|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XXXIX |
Küntoğdı İlig Odgurmışka Bitig Bitip Idmışın Ayur |
Hükümdar Kün-Toğdı'nın Odgurmış'a Mektup Yazıp Gönderdiğini Söyler |
3187 |
Devât koldı kâğıd bitidi bitig, bitig birle itti işiñe itig |
Hükümdar hokka ve kâğıt istedi, mektup yazdı; mektup ile işini düzene koydu. |
3188 |
Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen tedi |
Tanrı adı ile başladı: — Yaratan, besleyen ve göçüren odur— dedi. |
3189 |
Ayur-men bitidim bayatım atı, bu at ol kamuğ törlüg igke otı |
Sonra devam etti : — Tanrının adını yazdım, bu ad her türlü derde devadır. |
3190 |
Üküş ögdi artuk telim miñ senâ, kılur-men bayatka añar yok fenâ |
Tanrıya pek çok hamd ve binlerce sena ederim, onun için fânilik yoktur. |
3191 |
Tiledi törütti kamuğ teprerig, tirilgü berür yem tutar ol tirig |
Bütün hareket edenleri o diledi ve yarattı; onlara rızık ve hayat veren odur. |
3192 |
Uğan ol köni çın törü bergüçi, törümiş kamuğ halkka yetrür küçi |
Kadirdir, âdildir, hak kanunları koyan odur; yarattığı bütün mahlûklara gücü yeter. |
3193 |
Yaşıl kök yarattı yaruttı kün ay, kara tün yaruk kün sakışlığ yıl ay |
Mavi göğü yarattı, güneş ve ayı aydınlattı; karanlık gece ve aydın gün yıl ve ay hesabını bulmak içindir. |
3194 |
Törütti bu evren tuçı evrülür, bayat hükmi takdir bile tezginür |
Bu feleği yarattı, durmadan döner; Tanrının hükmü ve takdiri ile hareket eder. |
3195 |
Törütmezde aşnu yorıttı kazâ, kazâka tapı bol boyun eg uda |
Yaratmadan önce, kaza tâyin etti; kazaya razı ol, boyun eğ ve ona uy. |
3196 |
Negü kolsa kıldı ne kolsa kılur, negü aysa boldı ne aysa bolur |
Ne istedi ise, yaptı ve ne isterse, yapar; ne dedi ise, oldu ve ne derse, olur. |
3197 |
İligdin selâm köñül aytu bitig, bitidim esenlik öze ay tetig |
Bu hükümdardan selâm ve hatır sorma mektubudur; ey zeki insan, bunu sana sağlık dileği ile yazdım. |
3198 |
Esen barmu erki et öz inçlikin, negü teg yüder erki üdlek yükin |
Vücûdun sağ ve sıhhattemidir; devran yükünü acaba nasıl yükleniyor. |
3199 |
Eşittim seniñ edgü kılkıñ yañıñ, bu üdte yok ol tep saña tuş teñiñ |
Senin iyi tavır ve hareketini duydum; bu devirde sana denk ve eş bulunmadığını işittim. |
3200 |
Bayat kılmış emdi saña edgülük, bilig bermiş erdem ukuş ög ülüg |
Tanrı sana şimdi lütfetmiş, bilgi vermiş; fazilet, akıl ve anlayış nasip etmiştir. |
3201 |
Bu yañlığ kılınçıñ eşitti özüm, sini ârzûladı ay körklüg yüzüm |
Senin böyle olduğunu işittim, ey güzel yüzlüm, gönülüm seni arzuladı. |
3202 |
Kadaşıñnı ıdtım bu ögdülmişig, sözümni tegürgey ukup bilmişig |
Akrabanı, Öğdülmiş'i gönderdim; sözümü ve anlayıp, bildiklerini sana eriştirecektir. |
3203 |
Yakın ka kadaştın yitürmiş sen öz, uluş kend bodundın evürmiş sen yüz |
