|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XLIV |
Odgurmış İligke Bitig Bitip Idmışın Ayur |
Odgurmış'ın Hükümdara Mektup Yazıp Gönderdiğini Söyler |
3713 |
Yanut berdi odğurmış aydı bitig, bitiyin kör ança ay bilge tetig |
Odgurmuş cevap verdi:— Bir az bekle, mektup yazayım, ey zeki âlim — dedi. |
3714 |
Devât koldı kağad kötürdi kalem, iligke bitig başladı söz ulam |
Hokka ve kâğıt istedi, eline kalem aldı ve hükümdara mektup yazmağa başladı. |
3715 |
Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen tedi |
Tanrı adı ile söze başladı : — Yaratan, besleyen ve göçüren odur — dedi — |
3716 |
Üküş ögdi sansız senâ bu tilin, kılur-men bayatka ayın hem yılın |
Bu dilimle Tanrıya aylar ve yıllarca sonsuz hamd ve sayısız sena etmekteyim. |
3717 |
Yağız yer yaşıl kök yarattı kün ay, karañku yarukluk çığay tut ya bay |
Kara toprağı, mavi göğü, güneşi ve ayı, karanlığı ve aydınlığı, fakiri veya zengini hep o yarattı. |
3718 |
Törütti kalın bod bu sansız tirig, tirilgü berür kodmaz açın berig |
Sonsuz varlıkları ve sayısız canlıları o halketti; o bunların hepsine rızkını verir ve hiç birini aç bırakmaz. |
3719 |
Bir ol bir idi kim törütti iki, sakışka katılmaz anıñ birliki |
Kendisi birdir, fakat yarattığı ikidir; onun birliği hesaba girmez. |
3720 |
Bir ol bar seziksiz kalı kançasız, köñülde yırak tutğu okşağ meñiz |
O bir ve vardır; şüphesiz, nasılsız ve nicesizdir; onu düşünürken, ona bir benzer ve şerik tasavvur etmemelidir. |
3721 |
Uluğluk añar ol bedüklük añar, uğan erklig ol bir kamuğdın sıñar |
Ululuk ona ve büyüklük ona mahsustur; kadir ve hâkimdir ve her hususta tektir. |
3722 |
Yarattı kalın barça sansız kuluğ, tilemişke berdi ağırlık kamuğ |
Bütün bu sonsuz ve sayısız kulları o yarattı; dilediğine her türlü izzeti ihsan etti. |
3723 |
Karañku titigsig bu börk ev içi, yaruttı yaşık birle erklig küçi |
Bu kubbe evin içi balçıktan yapılmıştır ve karanlıktır; onun hâkim kudreti bunu güneş ile aydınlattı. |
3724 |
Yaşıl kök töritti kötürdi ediz, kün ay birle yulduz bezedi bediz |
Mavi göğü yarattı ve yükseklere çıkardı; güneş, ay ve yıldızlar ile üzerini süsledi. |
3725 |
Kodısı yağız yer yaşıl suv bile, örüsi süzük yel öze ot ula |
Altı kara toprak ile mavi' sudur; üstü süzülmüş yel ile âteştir. |
3726 |
İsig tumlığığ hem kuruğ ya ölüg, yaraşturdı halkka tegürdi ülüg |
Sıcak ile soğuğu, kuru ile yaşı birbirine yaraştırdı ve halka kısmetini verdi. |
3727 |
Törütti tilek teg tilemiş tilek, kerek bolmadı anda arka yölek |
Dilediğini istediği gibi yarattı, bu işte onun yardımcıya ihtiyâcı olmadı. |
3728 |
Tilese ağırlar tapuğsuz kuluğ, tilese uçuzlar tusulmaz tapuğ |
İsterse, ona kulluk etmeyen bir kulu aziz kılar; isterse, kulluk edeni zelîl eder ve onun kulluğu hiç bir şeye yaramaz. |
3729 |
Tilemiş tileki bolur bol tese, yorıtur kazâsın ne erse kese |
