsi kalır, ey büyük, insan bunlara devamlı olarak tasarruf edemez.
  132. Neçe karşı ordu neçe berk tura, ölüm buzdı kıldı kara yer kör e
    Nice saray ve köşkleri, nice sağlam kaleleri ölüm bozdu ve kara toprağa çevirdi, bak.
  133. Neçe kend uluş bağ çeçekliklerig, kuruğ kodtı kör bu ölüm ay tirig
    Nice şehir ve memleketleri, bağ ve bahçeleri bu ölüm ıssız bıraktı, ey diri.
  134. Kalır karşı ordu saray pâk saña, alıp sen tutar sen bu bend tep maña
    Saray, köşk ve konaklar boşalır, sana kalır, sen alır ve kendine bend ettim zannı ile, onları kullanırsın.
  135. Kalın sü idisi ajunçı kanı, süsin kodtı boldı kara yer sanı
    Kalabalık bir orduya sahip olan o cihan beyi hani, ordusunu bıraktı, kendisi kara toprak oldu.
  136. Kanı ol suk ilçi ilim az tedi, üküş el küçedi yeyü bilmedi
    Hani o memleketim az diyen haris hükümdar, bir çok memleketleri hâkimiyeti altına aldı, fakat elinde tutamadı.
  137. Kanı ol küçegli kişiler yerin, kulaç yer alındı yatur ınçıkın
    Hani o başkalarının memleketine göz diken kimse, şimdi bir kulaç yerde ıztırap çekip yatar.
  138. Kanı ol müsülmân kanı tökgüçi, nelük kirdi yerke kanı ol küçi
    Hani o müslümanların kanını döken insan, niye toprağa girdi, onun gücü, kuvveti ne oldu.
  139. Kanı ol kişig satğağuçı kişi, nelük boldı satğağ kara yer tuşı
    Hani o başkalarına iftira eden adam, bu müfteri nasıl toprağa kalboldu.
  140. Kanı ol tütüşügli dünyâ üçün, turu kaldı dünyâ ol öldi küçün
    Hani o dünya için mücâdele eden insan, dünya yerinde kaldı, o ise, ölüme karşı koyamadı.
  141. Kanı ol tirigli tavar kodmadın, iki böz iletti tilemez adın
    Hani o mal, mülk, ne varsa kendinin olmasını isteyen insan, o beraberinde ancak iki bez götürebildi.
  142. Kanı ol üküş yer tilegli kişi, kara yer töşendi itildi işi
    Hani o çok yer isteyen adam, kendisi kara toprağa döşendi ve dâva bitti.
  143. Bu yañlığ-turur dünyâ hâli kamuğ, ukuş birle körgil açılğay kapuğ
    Bütün dünyanın hâli böyledir, anlayış ile bakarsan, idrâk kapılan açılır.
  144. Erejleri emgek sevinçi sakınç, ağırı uçuzluk avınçı irinç
    Onun huzuru zahmet, sevinci keder, izzeti zillet ve rahatı mihnettir.
  145. Negü kelse yüdgil sen ınçıklama, erej erse erter ne emgek yeme
    Ne gelirse, yüklen, şikâyet etme, huzur olsun-zahmet olsun, ikisi de geçer.
  146. Eşitgil negü ter bilig bergüçi, ay emgek bile sen sabır kılğuçı
    Ey felâketler karşısında sabreden insan, bilgi veren insan ne der, dinle.
  147. Ay nimet idisi şükür kıl yegil, ay mihnet idisi habır kıl egil
    Ey nîmet sahibi, bundan şükür ederek istifâde et, ey mihnet sahibi, kaderine boyun eğ, tahammül et.
  148. Sabır kılsa mihnet bolur nimetiñ, şükür kılsa nimetka artar tigil
    Sabır edersen, mihnet senin için nîmet olur, nîmet için şükür edersen, bu nîmet daha da artar, bunu böyle bil.
  149. Körü bar ay bilge bu künki üdüg, öñin boldı barça kamuğ iş küdüg
    Ey âlim, bugünkü zamana dikkat et, işler tamamen değişti.
  150. Biliglig uçuz boldı tutnur özin, ukuşluğ ağın boldı açmaz sözin
    Bilgili hakir oldu, bir tarafa sinip kalıyor, akıllı dilsiz oldu, ağzını açmıyor.
  151. Telim boldı elde bu yavlak kişi, yavaş boldı satğağ kötürmez başı
    Memlekette fena adamlar çoğaldı, halîm insanlar ayak altında kaldı, başlarını kaldıramıyorlar.
  152. Borun yüz yuğuçı namâz kodğuçı, kür ersig atandı yorıtur küçi
    Şarap ile yüzlerini yıkayan ve ibâdeti bırakanlar şimdi yiğit sayılıyor ve istediklerini yapıyorlar.
