|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XX |
Kut Kıvılkın Devlet İrsellikin Ayur |
Saadetin Devamsızlığını Ve İkbâlin Dönekliğini Söyler |
1045 |
Tükel buldı ay toldı ârzû tilek, kıvı kut karıp yıktı arka yölek |
Ay-Toldı arzu ve dileğini tam elde ettiği zamanda, süreksiz saadet ihtiyarladı; ona arka ve destek olan şeyleri birer-birer yıktı. |
1046 |
Yeme yakşı aymış biliglig bügü, tükel bolsa nimet bulumaz yegü |
Bilgili hakîm de buna uygun bir söz söylemiştir : —Nimet tam olunca, insan yiyecek bir şey bulamaz. |
1047 |
Takı munda yegrek bilig sözlemiş, tükel bolsa nimet tüker yaş temiş |
Yine bu hususta bilgilinin daha iyi bir sözü vardır : — Nimet tam olursa, insanın ömrü tükenir — der. |
1048 |
İdi yakşı aymış biliglig sözi, bu bilge sözi ol biligsiz közi |
Bilgili çok iyi bir söz söylemiş; âlimin sözü, bilgisiz için, göz olur. |
1049 |
Enigli ağar ol ağığlı ener, yaruğlı tunar ol yorığlı tınar |
inen yükselir, yükselen iner; parlayan söner ve yürüyen durur. |
1050 |
Ne kim işler erse tükelin küder, tükegli tükese enişke yanar |
Her şey kendi kemâlini bekler; tam kemâle erişince, tekrar zevale başlar. |
1051 |
Bu ay toldı buldı tilekin tükel, tüketti tiriglig turu kaldı mâl |
Bu Ay-Toldı her isteğine kavuştu; ömrünü tamamladı, malı-mülkü kaldı. |
1052 |
Yana irlü kirdi bu tolmış ayı, kadır kışka yandı yarumış yayı |
Dolun ayı tekrar küçülmeğe başladı; parlak yazı sert kışa döndü. |
1053 |
Yaraşık tadular karıştı için, küçendi biri tuttı bastı üçin |
Ahenk içinde bulunan unsurlar arasında fesat.baş gösterdi; biri tahakküm etti, diğerlerini bastırdı. |
1054 |
Tadu tegşürüldi aşı boldı yeg, ağır boldı köñli katığ tuttı ig |
Unsurların durumu değişti; yiyeceği çiğ geldi, gönülünü bir sıkıntı kapladı ve ağır bir hastalığa tutuldu. |
1055 |
Tadu artadı kör küçi eksüdi, kağıl teg köni bod egildi kodı |
Unsurlar bozuldu, kuvveti azaldı; dik vücûdu, yaş söğüt dalı gibi, büküldü. |
1056 |
Tutup çaldı yerke ağır ig kelip, töşekke kirip yattı muñluğ ulıp |
Ağır hastalık geldi; onu tutup, yere vurdu; acılar içinde inleyerek, yatağa düştü. |
1057 |
Otaçı tirildi tamur kördiler, ol ig kem ne ermiş ayu berdiler |
Etrafına tabipler toplandı, nabzına baktılar; bu hastalık ve rahatsızlığın ne olduğu hakkında fikirlerini söylediler. |
1058 |
Kayu aydı kan tutmış emdi munı, aça bergü ekhel akıtğu kanı |
Biri:—Şimdi bunu kan tutmuş, damarını açmak ve kan akıtmak lâzımdır — dedi. |
1059 |
Kayu aydı ötrüm içürgü kerek, özi katmış emdi boşutğu kerek |
Biri:— Müshil içirmeli; kabız olmuş, şimdi onu boşaltmak gerek — dedi. |
1060 |
Kayusı soğık itti kattı cülâb, kayu kıldı berdi kereklig şerâb |
Biri şerbet hazırladı ve gül-suyu kattı; biri lüzumlu gördüğü bir içki yapıp verdi. |
1061 |
Ot em kalmadı kör neçe kıldılar, yaraşık ne erse anı berdiler |
Yapmadıkları tedavi, vermedikleri ilâç kalmadı; faydalı gördükleri her şeyi verdiler. |
1062 |
Asığ kılmadı künde arttı igi, koradı küçi künde yetti ögi |
Fakat hiç bir fayda etmedi; hastalığı günden-güne arttı, kuvveti günden-güne azaldı ve gittikçe şuurunu kaybetti. |
1063 |