Sen yakın akraba ve kardeşlerden uzaklaşmışsın; köy, kasaba ve şehir halkından yüz çevirmişsin. |
3204 |
Turup tağka kirmiş özüñ yalñuzun, tapuğ kılğuka bu tapuğ ked uzun |
İbâdet etmek için, kalkıp, tek başına dağa çıkmışsın; fakat bu ibâdet çok uzun sürmüş. |
3205 |
Negü kıldı erdi kadaşlar saña, nelük yüz evürdüñ aça ay maña |
Akrabaların sana ne yaptı, niçin onlardan yüz çevirdin; bunu bana izah et. |
3206 |
Kalı tegdi erse saña küç basınç, berü kel maña ay bu kadğu sakınç |
Eğer zulüm görmüş isen, bana gel; bu dert ve endişeni bana anlat. |
3207 |
Saña men bereyin törü küç bile, bu yerde tirilgil sevinçin küle |
Ben kudretimle senin hakkını te'min edeyim; neş'e ve sevinç içinde burada yaşa. |
3208 |
Kadaştın kadaşka asığlar bolur, asığ birle yalñuk tatığlar bulur |
Akraba akrabadan istifâde eder; insan bu suretle zevka kavuşur. |
3209 |
Barışğu kerek ka kadaşlar bile, katılğu kerek iş adaşlar bile |
Akraba ve kardeşler ile barışmak, eş ve dostlar ile kaynaşmak lâzımdır. |
3210 |
Kayuda yaraşıklık erse yakın, ol işte bolur asğı köñlün bakın |
Nerede yakınlık ve uygunluk varsa, o işte fayda vardır; bunu iyice düşün. |
3211 |
Negü ter eşitgil bu şir ayğuçı, ikigü yaraşsa asığ yer tuçı |
Şâir ne der, dinle; iki insan birbirine uygun düşerse, bu dâima onların faydalarına olur. |
3212 |
Yağız yer yaşıl suv yaraştı bile, ara miñ çeçekler yazıldı küle |
Kara toprak, mavi su birbiri ile uyuştu; ortada binlerce çiçek gülerek, açıldı. |
3213 |
Yaraşık yorısa kadaş ya adaş, olardın bolur kap kadaşka bile |
Akraba veya arkadaşlar birbirlerine uygun hareket ederlerse, bunlardan yeni akraba ve ahbaplıklar meydana gelir. |
3214 |
Kalı bardıñ erse tapuğ kılğalı, tapuğ kendte kılğıl bu ol din yolı |
Eğer ibâdet etmek için oraya gittin ise, ibâdeti şehirde kıl; din yolu budur. |
3215 |
Uluş kendte tâat telim bar ıduk, uş ol yerde yetrü körü barsa yok |
iyice düşünürsen, Allanın büyük emirlerini yerine getirmek fırsatı, oraya nisbetle, burada daha çoktur. |
3216 |
Bilig ögren aşnu tapuğka üküş, biligsiz tapuğ asğı bolmaz ülüş |
ibâdet etmek için, önce çok bilgi edin, bilgisiz ettiğin ibâdet fayda gelmez. |
3217 |
Kişi iki törlüg kişi atanur, biri ögretigli biri ögrenür |
iki türlü insana insan derler: biri —öğreten, biri— öğrenen. |
3218 |
İkide naru barça yılkı sanı, tilese munı tut tilese anı |
Bu ikisinden başkasını hep hayvan olarak kabul et; hangisini istersen, onu seç. |
|
İlig pendi Odgurmışka |
HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A NASİHATİ |
3219 |
Sen emdi kayu sen maña ay aça, ikide biri bol üçünçte kaça |
Şimdi sen hangisisin, bana açıkça söyle; ikisinden biri ol, üçüncüsünden kaçın. |
3220 |
Bilig bildiñ erse tükel ögrenip, anı işlet emdi kör emgek ıdıp |