Ol ! —derse, dilediği olur; her işte, karar verdiği gibi, hukümünü yürütür. |
3730 |
Üküş miñ selâmım sevüg savçıka, ol edgü kulavuz köni yolçıka |
Sevgili resule, o doğru rehber ve iyi kılavuza binlerce selâm. |
3731 |
İligke duâçı bitidim bitig, selâmın esenlik öze ay tetig |
Hükümdara duacı sıfatıyle mektup yazdım; ey zeki, sana selâm eder ve sağlık dilerim. |
3732 |
İlig yarlıkamış bitig birle söz, okıdım bitigin yaruk boldı köz |
Hükümdar mektup yazmak lutfunda bulunmuş; mektubu okudum, gözüm sevinçle parladı. |
3733 |
Üküş edgü yarlığ tümen öt erig, maña yarlıkamış kamuğ sözlerig |
Bu pek güzel fermanda bana bir çok öğüt ve nasihat lütfetmiştir. |
3734 |
Yeme vade kılmış üküş edgülük, ağırlık açığlar yegü kedgülük |
Bir de mevki, ihsan, yiyecek ve giyecek hususunda bir çok lutuflar vadinde bulunmuşlar. |
3735 |
Yorığlı bu yalñuk bu ârzû öze, yorırlar tileyü ajunuğ keze |
Bütün insanlar bunu isterler ve bunu elde etmek için, dünyayı gezip dolaşırlar. |
3736 |
Tapuğsuz özüm bulsa edgü açığ, kalı taplamaz-men bu devlet tatığ |
Ben hiç uğraşmadan, böyle bir lütuf ve ihsana nail olursam, bu saadeti ve bu hayatı nasıl beğenmeyebilirim. |
3737 |
Velikin bu bir kaç müni bar adın, özüm barsa yası ma kelgey kedin |
Fakat bunun bir kaç kusuru da vardır; eğer ben oraya gidersem, bu iyilikleri zararlar takip edecektir. |
3738 |
Olarda biri bu tapuğ bilmez öz, barıp tapnumasa yarumağa yüz |
Bunlardan biri — ben şahsan bu hizmetleri bilmiyorum; gidip de hizmet edemezsem, benden hiç kimse memnun kalmaz. |
3739 |
Törü yok toku yok yeme kılk kılınç, törüsüz tapuğçı yaramaz erinç |
Bende usûl-erkân, bu işlere lâyık tavır-hareket ve vukuf yoktur; âdâb ve erkânı bilmeyen hizmetkâr hiç bir işe yaramaz. |
3740 |
İkinçi cefâçı bu dünyâğ bilip, cefâ kıldım aşnu cefâ kılğa tep |
ikincisi — bu cefâcı dünyanın bana da cefâ edeceğini bildiğim için, ben ondan evvel davranıp, ona cefâ ettim. |
3741 |
Bayatka sığındım özüñ bekledim, bu din birle imân küdezsü idim |
Tanrıya sığındım, nefsime hâkim oldum; rabbim bu din ve imanımı korusun. |
3742 |
Boğuzka eginke barım yetgey ök, nerek anda naru maña bolğa yük |
Şimdi elimde olan şeyler, yiyecek ve giyecek bana kâfidir; ondan fazlasının ne lüzumu var, o bana ancak yük olur. |
3743 |
Boğuzka yeyim hem eginke kedim, maña kılmaz eksük törütgen idim |
Boğazım için yiyeceği ve sırtım için giyeceği yaratan Tanrım bana eksik etmez. |
3744 |
Törütti igidti bu üdke tegi, takı ma igidgey ay dünyâ begi |
Beni o yarattı ve bugüne kadar besledi; ey dünya beyi, o beni ileride de besleyecektir. |
3745 |
Saña berdi dünyâ esirkemedi, maña bermegeymü berigli idi |
O sana, hiç esirgemeden, dünya nimetlerini verdi; vergili rabbim bana da vermezmi. |
3746 |
Kamuğ edgü isiz çığay baylıkım, bayattın körür-men ay ersig akım |
Ey cömerd yığitirri, bütün iyilik ve kötülüğü, fakirlik ve zenginliği Tanrı'dan bilirim. |
3747 |
