|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XLIII |
Öğdülmiş Odgurmışka Dünyâ Birle Cukbi Kazğañusın Ayur |
Öğdülmiş Odgurmış'a Dünya Vâsıtası İle Âhiretin Kazanılmasını Söyler |
3646 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, eşittim sen aydıñ ayâ kutluğ öz |
Ögdilmiş cevap verdi: — Ey mübarek insan, söylediğin sözleri dinledim — dedi — |
3647 |
Munı ma eşitgil takı belgülüg, biligke ukuşka bu söz ülgülüg |
Bir de sen şunu dinle; bu söz, geçekten, bilgi ve akıl için bir ölçüdür. |
3648 |
Neçe andağ erse bu dünyâ hâli, açığ kılma özke tiriglik yolı |
Bu dünyanın hâli her ne kadar dediğin gibi ise de, sen kendisine hayatı o kadar zehir etme. |
3649 |
Bu keñ dünyâ özke küçün kılma tar, yazukluğ kulıña bayat fazlı bar |
Bu geniş dünyayı kendine zorla daraltma; günahkâr kulu için, Tanrının fazlı ve rahmeti vardır. |
3650 |
Adâbı telim erse rahmet üküş, yazukluğ üçün boldı rahmet küsüş |
Azabı çok ise, rahmeti de boldur; günahkârlar için rahmet aziz bir şeydir. |
3651 |
Adâbka katığ kork umın rahmetin, tapuğ kıl yetürgil bu kulluk atın |
Azabından çok kork, fakat rahmetinden de ümit kesme; ibâdet kıl ve bu kulluk adının icaplarını yerine getir. |
3652 |
Ajun bodnı barça uluş kend kodup, turup tağka kirse uluğ yük yüdüp |
Bütün dünya halkı kasaba ve şehirleri bırakıp, büyük yük yüklenerek, kalkıp, dağlara ihtifâya çekilmiş olsalardı, |
3653 |
Buzulğay ajun barça kalğay kuruğ, apa oğlanı barça kesgey uruğ |
Dünya bozulur, her taraf boş kalır ve insan-oğullarının nesli kesilmiş olurdu. |
3654 |
İki ev yarattı bu halkka kamuğ, biri atı uçmak biriniñ tamuğ |
Tanrı bütün bu halk için iki ev yarattı: birinin adı cennet, birinin de cehennemdir. |
3655 |
Yana barça yalñuk bu dünyâ tilep, yügürse tüni barça künke ulap |
Yine bütün insanlar geceyi-gündüze katıp, bu dünya peşinde koşarak, |
3656 |
Tapuğ kodsa dünyâ tilese turuğ, yeme kalğay erdi bu uçmak kuruğ |
İbâdeti bırakıp, dünya nimetlerine rağbet etseler ve buna mukabil cehenneme girseler, cennet yine de boş kalmazdı. |
3657 |
Bayat berdi kulka iki köz kulak, biri dünyâ baksa biri ukbi bak |
Tanrı kula iki göz ve iki kulak verdi; biri ile bu dünyaya bakarsa, biri ile de âhirete bakmalıdır. |
3658 |
Elig berdi iki sunup tutğuka, biri dünyâka tut biri ukbika |
Uzanıp elde etmek için, insana iki el verdi; birini bu dünya için kullanırsan, birini de âhiret için kullan. |
3659 |
Adak berdi iki yorığu üçün, berü mañsa biri naru mañ küçün |
Yürümek için iki ayak verdi; biri ile bu tarafa bir adım atarsan, bir adımı, senin için zahmetli de olsa, oraya at. |
3660 |
Yeme yakşı aymış bügü bilgi keñ, ajunda çavıkmış akı elgi keñ |
Dünyaya şöhret salmış, cömert, eli açık, hakîm ve geniş bilgili insan gene güzel söylemiş. |
3661 |
Ayâ kul boluğlı ukuşluğ oduğ, osal bolma saklan tokığay yoduğ |