Zahmetle öğrenerek, bütün bilgilere sahip oldun; şimdi bunları, zahmet çekmeden, işlet. |
3221 |
Kalı bilmediñ erse ögren bilig, tapuğlarka ötrü tegürgil elig |
Eğer henüz öğrenmedin ise, bilgi öğren ve ibâdetlere de ondan sonra başla. |
3222 |
Negü ter eşitgil bilig bergüçi, bilig birle tâat tapuğ kılğuçı |
Bilgi veren ve bilgi ile tâat ve ibâdet eden ne der, dinle. |
3223 |
Bilig birle yakğıl bayat tapğıña, bilig tamğa bolur tamu kapğıña |
Tanrı ibâdetine bilgi ile yaklaş; bilgi cehennem kapısını mühürler. |
3224 |
Bilig birle tâat muyanı tümen, biligsiz tapuğ kılsa bulmaz muyan |
Bilgi ile yapılan ibâdetin sevabı çoktur; bilgisiz kimse ibâdet ederse, sevap kazanamaz. |
3225 |
Biligsiz tapuğ kılmışında körü, biliglig udımış muyanı örü |
Bilgisizin ibâdet ile meşgul olmasından, bilgilinin uyumasının sevabı daha çoktur. |
3226 |
Uluş kend içinde tapuğ bar telim, uş ol yerde kılsa bulumaz yarım |
Köy ve şehir içinde yapılacak çok ibâdet vardır; orada bunun yarısı bile bulunmaz. |
3227 |
Seniñ anda tapğuñ namâz ol biri, takı biri rûza tutar sen urı |
Senin oradaki ibâdetinin biri namaz, biri de tuttuğun oruçtur, ey oğul. |
3228 |
Munıñda adın anda tâat kayu, maña körkitü ber tilin sözleyü |
Bunlardan başka orada hangi ibâdet var; söyle, göster. |
3229 |
Atandı özüñ emdi zâhid atı, bu atıñ saña boldı tâat yutı |
Sen şimdi zahit adını aldın; bu adın ibâdetin için sana büyük bir felâket oldu. |
3230 |
Muñar arsıkar erse emdi özüñ, bu tâat yava boldı kesgil sözüg |
Bununla şimdi kendini aldatıyorsun, bu ibâdet boşunadır; sözünü kes. |
3231 |
Tapuğ kılğu halktın anı kizlegü, üküş tâat erse anı azlağu |
ibâdet kılmalı, fakat onu halktan gizlemeli; ibâdet ne kadar çok olsa dahi, onu azımsamalıdır. |
3232 |
Kişi edgüsi kılsa tâat tapuğ, anı halkta kizler yapar bu kapuğ |
insanların iyisi tâat ve ibâdet ederken, onu halktan gizler ve kapısını kapatıı. |
3233 |
Negü ter eşit emdi mani bu söz, bu söz işke tutğıl ayâ edgü öz |
Şimdi bu sözün mânası nedir, dinle; ey iyi insan, bu söze göre hareket et. |
3234 |
Eren er katında özin kizledi, tapuğ kıldı yüz yıl anı azladı |
Gerçek insan başkalarının yanında kendisini gizlemiş; yüz yıl ibâdet kılmış ve bunu da azımsamıştır. |
3235 |
Tapuğ kizlegü kıl kişi körmesü, bu söz sırrım erdi özüm sözledi |
İbâdeti gizlemeli; yap, fakat insanlar görmesin; bu sözüm bir sır idi; iste şimdi açığa vurdum. |
3236 |
Berü kel uluş kendte kılğıl tapuğ, kamuğ edgülükke açılsu kapuğ |
Buraya gel, köy veya şehir içinde ibâdet et; sana her türlü iyilik kapıları açılsın. |
3237 |
Bodunka tusulğıl muñıña yara, kadaşka bağır ber yakınlık ula |
Halka faydalı ol, muhtaçlara yardım et; akrabalarına yakınlık göster, bağrını aç. |
3238 |