Bayat kapğı tuttum kılur-men tapuğ, kamuğ halk yumıtğu bu ol çın kapuğ |
Ben Tanrı kapısını tuttum, ona kulluk ediyorum; bütün halkın toplanacağı hakikî kapı budur. |
3748 |
Saña ya seniñ kapğıña men barıp, negüni tileyin tiriglik ıdıp |
Sana yahut senin kapına gidip, hayatımı vakfetmeme mukabil, ben senden ne bekleyebilirim. |
3749 |
İkigü bayat kullarımız biz ök, bu kulluk içinde kurumız tüz ök |
Biz ikimiz de Tanrı kullarıyız; bu kulluk husuûsunda ikimiz de aynı mertebedeyiz, |
3750 |
Bu kul kulka kulluk yarağsız bolur, tapuğçıkatapsa uçuzluk bulur |
Kulun kula kulluk etmesi yakışmaz; hizmetkâra hizmet eden kimsenin kıymeti kalmaz. |
3751 |
Kişi himmeti bolsa mundağ kerek, bayat tapğı kılsa urunsa yürek |
İnsan himmet sahibi ise, böyle olmalıdır; Tanrıya kulluk etmeli ve bu yolda metaneti elden bırakmamalıdır. |
3752 |
İdi yakşı aymış süzülmiş köñül, eşitgil ay bilge ukuşluğ amul |
Âlım, akıllı, durmuş-oturmuş ve temiz kalpli insan çok güzel söylemiş, dinle. |
3753 |
Açığlı toduğlıka kılma tapuğ, negüke kılur sen tapuğka butuğ |
Kendisinde acıkma ve doyma vasıfları bulunan bir kimseye kulluk etme; kulluk için neye bir put ararsın. |
3754 |
Tapın bir bayatka tuşı tınmadın, tünün kündüzün bul açığlığ kapuğ |
Durup-dinlenmeden bir Tanrıya tapın; gece-gündüz açık olan bu kapıdan şaşma. |
3755 |
Ay ilig bu tört hâcetim kıl revâ, saña tapnayın men elig yüz ova |
Ey hükümdar, şu dört hacetimi yerine getir; ben de el ve yüz öperek, sana kulluk edeyim. |
3756 |
Tiriglik kolur-men özüm ölgüsüz, yegitlik tiler-men karı bolğusuz |
Ben ölümsüz bir hayat isterim, ihtiyarlığı olmayan bir gençlik dilerim. |
3757 |
Esen tut meni sen tuçı igsizin, bayutğıl çığay kılmağıl neñsizin |
Sen beni dâima sıhhat içinde ve sağ tut; zenginleştir ve hiç bir vakit fakir ve malsız bırakma. |
3758 |
Bu tört neñ maña bir saña tapnayın, sevüg cân yuluğlap özüm itneyin |
Bu dört şeyi bana te'min et, sana kulluk edeyim; sevgili canımı feda ederek, kendimi emrine hâzır bulundurayım. |
3759 |
Bu neñler maña berse sen ay ilig, özüm kul kılayın bereyin elig |
Ey hükümdar, bana bu şeyleri te'min edersen, ben de kendimi kul ederek, sana bağlanırım. |
3760 |
Munı bergüke bir küçüñ yetmese, ne artuklukuñ bar maña ay kese |
Eğer bunları te'mine kudretin yetmezse, benden ne üstünlüğün var, bana açık söyle. |
3761 |
Yegü kedgü erse yegüm bar kedim, takı ma kerek bolsa bergey idim |
Bu yemek, içmek ise, yiyeceğim ve giyeceğim var; daha da lâzım olursa, bunu da rabbim verecektir. |
3762 |
Ağırlık uçuzluk bayattın-turur, ölüm ya tiriglik hem andın erür |
îzzet bulmak veya zelîl olmak Tanrıdandır; ölüm ve hayat da ondandır. |
3763 |
Munı çın biligli ukuşluğ kişi, adınsığ bolurmu ay ilçi başı |
Bunu gerçek bilen akıllı insan başka türlü davranırını, ey büyük hükümdar. |
3764 |
Meni bir bayatım küdezmişi teg, küdezümegey sen ayâ aslı beg |
