|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XXX |
Öğdülmiş İligke Sü Başlar Er Negü Teg Kerekin Ayur |
Öğdülmiş Hükümdara Kumandanın Nasıl Olması Gerektiğini Söyler |
2269 |
Yahut berdi ögdülmiş aydı ilig, yağıka tuçı bolsu üsteñ elig |
Öğdülmiş cevap verdi ve;— Ey hükümdar, düşmana karşı her vakit üstün ol — dedi— |
2270 |
Seziksiz kerek begke sü başçısı, yaraşmaz yağıdın kötürse usı |
Anlaşmak istemeyen düşmanın uykusunu kaçırmak için, şüphesiz, beye bir ordu kumandanı lâzımdır. |
2271 |
Bu işke idi kurç katığ er kerek, başında keçürmiş tükel toñ yürek |
Bu işe çok çevik, sert, tecrübeli, tam ve pek yürekli bir adam lâzımdır, |
2272 |
İdi ök uluğ iş bu sü başlamak, çerig tüzmeki hem yağını sımak |
Orduya kumanda, asken idare etmek ve düşmanı kırmak çok büyük bir iştir. |
2273 |
Talu er kerek sak bu işke oduğ, añar tegmese bir osalın yoduğ |
Bu iş için seçkin insan lâzımdır; ihmalkârlık yüzünden töhmet altında kalmaması için, o ihtiyatlı ve uyanık olmalıdır. |
2274 |
Akı alp atım bolsa alçak köñül, tuzı etmeki keñ ne kılkı amul |
Cömert, cesur, alçak gönüllü, sofrası açık ve soğuk kanlı olmalıdır. |
2275 |
Akı bolğu artuk sü başlar kişi, tirilse añar ötrü üdrüm başı |
Etrafına en seçkin kimselerin toplanması için, ordu başında bulunan insanın çok cömert olması lâzımdır. |
2276 |
Ülese er atka kamuğ bar mâlın, adaş koldaş ardaş tutunsa kalın |
O bütün malını askere dağıtmalı ve bir çok kimseleri dost ve silâh arkadaşı edinmelidir. |
2277 |
Öziñe bir at ton tolum kodsa tap, çavıksa ajunda atın yadsa tap |
Kendisine bir at, giyim ve silâh ayırması kâfidir; meşhur olup, dünyaya nâm salmak ona yeter. |
2278 |
Oğul kız kişim tep neñin irkmese, ya yer suv bağım tep kümüş termese |
Çoluk-çocuk ve karım diye, mal toplamamak veya mülk ve bağbahçe edineceğim diye, gümüş yığmamalıdır. |
2279 |
Kılıçın tilese kamuğ ârzûsın, urup alsa berse bedütse küsin |
O bütün arzusunu kılıcı ile istemelidir; vurmalı, almalı, vermeli ve böylelikle şöhretini büyütmelidir. |
2280 |
Yetürse içürse kedürse kedim, at üstem kız oğlan bu berse telim |
Silâh arkadaşlarını yedirıp-içirmeli ve giydirip-kuşatmalı; onlara çok at-koşum, köle ve câriye ihsan etmelidir. |
2281 |
Añar tirlür ötrü kür ersig eren, sevüg cân yuluğlap yatur tağ kayan |
Böyle olursa, onun etrafına mert yiğitler toplanır ve tatlı canlarını feda ederek, cesetlerinden dağlar ve kayalar meydana getirirler. |
2282 |
Yüreklig kerek artuk öglüg kerek, kögüzlüg kerek hem köñüllüg kerek |
O çok cesur, zeki ve aynı zamanda da mert ve geniş yürekli olmalıdır. |
2283 |
Yağıda kereksiz yüreksiz kişi, yüreksiz kişi ol tişiler işi |
Harpte korkak kimselere lüzum yoktur; korkak insanlar kadınlara benzerler. |
2284 |
Yüreksiz kişiler çerig artatur, çerig artasa er erig artatur |
Korkak kimseler orduyu bozarlar; ordu bozulursa, askerler birbirini ifsat ederler. |
2285 |
Yağıda yüreklig seringü kerek, yağı at kemişse tirengü kerek |
Harpte cesur yiğitler dayanmalı, düşman at salarsa, hemen toplanmalıdır. |
2286 |
Ayıklığ-turur bu ölüm belgülüg, üdi kelmeginçe er ölmez külüg |
Ölüm için, hiç şüphesiz, ecelin gelmesi lâzımdır; eceli gelmeden, hiç bir yiğit ölmez. |
2287 |
Negü ter eşitgil azığlığ kür er, ölümüg unıtsa yağısın urar |
Ölümü hatırına getirmeyerek, düşmanını vuran, yaman ve pek yürekli adam ne der, dinle. |
2288 |
Kişi üdsüz ölmez anadın tuğup, nelük korkar özüñ yağını körüp |
Anadan doğan hiç kimse ecelsiz ölmez; düşmanı görünce, neden korkarsın? |
2289 |
Yağıka yaluç teg eren teg uruş, ecelsiz ölüm bolmaz özke bolup |
