|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XXXV |
Öğdülmiş İligke Ağiçi Negü Teg Er Kerekin Ayur |
Ögdilmiş Hükümdara Hazinedarın Nasıl Bir İnsan Olması Gerektiğini Söyler |
2743 |
Yanut berdi ögdülmiş elig kutı, sevüg neñ bu altun kümüş cân otı |
Öğdülmiş cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, altın ve gümüş sevinilecek şeydir ve cana ilâcdır — dedi — |
2744 |
İdi çın bütün ked kerek er köni, köñül yaymasa ötrü tutsa munı |
Beyin gönülüne şüphe girmemesi ve onu hizmette tutması için, hazinedarın çok doğru, itimat edilir, iyi ve dürüst bir insan olması lâzımdır. |
2745 |
Negü ter eşitgil bu şartlar başı, ajun tezginip neñeke tegmiş kişi |
Dünyayı dolaşan ve böylece servet sahibi olan tüccar-başı ne der, dinle, |
2746 |
Sevüg neñe bu cân cânda yegrek sevüg, kümüş altun ol cânda kedrek sevüg |
Bu can sevilecek bir şeydir, ondan daha çok sevilecek şey, altın ve gümüştür; o candan çok daha kıymetlidir. |
2747 |
İtilmez köñülüg iter bu kümüş, egilmez kişini eger bu kümüş |
Perişan olan gönülleri bu gümüş huzura kavuşturur; eğilmeyen başları bu gümüş eğer. |
2748 |
Kümüş körse yalñuk köñül tutmasa, yarağay anı çın firişte tese |
insan gümüşü görür ve ona gönül bağlamazsa, ona hakikî bir melek demek daha doğru olur. |
2749 |
Kür er kördi altun özi yumşadı, irig sözlüg erniñ sözi yumşadı |
Altın görünce, pek yürekli insanlar bile yumuşar; kaba sözlü insanların da sözü nâzikleşir. |
2750 |
Közi tok kerek hem kılınçı bütün, barı arta barsa küniñe kutun |
Servetin günden-güne ve saadet içinde artmakta devam etmesi için, hazinedarın gözü tok olmalı, tavır ve hareketi de güven telkin etmelidir. |
2751 |
Üküş neñe körü todmış erse közi, yana korkar erse bayatka özi |
Çok mal görerek, gözü doymuş olmalı ve kalbinde Allah korkusu bulunmalıdır. |
2752 |
Halâl hem harâm adrar erse aça, yarağlığ yarağsıznı bilse seçe |
Helâl ve haramı iyice ayırt etmeli; yarayan ve yaramayanı iyice seçebilmelidir. |
2753 |
Közi tok kişiler neñiñ edlemez, bütün çın kişiler özin yeglemez |
Gözü tok kimseler senin servetini kendi menfaatları için kullanmazlar; doğru ve dürüst insanlar kendilerini lekelemezler. |
2754 |
Kiçigde körü kalsa altun kümüş, anıñ suklukı bolmaz ança üküş |
Küçüklüğünde altın ve gümüş görmüş olan kimse kendisini pek fazla mal hırsına kaptırmaz. |
2755 |
Özi korkar erse bayatka kalı, bu er tutğa şeksiz könilik yolı |
Eğer kendisinde üstelik Allah korkusu da varsa, bu kimse, şüphesiz, doğruluk yolunu tutar. |
2756 |
Könilik mün ol barça edgü asığ, bu asğı bile buldı meñü tatığ |
Doğruluk bir sermâyedir ve bütün iyilikler bu sermâyenin kârıdır; bu kâr ile insan ebedî tadı bulmuştur. |
2757 |
Köni bolsa yalñuk küni edgü ol, küni edgü bolsa kutı meñü ol |
insan doğru olursa, günü iyi olur; günü iyi olursa, ebedî saadete kavuşur. |
2758 |
Negü ter eşitgil bağırsak sözi, bu söz işke tutğıl ay ajun tözi |
