|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XV |
Aytoldı İligke Özi Devlet Erdükin Ayur |
Ay-Toldı Hükümdara Kendisinin Saadet Olduğunu Söyler |
620 |
İlig bir kün oldrup özi yalñuzun, okıp kirdi ay toldı sevnür özün |
Hükümdar bir gün yalnız başına otururken, onu çağırttı; Ay-Toldı, içten sevinerek yanına girdi. |
621 |
Kirip turdı ay toldı utru örü, ilig imledi kelgil oldur berü |
Ay-Toldı girip, karşısında ayakta durdu; hükümdar:—Gel, buraya otur — diye işaret etti. |
622 |
Çıkardı topık kodtı ay toldı kör, anı yastanıp ötrü oldurdı kör |
Ay-Toldı cebinden bir top çıkarıp, yere koydu ve onu altına çekip, üzerine oturdu. |
623 |
Ayıttı ilig tegme törlüg bilig, yanut berdi ay toldı açtı tilig |
Hükümdar bir çok şeyler hakkında onun fikrini sordu, Ay-Toldı onlara cevap verdi ve bildiklerini söyledi. |
624 |
Sevindi ilig kör yaruttı yüzin, anı kördi ay toldı yumdı közin |
Hükümdar sevindi, tekrar yüzü güldü; Ay-Toldı bunu görünce, gözünü yumdu. |
625 |
Sözin kesti ilig hiç ündemedi, közin yumdı ay toldı hiç açmadı |
Hükümdar bir müddet sustu ve hiç ses çıkarmadı; Ay-Toldı da gözünü yumdu ve hiç açmadı. |
626 |
Yana aytu kirdi ilig öz sözin, yanut berdi ay toldı tügdi yüzin |
Hükümdar, bir az sonra, tekrar söze başladı; Ay-Toldı cevap verdi ve yüzünü buruşturdu. |
627 |
Baka kördi ilig kamuğ törlügün, tükel buldı bilgi ukuşı ögün |
Hükümdar ona her bakımdan dikkat etti; onun bilgisini, aklını ve anlayışını tam buldu. |
628 |
Seve baktı ilig avıttı özin, bu ay toldı terkin evürdi yüzin |
Hükümdar ona sevgi ile baktı ve gönülü rahat etti, fakat Ay-Toldı hemen başını çevirdi. |
|
İlig sözi Aytoldıka |
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA SÖZÜ |
629 |
İlig buştı artuk kararttı meñiz, ayur ay iveklik kişike isiz |
Hükümdar çok hiddetlendi ve yüzünü ekşiterek, dedi : —Hey, acele ile hareket etmek insan için kötü bir şeydir. |
630 |
Yañıldı bu tüşte meniñ bu özüm, negü teg açayın kişike sözüm |
Bu sefer kabahat kendimde oldu; nasıl oldu da başkasına sırrımı hemen açıverdim. |
631 |
Negü ter eşitgil biliglig tilin, ive kılmış işler ökünçi yılın |
Dinle, bak, bilgili insan ne der; acele ile yapılan bir işin peşimanlığı yıllarca sürer. |
632 |
İve kılmış işler neçe yeg bolur, ive bışmış aşnı yese ig bolur |
Acele ile yapılan işler dâima çiğ kalır; acele ile pişirilen yemeği yiyen insan hasta olur. |
633 |
İveklik-turur barça yañluk başı, amulluk-turur barça edgü işi |
Bütün yanlışlıkların başı aceleciliktir; bütün iyi işler dâima teenni ile yapılan işlerdir. |
634 |
İveklik bu erdi seni bilmedin, yakın tuttum özke tapındurmadın |
Acelecilik şurada oldu ki, seni tanımadan ve kâfi derecede denemeden, kendime yakın tuttum. |
635 |
Kayu erse begler tapuğçı kulın, tapındurğu ötrü açınsa yolın |
Hangi kul olursa-olsun, önce ona hizmet gördürmeli; ondan sonra usûlü dâiresinde ihsanda bulunmalıdır. |
636 |
Bışurğu tapuğda sınağu körü, ağırlasa ötrü kötürgü örü |
Kulu önce hizmette pişirmeli ve iyice denemeli, ondan sonra kendisini yükseltmeli ve taltif etmelidir. |
|
Aytoldı suali İligke |
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ |
637 |
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, negüke buşar erki toldı otı |