  153. Fesâd fisk idisi atandı eren, bor içmez kişi atı boldı saran
    Fesat ve fısk yapanlar merd sayıldı, şarap içmeyen kimseler hasis sayıldı.
  154. Namâz rûza birle yorığlı kişi, munâfik atandı ay elçi başı
    Namazına ve orucuna devam eden insanlar münafık sayıldı, ey memleketin başında bulunan insan.
  155. Halâl yitti barça haram üstedi, harâm yegli köñlin kara kir tudı
    Halâl büs-bütün ortadan kalktı, haram çoğaldı, haram yiyenin gönlü kara kirle kaplandı.
  156. Halâl atı kaldı körüglisi yok, harâm karma boldı toduğlısı yok
    Halâlin ancak adı kaldı, onu gören yok, haram kapışıldı, hâlâ ona doyan yok.
  157. Kanı bu harâmıñ haram tegüçi, harâmığ kodup bir halâl yegüçi
    Hani bu harama haram diyen, haramı bırakıp, halâl yiyen insan nerede.
  158. Sakınuk tegüçi kim ol çın köni, könilik küni bar yarutur küni
    Gerçekten dürüst ve takva sahibi denilecek kim kaldı, fakat güneşi parlayan bir kıyamet günü vardır.
  159. Harâm birle artuk karardı köñül, halâl kayda bulğu tilep ay oğul
    Kalpler haram ile çok fazla karardı, ey oğul, halâli nerede arayıp bulmalı.
  160. Muñar meñzetü keldi emdi bu söz, munı yakşı tıñla ayâ köñli tüz
    Buna benzer şöyle bir söz vardır, bunu iyice dinle, ey temiz kalpli insan.
  161. Harâm birle köñlüm kara boldı kir, bilig işke tutmaz özüm yüzde bir
    Gönlüm haram ile karardı ve kirlendi, ben bilgiyi yüzde bir işte dahi kullanmam.
  162. Et öz eglü bilmez havâ bulnadı, tapuğka tegümez özüm açtı sır
    Vücût artık eğilmez, hevâ ve heves onu esir etti, ben artık ibâdetle meşgul olamıyorum, işte sırrımı açtım.
  163. Ajun kılkı barça adın boldı kör, kişi köñli tilde öñin boldı kör
    Dünyanın tabiati tamamen değişti, insanların gönlü ile dilleri birbirine uymuyor.
  164. Vefâ kitti halkta cefâ üstedi, tilep bir ınanğu kişi kalmadı
    Halktan vefa gitti, cefâ çoğaldı, itimad edilecek bir kimse ararsan, bulamazsın.
  165. Vefâ ketti halkta cefâ urdı iz, ınanğu tayanğu kişi boldı kız
    Halktan vefa gitti, yerini cefâ aldı, itimad edilecek, inanılacak kimse pek nâdir.
  166. Yakınlık yağukluk yırattı kadaş, bağırsaklıkın kodtı edgü adaş
    Akrabalar arasından yakınlık ve kardeşlik uzaklaştı, artık candan arkadaşlık kalmadı.
  167. Kiçigde edeb yok uluğda bilig, otunlar üküş boldı yitti silig
    Küçüklerde terbiye, büyüklerde bilgi yok, kaba insanlar çoğaldı, nâzik insanlar ortadan kalktı.
  168. Yakınlık neçe boldı yarmak üçün, kanı iş kılığlı köni hak üçün
    İnsanlar para uğrunda birbirlerine yakmlaştılar, doğruluk ve hakikat yolunda iş gören nerede.
  169. Emanet atı bar kanı kıldaçı, nasihat sözi bar kanı tuttaçı
    Emânetin adı var, onu yerme getiren nerede, nasihatin sözü var, onu tutan nerede.
  170. Kanı emr-ü marûf kılığlı kişi, kanı nehy-ü münker tıdığlı kişi
    Mârufu emreden kim, münkeri nehyeden kim.
  171. Satığçı kötürdi emânetlerin, bu uzlar kötürdi nasihatlerin
    Satıcılar emânet vasfını kaybettiler, ustalar artık nasihatten vazgeçtiler.
  172. Biliglig köni sözleyümez sözin, tişide uvut kitti örtmez yüzin
    Bilgili sözünü dos-doğru söyleyemez oldu, kadınlardan haya gitti, yüzlerini örtmezler.
  173. Köni bardı keldi neçe egrilik, kanı kalmadı bir kişi teñrilik
    Doğruluk gitti, yerine nice eğrilik geldi, Allah için iş gören tek bir insan kalmadı.
  174. Kişi barça yarmak kulı boldılar, kümüş kimde erse boyun berdiler
    insanların hepsi para kulu oldu, gümüş kimde ise, ona boyun eğdiler.