Samimî insan ne der, dinle; ey dünyanın temeli, bu söze göre hareket et. |
2759 |
Köñül til köni tut kılınçıñ bütün, saña kelge devlet bu dünyâ bütün |
Düşüncen ve sözlerin doğru, hareketin güvenilir olsun, saadet ve bütün bu dünya nimetleri sana gelir. |
2760 |
Köni bolduñ erse kutadğay künüñ, selâmet tirilgil sevinçin kulun |
Doğru olursan, günün kutlu olur; sevinç ve saadet içinde, selâmetle ömür sür. |
2761 |
Bağırsak kerek hem oduğ sak tetig, tetiglik bile er kılur miñ itig |
Hazinedar gönülden bağlı, uyanık, ihtiyatlı ve zeki olmalıdır; insan zekâ ile her işinde muvaffak olur. |
2762 |
Uvutluğ kerek hem yeme ög köñül, uvutsuz kişide yırak tur tüñül |
O akıllı ve tedbirli olduğu gibi, haya sahibi de olmalıdır; hayâsız adamdan uzak dur, ondan vaz geç. |
2763 |
Uvut ol tıdığlı yarağsız işig, uvut ol iter kılkı artak kişig |
İnsanı yakışıksız işlerden alıkoyan hayadır; kötü tabiatlı insanları düzelten de yine hayadır. |
2764 |
Bor içmez kerek hem özin tutğuçı, özin tutğuçı er kutuğ tapğuçı |
O içki içmemeli ve nefsine hâkim olmalıdır; nefsine hâkim olan insan saadeti bulur. |
2765 |
Bor içse akılık kılur ol neñin, kişike üler neñ alumaz teñin |
içki içerse, mal ile cömertliğe kalkışır; malı etrafına dağıtır, fakat karşılığını alamaz. |
2766 |
Bu işke ağıçı saran edgürek, saranlık bile neñ küdezgü kerek |
Bu iş için eli sıkı bir hazinedar daha iyidir; hazinenin malı hasisçe gözetilmelidir. |
2767 |
Bağırsak tapuğçı kör özkey bolur, bu özkey tapuğçı begin bay kılur |
Sâdık hizmetkâr sâdık olur; sâdık hizmetkâr beyini zengin eder. |
2768 |
Bağırsak kişi ol kişi üdrümi, bağırsaknı bek tut ay er ködrümi |
içten bağlı kimse insanların seçkinidir; içten bağlı olan kimseyi sıkı tut, ey insanların ileri geleni. |
2769 |
Ağıçı oduğ bolsa iş artamaz, sakışlığ tutar neñ özin örtemez |
Hazinedar uyanık olursa, işler bozulmaz; malı hesaplı tutar ve kendisini de yakmaz. |
2770 |
Ögi bolsa yalñuk unıtmaz bolur, sanu saknu işler yañılmaz bolur |
Akıllı olan insan hiç bir şeyi unutmaz; işini hesaplı ve düşünerek görür ve hiç bir vakit yanılmaz. |
2771 |
Unıtğan bolur körse ögsüz kişi, bu ögsüz ağıçı buzar öz işi |
Akılsız adam, dikkat edersen, unutkan olur; akılsız hazinedar kendi işini bozar. |
2772 |
Tetiglik kerek kılsa törlüg sakış, tetig bolmağınça kalı adrar iş |
Her türlü hesabı yapmak için, zekâ lâzımdır; zekâ olmayınca, insan hesap işlerini karıştırır. |
2773 |
Bitigçi kerek uz kamuğ hat bilir, sakışığ bitigin küdezse kalır |
Onun usta bir muhasebeci olması ve her çeşit kaydı bilmesi lâzımdır; hesabın iyice tutulması için, dikkatle kayda geçmesi gerektir. |
2774 |
Bitigçi küdezgü kiriş hem çıkış, bitigin küdezgü kamuğ törlüg iş |
Muhasebeci gelir ve giderleri yazı ile tesbit etmeli; her türlü muamele kayda geçirilmelidir. |
2775 |
Yıl ay öd bitise küni belgülüg, açukluğ adırtlığ sanı belgülüg |