Düşmana yalın hücum et, erkekler gibi vuruş; eceli gelmeyince, insan kat'iyen ölmez. |
2290 |
Uvutluğ kerek er uvutı üçün, yağı birle karşur kadıtmaz öçün |
Kumandan haysiyet sahibi olmalıdır; o şerefi için düşmana karşı koyar ve intikamını almadan, ondan yüz çevirmez. |
2291 |
Uvut birle yalñuk yağısın saçar, yağıda eñ aşnu uvutsuz kaçar |
Şeref duygusu ile insan düşmanını darma - dağın eder; harpte ilk önce şerefsiz kimseler kaçar. |
2292 |
Uvutka bolup korklık alplık kılur, ögünçke bolup er özin öldürür |
Korkak kimse dahi haysiyetini korumak için, kahramanlık gösterir; öğülmesi için insan kendisini ölüme atar. |
2293 |
Yüreklig tegüçi uvutluğ bolur, uvutluğ kişi ölse urşu ölür |
Cesur dediğin haysiyet sahibi olur; haysiyetli insan ölürken, vuruşarak ölür. |
2294 |
Kılınçı oñay bolsa kodkı köñül, bodunka sevitür özin bu yañ ol |
Kumandan iyi tabiatlı ve alçak gönüllü olmalıdır; o böylelikle kendisini halka sevdirir. |
2295 |
İsitür kişi körlin alçak kiş, yıratur erenig tili el buşı |
Alçak gönüllü kimse insanların kalbini kendisine ısındırır; kötü dilli ve hiddetli kimseler insanları kendisinden uzaklaştırırlar. |
2296 |
Bedük tutsa köñlin bu sü başlar er, seziksiz yağıdın bu er berge yer |
Ordu kumandanı mağrur olursa, şüphesiz, düşmandan dayak yer. |
2297 |
Bu köñli bedük er osallık kılur, osal er ya buzlur ya üdsüz ölür |
Mağrur adam ihmalkârlık eder; ihmalkâr adam ya bozulur yahut vakitsiz ölür. |
2298 |
Kür ersig kerek bolsa kaşığ yülüg, yadılsa atı bolsa çavluğ külüg |
Namlı ve şöhretli olması ve adının yayılması için, onun cesur, heybetli, saçı-sakalı düzgün ve mert insan olması lâzımdır. |
2299 |
İsizlerke kaşığ kerek korksalar, yavaşlarka edgü kerek sevseler |
Kendisinden korkmaları için,- onun kötülere karşı heybetli görünmesi, sevmeleri için de, yumuşak huylu kimselere iyi davranması lâzımdır. |
2300 |
Siyâset yorıtğu kerek sü başı, siyâsetka aşlığ bolur sü işi |
Ordu kumandanı siyâset etmesini bilmeli; ordu ışı siyâsete bağlı olur. |
2301 |
Siyâset yorıtsa sü başlığ bolur, süsi başlığ erse er aşlığ bolur |
Siyâset tatbik edilirse, ordu başsız kalmaz; ordu başlı olursa, asker birbirine bağlı kalır. |
2302 |
Kayu sü bolur bolsa başsız tuşañ, uş ol sü buzuldı ilig keç yaşañ |
Hangi ordu başsız kalırsa, onu bırak; o ordu bozulur; ey hükümdar sen çok yaşa. |
2303 |
İsizlerke hışmet siyâset kerek, yana edgüke tutçı hürmet kerek |
Kötülere haşmet ve siyâset, iyilere ise, dâima hürmet lâzımdır. |
2304 |
Tegür edgülerke tükel edgülük, sevinçin tilegü yüdürmegü yük |
iyi insanlara her türlü iyilikleri ver; onları memnun etmeli ve onlara yük yükletmemelıdir. |
2305 |
Bu edgüg tiler barça yalñuk turup, kişi kul bolur erke edgü bulup |
Bütün insanlar bu iyilikleri ararlar; insan iyiliğini gördüğü adama kul olur. |
2306 |
Negü ter eşitgil ay kılkı tüzün, bu beytig okığıl avınğıl özün |
Yumuşak huylu insan ne der, dinle; bu beyti oku ve kendini teselli et. |
2307 |
Boş âzâd kişi barça edgü kulı, sen edgü kılu aç könilik yolı |
Hür ve serbest insanların hepsi iyilik kuludur; sen iyilik yaparak, doğruluk yolunu aç. |
2308 |
Kişilik kılurka kişi bol tuşı, kişi mundağ urdı kişilik ulı |
insanca hareket etmek için, sen dâima insan ol; insan insanlığın temelini böyle tesbit etmiştir. |
2309 |
Kerek sü başıña bu bir kaç kılık, yağıka yüz ursa bu tüzse yorık |
Düşmana karşı sefere çıkmak ve ordunun hareketini idare edebilmek için, kumandanın şu bir kaç vasfa sahip olması gerekir. |
2310 |
Yağıda kür arslan yüreki kerek, karıştukta esri bileki kerek |