Negü ter eşitgil sakınuk kişi, sakınuk kişi ol kişiler başı |
Takva sahibi insan ne der, dinle; takva sahibi olanlar, dâima ileri gelen insanlardır. |
1064 |
Kerek kat şelişe kerek tiryâk et, kerek matrıdus kat ya çurnı ögit |
ister selise kat, ister tiryak yap; ister matrıdus karıştır, ister müshil ver. |
1065 |
Kerek tut otaçı kerek erse kam, ölüglike hergiz asığ kılmaz em |
İster tabip getir, ister kam; ölmekte olana hiç bir ilâç fayda vermez. |
1066 |
Osal bolmağıl ay tirig boldaçı, tirig bolduñ erse özüñ öldeçi |
Ey hayatta olan, gafil olma; bugün dirisin, fakat bir gün muhakkak öleceksin. |
1067 |
Bu ay toldı hâlin eşitti ilig, ölüm tutğakı ig tegürmiş elig |
Hükümdar Ay-Toldı'nın hâlini işitti; ölümün öncüsü olan hastalık onu eline geçirmişti. |
1068 |
İlig aytu keldi bu ay toldını, kelip kördi ilig yatur hâlini |
Hâlini sormak için, hükümdar Ay-Toldı'ya geldi; onun yataktaki hâlini gördü. |
|
İlig suali Aytoldıka |
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA SUÂLİ |
1069 |
Ayıttı ilig emdi köñlüñ neteg, negü ol igiñ emdi udkuñ neteg |
Hükümdar sordu : — Nasılsın, bu hastalığın nedir; uykun nasıl ? |
|
Aytoldı cevabı İligke |
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI |
1070 |
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, meni tuttı ol ig añar yok otı |
Ay-Toldı : — Ey devletli hükümdar — dedi — beni devası olmayan bir hastalık yakaladı. |
1071 |
Tolu erdi ayım irildi tolu, talu erdi kılkım barır bu talu |
Ayım dolun ay idi, küçüldü; güzel bir şekil ve şemâyilim vardı, o güzellik şimdi elden gidiyor. |
1072 |
Sevinçin tuğar erdi toğmış künüm, künüm batğalır teg yarumaz tünüm |
Güneşim sevinç içinde doğardı, şimdi batmak üzeredir; gecem artık aydınlanmayacak. |
1073 |
Küvençlik tiriglik kötürdi özin, yayığ dünyâ mendin evürdi yüzin |
Güvendiğim hayat ortadan kayboldu, kararsız dünya benden yüzünü çevirdi. |
1074 |
Sevinç ârzû nimet turu kalğalır, sakınç kadğu mihnet maña kelgelir |
Sevinç, arzu ve nimetleri geride bırakıp, endişe, kaygı ve mihnetlere doğru gitmek üzereyim. |
1075 |
Munu adrılur-men seniñdin bu kün, ulıyu barır-men ökünçün muñun |
işte bugün senden ayrılıyorum; peşimanlıkla ve ıstırapla inleyerek, gidiyorum. |
1076 |
Negü ter eşitgil bügü el begi, bodun başlağuçı kişide yegi |
Halkın başında bulunan ve insanların iyisi olan, hakîm il beyi ne der, dinle. |
1077 |
Ne edgü neñ erdi bu devlet kelip, yana barmaz erse tilekçe yelip |
Gelen devlet insanların istedikleri gibi hareket etse ve tekrar geçip gitmese idi, ne iyi olurdu. |
1078 |
Ne yakşı neñ erdi bu beglik işi, ölüm tutmaz erse yorısa kişi |
Ölüm olmasa ve insan baki kalsa idi, beylik ne güzel bir şey olurdu. |
1079 |
Ne körklüg kün erdi yegitlik küni, karılık yok erse yorısa köni |
insan ihtiyarlamayıp dâima aynı kalsa idi, bu gençlik günleri ne hoş olurdu. |
|
İlig cevabı Aytoldıka |
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI |
1080 |
İlig aydı ay toldı kodğıl bu söz, bu söz sözlemegil ayâ köñli tüz |
Hükümdar : — Ay-Toldı, bu sözleri bırak — dedi— ey temiz kalpli, böyle sözler söyleme. |
1081 |