Ey kul olan akıllı ve uyanık insan, ihmalkâr olma; dikkatli ol, başkasının yüzünden sana zarar gelmesin. |
3662 |
Törütti bayat bu ikigün ajun, munı bulsa tavrat anı kol özün |
Bu her iki dünyayı da Tanrı yarattı; birini bulunca, koş, diğerini de ara. |
3663 |
Apa oğlanın barça erklig bayat, açığlı toduğlı törütti bu at |
Kadir Tanrı insan-oğullarının hepsini acıkan ve doyan mahlûklar olarak yarattı ve onlara böyle ad verdi. |
3664 |
Eginke kedim ya boğuzka yemi, kerek ay kadaş bu tiriglik emi |
İnsanın sırtına elbise ve boğazı için yemek lâzımdır; ey kardeş, bunlar hayat ilâçlarıdır. |
3665 |
Tirigke bu neñdin keçiş yok kadaş, egin bütgü ton hem karın todğu aş |
Sırtını örtmek için elbise ve karnını doyurmak için yemek, ey kardeş, yaşayanlar için bunlardan vazgeçmek imkânsızdır. |
3666 |
Halâl dünyâ bulsa yese kazğanıp, çığayka ülese anıñdın alıp |
Helâl dünya nîmeti bulmalı ve kazanıp yemeli, bir kısmını da fakirlere dağıtmalıdır. |
3667 |
Kişi ağrukı bolmasa bu boğuz, kişi unmazı ol bu ağruk yavuz |
Kâşki bu pılı-pırtı ve bu boğaz olmasa; bu pılı-pırtı ve bu boğaz insanın vaz geçemediği şeylerdir. |
3668 |
Bayat adliñe tutçı korku yorı, umın fazlıña tutçı tegnü yorı |
Tanrının adinden dâima korkarak yaşa, fakat fazlından da hiç bir zaman ümit kesme. |
3669 |
Bu iki ara boldı kulluk bilin, bu ol yol yañılma bu kulluk yolın |
Kulluk bu ikisinin arasındadır, bunu bil; yol budur, bu kulluk yolunu kaybetme. |
3670 |
İdi yakşı aymış bilig bergüçi, biligsizke öt sav erig bergüçi |
Bilgisizlere bilgi, öğüt ve nasihat veren insan çok güzel söylemiş. |
3671 |
Ricâ birle havfnı kanat sen kılın, bu iki arakı yoluğ sen alın |
Sen rica ile havfi kendine kanat edin; bu ikisinin arasındaki yoldan şaşma. |
3672 |
Bayat yarlığın kıl özüñ kullukı, uçup kir sarayka erejin salın |
Tanrının emirlerini yap, kulluğunu yerine getir; saraya uçarak gir ve huzura kavuş. |
3673 |
Ricâ havf bu iki kanat sanı ol, bu ikin uçuğlı bulur kökke yol |
Rica ile havf, bu ikisi iki kanat gibidir; bu ikisi ile uçan göğe yol bulur. |
3674 |
Yazukum üküş tep umınç kesmegü, tapuğka ınanıp tapuğ yasmağu |
Günahım çok diye ümit kesmemeli; yalnız ibâdete güvenerek de ibâdette ifrata gitmemeli. |
3675 |
Tapuğ kıl tapuğ boldı kulluk kamuğ, kimiñ atı kul bolsa kılkı tapuğ |
İbâdet kıl, kulluk hep hizmetten ibarettir; kimin adı kul olursa, onun şiarı hizmettir. |
3676 |
Ağır tutğu yarlığ uçuz kılsa öz, uçuzluktın ötrü ağır bolsa öz |
İnsan Tanrının emirlerini üstün ve kendisini değersiz tutmalıdır; böyle davranmakla, sonunda kendisi kıymet bulur. |
3677 |
Tapuğka özüñni çığay bil çığay, tapuğka çığay bil yazuklarka bay |
İbâdette kendini fakir bil, fakir; ibâdetçe fakir ve günahça zengin bil. |
3678 |
Kişide yavuzı özüñ bil özüñ, meger edgü bolsa özüñ hem sözüg |
Kendin de, sözün de iyi olsa dahi, insanlar arasında kendini kötü bil, kendini. |
3679 |