Onun yüreği harpte arslan yüreği gibi ve dövüşürken de bileği kaplan pençesi gibi olmalıdır. |
2311 |
Toñuz teg titimlig böri teg küçi, adığlayu azğın kotoz teg öçi |
O domuz gibi inatçı, kurt gibi kuvvetli, ayı gibi azılı ve yaban sığırı gibi kinci olmalıdır. |
2312 |
Yana alçı bolsa kızıl tilkü teg, titir buğrası teg kör öç sürse kek |
Aynı zamanda, kırmızı tilki gibi, hîlekâr olmalı; deve aygırı gibi, kin ve öç gütmelidir. |
2313 |
Sağızğanda sakrak kerek tutsa öz, kaya kuzunı teg yırak tutsa köz |
Kendisini saksağandan daha ihtiyatlı tutmalı; gözünü, kaya kuzgunu gibi, uzaklara çevirmelidir. |
2314 |
Uluğ tutsa hamyet kür arslanlayu, ügi teg usuz bolsa tünle sayu |
Arslan gibi, hamiyeti yüksek tutmalı; baykuş gibi, geceleri uykusuz geçirmelidir. |
2315 |
Bu yañlar bile er yağıçı bolur, yağıçı bolur hem yarağçı bolur |
insan bu vasıflar ile harpçi olur; harpçi olur ve işinin ehli olur. |
2316 |
Yağıçı yarağçı kişi ol tuçı, yağı sançğuçı hem yetürgen öçi |
Harpçi her vakit silâh taşıyan kimsedir; o düşmanı vurur ve zafer kazanır. |
2317 |
Tuzı etmeki hem aşı keñ kerek, atı ton tolumı añar teñ kerek |
Onun tuzu-ekmeği ve yemeği bol, atı, elbisesi ve silâhı da buna denk olmalıdır. |
2318 |
Aş içgü tuz etmek yadar er atı, aş içgü-turur bu tiriglik otı |
însanın adını tuz-ekmek, yiyecek ve içecek dünyaya yayar; bu hayatın devası yiyecek ve içecektir. |
2319 |
Negü ter eşitgil ıla atlığı, tuz etmek keñüt ay kişi kutluğı |
Ha'nın meşhur şahsiyeti ne der, dinle; ey insanların kutlusu, tuzun ekmeğin bol olsun. |
2320 |
Kü çav at tilese tuz etmek yitür, tiriglik tilese anı ok yetür |
Adının namlı ve şöhretli olmasını dilersen, başkalarına tuz-ekmek yedir; yaşamak dilersen, yine aynı şeyi yap. |
2321 |
Kişilik kılığlı ınançlığ akı, tuz etmek hakı tep öter er hakı |
İnsanlık yapan, itimat kazanan ve cömert olan insana, tuz-ekmek hakkı diye, askerler bunun hakkını öderler. |
2322 |
Uluğluk tilese aş içgü üle, uzun yaş tilese bulur aş bile |
Büyüklük dilersen, yiyecek ve içecek dağıt; uzun ömür istersen, o da bununla bulunur. |
2323 |
Kerek hayl başıña bu bir kaç kılık, itilse işi ötrü tüzse yorık |
işinde muvaffak olması ve gidişinin düzenlenmesi için, kumandanda şu bir kaç vasıf bulunmalıdır. |
2324 |
Sözi çın kerek bolsa kavli bütün, uluğ bolsa yalğan ınanmaz bodun |
Söyledikleri doğru olmalı ve sözüne emniyet edilmelidir; büyükler yalancı olursa, halkın itimâdı kalmaz. |
2325 |
İkinçi akılık kerek berse neñ, saranka yumıtmaz kişi alğu yañ |
İkincisi—cömert olmalı ve ihsanlarda bulunmalıdır; bir şeyler almağı âdet edinen hiç bir kimse hasisin etrafında toplanmaz. |
2326 |
Üçünçi yüreklig kerek kögsi kür, yüreksiz yağı körse iglep yatur |
Üçüncüsü—cesur ve göğsü pek olmalıdır; korkan kimse düşmanı görünce, hastalanarak, yatağa düşer. |
2327 |
Bu törtünç kerek alçı hile bilir, bu hile bilir erke arslan ulır |
Dördüncüsü—hîle ve kurnazlık yollarını bilmelidir; çâresini bulan kimseye arslan bile baş eğer. |
2328 |
Titimlig kerek hem topulsa çerig, yitilik kerek ked komıtsa erig |
Orduları yarıp-delmek için, sebatlı bulunmalı, askeri coşturmak için de kesin kararlı olmalıdır. |
2329 |
Bu erdem bile bolsa sü başçısı, yağı sançğa yadğa yağınıñ küsi |
Ordu kumandanı bu faziletlere sâhıp olursa, düşmanını vurur ve onun şöhretini yere serer. |
2330 |
Bu yañlığ sü başçı bu sü başlasa, elig bulğa düşmân öze işlese |
Böyle bir kumandan askerin başına geçerse, düşmana karşı her vakit muvaffak olur. |
2331 |
Yüz ursa yağıka bu sü başçısı, oduğ turğu tün kün kiterse usı |
