|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
I |
Teñri Azze Ve Celle Ögdisin Ayur |
Tanrı Azze Ve Cellenin Medhini Söyler |
1 |
Bayat atı birle sözüg başladım, törütgen egidgen keçürgen idim |
Yaratan, yetiştiren ve göçüren rabbim olan Tanrının adı ile söze başladım. |
2 |
Üküş ögdi birle tümen miñ senâ, uğan bir bayatka añar yok fenâ |
Kadir ve bir olan Tanrıya çok hamd ve binlerce sena olsun ; onun için fânilik yoktur. |
3 |
Yağız yer yaşıl kök kün ay birle tün, törütti halâyık öd üdlek bu kün |
Kara yer ile mâvî göğü, güneş ile ayı, gece ile gündüzü, zaman ile zamaneyi ve mahlûkları o yarattı. |
4 |
Tiledi törütti bu bolmış kamuğ, bir ök bol tedi boldı kolmış kamuğ |
istedi ve bütün bu varlıkları yarattı ; bir kere :— "ol!"—dedi, bütün diledikleri oldu. |
5 |
Kamuğ barça muñluğ törütülmişi, muñı yok idi bir añar yok eşi |
Bütün bu yaratılmış olanlar ona muhtacdır ; muhtaç olmayan yalnız Tanrıdır ; onun eşi yoktur. |
6 |
Ay erklig uğan meñü muñsuz bayat, yaramaz seniñdin adınka bu at |
Ey kuvvetli, kadir, ebedî ve müstağni olan Tanrı, senden başkasına bu ad yakışmaz. |
7 |
Uluğluk saña ol bedüklük saña, seniñdin adın yok saña tuş teñe |
Ululuk ve büyüklük sana mahsustur ; sana eş ve denk olan başka biri yoktur. |
8 |
Aya ber birikmez saña bir adın, kamuğ aşnuda sen sen öñdün kedin |
Ey bir olan Tanrı, bir başkası sana şerik koşulamaz ; başta her şeyder evvel ve sonda her şeyden sonra sensin. |
9 |
Sakışka katılmaz seniñ birlikiñ, tüzü neñke yetti bu erkliglikiñ |
Senin birliğin hesaba gelmez ; bu kudretin her şeye hâkimdir, |
10 |
Seziksiz bir ök sen ay meñü eçü, katılmaz karılmaz sakışka seçü |
Sen, şüphesiz, birsin, ey sonsuz Tanrı; istisna sayıya gelmez. |
11 |
Ay iç taş biligli ay hakku’l-yakin, közümde yırak sen köñülke yakın |
Ey içi ve dışı bilen, ey hakku'l-yakîn ; gözden uzaksın, fakat gönüle yakınsın. |
12 |
Barıñ belgülüg sen kün ay teg yaruk, neteglikke yetgü köñül ögde yok |
Senin varlığın, parlak güneş ve ay gibi, bellidir ; fakat nasıl olduğunu kavrayacak gönül ve akıl yoktur. |
13 |
Ne ersedin ermez seniñ birlikiñ, ne erselerig sen törüttiñ seniñ |
Senin birliğin eşya ile ilgili değildir ; eşyayı sen yarattın, onlar senindir. |
14 |
Kamuğ sen törüttüñ ne erselerig, yokadur ne erse sen ök sen tirig |
Her varlığı sen yarattın; varlık yok olur, bakî kalan yalnız sensin. |
15 |
Törütgen barıña törütmiş tanuk, törümiş iki bir tanukı anuk |
Yaratıcı varlığına yaratılmış olanlar şâhiddir ; yaratılan iki — birin hâzır şahididir. |
16 |
Anıñ okşağı yok azu meñzegi, neteglikke yetmez halâyık ögi |
Onun eşi yahut benzeri yoktur ; nasıl olduğuna mahlûkların aklı ermez. |
17 |
Yorımaz ne yatmaz udımaz oduğ, ne meñzeg ne yañzağ kötürmez boduğ |
Yürümez ve yatmaz, uyumaz, uyanıktır ; ne benzer, ne kıyâs edilir, ne de tasavvur götürür. |
18 |
Kedin öñdün ermez ne soldın oñun, ne astın ne üstün ne otru orun |
Arkada veya önde değildir; ne sağdadır, ne solda; yeri ne altta, ne üstte, ne de ortadadır. |
19 |
Orun ol törütti orun yok añar, anıñsız orun yok bütün bol muñar |
Yeri o yarattı, onun için yer bahis mevzuu değildir; şunu bil ki, onsuz da yer yoktur. |
20 |
Ay sırka yakın ay köñülke ediz, tanuk ol saña barça sûret bediz |
Ey her sırra yakın, ey her gönül için yüksek Tanrı, bütün suret ve şekiller sana şahittir. |
21 |
Törüttüñ tümen miñ bu sansız tirig, yazı tağ teñiz kötki oprı yirig |
Bu sayısız, yüz binlerce canlıyı, ova, dağ, deniz, tepe ve çukurları sen yarattın. |
22 |
Yaşıl kök bezediñ tümen yulduzun, kara tün yaruttuñ yaruk kündüzün |
Mâvî göğü sayısızyıldızları ile süsledin, karanlık geceyi ışıklı gündüz ile aydınlattın. |
23 |
Uçuğlı yorığlı tınığlı neçe, tirilgü seniñdin bulup yer içe |
Uçan, yürüyen ve duranların hepsi rızıklarını senden bularak, yeyip, içerler. |
24 |
Ediz arşta altın serâka tegi, tüzü barça muñluğ saña ay idi |
Yüksek Arş'tan alttaki toprağa kadar bütün her şey, hepsi sana muhtacdır, ey rabbim. |
25 |
Ayâ birke bütmiş tiliñ birle ög, köñül bütti şeksiz amul tutğıl ög |
Ey Tanrının birliğine inanmış olan, onu dilin ile öğ; gönülün tereddütsüz inandı ise, aklını işe karıştırma. |
26 |
Neteglikke kirme küdezgil köñül, barıña bütün bolğıl amrul amul |
Nasıl olduğunu arama, gönlünü gözet; varlığına inan, sükûn ve huzura kavuş. |
27 |
Kalı kançaka kirme tutğıl özüñ, kalı kançasız bil uzatma sözüñ |
Nice ve nasıl olduğuna karışma, kendini tut ; onu nicesiz ve nasılsız bil, sözünü uzatma. |
28 |
Ay muñsuz idim sen bu muñluğ kuluğ, suyurkap keçürgil yazukın kamuğ |
Ey müstağni olan rabbim, sen bu muhtaç kulun bütün günahlarını şefkatle affet. |
29 |
Sañar ok sığındım umınçım saña, muñadmış yerimde elig tut maña |
Asıl sana sağındım, ümidim sendedir ; muhtaç olduğum yerde elimden tut. |
30 |
Sevüg savçı birle kopurğıl meni, elig tuttaçı kıl könilik küni |
Mahşer günü beni sevgili Peygamber ile birlikte hasret, onu bana şefaatçi kıl. |
31 |
Tüzü tört eşiñe tümen miñ selâm, tegürgil kesüksüz tutaşı ulam |
Onun dört arkadaşının her birine aralıksız, devamlı sayısız selâm eriştir. |
32 |
Uluğ künde körkit olarnıñ yüzin, elig tuttaçı kılğıl edgü sözin |
Ulu günde onların yüzünü göster, şefaatlerini bana yardımcı kıl. |
33 |
Seni erdüküñ teg ögümez özüm, seni senmet öggil kesildi sözüm |
Seni olduğun gibi medhedemiyorum ; seni sen medhet! sözüm kesildi. |