  175. Cemâat köp erdi bu mescidler az, kalın boldı mescid cemâatler az
    Cemâatler çok, camiler az idi, şimdi camiler çoğaldı, cemâatler azaldı.
  176. Negü ter eşitgil sakınuk kişi, köñülke alın sen ay edgü başı
    Dinle, takva sahibi insan ne der, ey iyi insan, sen bunu gönlüne yerleştir.
  177. Kanı bir könilik kılığlı kanı, kanı teñilik iş yorığlı kanı
    Hani, doğruluk ile hareket eden kim var, hani Allah rızâsı için iş gören kim var.
  178. Ajun barça bütrü tükel artadı, körüp tañladaçı kanı bir munı
    Dünyanın her tarafı baştan-başa bozuldu, buna bakıp, hayret eden bir kimse varmı.
  179. Müsülmân karıştı için et yeşür, tükel inçke tegdi bu kâfir yatur
    Müslümanlar karıştı, birbirlerinin etlerini yiyorlar, kâfirler ise, tam bir huzur içinde yaşıyorlar.
  180. Kapuş karma boldı müsülmân neñi, kanı adra tutğan harâmığ öñi
    Müslümanların malı çalındı, yağma edildi, haramı halâlden ayıran ve buna riâyet eden nerede.
  181. Fesâd fisk üni kör udıtmaz keçe, kanı ilm ü kur’ân üni az çıça
    Fesad ve fısk o kadar sesini yükseltti ki, insan geceleri uyuyamıyor, ilim ve Kur'an sesi hiç duyulmuyor bile.
  182. Köñüller katığ boldı til yumşadı, könilik özi bardı kaldı yıdı
    Gönüller katılaştı, diller yumuşadı, doğruluğun kendisi gitti, ancak kokusu kaldı.
  183. Atalık kılur kör ataka oğul, oğul beg bolup kör ata boldı kul
    Oğul babaya babalık eder, oğul bey ve baba ise, kul oldu.
  184. Tiriglik kısıldı uzadı sakınç, baru arttı sukluk koradı sevinç
    Hayat zorlaştı, endişe çoğaldı, hırs ve tamah gittikçe arttı, huzur azaldı
  185. Çığay tul yetimig suyurkağlı yok, ajun tegşürüldi tañırkağlı yok
    Fakir, dul ve yetimlere şefkat gösteren yok, dünyayı başka bir kalıba koydular da hayrete düşen kimse yok.
  186. İdi yakşı aymış bügü bilgi keñ, ajunuğ sınağlı akı elgi keñ
    Hakîm, bilgisi geniş, dünyayı tecrübe etmiş, cömert ve eli açık olan insan çok güzel söylemiş.
  187. Ajun boldı âhır törü artadı, isizlerig edgü körü artadı
    Dünyanın sonu geldi, nizam bozuldu, iyiler kötülere bakarak, değiştiler.
  188. Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir, yıl ay kün küniñe baru artadı
    Akıllı anlar, bilgili bilir, yıl, ay, gün geçtikçe dünya günden-güne bozuldu.
  189. Oğul kız kemişti ata hürmeti, söküş boldı erke avuçğa atı
    Oğul-kız babaya hürmetini bıraktı, ihtiyar kelimesi insana bir hakaret sözü oldu.
  190. Kamuğ tegşürüldi törü öñdiler, karalı ürüñli bir ök boldılar
    Nizâm ve kanunların hepsi değişti, ak ve kara birbirinden farksız oldu.
  191. Bu barça uluğ kün nişânı-turur, nişânı körünse keligli kelür
    Bunlar hep kıyamet gününün alâmetidir, alâmeti görünürse, gelecek olan gelir.
  192. Küdezsü uğan teñri imânımız, kötürsü bu fıtne belâ isiz iz
    Kadir Tanrı encamımızı hayretsin, bu fitne, belâ ve kötü âdetleri ortadan kaldırsın.
  193. Yıl altmış iki erdi tört yüz altmış iki bile, bitiyü tükettim bu söz ülgüle
    Yıl dört yüz altmış iki idi, bu eseri yazıp, tamamladım.
  194. Ögüm yetmişi söz bitirdim tükel, okığlı ukuğlı özüñ ülgi al
    Aklımın erdiği sözlerin hepsini yazdım, ey okuyan ve anlayan insan, bundan hisse al.
  195. Kayu törlüg erse yorıkıñ yoluñ, ayu berdim azrak bekütgil uluñ
    Nasıl hareket edeceğini ve hangi yola gideceğini bir parça izah ettim, sen buna göre hareket ederek, hayatına esaslı bir temel kur.
  196. Bu ol din yolı hem bu dünyâ yolı, bu yolça yorı yolda azma ulı
    Bunlardan biri din yolu, biri de dünya yoludur, bu esaslı yoldan şaşma.