Ordu kumandanı düşmanla karşılaşınca, gece-gündüz uyanık bulunmalı ve uykuyu bırakmalıdır. |
2332 |
Üküş er kereksiz er üdrüm kerek, er üdrüm bulunsa tolum tüm kerek |
Çok adama lüzum yoktur, fakat asker seçme olmalı; asker seçme olduğu gibi, onun silâhı da tam olmalıdır. |
2333 |
Üküş sü çerig erse başsız bolur, bu başsız çerig sü yüreksiz bolur |
Kalabalık asker ve ordu başsız olur; bu başsız asker ve ordu cesaretsiz olur. |
2334 |
Sınamış yağıçı kişi teñlemiş, on iki miñ er sü üküş sü timiş |
Tecrübeli harp adamı kıyas etmiş ve on iki binlik ordunun büyük bir kuvvet olduğunu söylemiştir. |
2335 |
Çerig sançmış alp er tutuzmış ayu, maña tört miñ er sü tükel sü teyü |
Ordular mağlûp etmiş olan kahraman adam: — Benim için dört bin asker tam bir ordudur — demiştir. |
2336 |
Kalın sü yayılsa için bulğaşur, anı itse bolmaz yarağsız tuşur |
Kalabalık ordu yayılınca, içinden karışır; nizâma sokulamaz, kötü bir durum hâsıl olur. |
2337 |
Çavıkmış kür alp er yeme sözlemiş, er üdrüm kerek sü tolumluğ temiş |
Şöhretli, cesur ve kahraman yiğit: —Orduda seçme ve ıyı silâhlı yiğitler lâzımdır— demiştir. |
2338 |
Negü ter atıkmış yağıçı eşit, bu söz eştip ötrü özüñke iş et |
Adı dünyaya yayılmış meşhur harp adamı ne der, dinle; bu sözü dinle ve ona göre hareket et. |
2339 |
Üküş sü tileme er üdrüm tile, er üdrüm tile hem tolum tüm bile |
Çok asker isteme, seçme asker iste; askerin seçkm ve tam techizatlı olmasını iste. |
2340 |
İtiglig az edgü üküşte körü, telim tuştı artak üküş sü bile |
Az sayıda ve muntazam bir ordu. çoğa nisbetle, daha iyidir; çok kimseler çok askerle bozguna uğradılar. |
2341 |
Yağıka kalı yortsa sü başlar er, yakın tutğu özke yağığ işler er |
Ordu kumandanı düşmana karşı harekete geçerken, düşmana karşı koyacak esas kuvvetleri etrafında bulundurmalıdır. |
2342 |
Adırğu üdürgü yezek tutğakı, yırak tutğu saklap közi kulğakı |
Öncü ve keşif kollarını seçip ayırmalı; ihtiyatlı olmalı, göz ve kulağını uzaklara çevirmelidir. |
2343 |
Yezek hem telim yetse tutğak kitip, yağığ basğu bolsa urunsa kayıp |
Keşif kolu gidip, düşmanın kalabalık öncü kuvvetleri ile karşılaşınca, eğer düşmana saldırmak icap ederse, geri dönüp hücum etmelidir. |
2344 |
Süsin itse yapsa ma yortuğ tüzüp, kedin kalmasa er ya öñdün ozup |
Askerî tanzim ve tertip ile muhafız alayını teşkil etmeli ve hiç kimse geride kalmamalı veya öne geçmemelidir. |
2345 |
Tüşün bilse yortuğ tüze bilse ked, er at tutsa sakçı oduğ tursa ked |
Konak yerlerini ve muhafız alayını düzenlemesini iyice bilmeli; askerden nöbetçiler tâyin etmeli ve bunlar da çok uyanık durmalıdır. |
2346 |
Yorıkın küdezse alem başlar er, öñi turmasa bir yağığ işler er |
Alemdar harekâtı iyice takip etmeli, düşmana hücum edecek askerlerden kimse hâriç kalmamalıdır. |
2347 |
Tüşürse toyuğ ked körüp berk yirig, yırak ıdmasa tıdsa yığsa erig |
Karargâh kurarken, çok dikkat etmeli ve mahfuz bir yer seçmeli; askeri toplu bir hâlde bulundurarak, uzaklaşmasına mâni olmalıdır. |
2348 |
Usa bolmasa bolsa artuk oduğ, osal bolsa tegrür basımçı yoduğ |
Kumandan ihmalkâr olmamalı ve çok uyanık bulunmalıdır; o ihmalkâr olursa, düşmanın baskınından zarar görür. |
2349 |
Yağıka yağusa yezekin alu, tüşürse toyuğ körse ot suv talu |
Öncü kuvveti ile düşmanın yakınlarına sokulmalı; otuna ve suyuna iyice dikkat ederek, karargâh kurmalıdır. |
2350 |
Süsin ked küdezse til ıçğınmasa, süsi az üküşin yağı bilmese |
Askerini çok ıyı gözetmeli ve dil yakalatmamalıdır; askerinin az veya çok olduğundan düşman haberdar olmamalıdır. |
2351 |