Kişi barça igler kör edgü bolur, saña yalñuz ermez bu ig ay unur |
Her kes hastalanır, bakarsın, tekrar iyileşir; ey kudretli insan, bu hastalık yalnız senin için değildir. |
1082 |
Nelük tilde körksüz yorır bu sözüg, nelük köñlüñi artatur sen özüñ |
Niçin böyle nahoş şeyler söylüyorsun; niçin böyle maneviyâtını bozuyorsun. |
1083 |
Saña emdi avnıp yorır erdi öz, maña titgü teg sen adın boldı söz |
Ben hayatımda seninle teselli buluyordum, şimdi sözün değişti; bu sözlerin bana üzüntü veriyor. |
1084 |
Bayat edgü kılğay bu söz sözleme, tügün urma otun meniñ köñlüme |
inşallah Tanrı seni iyi edecektir; böyle sözler ile yüreğimi dağlama. |
|
Aytoldı cevabı İligke |
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI |
1085 |
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, bu igke emi yok tileme otı |
Ay-Toldı dedi:—Ey devletli hükümdar, bu hastalığa deva yoktur, ilâcını arama. |
1086 |
Kayu kim tuğar erse ölgü kerek, kayu neñ ağar erse ilgü kerek |
Doğan her kes ölmeğe, yükselen her şey düşmeğe mahkûmdur. |
1087 |
Ağışka eniş ol edizke batığ, sevinçke sakınç ol açığka tatığ |
Her yokuşun bir inişi, her tepenin bir çukuru, her sevincin bir kederi ve her acıya karşı bir lezzet vardır. |
1088 |
Yana ma saña aydım uş bu sözüm, kılınçım yayığ tep ne irsel özüm |
Benim dönek huylu ve kararsız olduğumu ben sana vaktiyle söylemiştim. |
1089 |
Meniñ kılkımı aydım erdi saña, köñül bamağu erdiñ emdi maña |
Bununla da sana kendi mâhiyetimi anlatmıştım; bana gönül bağlamamalı idin. |
1090 |
Barır-men muñar sen sizik tutmağıl, toğuğlı kim ölmez tese bütmegil |
Ben gidiyorum, sen bundan hiç şüphe etme; doğan bir kimsenin ölmeyeceğini söylerlerse, inanma. |
1091 |
İnançsız teme emdi sökme meni, ınanç kılmağa dünyâ kodğa seni |
Sana güvenilmez —diye, şimdi bana söğme; dünyaya da güvenme, o da seni bırakacaktır. |
1092 |
Cefâ kıldı tep sen ilenme maña, meniñde cefâçı bu dünyâ saña |
Cefa etti— diye, sen beni ayıplama; sana benden daha çok cefa eden bu dünyadır. |
1093 |
Usanma ölür sen meniñde basa, ınanma bu dünyâka bütme usba |
Gafil olma, benden sonra sen de öleceksin, bu dünyaya inanma, elinden gelirse, ona güvenme. |
1094 |
Ağırladıñ erdi tapuğsuz meni, tapuğ yetrümedim ay ilig kanbı |
Ey sultanım, sana daha hizmet etmeden, sen beni ağırlamıştın; fakat ben bu hizmeti nerede yerine getirebildım. |
1095 |
Tilek ârzûn ermez meniñ ölmekim, bu kün bolmış ermez kelip barmakım |
Benim ölümüm kendi isteğim ile değildir; gelip-gıtme bugün olan bir şey değildir. |
1096 |
Üzelü barır-men öz erksiz bolup, kutulğu yerim yok tiriglik bulup |
Ben, elimde olmayarak ve istemeyerek, gidiyorum; çünkü ölümden kaçıp-sığınacak bir yerim yoktur. |
1097 |
Yok erdim törütti igidti meni, kiçig oğlan erdim bedütti meni |
Yok idim, Tanrı beni yarattı ve yetiştirdi; küçük çocuk idim, o beni büyüttü. |
1098 |
Yalıñ yüzlüg erdim bütürdi sakal, kara kuzğun erdim kuğu kıldı çal |
Tüysüz idim, sakal bitirdi; kuzgun gibi kara idim, kuğu gibi beyaz yaptı. |
1099 |
Bodum erdi ok teg egildi bodum, tiriglik tükedi yetildi üdüm |
Boyum ok gibi idi, büküldü; ömür tükendi, vaktim geldi. |
1100 |