Ay-Toldı :—Ey devletli hükümdar, acaba neye hiddet buyuruldu da böyle âteş kesildin. |
638 |
Yazukum ne erki bilümez özüm, ayu bersü evre eşitsü sözüm |
Acaba günâhım nedir, kendim bilmiyorum; bana bunu söyle, sonra bir de benim sözümü dinle. |
639 |
Bar erse yazukum kına erk saña, yok erse yüzüñni karartma maña |
Kusurum varsa, cezalandır, kudret senindir; kusurum yok ise, bana muğber olma. |
640 |
Negü ter eşitgil ukuş meñzetü, kıyâs mani birle añar yañzatu |
Akıl, bu mânayı kasdederek, böyle bir hâdise hakkında ne der, dinle. |
641 |
Tapuğçı yañılsa okıtğu kerek, negüke yañılmış ayıtğu kerek |
Eğer hizmetkâr yanılırsa, onu çağırtmak ve neden yanılmış olduğunu sormak lâzımdır. |
642 |
Yazukı bar erse kınağu tutup, yok erse miñ edgün avıtğu kerek |
Günâhı varsa, cezalandırmak, eğer yok ise, iyilik ile onun gönlünü almak lâzımdır. |
|
İlig cevabı Aytoldıka |
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI |
643 |
Yana ok buşup aydı ilig sözi, ayur ay biligsiz kişi munduzı |
Hükümdar aynı şekilde hiddetle konuşmağa devam etti ve dedi: — Ey bilgisiz, ey ahmak insan ! |
644 |
Özüñke baka kör kim erdiñ maña, kayudın kelir bu fuzûlluk saña |
Kendine bir bak, sen benim için kim idin; sana bu küstahlık nereden geliyor. |
645 |
Tapuğluğ tese-men özüñ tapğı yok, tusuğluğ tese-men yana asğı yok |
Bana hizmetin geçti desem, henüz bir hizmetin yok; faydan dokundu desem, henüz bir faydan da olmadı. |
646 |
Tapuğsuz ağırlap açındım seni, orun berdim erse basındıñ meni |
Hizmetin dokunmadığı hâlde seni taltif edip, ihsanda bulundum; sana mevki verdim, fakat sen bana tahakküme kalkıştın. |
647 |
Topık yastadıñ emdi oldurğuka, ne oldruğ yeri bu ma köñlün uka |
Otururken, altına bir top koyup, üstüne oturdun; böyle bir şeyin üzerine oturulurmu, bir düşün. |
648 |
Saña sözledim men sözüg tıñladım, közüñ yumduñ erse özüm tañladım |
Ben sana söz söyledim, senin sözünü dinledim; sen gözünü yumunca, şaştım-kaldım. |
649 |
Keçürdüm yana sözledim söz saña, nelük yüz evürdüñ ayu ber maña |
Bunu affettim, sana tekrar hitap ettim; bu sefer de neden yüzünü çevirdin; izah edermisin ? |
650 |
Eşitmezmü erdiñ bügüdin bu söz, yakın bolsa begke küdezgü ked öz |
Hakimlerin şu sözünü duymadınmı:—Beye yakın olursan, kendini iyice kolla! |
651 |
Ayu bermedimü atañ ya anañ, ay oğlum begiñke özüñ kılma teñ |
Sana baban yahut annen:— Ey oğlum, kendini efendin ile bir tutma ! — demediler mi? |
652 |
Tutuzmadımu kör saña hıl başıñ, basınma begiñni küdezgil başıñ |
Sana takım-başın : —Beyine karşı kafa tutma, başını gözet ! —diye emir vermedimi ? |
653 |
Bu begler ot ol otka barma yağuk, kalı bardıñ erse küyürmek anuk |
Bu beyler âteştir, âteşe yaklaşma; yaklaşırsan, yanmak muhakkaktır. |
654 |
Osal bolma begler küyer ot-turur, küyer otka yaksa añar yut-turur |
İhmalci olma, beyler yanar âteştir; yanar âteş, ona yaklaşan için bir felâkettir. |
655 |
Baka körse begler küyer ot sanı, basınsa üzer baş sorar öz kanı |
Dikkat edersen, beyler gerçekten yanar âteş gibidir; kafa tutanın başını koparır ve kanını emer. |
656 |
Baka tursa artuk anın korku tur, kalı korkmasa sen küçün korkıtur |
Sana fazla bakarsa, onun bakışından kork; eğer korkmazsan, o seni korkmağa mecbur eder. |