Katığlañu aşnu til alğu kerek, bu tildin yağı kılkı bilgü kerek |
Daha önce dil yakalamağa gayret etmeli ve bu dilden düşmanın durumunu öğrenmeğe çalışmalıdır. |
2352 |
Añar teñlese ötrü itse işin, yağı boynı yençse kiterse başın |
Sonra işini, alınan malûmata göre, tanzim etmelidir; ya düşmanın boynu kesilir yahut başı ezilir. |
2353 |
Bu saklık bolur hem oduğluk bolur, yağıda kayusı sak erse unur |
Böyle hareket etmek ıhtıyatlılık ve uyanıklık olur; harpte kim ihtiyatlı davranırsa, o muvaffak olur. |
2354 |
Oduğ beg süsi kör böke yolçılığ, kür arslan münügli kılıç kamçılığ |
Uyanık beyin askeri, bak, ejderha kumandasında arslana binmiş, kılıç kamçılı orduya benzer. |
2355 |
Yağı sançğuka tutğu iki tolum, bu iki tolumdın yağı yer ölüm |
Düşmanı vurmak için, şu iki silâh kullanılmalıdır; bu iki silâh düşmana ölüm getirir. |
2356 |
Erig aşnu yağıka kerek hile al, bu hile bile kıl yağı meñzi al |
Her şeyden önce düşmana karşı hîle ve hud'aya baş vurulmalıdır; bu hîle ağına düştüğü için, utancından düşman yüzünü kızartsın. |
2357 |
İkinçi bu saklık oduğluk-turur, kayusı sak erse ol üsteñ bolur |
İkincisi — ihtiyatlılık ve uyanıklıktır; harpte kim ihtiyatlı davranırsa, o galip gelir. |
2358 |
Kayusı sak erse yağıda oduğ, seziksiz yağıka bu tegrür yoduğ |
Harpte kim ihtiyatlı ve uyanık bulunursa, hiç şüphesiz, düşmanı o felâkete uğratır. |
2359 |
Yağıñ sü telim tutsa azrak seniñ, tokışka ivinme yarağ kör anıñ |
Eğer düşmanın askeri çok ve seninki daha az ise, savaşa acele etme ve ona göre tedbir al. |
2360 |
Yaraşğu yarağı bar erse yaraş, yok erse yarıklan bil alşıp küreş |
Anlaşmak imkânı varsa, onunla anlaş; yok ise, zırhını giy, düşmana sıkı-sıkı yapış ve güreş. |
2361 |
Katığlan usandur usa bas keçe, keçe az üküşüg ne bilgey aça |
Gayret et, düşmanı rahat bırakma, mümkün ise, gece baskını yap; gece karanlığı içinde kuvvetinin az veya çok olduğunun kim farkına varacak. |
2362 |
Kalı basğuka bulmasa sen yarı, yalavaç ıdıp sen bar illeş yorı |
Eğer sen galebe çalmak için imkân bulamazsan, elçi göndererek, sulh yapmağa çalış. |
2363 |
Tilin arsık el bol küdezgil özüñ, tokışka ivinmegü kesgil sözüg |
Sözle oyala, sulh ol, kendini koru ve savaşa acele etme; işte bu kadar. |
2364 |
Takı bolmaz erse yağı oğrasa, tokışmak tilese köñül bermese |
Böyle olmazsa ve düşman anlaşmak istemeyip, savaşmakta ısrar ederse, |
2365 |
Uzatma işiñ sen çerig ter tokış, üle neñ eñ ög tokış at okış |
İşi uzatma, askeri topla ve savaş; askere mal dağıt, onların kahramanlık duygularını okşa ve her vâsıtaya baş vur. |
2366 |
Tokışığ uzatsa yağı öglenür, üküş körse erniñ közi ögrenür |
Savaşı uzatırsan, düşmanın aklı başına gelir; iş uzadıkça, kuvvetinin derecesini anlar. |
2367 |
Negü ter eşitgil yağı sançmış er, başında keçürmiş közün körmiş er |
Düşmanlarını mağlûp etmiş, görmüş-geçirmiş, tecrübeli yiğit ne der, dinle. |
2368 |
Körüşmez yağınıñ küsi ked yırak, körüşse basınur körügli karak |
Görünmeyen düşmanın şöhreti uzaktan büyük görünür; meydana çıkınca, onunla karşılaşanlar nazarında bu şöhret küçülür. |
2369 |
Yağıka yalu teg neñiñ almasu, uzatsa basıttıñ yiti kıl adak |
Düşmana yalın hücum et, ağırlığın düşmanın eline geçmesin; işi uzatırsan, mağlûp oldun demektir; ayağını çevik tut. |
2370 |
Çerigde bir ança busuğka kigür, yadağ okçı tüşrüp sen öñdün yügür |
Askerin bir kısmını pusuya yatır, yaya okçuları harekete geçirerek, kendin önden koş. |
2371 |
Yağıçı ürüñ kırğıl ersiglerig, yağıka alın kıl kötürsü çerig |
Düşmanın karşısına yaşlı-başlı yiğitler koy; askeri onlar götürsünler. |