Yine yakşı aymış bügü bilgi keñ, eşitgil munı sen ayâ kızğu eñ |
Bilgisi geniş hakîm yine iyi söylemiş; ey mes'ûd insan, sen bunu dinle. |
1101 |
Kayu başka kirse kuğu kırtışı, kuğu teg ürüñ kılğu köñlin kişi |
Artık başında kuğu rengi beliren insan gayret etmelidir ki, gönülü de kuğu gibi ak olsun. |
1102 |
Kimiñ egri bolsa köni tal bodı, köni kılğu köñlin yetildi üdi |
Kimin düz fidan gibi boyu bükülürse, artık onun gönülünü doğrultma vakti gelmiştir. |
1103 |
Ürüñ boldı erse kara saç sakal, anunğu busuğçı ölümke tükel |
Kara saç ve sakal ağarınca pusuda yatan ölüme iyice hazırlanmak lâzımdır. |
1104 |
Muñar meñzetü aydı şâir bu söz, eşitgil munı sen ayâ edgü öz |
Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; ey iyi insan, sen bunu dinle. |
1105 |
Kara saç ürüñi ölümdin yumuş, kılur ol tirigke tiriglik küsüş |
Kara saçın ağarması ölümün işaretidir; o yaşayana hayatın kıymetini arttırır. |
1106 |
Tü nimet yediñ me tiriglik yediñ, ölüm yer seni sen usanma üküş |
Çok nimete nail oldun ve hayatı tattın; unutma ki, yakında seni de ölüm yiyecektir. |
|
İlig cevabı Aytoldıka |
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI |
1107 |
İlig aydı ay toldı ivme serin, ig ol bu yazuklarka yulğı yarın |
Hükümdar dedi:—Ey Ay-Toldı, acele etme, sabırlı ol; hastalık yarın günahların kefareti olacaktır. |
1108 |
Ölür erdi erse kamuğ iglegen, kişi kalmağay erdi rûzi yegen |
Bütün hasta olanlar ökelerdi, dünyada rızık yiyecek insan kalmazdı. |
1109 |
Bayat edgü kılğay bu igdin seni, köñülüñ çökürme sen inç yat köni |
Tanrı bu hastalıktan seni kurtaracaktır; gönlünü çökertme, müsterih ol. |
1110 |
Duâ kıldı ilig kör açtı tilig, şifâ koldı rabdın kötürdi elig |
Hükümdar duâ etti; elini kaldırarak, Tanrıdan şifâ diledi. |
1111 |
Turup çıktı andın sakınçın tügük, kelip karşıka kirdi köñli tüşük |
Hükümdar kaygı ve üzüntü ile kalkıp, oradan çıktı; üzgün-üzgün dönüp, saraya girdi. |
1112 |
Çığayka üledi üküş neñ tavar, asığ kılğamu tep sakındı añar |
Belki ona faydası olur — diye düşündü ve fakirlere sadaka olarak, çok eşya ve mal dağıttı. |
1113 |
Asığ kıldı erse ölümke kümüş, kümüş kılğay erdi er özke yuluş |
Ölüme karşı gümüş fayda etse idi, insan gümüşü kendisine fidye yapardı. |
1114 |
Ölümke yuluş kıldı erse kişi, yulup ölmegey erdi elçi başı |
insan ölüme karşı fidye verebilse idi, hükümdarlar fidye verir ve ölümden kurtulurlardı. |
1115 |
Bu ay toldınıñ kör igi ağrudı, umınçsız bolup cândın elgin yudı |
Ay-Toldı'nın hastalığı ağırlaştı ve ümidini keserek, canından elini yudu. |
1116 |
Ökündi ayur ay tiriglik isiz, yavalıkka ıdtım isiz körk bediz |
Peşiman oldu ve:— Ey hayat, ey güzellik, ne yazık ki, sizi boşuna harcadım — dedi — |
1117 |
Tiriglik keçürdüm osallık bile, yegitlikni ıdtım yavalık bile |
ömrümü gafletle geçirdim, gençliğimi boşu-boşuna sarfettım. |
1118 |
Küremiş kürek erdi uş bu özüm, ecel tuttı eltür ne asğı sözüm |
Ben hayata kaçmış bir kaçak idim; şimdi ecel beni yakaladı ve geri gönderiyor; sözün ne faydası var. |
1119 |
Ajun mâlı terdi özüm suklukun, kalır neñ barır-men bu kün yoklukun |