Telim ögsüzüg kör ya tul tulsakığ, ya közsüz ya oldrum yeme aksakığ |
Bak, burada bir çok yetim, dul, âciz, kör, kötürüm ve topallar vardır. |
3239 |
Cemâat bile kıl fariza namâz, çığaylar hacı kıl âdina namâz |
Farz namazlarını cemâat ile kıl, fakirler haccı olan cuma namazlarını edâ et. |
3240 |
Halâl dünyâ kazğan çığayka üle, kişi elgi tutğıl yanut kıl yöle |
Helâl dünyalık kazan ve fakirlere dağıt; insanlara yardımda bulun ve onlara güler yüzle muamele et. |
3241 |
Bu samış tapuğ barça tâat-turur, bu tâat bile barça râhat-turur |
Bu sayılan hizmetler birer ibâdettir; bunları yerine getiren herkes müsterih olabilir. |
3242 |
Munı barça kodtı özüñ yalñuzun, namâz rûza tuttı ay kılkı tüzün |
Bütün bunları sen terkettin; tek başına namaz kılıyor ve oruç tutuyorsun, ey asîl tabiatlı. |
3243 |
Namâz rûza barça öz asğıñ-turur, öz asğın tilegli bağırsız bolur |
Namaz ve oruç, bunlar hep kendi menfaatin içindir; hep kendi menfaatini düşünen insan hodkâm olur. |
3244 |
İdi yakşı aymış kişi üdrümi, kişike bağırsak kişi ködrümi |
insanların seçkini ve olgun olanı merhametli insan çok güzel söylemiş. |
3245 |
Kişi edgüsi bu öz asğın kodup, kişi asğı kolsa kör emgek yüdüp |
insanların iyisi — kendi menfaatini bırakıp, zahmet yüklenerek, başkalarının faydasını isteyen kimsedir. |
3246 |
Bağırsak kerek er ne bağrı süçıp, törü berse edgü isizke açıp |
İnsan merhametli olmalı ve kötülere acıyarak, onlara şefkatle iyi yolu göstermelidir. |
3247 |
Tirig yalñuk oğlı tusulğan kerek, tusulmaz kişi tuğsa ölgen kerek |
Hayatta iken, insan-oğlu faydalı olmalı; faydalı olmayacak kimse, doğar doğmaz ölmelidir. |
3248 |
Kişike tusulur kişi edgüsi, bu edgü kişi ol bodun todğusı |
insanların iyisi başkalarına faydalı olur; halk için lüzumlu olan bu iyi insandır. |
3249 |
Tapuğka ınanıp kayu erse kul, bulumadı teñri sevinçiñe yol |
İbâdetine güvenen bir kul Tanrıyı memnun edecek yolu henüz bulamamış demektir. |
3250 |
Bayatım sevinçi tilese özüñ, müsülmân sevinçi tile kes sözüg |
Sen Tanrının rızasını elde etmek istersen, müslümanların memnun olmasını dile; sözü fazla uzatma. |
3251 |
Seniñ tapğıña muñluğ ermez bayat, özüñ kullukı kıl tile edgü at |
Tanrı senin ibâdetine muhtaç değildir; kendi kulluğunu yerine getir ve iyi ad kazanmağa bak. |
3252 |
Kimiñ atı kul bolsa kılkı tapuğ, tapuğsuz kul atı mecâz ol kamuğ |
Adı kul olanın yapacağı şey ibâdettir; bütün ibâdetsiz kulların adı bir mecazdan ibarettir. |
3253 |
Tapuğ kıl tapuğ tınma kulluk bu ol, tapuğka baka kör me bekle bu yol |
ibâdet, durmadan ibâdet kıl, kulluk budur; ibâdete dikkat et ve bu yoldan ayrılma. |
3254 |
İdi yakşı aymış bügü bilgi keñ, munı işke tutğıl ayâ elgi keñ |
Bilgisi geniş hakîm çok yerinde söylemiş; buna göre hareket et, ey eli açık insan. |