Ey asîl bey, beni Tanrımın koruduğu gibi, sen beni koruyamazsın. |
3765 |
Seni men küdezgü kerek men keçe, meni ol küdezür söz aydım aça |
Geceleri seni benim korumam lâzımdır; beni koruyan ise, odur; sözümü açıkça söyledim. |
3766 |
Özüñ todmağınça maña tegmez aş, mini todrur öñdün özi yemez aş |
Sen doymadan, bana yemek gelmez; Tanrı ise, kendisi yemek yemekten münezzeh .olduğu hâlde, beni doyuruyor. |
3767 |
Ötügçi kereksiz muñadsa özüm, tilim tepremedin eşitür sözüm |
Başım darda kalırsa, aracıya lüzum yoktur; dilim daha hareket etmeden, sözümü işitiyor. |
3768 |
Kapuğçı tıdumaz ya yol kılğuçı, tegürmez maña bir küvez kür küçi |
Kapıcı veya yol-gösterici bana mâni olamaz; hiç bir kibir ve azamet taslayan bana kafa tutamaz. |
3769 |
Saña yazsa-men sen keçürmege sen, keçürgey idim miñ yazuk kılsa-men |
Sana karşı bir kusur işlersem, sen beni affetmeyeceksin; rabbim beni, bin kusur işlesem dahi, affeder. |
3770 |
Negü ter eşitgil yazukluğ kulı, köñül sırrı açtı kör ötnür tili |
Dinle, günahkâr kul ne der; bak, gönül sırrını açarak, ne söyler. |
3771 |
Ayâ çın vefâlığ bağırsak idim, seniñde bağırsak adın bulmadım |
Ey gerçek vefalı, merhametli rabbim, senden daha merhametli başka birini bulmadım. |
3772 |
Muñadmış özümke berür sen tilek, yavuz arkasızka sen arka yölek |
Başım darda kalırsa, istediğimi verirsin; hiç bir desteği olmayanlara sen destek ve yardımcısın. |
3773 |
İgimke şifâ sen sakınçka sevinç, muñumka tayançım irikse avınç |
Sen hastalığıma şifâsın, kederime sevinçsin, derdime dermansın; sıkıntılı zamanımda da beni teselli eden sensin. |
3774 |
Küvençim avınçım sevinçim kamuğ, sevinçiñ içinde-turur ay uluğ |
Güvencim, avuncum ve sevincim hepsi senin rızan içindedir, ey ulu. |
3775 |
Üküş kıldım emdi saña men yazuk, seniñ rahmetiñde bu yazuk az ok |
Ben sana karşı çok günah işledim; senin rahmetin karşısında bu günah çok azdır. |
3776 |
Keçürgil yazukum saña yası yok, kınama meni sen saña asğı yok |
Günahımı bağışla; senin için bunun bir zararı olmadığı gibi, beni cezalandırmanın da sana bir faydası yoktur. |
3777 |
Yazukum telim erse rahmet me bar, anı kıl meniñ birle sendin yarar |
Günahım çok ise, senin'rahmetin de var; bana karşı rahîm ol; sana bu yakışır. |
3778 |
Eger kınasa sen yarağlığ ma men, keçürse keçür sen yarağlığ ma sen |
Eğer cezalandırırsan, ben buna da lâyıkım; bağışlarsan-bağışla, sen de buna lâyıksın. |
3779 |
Bilir sen bilir-men seni bir idim, bilir-men bilir sen seni bir tedim |
Bilirsin ki, seni bir rabbim bilirim; bilirim, ki, sana bir dediğimi bilirsin. |
3780 |
Otun-men otunluk bile öz ulır, tüzün sen tüzünlük me sendin kelir |
Ben küstahım, küstahlığımdan dolayı azap çekiyorum; sen halimsin, hilm de senden sâdir olur. |
3781 |
Orunçak-turur bu sevüg cân revân, orunçak yana bir kötürmez bu cân |
Bu gidecek olan sevgili can emânettir; emânet olan bir şey başkasına emânet olarak bırakılamaz. |