2372 |
Ürüñ kırğıl artuk yağıçı bolur, yağıçı bolur hem yarağçı bolur |
Harpte saç-sakal ağartmış insanlar daha iyi savaşırlar; bunlar harpçidirler ve bu işi çok iyi bilirler. |
2373 |
Kiçig kur yegitler bolur ked yiti, kalı yüz evürse udıtur otı |
Genç ve toy yiğitler çok ateşli olurlar; fakat bir yüz çevirdiler mi, bu ateşten eser kalmaz. |
2374 |
İnanur erig kılğıl öñdün kedin, oñuñdın soluñdın bir ança adın |
Öne ve arkaya emin kimseleri koy; bir kısmını da sağa ve sola yerleştir. |
2375 |
Yağusa çerigke ilişse eri, tuşınça tegişgü kemişse urı |
Askerler yaklaşıp, erler birbirleri ile harbe tutuşunca, her kes kendi karşısındaki ile harp etmeli ve nâra atmalıdır. |
2376 |
Erig aşnu yıraktın tegişgü okun, yağusa süñün teggü berse boyun |
İlk önce uzaktan oklar ile vuruşmalı; yaklaşınca ve yüz-yüze gelince de, süngü ile hücum etmelidir. |
2377 |
Katılsa kılıç baldu birle tegiş, tişin tırñakın teg yaka tut iliş |
Saflar karışınca, kılıç ve balta ile vuruş; dişle, tırnakla saldır, yakasından tut, yapış. |
2378 |
Tiren arka berme yağıka bolup, yağığ sanç yok erse uruş yat ölüp |
Dayan, düşmana hiç bir suretle arka verme; düşmanı vur veya vuruşarak, orada öl. |
2379 |
Negü ter eşitgil karışğan kür er, seriñil seriñen yağısın urar |
Dinle, düşmanın içine giren cesur asker ne der; dayan, dayanan asker düşmanını ezer. |
2380 |
Kelin kız sevinçi küden tünleri, kür alp er küvençi çerig künleri |
Gelin kızların sevinçli anları zifaf geceleridir; cesur ve kahraman erkeğin iftihar edeceği zamanlar da harp günleridir. |
2381 |
Küvez alp sekirtıp çerig sürse bat, laçın kuş kovar teg töker kanları |
Mağrur kahraman seyirterek, sür'atle ordusunu sürer; şahinin kuşlara saldırması gibi, hücum eder ve kanlar döker. |
2382 |
Yağı körse alp er köpirtür izig, bu karşur adınlarka tegmez kezig |
Kahraman yiğit düşmanı görünce, tozu dumana katar; her yere o atılır, başkalarına sıra gelmez. |
2383 |
Çerig körse alp er kür arslan bolur, sekirtür ya öldrür ya urşu ölür |
Kahraman yiğit asker görünce, arslan kesilir; seyirtir, ya öldürür veya vuruşarak ölür. |
2384 |
Yağı körse alp er kızartur meñiz, karışsa bodulur kızıl hem yağız |
Kahraman yiğitin, düşmanı görünce yüzü güler; düşmanla kapışınca, kızıl kana boyanır. |
2385 |
At üstem yarıklar bolur kıp kızıl, ğızıl kızğu eñler bolur yap yaşıl |
At, koşum ve zırhlar kıp-kırmızı olur; kırmızı ateş gibi yanan yanaklar mos-mor kesilir. |
2386 |
Yağı at kemişse saña oğrasa, serin arka berme saçılsa basa |
Düşman at salar ve senin üzerine yürürse, dayan, arka verme; kendiliğinden dağılır. |
2387 |
Yağ teprese sen udu tepregil, ite ud adakın yorı turmağıl |
Düşman harekete geçerse, sen de ona göre hareket et; durma, hazır durumda onun her hareketini karşıla. |
2388 |
Kalı kaçsa sendin yağı turmasa, erig yetgü tutğu bulun tutmasa |
Eğer düşman karşı duramayıp, senden kaçarsa, onu takip et ve esir almağa çalış; böyle yapmazsan, |
2389 |
Yağı sançmış ersig eren bulnukup, yana evre sançtı yağısın utup |
Düşmanı mağlûp eden kahraman yiğitlerin safı karışınca, düşman dönüp, tekrar hücum eder ve galip gelir. |
2390 |
Yağı kaçsa tap kıl ederme yırak, kalı yandru yansa kaçumaz adak |
Düşman kaçarsa, onu ölçülü takip et, pek uzaklara gitme; eğer düşman geri dönerse, sonra kaçamazsın. |
2391 |
Muñuksa yağı yüz ölümke urur, ölümke yüz ursa kim utru-turur |
Düşman ümitsizliğe düşerse, ölümü göze alır; ölümü göze alan kimse, çok şiddetle karşı koyar. |
2392 |
Bu yerge özüñni küdezgil oğul, küdezgil yok erse özüñdin tüñül |