3255 |
Tapuğ tâatim tep küvenme üküş, tapuğ kıl bayatka tapuğluğ küsüş |
İbâdet ve tâatte bulundum diye, fazla gurur getirme; ibâdete devam et, Tanrıya ibâdet eden insan azizdir. |
3256 |
Tapuğ kıl bayatka bu ol kullukuñ, tapındım teyü sen unıtma ukuş |
İbâdet kıl, Tanrıya kulluğun budur; fakat ibâdet kıldım diye, idrâkini kaybetme. |
3257 |
Ay odğırmış emdi okır-men seni, öz asğı tiler tep sakınma meni |
Ey Odgurmış, bugün seni davet ediyorsam, kendi menfaatimi düşünüyorum zannetme. |
3258 |
Kalı kelse asğı tususı saña, yeme kelmese sen yası yok maña |
Eğer gelirsen, senin için faydalı olur; gelmezsen de, bana bir zarar gelmez. |
3259 |
Okır-men seni halkka edgü üçün, bu edgü bodun asğı buzma küçün |
Seni halkın iyiliği için davet ediyorum; bu iyilik halkın menfaatidir; buna karşı gelme. |
3260 |
Baka kör-men aymış bu sözler tapa, çın erse berü kelgil andın kopa |
Benim bu söylediklerime bir dikkat et; doğru ise, oradan kalk, buraya gel. |
3261 |
Meni birle turğıl maña kıl basut, çığayığ yülegil neñin edgü tut |
Benimle beraber ol, bana yardım et; fakirleri destekle, onların vaziyetini düzeltmeğe çalış. |
3262 |
Özüñke muyan ol maña edgü at, ikigü ajun birge erklig bayat |
Bu senin için sevaplı bir iş ve benim için ise, iyi bir addır; buna karşılık kadir Tanrı sana her iki dünyayı nasip eder. |
3263 |
İnini edgeke yet özüñ edgü bol, kişi edgü erdin tüzer edgü yol |
Beni iyiliğe doğru götür, kendin iyi ol; insan iyi insanlara bakarak, yolunu düzeltir. |
3264 |
Sebeb bolğıl emdi maña edgüke, bayat birge edgü saña ay böke |
Bugün bana iyilik yapmam için bir sebep ol; ey pehlivan, Tanrı sana da bunun karşılığını verir. |
3265 |
Negü ter eşitgil tejik bilgesi, tejik bilgeleri çavıkar küsi |
İranlı âlim ne der, dinle; iranlı âlimlerin şöhreti büyüktür. |
3266 |
Begi bolsa edgü bodunka bütün, anıñ asğı barça bodun yer kutun |
Bey halka karşı iyi ve âdil olursa, onun faydası bütün halka dokunur ve halk saadete kavuşur. |
3267 |
Özüñ edgü kolma begiñ edgü kol, begi edgü bolsa bodun asğı ol |
Kendi iyiliğini istersen, beyin iyi olmasını iste; beyin iyi olması halkın menfaatidir. |
3268 |
Kara edgü bolsa bir özke bolur, begi edgü bolsa bodun kün körür |
Halk iyi olursa, bu iyiliği onun yalnız kendisi içindir; beyi iyi olursa, halk gün görür. |
3269 |
Kişi tep ayurlar kayu ol kişi, kişike asığ kılsa itse işi |
insan derler, insan kimdir; insan başkalarına faydalı olan ve onların işlerini gören kimsedir. |
3270 |
Tüzü yalñuk oğlı sever edgüni, bu edgü kayu ol ögeyin anı |
Bütün ınsan-oğulları iyiyi severler; iyi nerede, ben de onu öğeyim. |
3271 |
Bu edgü ol ol kılsa halkka asığ, bu asğı bile bulsa bodnı tatığ |
iyi, halka faydalı olan ve bundan dolayı ona zevk veren şeydir. |