3782 |
Ay ilig bu dünyâ keçimlig-turur, tiriglik küniñe tüker alkınur |
Ey hükümdar, bu dünya geçicidir; gün geçtikçe hayat eksilir ve tükenir. |
3783 |
Negüke ınanıp sakıñu uzun, negüke süçinip avıñu özün |
Neye güvenerek, uzun emeller besleyeceksin; neye sevinerek, kendini avutacaksın. |
3784 |
Ata bardı iş tuş eçi ya ini, ana bardı oğluñ kızıñ kör kanı |
Anneni, babanı kaybettin; eş-dost, büyük veya küçük kardeş ortadan silindi gitti; bir bak, oğlun, kızın nerede. |
3785 |
Ölüglig körür sen ölüg sen tirig, sizik tutma bir kün eşüñey yerig |
Ölümlüleri görüyorsun, sen de öleceksin; her diri olan, şüphesiz, bir gün toprak ile örtülecektir. |
3786 |
Usanma ay ilig udıma odun, özüñde kedin edgü atıñ kodun |
Gafil olma, ey hükümdar, uyuma, uyan; kendinden sonra iyi ad bırak. |
3787 |
Yava kıldıñ erse keçürmiş künüñ, yava kılma emdi keligli tünüñ |
Geçmiş gününü heder ettin ise, bari gelecek geceni heder etme. |
3788 |
Keçer kün içinde kerekiñ alın, köçütçi kelirke itigin kılın |
Geçer gün içinden gerek olan şeylerini al; senin hayattan göçürecek olanın her ân gelebileceğini düşün ve ona göre hazırlıklı bulun. |
3789 |
Bu hâlığ körürde meniñ bu közüm, negü teg barağay saña bu özüm |
Ben gözüm ile bu hâli görürken, nasıl senin yanına gelebilirim. |
3790 |
Cefâlığ ajundın kötürdüm köñül, vefâlığ idimke sığındım amul |
Bu cefalı dünyadan gönlümü çektim; huzur içinde vefalı rabbime sığındım. |
3791 |
Kodu ber ay ilig meni sen maña, duâçı bolayın bu yerde saña |
Ey hükümdar, sen beni kendi hâlime bırak; burada ben sana duacı olayım. |
3792 |
Negüke tusulğay saña bu özüm, özüñke özüñ ök tusul tut sözüm |
Ben senin neyine faydalı olabilirim; sözümü dinle, sen kendin kendine faydalı ol. |
3793 |
Kişidin tüñüldüm tüñül sen yeme, kişidin asığ yok saña ya maña |
Ben insanlardan elimi-eteğimi çektim, sen de vaz geç; sana ve bana insanlardan fayda yoktur. |
3794 |
Men emdi bu kalmış tiriglik ıdıp, bayatım sevinçin tiler-men tapıp |
Ben imdi bu geri kalan günlerimi ibâdetle ve Tanrımın rızasını taleple geçirmek istiyorum. |
3795 |
Barı tap kereksiz adın artukum, bu dünyâ tüpi ked öyük ol sukum |
Olanım bana yeter, bundan fazlası lüzumsuzdur; ey tamahkâr, bu dünyanın dibi kurutulması imkânsız bir bataklıktır. |
3796 |
Tüpi yel keçer teg tiriglik keçip, odundum men emdi küyer-men açıp |
Tipi geçer gibi, hayat geçince, ben artık uyandım ve şimdi ona içim yanıyor. |
3797 |
Egin bütti boğuzum yeme boldı tok, töbün barsu dünyâ adın asğı yok |
Sırtım pek, karnım da tok oldu; dünya yere batsın, onun başka ne faydası vardır. |
3798 |
Negü ter eşit boğuzı egni bütün, barım tap tese er bolur beg kutun |
Karnı tok, sırtı pek olan ne der, dinle : — Bu bana yeter — diyen insan mes'ûd bir bey olur. |
3799 |
İdi yakşı aymış tapı bolmış er, tapılık içinde kutı tolmış er |