Ey oğul, böyle durumlarda kendini iyi koru; kendini koru yahut her şeyi göze al. |
2393 |
Osal bolsa er kör yorırda ölür, osal bolmasa er tilekin bulur |
insan ihmalkâr olursa, yürürken ölür; ihmalkâr olmazsa, dileğine erer. |
2394 |
Maña mundağ aydı sınamış kişi, sınamış kişiler sözi söz başı |
Bana tecrübeli insan böyle dedi; tecrübeli insanların sözü sözlerin başıdır. |
2395 |
Yağı kaçsa tap kıl ederme udu, edertçi yedi körse berge todu |
Düşman kaçarsa, ölçülü takip et; arkasından pek ileri gitme, çok ileri giden doyuncaya kadar kamçı yer. |
2396 |
Yağığ bir saçıtsa yana tirlümez, otuğ suv udıtsa yana tirlümez |
Su ateşi söndürünce, ateş nasıl tekrar alevlenmezse, düşman da dağılınca, bir daha toplanamaz. |
2397 |
Muñukmış kişiler ölümüg kolur, ölümüg koluğlı er öldrü ölür |
Ümitsizliğe düşen insanlar ölümü ararlar; ölümü isteyen kimse evvelâ öldürür, sonra ölür. |
2398 |
Kim iş kılsa terkin añar bergü neñ, uş ol neñ bile er kızıl kılsa eñ |
Bir kimse bir yararlık gösterirse, ona derhal mükâfatını vermeli ve bununla onun yüzünü güldürmelidır.- |
2399 |
Kim er tutsa öggü açınğu kerek, ol açığ bile er urunsa yürek |
Kim bir esir yakalarsa, onu öğmeli ve ihsanda bulunmalı ki, o da bu ihsan ile öğünsün. |
2400 |
Yavuz ögdi bulsa idi ked bolur, kedig ögse kendü kaçan kin kalur |
Kötü insan öğmekle çok iyi olur; iyiyi öğersen, bu ondan hiç geri kalır mı? |
2401 |
Eri ögse elgin kür arslan tutar, atığ ögse yügrür uçarığ yeter |
Askeri öğersen, eli ile arslan tutar; atı okşarsan, koşar ve uçan kuşa yetişir. |
2402 |
Balıkmış bar erse sen emlet körü, bulun bolmış erse yulup ol kirü |
Yaralanan varsa, sen bakıp, tedavi ettir; esir olan varsa, kurtar, geri al. |
2403 |
Kalı ölmiş erse ağırlap kötür, oğul kız bar erse añar hak yitür |
Eğer ölen olursa, hürmetle kaldır; çoluk-çocuğu varsa, onlara haklarını ver. |
2404 |
Er at körse ötrü sevinçlig bolur, yağı oğrı bolsa sevüg cân berür |
Askerler bunu görünce, sevinirler; savaş günlerinde de sevgili canlarını feda ederler. |
2405 |
İsig söz küler yüz bile bergü neñ, bu üç neñ kişike bolur edgü yañ |
Tatlı söz ve güler yüz ile onlara mal vermelidir; bu üç şey insan için ıyı bir an'ane olur. |
2406 |
Boş âzâd kişiler muñar kul bolur, bu kul cân yuluğlar sevinçin kolur |
Serbest ve hür insanlar ona kul olur; bu kul, onu memnun etmek için, canını feda eder. |
2407 |
Muñar meñzer emdi bu söz ay bügü, körü barsa yetrü çın aymış tigü |
Ey hakim, buna benzer bir söz vardır; iyice dikkat edersen, bunun doğru olduğunu tasdik edersin. |
2408 |
Küler yüz isig söz üle neñ tavar, boş âzâd kişiler bu üçke avar |
Onlara güler yüz göster, tatlı söz söyle, mal ve mülk dağıt; serbest ve hür insanlar bu üç şeyin etrafına toplanır. |
2409 |
Sen altun kümüş birle alma kuluğ, bu üç neñ yulu kıl karnuğnı yavar |
Sen kulu altın ve gümüş ile alma; bu üç şeyi feda et, o her keşi sana getirir. |
2410 |
Sü başlar kişi bolsa mundağ kerek, anın başlasa sü bolur edgürek |
Ordu kumandanı böyle olmalıdır; böyle bir adam orduya baş olursa, çok iyi olur. |
2411 |
Sen altun kümüşni ülegil neñin, yuluğ kılğa cânın sav altun teñiñ |
Sen altınını, çümüşünü ve malını dağıt; sen ne kadar som altın verirsen, onlar da o kadar canlarından fedakârlık ederler. |
2412 |
Bu üç neñke bolur tapuğçı kulı, munı tutsa begler kamuğ neñ ulı |
Hizmetkârlar bu üç şey için ona kul olurlar; beyler buna göre hareket etmeli, bu her şeyin temelidir. |
2413 |
Bu yarñlığ sü başçı bulur erse beg, işi başka barğay küvenç bolğu teg |
Bey böyle bir ordu kumandanı bulursa, işim emniyetle sona erdirir. |