Yıl, ay ve günü yazılırsa, tarihi belli olur ve sayılar açık ve vazıh olarak bilinir. |
2776 |
Sakış saklıkı çın bitig birle ol, bitip kodsa sakış kapuğ açtı yol |
Hesapta emniyet, şüphesiz, kaydetmekle temin edilir; hesap muntazam kaydedilirse, işler aksamaz. |
2777 |
Negü ter eşitgil bağırsak kişi, sakış birle bek tutğu işçi işi |
Candan bağlı insan ne der, dinle; hizmetkâr işinin hesabını sağlam tutmalıdır. |
2778 |
Bitigsiz işig bek tutumaz köñül, köñülke ışanma biti ay oğul |
Kayda geçmeyen işleri insan gönlünde iyice tatamaz; gönüle inanma, yaz, ey oğul. |
2779 |
Bitise kalır söz usansa barır, osal bolsa işçi sakışta ulır |
Söz yazılırsa, kalır; ihmâl edilirse, gider; ihmalci hizmetkâr hesap verirken, çok zahmet çeker. |
2780 |
Bilir bolsa tegme bu törlüg bitig, anın saklasa ötrü kılsa itig |
Hazinedar bütün bu çeşit kayıt usûllerini bilmeli ve böylece işini emniyetle tanzim etmelidir. |
2781 |
Sakışta usansa kayu işçiler, sakış berdükinde ulır baş çalar |
Hangi hizmetkâr hesapta ihmalkâr davranırsa, hesap verirken inler ve başını yerden-yere vurur. |
2782 |
Elig sakışın bilse artuk yete, bışursa ögi köñli sakış tuta |
Hazinedarın kara-cümlesi çok iyi olmalı; aklını ve gönlünü hesap tutmağa iyice alıştırmalıdır. |
2783 |
Elig sakışında keçer erse sen, kerek hendese sakışı tutsa sen |
Kara-cümleden sonra, hendese hesabını ele alması lâzımdır. |
2784 |
Körü barsa yinçge sakış hendese, munı birle yer kök bolur ol sasa |
Dikkat edersen, hendese ince hesaptır; bununla yer ve gök hesapları yapılabilir. |
2785 |
Negü ter eşitgil ay bilge bügü, biliglig sözi bolsa aş teg yegü |
Alim hakîm insan ne der, dinle; bilgili insanın sözü yemek gibi yenilmelidir. |
2786 |
İdi me batığ hendese sakışı, anın tezginür kör hakimler başı |
Hendese hesabı çok derin bir hesaptır; bu hesap hakimlerin bile başını döndürür. |
2787 |
Evin teg yarır bu yeti kat köküg, adırttı biçim teg yer erse kaşı |
O yedi kat göğü bir tane gibi yarar; ova ve tepeleri ise, saçma tanesi gibi, birbirinden ayırır. |
2788 |
Biliglig ukuşluğ kerek kılkı tüz, ukuşluğ kişiler işi barça uz |
Bilgili, akıllı, tavır ve hareketi doğru olmalıdır; akıllı insanların işi dâima iyi olur. |
2789 |
Biliglig kişiler bolur çın köni, köni kayda bolsa yaruyur küni |
Bilgili insanlar doğru ve dürüst olurlar; doğru insanın her yerde güneşi parlar. |
2790 |
Ukuş bolmasa er özin tutnumaz, bilig bolmasa er işin itnümez |
Akıl olmazsa, insan kendisim tutamaz; bilgi olmazsa, insan işini yapamaz. |
2791 |
Bolur karşı içre ağıçı işi, özin ked küdezgü bu yañlığ kişi |
Hazinedarın işi saray içinde olur; hükümdarın yakınında çalışan kimseler kendilerine çok dikkat etmelidirler. |
2792 |
Köñül til köni tutsa kılkı bütün, añar tegmese ot yalını tütün |
Ateşin alevi ve dumanı dokunmaması için, onun gönülü ve dili doğru, hareketi ve tabiatı uygun olmalıdır. |
2793 |