Aç gözlüllük ile dünya malını topladım; mal kalıyor, ben ise, bugün her şeyi bırakıp, yokluk içinde gidiyorum. |
1120 |
Elig til uzun kıldım erdi üküş, ölüm keldi tuttı tınım kıstı uş |
Çok defa başkalarına elimi ve dilimi uzattım; işte ölüm geldi, yakaladı ve nefesimi kesti. |
1121 |
Bu yañlığ ökündi üküş yığladı, ökünçi ölümke asığ kılmadı |
Böylece çok nedamet getirdi ve çok ağladı; fakat peşımanlığı ölüm karşısında fayda etmedi. |
1122 |
Ne muñluğ-turur bu apa oğlanı, tilek teg bulumaz tiriglik küni |
Bu insan oğlu ne kadar âcizdir; ömrünü dilediği gibi geçiremez. |
1123 |
Tilek bulsa bolmaz tiriglik yegü, tirig bolsa bulmaz tilek ay bügü |
însan dileğine kavuşsa, yaşamasını bilmez; yaşasa da, dileğine kavuşamaz, ey hakîm. |
1124 |
Az edgüke tegse unıtur özin, yaşıl kökte üstün yorıtur sözin |
Bir ara rahata kavuşsa, kendisini unutur; emrinin mâvî göklerin üstünde hüküm sürdüğünü zanneder. |
1125 |
Ağırlıkka tegse küvez kür bolur, ölüm tutsa odlur ökünçün ölür |
Bir az itibar kazanırsa, mağrur ve kabadayı olur; ölüm yakaladığı zaman da, süklüm-püklüm onun arkasından gider ve peşimanlık içinde ölür. |
1126 |
Yese todsa kılkı bolur buğrağu, kalı karnı açsa bilip yer ağu |
Yiyip, karnı doydumu, deve aygırı kesilir; eğer karnı acıkırsa, bile-bile zehir yer. |
1127 |
Sakınçka sızar kör erejke irer, severin bulur bulsa terkin yirer |
Kederden zayıflar, rahattan usanır; sevdiğini bulur, bulunca, çabuk yerer. |
1128 |
Ökündi bu ay toldı tındı uluğ, ayur-men yitürdüm könilik yoluğ |
Bu Ay-Toldı da peşiman oldu, uzun müddet sustu; sonra şöyle dedi: — Ben doğru yolu kaybetmişim. |
1129 |
Nelük tirdim erdi bu altun kümüş, nelük kılmadım men çığayka ülüş |
Niçin bu altın-gümüşü topladım, niçin bunları yoksullara dağıtmadım. |
1130 |
Nelük kodtum erki bu edgü işig, nelük söktüm erki yazuksuz kişig |
Ah, sanki niçin bu iyi işi bıraktım; sanki niçin bu günahsız insanlara kötü sözler söyledim. |
1131 |
Burun ıdğum erdi kamuğ edgülüg, asığ kılğay erdi yarın belgülüg |
Bütün iyiliklerimi önceden göndermeli idim; bunlar bana yarın muhakkak faydalı olurdu. |
1132 |
Negü asğı bar bu ökünçüm bu kün, ölüm tuttı kesti bu söz birle ün |
Bugün bu peşimanlığımın ne faydası var; ölüm yakaladı, sözümü ve sesimi kesti. |
1133 |
Negü ter eşitgil yiti közlüg er, kişike bağırsak köni sözlüg er |
Bak, keskin gözlü, doğru sözlü ve merhametli insan ne der. |
1134 |
Tüzü tın tokırka ölüm bir kapuğ, kirür bu kapuğka yorığlı kamuğ |
Bütün canlılar için ölüm bir kapıdır; yürüyenlerin hepsi bu kapıdan geçer. |
1135 |
Negü ol tiriglik negü ol ölüm, kayudın kelir-men kayuka yolum |
Hayat nedir, ölüm nedir; nereden geliyorum, nereye gidiyorum? |
1136 |
Nelük toğdum erki yana ölgeli, nelük küldüm erki sığıt körgeli |
Ölecek olduktan sonra, sanki niye doğdum; ağlayacak olduktan sonra, sanki niye güldüm. |
1137 |
Ajunda ölümdin katığrak kayu, toğuğlı kişi öldi mundağ ayu |
Dünyada ölümden daha güç ne var ! — Her doğan insan böyle diyerek ölür. |
1138 |
Muñar meñzetü aydı şâir sözi, munıñ manisi uksa açlur közi |
Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; bunun mânasını anlayan kimsenin gözü açılır. |