Munu bilmişimni ayu berdim uş, sözüm işke tutğıl yarın kelge tuş |
İşte ben bildiklerimi sana söyledim; sözüme göre hareket edersen, yarın karşılığını bulursun. |
3680 |
Kalı tutmasa sen bu aymışlarım, cevâb kıl yanayın ay ersig erim |
Eğer bu söylediklerimi kabul etmezsen, cevap ver, ey merd yiğit, ben de döneyim. |
3681 |
Uzun boldı sözler neñi asğı yok, takı ma uzatıp adın tusğı yok |
Söz çok uzun oldu, bunu daha fazla uzatmakta artık bir fayda yoktur. |
|
Odgurmış cevabı Öğdülmişke |
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3682 |
Elig başka urdı bu odğırmış a, sakındı uzun keç kötürdi baş a |
Odgurmış başını elleri arasına aldı, uzun-uzun düşündü, sonra başını kaldırdı ve: — |
3683 |
Ayur ay kadaş tegdi emgek saña, kadaşlık kılıp sözlediñ sen maña |
Ey kardeş —dedi— sana zahmet oldu; kardeşlik göstererek, bunları bana söyledin. |
3684 |
Maña edgü saknıp bu söz sözlediñ, muyan bersü teñri sakınçım yediñ |
Benim iyiliğimi düşünerek, bu sözleri söyledin; Tanrı sana bunun sevabını versin, benim derdimi kendine derd edindin. |
3685 |
Baka kördüm emdi bu işte maña, salâhı körünmez ay ersig toña |
Dikkat ettim, imdi bu işte bana bir çıkar yol görünmüyor; ey merd yiğit. |
3686 |
Köñül taplamadı bu iştin kaçar, köñül taplamaz işke yaksa hatar |
Gönlüm bunu beğenmedi ve bu işten çekiniyor; gönlün beğenmediği işe girişmek tehlikelidir. |
3687 |
Ne edgü bilig berdi bilgi bedük, sevitmiş sevüglerke köñli süzük |
Bilgisi derin ve kendisini her kese sevdirmiş olan, temiz gönüllü insan ne iyi bilgi vermiştir. |
3688 |
Kayu işni kılmak tilese özüñ, köñül birle aşnu keñeşgil sözüg |
Hangi işi yapmak istersen, önce bunu gönlüne danış. |
3689 |
Kişike keñeşgil ayıt barça söz, köñül taplamasa yırak tutğıl öz |
Sonra başkaları ile meşveret et, her sözünü danış; fakat içine sinmezse, o işten kendini uzak tut. |
3690 |
Kamuğda bağırsak özüñke özüñ, köñül taplamaz işni kod kes sözüg |
Sana her keşten daha yakın olan kendindir; gönlün tasvip etmediği işi bırak, işte bu kadar. |
3691 |
Köñül taplamasa kayu işlerig, asığ bolmaz anda ay köñli tirig |
Ey gönülü diri, hangi işi gönül beğenmezse, o işten bir fayda gelmez. |
3692 |
Köñül taplamadı bu işni seve, özüm yandı emdi bu sözdin eve |
Gönül bu işi severek arzu etmediğinden, ben de bundan vaz geçtim. |
3693 |
Seniñdin kolur-men munu udrümi, kodu ber meni ay kişi ködrümi |
Beni mazur görmeni rica ediyorum, ey insanların seçkini, beni kendi hâlime bırak. |
3694 |
İligke tusulğu yok erdemlerim, ne kılkım kılınçım savım sözlerim |
Ben ne tabiatım, ne tavır ve hareketim, ne de sözlerim ile hükümdara faydalı olabilecek bir fazilete mâlik değilim. |
3695 |
Özüm dünyâdın kaçtı keldi berü, yana men negü teg barayın naru |
Kendim dünyadan kaçarak, buraya geldim; tekrar oraya nasıl giderim. |
3696 |
Bayat tapğıña bu ulanmış özüm, kişi tapğı kılmak yararmu tüzüm |