Közin ked küdezse tilin beklese, ukuş birle ârzû havâğ örklese |
Gözünü iyi gözetmeli ve dilini muhafaza etmeli; aklı ile arzu ve heveslerine gem vurmalıdır. |
2794 |
Közün körse ötrü köñül ârzûlar, köñül ârzû kolsa anı kim yığar |
Gözün gördüğü şeyi gönül arzular; gönül arzu edince, ona kim karşı koyabilir. |
2795 |
Köñül beg-turur yeti endam öze, begi başlasa bodnı yügrür tüze |
Gönül yedi endam üzerine beydir; bey yol gösterince, halk tereddütsüz onu takip eder. |
2796 |
İdi yakşı aymış biliglig sözüg, ay ersig küdezgil köñülüg közüg |
Bilgili çok yerinde bir söz söylemiştir; ey yiğit, gönülü ve gözü gözet. |
2797 |
Et öz yeti endâm köñülke udar, köñül birle yalñuk ağır yük yüder |
Vücût, yedi endam, gönüle uyar; insan gönülü ile ağır yük yüklenir. |
2798 |
Tükel sır bediz ol köñülsüz kişi, köñülsüz kişi bilge atın yodar |
Gönülsüz insan yalnız bir şekil ve kalıptan ibarettir; gönülsüz insan âlim adını kaybeder. |
2799 |
Kerek elgi berk sak kereksiz akı, saçılmasa ötrü ağı kaznakı |
Hazine ve servetin israf edilmemesi için, hazinedar eli sıkı ve ihtiyatlı olmalıdır; cömertliğe lüzum yoktur. |
2800 |
Akılık idi ked unı kodmağu, kişi neñi birle akı bolmağu |
Cömertlik çok iyi bir şeydir, onu elden bırakmamalı; fakat el kesesinden cömertlik olmaz. |
2801 |
Satığçı kerek bilse törlüg satığ, satığ bilmese er kılumaz asığ |
O tüccar olmalı ve her türlü ticâretten anlamalıdır; insan ticâretten anlamazsa, kâr edemez. |
2802 |
Kamuğ neñ tavarığ biligli kerek, ağırın uçuzun ukuğlı kerek |
Bütün eşya ve malları bilen, her şeyin pahalısını ucuzunu tanıyan bir insan olmalıdır. |
2803 |
Bilir bolsa kıymet ol arsıkmasa, satığda tavığda neñ alsıkmasa |
Her şeyin değerini bilmeli, alış-verişte malca zararlı çıkmamalıdır. |
2804 |
Alımka berimke oñay bolsa öz, uluğka kiçigke süçig tutsa söz |
Alış-verişte muamelesi mülayim olmalı; büyüğüe, küçüğe karşı tatlı dil kullanmalıdır. |
2805 |
Negü ötnü alsa yana berse terk, añar bergeler neñ kaçan kolsa terk |
Ödünç aldığı şeyleri zamanında öderse, ona da istediği malı derhâl verirler. |
2806 |
Satığka oñay bolsa kılkı köni, añar eksümez neñ kereklig küni |
Ticârette mülayim, tavır ve hareketi doğru olursa, lâzım olduğu vakit onun için mal eksik olmaz. |
2807 |
Kalı berse begler er atka açığ, tegürse anı bolmasa yüz açığ |
Eğer beyler askere ihsanda bulunurlarsa, o bunu, yüzünü ekşitmeden, verine getirmelidir. |
2808 |
Açığ tıdsa işçi er at köñli sır, er at köñli sınsa alır begke kir |
Hizmetkâr ihsana mâni olursa, askerin gönülü kırılır; askerin gönülü kınhrsa, beyin adı lekelenir. |
2809 |
Negü ter eşitgil akılar başı, köñülke alıñıl ay çırğuy kişi |
Cömertlerin başı ne der, dinle; ey cimri insan, bunu hatırında tut. |
2810 |
Severig sevügsüz kılayın tese, tilin ayğu neñni tıdıp bermese |
Sevilen kimseyi gözden düşürmek ve onu sevimsiz yapmak istenilirse, va'd edilen şeye mâni olmak ve vermemek kâfidir. |