1139 |
Negü bar ajunda ölümdin katığ, ölümüg sakınsa kiter miñ tatığ |
Dünyada ölümden daha ağır ne var; ölümü düşünürsen, bütün zevkler kaybolur, gider. |
1140 |
Ölüm bir teñiz ol uçı yok tüpi, baka körse yetrü tüpi yok batığ |
ölüm uçsuz-bucaksız bir denizdir; iyice dikkat edersen, dipsiz bir çukurdur. |
1141 |
Ölümni biligli usansa özün, ölüm tutsa asğı bulunmaz sözün |
Ölümü bilen onu bilmezlikten gelirse, ölüm yakalayınca, bunu söylemekten bir fayda çıkmaz. |
1142 |
Erejlerke avnıp osal bolğuçı, ölüm tutsa odlur yetilmez küçi |
Dünya zevkleri ile oyalanarak, gaflet edenler, ölüm yakalayınca, uyanırlar; fakat artık ellerinden bir şey gelmez. |
1143 |
Üküş neñke todmaz közi suk kişi, ecel tutsa öknür itümez işi |
Çok mal aç gözlüyü doyurmaz; ecel gelince, peşiman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz. |
1144 |
Yayığ kutka avnıp küvenür kür er, yağız yer katında yürekin yerer |
Mağrur insan dönek devletle avunarak, ona güvenir; fakat kara toprak altında peşimanlıkla yüreğini parçalar. |
1145 |
Sevinçlerke avnıp üküş külgüçi, sığıtka anuñu ayâ ölgüçi |
Ey fâni insan, dâima sevinç içinde avunup-gülen kimseler ağlamalara hazır olmalıdırlar. |
1146 |
Negü ter eşitgil ukuşluğ bilir, bu söz işke tutsa kör asğı alır |
Akıllı ve bilgili insan ne der, dinle; buna göre hareket edenler bundan istifâde ederler. |
1147 |
Yarınlık orun edgü kolsa özün, isiz kılmasunı bu iki ajun |
Kim âhiretini mâmur etmek isterse, her iki dünyayı harap etmesin. |
1148 |
İsiz kılmağıl sen ay kılkı tüzün, bu kün edgü kılğıl kılınçın sözün |
Ey yumuşak huylu insan, kötülük etme; hem hareketin, hem de sözün ile bugün iyilik et. |
1149 |
Bu ay toldı öknüp üküş yığladı, ökünçi bu yerde asığ kılmadı |
Ay-Toldı peşiman olup, çok ağladı, fakat bu hâlinde peşimanlığı fayda etmedi. |
1150 |
Çığayka üledi kör altun kümüş, kadaşlarka kıldı kumaru üküş |
Fakirlere altın-gümüş dağıttı; akrabalarına çok öğüt ve nasihatlerde bulundu. |
1151 |
Közin kökke tikti ayur ay idim, seniñde adın men idi bilmedim |
Gözünü göğe dikti ve : — Ey rabbim, ben senden başka bir tanrı tanımadım — dedi — |
1152 |
Törüttüñ igidtiñ bedüttüñ meni, seniñ fazlıñ erdi bilir-men munı |
Yarattın, yetiştirdin ve beni büyüttün; biliyorum ki, bu senin fazıl ve keremin ile oldu. |
1153 |
Saña tapnur erdi meniñ bu özüm, munukı ecel tuttı kesti sözüm |
Ben sana bütün bu varlığım ile tapınıyordum; işte ecel geldi, sözümü kesti. |
1154 |
Kutulğu yerim yok yetürdüm bilig, seniñ rahmetiñ tutsu emdi elig |
Sığınacak yerim yok, artık bir şey bilmiyorum; senin rahmetin benim yardımcım olsun. |
1155 |
Otunluk bile kıldım isiz üküş, tüzünlük bile sen keçür ay küsüş |
Küstahlıkla bir çok kötülükler yaptım; ey aziz olan rabbim, sen beni rahmet ve şefkatin ile af ve mağfiret et. |
1156 |
Yavalıkta keçti tiriglik isiz, süre ıdtım üd kün bu beglik isiz |
Hayatım, yazık ki, beyhude geçti; vaktimi ve beylik zamanımı, yazık ki, boşuna harcadım. |
1157 |
Sözin kesti ança sakındı turup, akıttı közün yaş kör oğlın körüp |
Sözünü kesti ve bir müddet durup, düşündü; fakat oğlunu görünce, tekrar gözünü yaş bürüdü. |