2414 |
Bu yañlığ bolur erse sü başlar er, işi barça itlıp küvençke teger |
Ordu kumandanı, böyle olursa, bütün işi yoluna girer ve kendisi takdire mazhar olur. |
2415 |
Yarağlığ vezir kolsa andağ kerek, sü başçı tiler erse mundağ kerek |
Ehliyetli bir vezir istersen, öyle oJmaJı; ehliyetli bir kumandan dilersen, böyle olmalıdır. |
2416 |
Añar ötrü begler ınansa bolur, tilemiş tilekin beg andın bulur |
Böyle bir adama beyler inanabilirler; bey onun vâsıtası ile arzu ettiği şeyi bulur. |
2417 |
Yana aydı ögdülmiş ilig kutı, iki iş bedük iş uluğluk atı |
Öğdülmiş tekrar dedi : — Ey devletli hükümdar, şu iki vazife büyük vazifelerdir; büyüklüğün atıdır. |
2418 |
Vezir bir ikinçi sü başlar alem, birisi kılıç tuttı biri kalem |
Biri vezirlik, ikincisi ordu kumandanlığıdır; bunlardan biri kılıç tutar, biri kalem. |
2419 |
Bu el bağı örki bu iki tüzer, bu iki birikse anı kim üzer |
Memleketin nizâmını ve dizginini bu ikisi ellerinde tutar; bu ikisi el-ele verirse, onu kim koparır. |
2420 |
İdi artuk öçirüm kerek bu kişi, kalı öznese begke eltür başı |
Bunların pek seçkin insanlar olması lâzımdır; eğer beye karşı baş kaldırırlarsa, başlan gider. |
2421 |
Tusulsa idi ök tususı üküş, kalı öznese yası el kend uluş |
Faydalı da olurlarsa, memlekete çok faydalı olurlar; eğer baş kaldırırlarsa, memleket bunların çok zararını çeker. |
2422 |
Begi bolsa edgü kişi üdrümi, bu iki tapuğçı bodun ködrümi |
Bey iyi ve insanların seçkini olduğu gibi, bu iki hizmetkârı da halk arasında ileri gelen kimseler olmalıdır. |
2423 |
Bulardın bolur ötrü ilke asığ, bu asğı bile ötrü begke tatığ |
Bunlardan memlekete fayda gelir ve bundan dolayı bey de huzura kavuşur. |
2424 |
Negü ter eşitgil kör ilçi bügü, bügü sözlerin bulsa aş teg yegü |
Memleketi idare eden, hakîm insan ne der, dinle; hakimlerin sözünü bulunca, nefis bir yemek gibi yemelidir. |
2425 |
Kılıç birle aldı kör el alğuçı, kalem birle bastı ol el basğuçı |
Memleketi alan onu kılıç ile almıştır, memleketi tutan onu kalem ile tutmuştur. |
2426 |
Kılıç birle alsa bolur terk ilig, kalem bolmağınça basumaz elig |
Bir memleketi kılıç ile derhâl ele geçirmek mümkündür; fakat kalem olmayınca, insan onu elinde tutamaz. |
2427 |
Kılıç birle alsa kayu el küçün, anı sürse bolmaz üküş yıl öçün |
Her hangi bir memleket kılıç ve kuvvetle alınabilir; fakat bu hâkimiyet şiddet ve intikam ile uzun yıllar devam ettirilemez. |
2428 |
Kalem birle tutsa kayu kend uluş, tilek tegrür anda tözüke ülüş |
Hangi şehir ve eyâlet kalem ile idare edilirse, orada her kes kendi arzu ve nasibini bulur. |
2429 |
Bu erdi ay ilig özüm bilmişi, munukı ötündüm ayıtmış tuşı |
Ey hükümdar, benim bildiklerim bunlardır; sorulduğu için, işte arzettim. |
|
İlig suali Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ |
2430 |
İlig aydı uktum munı belgülüg, takı bir sözüm bar anı ay külüg |
Hükümdar : — Bunu açıkça anladım; daha bir sözüm var, onu da söyle, ey şöhretli insan — dedi — |
2431 |
Maña sözle emdi körüp edgürek, uluğ hâcibığ ay neteg er kerek |
Şimdi bana, iyice düşünerek söyle; ulu hâcib nasıl bir insan olmalı ki, |
2432 |
Hâciblar özele bu bolsa uluğ, bağırsaklıkın kılsa cânın yuluğ |
O diğer hâciblere baş olsun ve sadâkatle beye canını feda etsin. |
2433 |
Küvense begi hem özi hem eli, olarka duâ kılsa bodnı tili |
Gerek beyin kendisi, gerek memleketi ona güvensin; halk da onlara duâ etsin. |
2434 |
İlig aydı sözle yeme bu sözüg, munı ma ayu ber yarut bu közüg |
Hükümdar: — Bu sözüme de cevap ver; bunu da izah ederek, beni sevindir— dedi. |