Tanrı kulluğuna kendisini vakfetmiş olan kimseye insan kulluğu yapmak yakışırımı, ey asîl tabiatlım. |
3697 |
Kodu bergil emdi meni teñrike, duâçı bolayın saña edgüke |
Beni şimdi Tanrı ibâdetinde bırak, senin iyiliğin için duacı olayım. |
3698 |
İki öz körüşmek tilese küsep, mañar kelme sen men barayın tilep |
Birbirimizi arzulayıp, görüşmek istersek, sen bana gelme, ben seni arayıp-bulayım. |
3699 |
Maña tegsü emgek sen inçin tiril, ilig tapğı birle bodun asğı kıl |
Zahmeti ben çekeyim, sen huzurunu bozma; hükümdarın hizmetinde, halkın faydasına çalış. |
3700 |
Negü ter eşitgil bağırsak kişi, yakınlık ulağlı tapuğsak kişi |
Yakınlık gösteren, candan hizmet eden ve içten bağlı insan ne der, dinle. |
3701 |
Komıtsa köñül kör yorıtsa kişig, yakın boldı sakın tilemiş işig |
Gönül heyecanlanır ve insanı harekete getirirse, bil ki, istenilen iş çabuk olacaktır. |
3702 |
Tilek birle mañsa kişi ârzûlap, arıp yolda kalmaz tilekin ulap |
insan arzu ile ve isteyerek yürürse, yorulup yolda kalmaz, dileğine ulaşır. |
3703 |
Tilekke barur erse yalñuk yorıp, bulur ol tilekin bu kalmaz arıp |
Arzusuna ulaşmak için arzu ile yola çıkan insan yarı yolda yorulup kalmaz, dileğini bulur. |
3704 |
İdi yakşı aymış sevitmiş kişi, vefâka çavıkmış sevügler başı |
Vefası ile şöhret bulmuş, sevmiş ve kendisini de sevdirmiş olan insan çok güzel söylemiş. |
3705 |
Yakın bolsa köñlün yırak yer yakın, yakınlık vefâsın köñülke bakın |
insan gönülden yakınlık duyarsa, ona uzak yer yakın olur; yakınlık vefakârlığı için dâima gönüle bak. |
3706 |
Toğardın batarka bir orlam yer ol, vefâ birle bilse yakınlık hakın |
Yakınlık hakkı vefakârlıkla takdir edilirse, doğu ile batı arası hemen bir tepe aşılınca ulaşılacak kadar yakın bir mesafe olur. |
|
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka |
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI |
3707 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı sözüm, eşitgil eşitti sözüñni özüm |
Öğdülmiş cevap verdi : — Senin sözlerini dinledim, şimdi beni dinle — dedi — |
3708 |
Tilekiñ bu erse seniñ ay kadaş, küçemez-men emdi köñül kılma baş |
Ey kardeş, arzun bu ise, ben seni zorlamam; kalbin kırılmasın. |
3709 |
Kesildi sözüm sen esen edgü kal, iligke bitig ber yüzüm kılma al |
Başka bir diyeceğim kalmadı, sen sağ ve esen kal; hükümdara bir mektup ver, beni mahcup etme. |
3710 |
Bitig ıdtı ilig öz elgin bitip, özüñ barmasa sen bitig ber itip |
Hükümdar kendi eli ile yazıp, mektup gönderdi; kendin gelmeyeceksen sen de ona bir mektup yaz. |
3711 |
Tutayın men emdi maña bir cevâb, sözüg sözleyük öz tilin ülgülep |
Söylediğin sözleri ölçüp-tartarak, bana şimdi bir cevap ver; ben de ona göre hareket edeyim. |
3712 |
Tilin sözlegil hem bitigil bitig, iligke yanayın ay bilge tetig |
Hem ağızdan söyle, hem mektup yaz, ey zeki âlim; ben de hükümdarın yanına döneyim. |