Olanı ile yetinen ve bu kanâati ile tam bir saadete kavuşmuş olan insan çok güzel söylemiş. |
3800 |
Boğuzka yeyimçe ajunda yedim tap, eginke kedimçe eginde kedim tap |
Dünyada açlığımı giderecek kadar yedim; sırtımı örtecek kadar elbisem de var. |
3801 |
Tiriglik bolurça yegümni bulur-men, kerek bolsa bergey maña bir idim tap |
Hayat devam ettikçe, yiyeceğimi bulurum; lâzım olunca, bana bir rabbim yetecek kadar verecektir. |
3802 |
Tusulmak üçün ünder erse ilig, meniñde tusulğu ukuş yok bilig |
Hükümdar beni kendisine faydam dokunması için çağırıyorsa, bende istifâde edilecek kadar bilgi ve akıl yoktur. |
3803 |
Kalı el işiñe tusulsu tese, tusulğu yeri yok söz aydım kese |
Eğer memleket işinde faydalı olmam isteniliyorsa, ka'î söylüyorum, benim istifâde edilecek bir tarafım yoktur. |
3804 |
Kalı iş küdügdin ter erse maña, miñ er işi kılğay kadaşım saña |
Eğer bana iş-güçten bahsedıliyorsa, kardeşim sana bm kişinin işini yapacaktır. |
3805 |
Apañ edgü ter erse ilig meni, özüñ edgü bolsu yarutğay seni |
Eğer sen beni iyiliğimden dolayı istiyorsan, kendin iyi ol, bu iyilik seni kâfi derecede sevindirir. |
3806 |
Miñ edgüg adakını tutğınça sen, yakañnı bir ök yolı tutğıl esen |
Sen bin iyinin ayağına yapışacağına, bir defacık olsun, sağlamca kendi yakana yapış. |
3807 |
Ajunda çavıkmış ne törlüg eren, iligke yumıtmış-turur miñ tümen |
Dünyaya ün salmış bin bir çeşit insan hükümdarın etrafına toplanmıştır. |
3808 |
Negü bolğa mendin iligke asığ, asığsız işig kılsa bolmaz tatığ |
Hükümdara benden ne gibi bir fayda gelebilir; faydasız işi yapmakta ise, bir zevk yoktur. |
3809 |
Özüm udri koldum men emdi saña, kodu ber meni sen sarılma maña |
Şimdi ben senden özür dili yorum; bana sarılma, beni kendi hâlime bırak. |
3810 |
Takı ma negü söz yorımış alın, kadaşım eşitti ötüñey tilin |
Başka ne gibi söz ve çâre konuşulmuş ise, onları da kardeşim duydu ve size arzedecektir. |
3811 |
Tüketti sözin türdi badı bitig, sunup berdi aldı kadaşı tetig |
Sözünü tamamladı; mektubu katlayıp, bağladı; uzattı ve zeki kardeşi aldı. |
3812 |
Ayur-men bitidim tilekim sözüm, tilin sözlemiş soz eşittiñ tüzüm |
Sonra: — Ben arzumu ve sözümü yazdım; ağızdan söylenen sözleri de kendin duydun — dedi — |
3813 |
Tilin me ötüñil eşitsün ilig, kodu bersü mendin kötürsü elig |
Bunları şifahen de arzet, hükümdar işitsin; beni kendi hâlime bıraksın ve benden elini çeksin. |
3814 |
Yalavaç söz eltür yanutı kolur, yanut söz eşittiñ tegür ay unur |
Elçi söz iletir ve cevabını ister; cevabını duydun, ey kudretli insan, onu götür. |
3815 |
Negü ter eşitgil uç ordu hanı, tüzü ilke yañzap söz aymış köni |
Birer hakikat olan sözleri her tarafa yayılan Uç-Ordu ham ne der, dinle. |
3816 |
Yalavaçka mün yok sözin kıymasa, tutuzmış sözüg çın tükel sözlese |
Elçi sözünde hilaf etmez ve kendisine emânet edilen sözü doğru ve tam olarak söylerse, ona zeval yoktur. |
3817 |