  197. Kalı dünyâ kolsa yolı uş unu, apañ ukbi kolsa izi uş munu
    Eğer dünya istersen, onun yolu işte bu, eğer âhiret istersen, onun da yolu işte budur.
  198. Özüñ kullukı kıl bayat birge küç, kayusın tilese tile kılma üç
    Sen kendi kulluğunu yerine getir, Tanrı sana kuvvet verir, bunlardan hangisini istersen, onu seç, fakat üçüncü bir yol arama.
  199. İlâhi özüm bu sözüg başladı, tilekim ne erdi bilir sen idi
    Ben bu söze başlarken, kasdimin ne olduğunu sen biliyordun, ey rabbim!
  200. Tilemedim özke kü çav edgü at, kişi asğı koldum öz erse ya yat
    Ben kendime şan ve şöhret veya iyi ad dilemedim, yakın olsun uzak olsun, ben her kesin iyiliğini istedim.
  201. Okığlı okısa meni üşgürüp, duâ kılğamu tep maña bir turup
    Bunu okuyan okudukça, beni hatırlayıp, belki bana da bir duâ eder diye düşündüm.
  202. Tilekim bu erdi umınçım bu ok, okığlı maña bir duâ ıdğa uk
    Dileğim bu idi, ümidim de budur, okuyan bana her hâlde bir duâ edecektir.
  203. Tilim sözledi söz bitidi elig, ölür bu elig til ay kılkı silig
    Dilim söyledi, elim de bunu yazdı, ey temiz kalpli insan, benim bu dilim ve elim fânidir.
  204. Elig til nişânı munu bu bitig, saña kodtum emdi bitip ay tetig
    Ey zeki insan, dilden ve elden kalan nişane, işte sana yazıp bırakmış olduğum bu kitaptır.
  205. Unıtma meni ay okığlı tirig, özüm dünyâ kodsa töşense yirig
    Ey bunu okuyan canlı, ben dünyayı bırakıp, toprağa düşünce, beni unutma.
  206. Ayâ meñü muñsuz idim sen uluğ, sen ök yarlıkağıl bu muñluğ kuluğ
    Ey ebedî ve ihtiyacdan vareste olan rabbım, sen büyüksün, bu muhtaç kulunun günahlarını sen bağışla.
  207. Küremiş kul erdim yazukum telim, yazuk yarlıkağıl sen ök sen idim
    Ben yolunu kaybetmiş bir kul idim, günahım çoktur, günahlarımı affet, sen benim rabbimsın.
  208. Kuluñ men idim sen kul atı kul ok, idim sen tüzün sen idilik kıl ok
    Ben kulunum, sen rabbimsin, kulun adı kuldur, sen rabbimsin, merhametlisin, sen efendiliğini göster.
  209. Kuluñ men idim sen maña ay ğafûr, meni yarlıkağıl yazukum keçür
    Ben kulunum, sen benim rabbimsın, ey gafur, beni affet, günahlarımı bağışla.
  210. Yeme yarlıkağıl kamuğ mü’minığ, toğardın batarka tegi ay arığ
    Bir de, doğudan batıya kadar, bütün müminlerin günahlarını bağışla.
  211. Otun men otundın otunluk kelir, tüzün sen yazukum keçür ay bilir
    Ben bir küstahım, küstah insandan küstahlık gelir, sen merhametlisin, ey her şeyi bilen Tanrım, günahlarımı sen affet.
  212. Yıpardın yıpar ok yıdır ol ıdı, peliddin kelir ol arığsız yıdı
    Miskten ancak misk kokusu gelir, fena koku murdar şeyden çıkar.
  213. Umınçım sen ök sen maña ay umınç, umınç kesmegey men saña ay umınç
    Ey ümidim, bana ümit bizzat sensin, ey ümidim, senden ümidimi kesmeyeceğim.
  214. Yazukluğ kulur-men kılınçım cefâ, vefâlığ idim sen maña kıl vefâ
    Ben günahkâr kulunum, yaptığım cefâdır, sen benim vefalı rabbimsin, bana vefa göster.
  215. Cefâdın cefâ ok kelir ay idim, vefâda vefâdın adın bilmedim
    Ey Rabbim, cefadan yine cefâ gelir, vefada vefadan başka bir şey görmedim.
  216. Tüzü yarlıkağıl kamuğ mü’minığ, yazukum olarka bağışla arığ
    Bütün müminleri affet, onların hürmetine bütün günahlarımı bağışla.
  217. Tümen miñ selâmım tegür savçıka, ol edgü kulavuz köni yolçıka
    Tanrım, iyi kılavuz olan ve doğru yolu gösteren Peygamber'e binlerce selamımı ulaştır.
  218. Tüzü tört eşiñe meniñdin selâm, tegür ay bayatım tutaşı ulam
    onun dört arkadaşına benden durmadan ve dâima binlerce selâm eriştir.