3272 |
Bağırsak bolur halkka edgü kişi, bağırsak bolun bulduñ edgü başı |
iyi insan halka karşı şefkatli olur; merhametli olursan, sen de iyi insan olursun. |
3273 |
Munu sözledim söz bitigin ulam, tükettim sözümni kurıttım kalem |
işte yazı ile ulaştırılacak sözlerimi söyledim; sözümü bitirdim ve kalemi sildim. |
3274 |
Takı ma negü erdi erse sözüm, kadaşıñ tegürgey tilin ay yüzüm |
Bundan başka daha söylenecek. ne gibi sözüm varsa, akraban bunları da ağızdan bildirecektir, ey ay yüzlüm. |
3275 |
Bitig türdi badı öze tamğalap, sunup berdi ögdülmiş aldı ulap |
Mektubu katladı, bağladı ve üzerini mühürleyerek, uzattı; Öğdülmiş gelip, elinden aldı. |
3276 |
İlig aydı barğıl takı ma negü, yarağlığ söz erse tegür ay bügü |
Hükümdar : — Git, daha münâsip ne gibi söz varsa, ona ulaştır, ey hakîm — dedi — |
3277 |
Katığlan anı keldür emdi maña, kuruğ kelme ansız maña ay toña |
Şimdi gayret et, onu bana getir; ey yiğit, bana onsuz, boş gelme. |
3278 |
Biliglig negü ter eşitgil özüñ, yalavaç tetig ıd tutuzma sözüg |
Bilgili ne der, dinle; zeki elçi gönder ve sözünü ona tevdi et. |
3279 |
Negü tutzayın men saña emdi söz, kamuğ söz seniñde ayâ köñli tüz |
Ben sana şimdi ağızdan "ne söyleyeyim; ey kalbi doğru, söylenecek sözlerin hepsini sen biliyorsun. |
3280 |
Negü sözlegü erse sözle tilin, yarağı ne erse sen andağ kılın |
Ne söylemek icap ederse, sen ağızdan söyle; nasıl münâsip görürsen öyle hareket et. |
3281 |
İlel tep turup çıktı ögdülmişe, ol edgü kılınç birle igdilmişe |
iyi terbiyeye, iyi tavır ve harekete sahip olan Öğdülmiş— "Baş üstüne!"— diyerek, kalkıp çıktı. |
3282 |
Atın mindi evke yüz urdı turup, kelip tüşti kirdi yaka kur yörüp |
Atına bindi, evine doğru hareket ederek, gelip indi; evine girdi, yaka ve kuşağını çözdü. |
3283 |
Yaşık yandı yerke yakurdı başın, yaruk dünyâ meñzi karardı ışın |
Güneş döndü, başını yere yaklaştırdı; dünyanın aydınlık yüzü kırmızı sise büründü. |
3284 |
Küdı ıdtı kesme yaruk yüz tudı, sevüg zülfi toldı yokaru kodı |
Perçemini aşağı salıverdi, parlak yüzü kapandı ve güzel zülfü her tarafı kapladı. |
3285 |
Turup yundı kıldı bu yatğu namâz, töşek koldı yattı udıp bardı az |
Kalkıp abdest aldı ve yatsı namazını kıldı; döşek istedi ve yatıp, bir az uyudu. |
3286 |
Beliñlep odundı kötürdi başın, kara zengi kılmış yüzini ışın |
Birden silkinerek, tekrar uyandı, başını kaldırdı; sis gök yüzünü siyah zenciye döndürmüştü. |
3287 |
Turup yundı kıldı yana tañ namâz, duâ kıldı tesbih yeme küdti az |
Kalkıp abdest aldı, sabah namazını kıldı; duâ etti, teşbih çekti; yine bir az bekledi. |
3288 |
Tüme torku kalkan kötürdi öşün, yaruk yüz küler teg yarudı ajun |
Yüzünü örten ipek kalkan sıyrıldı; gülen parlak yüz gibi, dünya aydınlandı. |