2811 |
Ayıp bermegü neñ tilin aymağu, tilin aydıñ erse anı tıdmağu |
Verilmeyecek şeyi va'd etmemeli; bir kerre de va'd edıldımı, ona mânı olmamalıdır. |
2812 |
Sözin kıysa begler umınç kötrülür, umınç kitti erse neñiñ kotrulur |
Beyler sözlerinde durmazlarsa, itimâdı kaybederler, itimat kaybolunca, mal da gider. |
2813 |
Oduğ sak kerek ked kereksiz azak, azak bolsa işçi bolur iş uzak |
Hazinedar çok uyanık ve dikkatli olmalıdır; savsaklamağa lüzum yoktur; hizmetkâr savsaklayıcı olursa, işler sürüncemede kalır. |
2814 |
Bu beglerke tapnur tapuğçı kamuğ, muñadıp kelip tuttı tapğun kapuğ |
İdlerin yanındaki bütün bu hizmetkârlar, ihtiyaçlarından dolayı girmiş ve kapılanmışlardır. |
2815 |
Muñadsa tapuğçı elig tarlıkın, begi eştip ıdsa açığ yarlığın |
Hizmetkâr darlıkta kalır ve muhtaç duruma düşerse, onun sıkıntısını duyan bey ihsan fermanını göndermelidir. |
2816 |
Uzatsa ağıçı bu neñ bermese, muñadmış tapuğçı tüñülgey basa |
Hazinedar işi uzatır ve ihsan edileni vermezse, muhtaç duruma düşen hizmetkâr sonra ondan yüz çevirir. |
2817 |
Kerekinde bulsa kişi öz muñı, yam erse yañança bolur ol teñi |
insan muhtaç olduğu şeyi zamanında bulursa, bu çöp olsa dahi, ona fil kadar gözükür. |
2818 |
Negü ter eşitgil bu kökçin saña, muñadmış muñıña yara ay toña |
Bu ak saçlı sana ne der, dinle; ey kahraman, muhtaç olanın ihtiyâcını karşılamağa çalış. |
2819 |
Tilemişte bulsa tilegli neñin, yanut kılsa bolmaz cânında öñin |
isteyen istediğini zamanında bulursa, buna karşılık icâbında canını feda eder. |
2820 |
Kerek üdte bir yam yañança bolur, kamuğ neñke yañzağ munu bu teñin |
Lâzım olduğu zaman bir çöp fil kadar olur; her şey bunun gibidir. |
2821 |
Bu yañlığ kişi bulsa emdi elig, ukuşluğ biliglig uvutluğ silig |
işte hükümdar böyle akıllı, bilgili, haya sahibi ve yumuşak huylu bir insan bulursa, |
2822 |
Añar berse bolğay ağı kaznakı, ınansa yarağay küdezse hakı |
Hazine ve serveti ona tevdi edebilir; ona itimat eder ve onun hakkını gözetirse, yerinde olur. |
|
İlig suali Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ |
2823 |
Elig aydı uktum yaruttuñ meni, takı bir sözüm bar ayu ber anı |
Hükümdar: — Anladım, beni aydınlattın—dedi—daha bir sözüm var, onu da söyleyiver. |
2824 |
Ayak tirki başlar bu aş başçısı, negü teg kerek ayğıl aş işçisi |
Aşçı-başı kaplan ve sofrayı idare eder; bu aşçı-başı nasıl olmalıdır ki, |
2825 |
Seziksiz yese beg anıñdın aşığ, ınansa añar beg küdezse başığ |
Bey, şüphe etmeden, onun elinden yemeğini yesin; ona itimat etsin ve hayatı tehlikeye düşmesin. |
2826 |
İdi ters-turur bu aş içgü yegü, siziklig kişidin yese ay bügü |
Ey hakîm, şüpheli insanın elinde bulunursa, bu yemek-içmek işi çok güç bir mesele hâlini alır. |
2827 |
Munı ma ayu bergil emdi maña, bileyin ukayın ay ersig toña |
Şimdi bana bunu da söyleyiver; ey merd kahraman, bunu da bileyim ve anlayayım. |