Takı munda yegrek ayur türk hanı, kınama yalavaç söz aysa köni |
Türk hanı bundan daha güzel söyler : kendisine emânet edilen sözü aynen tekrar eden elçiye gazap etme. |
3818 |
Yalavaçka bolmaz ölüm ya kıyın, eşitmiş sözin çın tegürse tilin |
Elçi işittiği sözü aynen ulaştırırsa, ona ölüm veya ceza yoktur. |
3819 |
Yalavaç tedüküm bu ilçi-turur, bu ilçi sözin aysa ölmez kalur |
işte elçi dediğim böyle olan elçidir; bu elçi ne söylerse-söylesin, ona zeval yoktur. |
3820 |
Yalavaç tutuzmış sözin sözlese, açığ bir tilin ög söz aydım kese |
Elçi kendisine emânet edilen sözü söyleyince, ona ihsanda bulun, onu medhet; işte bu kadar. |
|
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka |
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI |
3821 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı sözüg, eşittim negü sözledi söz özüñ |
Öğdülmiş cevap verdi : — Söylediğin sözlerin hepsini dinledim— dedi. |
3822 |
Bitidiñ bitigke yanutı bitig, maña bir bereyin ay bilge tetig |
Mektuba karşı cevap yazdın; şimdi izin ver, onu götüreyim, ey zeki âlim. |
3823 |
Velikin sezikim bu ol ay kadaş, ilig kılmağay kör seni özde taş |
Fakat, ey kardeş, benim şüphem şudur: hükümdar seni kendisinden uzak bırakmayacaktır. |
3824 |
Yanamu meni ıdğay erki ilig, okığalı yandru ay kılkı silig |
Ey temiz kalpli insan, seni tekrar davet etmek için, hükümdar, hiç şüphesiz, beni yine gönderecektir. |
3825 |
Yana yandru terkin meni ıdğa ol, eger barmasa sen köñül kodğa ol |
Çok geçmez, o beni buraya gönderecektir; sen ona gitmedikçe, o ısrar etmekte devam edecektir. |
|
Odgurmış cevabı Öğdülmişke |
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3826 |
Yanut berdi odğurmış aydı kadaş, bu söz sözlemegil köñül bolğa baş |
Odgurmış cevap verdi : — Kardeşim, böyle söyleme; kalbim kırılır — dedi — |
3827 |
Özüm barğu ermez bu yerdin naru, özüñ emgetip kelme yandru berü |
Ben buradan kalkıp, oraya gidecek değilim; kendini zahmete sokup, tekrar buraya gelme. |
3828 |
Tilep bolmağu neñ tilese yavuz, yorımağu söz sözlese sen uçuz |
istemekle elde edilemeyecek olan şeyi istemek fenadır; te'sir etmeyen bir sözü söylesen, sözün kıymeti kalmaz. |
3829 |
Negü ter eşit emdi bilgi koyuğ, sınap bilgüçi edgü isiz kamuğ |
Derin bilgili, bütün iyi ve kötüyü tecrübe ile bilen insan ne der, dinle. |
3830 |
Kolup bermegü neñi kolma küçün, tilep bolmağu neñ tileme küçün |
istemekle alınamayacak şeyi zorla isteme; aramakla bulunamayacak şeyi zorla arama. |
3831 |
Yorıp tegmegü yerke barma yadağ, kalı bardıñ erse öz emger küçün |
Yürümekle erişilemeyecek yere yaya gitme; eğer gidersen, kendi kendine eziyet vermiş olursun. |
3832 |
Yana aydı odğurmış emdi yorı, yana evre kelme ay ersig urı |
Odgurmış bir de ilâve etti : — Şimdi yürü, bir daha buraya gelme, ey merd yiğit. |
|
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka |
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI |
3833 |
Örü turdı ögdülmiş aydı sözüm, kesildi seniñdin barayın özüm |
Öğdülmiş ayağa kalktı: — Sana söyleyecek sözüm kalmadı, artık ben gideyim — dedi. |
3834 |
Kadaşı uzattı kör ögdülmişig, tutuzdı takı söz ömiş bilmişig |
Kardeşi Öğdülmiş'i uğurladı, şifahen beyan ettiği fikirlerini de ona emanet etti |
3835 |
Atın mindi ögdülmiş evre yanıp, eviñe kelip tüşti yattı tınıp |
Öğdülmiş atına bindi; geri dönerek, evine gelip, indi; yatıp, biraz dinlendi. |
3836 |
Yaşık yerke yandı yüzin kizledi, kalık meñzi kiş teg bolup örledi |
Güneş yere indi, yüzünü gizledi; gök yüzü parlak bir samur kürke büründü. |
3837 |
Ajun türtti yüzke kömür teg boduğ, körür köz yumuldı udıdı oduğ |
Dünya yüzüne kömür renginde bir boya sürdü; görür gözler kapandı, uyanık olanlar uyudu. |
3838 |
Töşek koldı yattı kör ögdülmiş e, udıp bardı ança kötürdi baş a |
Öğdülmiş döşek istedi, yattı; bir az uykuya daldı, tekrar başını kaldırdı. |
3839 |
Toğardın butıklandı ot teg yalın, yarudı yañı yüz açar teg kelin |
Doğudan ateş gibi alev dallandı ve gelin yüzünü yeni açmış gibi, dünya aydınlandı. |
3840 |
Kopa keldi örlep sata kalkanı, ajun meñzi boldı ürüñ erdini |
Mızrak ve kalkanı kalkarak, yükselmeğe başladı; dünya yüzü beyaz cevher gibi oldu. |
3841 |
Çıkıp karşıka bardı evdin turup, iligke köründi özi yol kolup |
Öğdülmiş kalkıp, evinden çıktı ve saraya gitti; yol isteyerek, hükümdarın huzuruna çıktı. |
|
İlig suali Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ |
3842 |
Ayıttı ilig aşnu odğurmışığ, ayur sözle keltür sözüñni bışığ |
Hükümdar önce Odgurmış'ı sordu, sonra: — Söyle neye karar verdiniz — dedi — |
3843 |
Negü az yorıdı ne boldı işiñ, tilekiñ ne boldı kelürmü işiñ |
Neler konuştunuz, arzu edilen iş ne oldu; arkadaşın geliyor mu? |
3844 |
Bitig berdi ögdülmiş aşnu turup, ilig aldı açtı okıdı körüp |
Öğdülmiş ilk önce mektubu verdi; hükümdar aldı, açtı ve dikkatle okudu. |
3845 |
Yüzi kızdı oñdı yana külçirip, sakındı bir ança uzun keç irip |
Yüzünde gâh sevinç belirdi, gâh keder; sonra tekrar gülümsedi; bir müddet teessürle düşünceye daldı. |
3846 |
Ayur bu kadaşıñ irig sözlemiş, añar torku ıdtım tiken çiknemiş |
Kardeşin çok haşin cevap vermiş; ben ona ipek gönderdim, o ise, diken işlemiş — dedi — |
3847 |
Müni yok bu sözke köni sözlemiş, köni söz irig ol irig çoğlamış |
Ne ise, zararı yok, doğru söylemiş; doğru söz haşin olur; o da haşin söylemiş. |
3848 |
Negü erdi sözler tilin sözlemiş, maña ayğıl emdi eşitmiş ömiş |
Ağızdan söylediği sözleri nedir; işittiklerini ve düşündüklerini şimdi bana söyle. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
3849 |
Ötündi iligke eşitmiş sözin, ne yañlığ yorıtmış sözin tüp tözin |
Öğdülmiş dinlemiş olduğu sözleri, nasıl konuştuğunu, olduğu gibi, hükümdara arzetti. |
3850 |
Ayur söz yorıdı neçe törlügün, ol aydı men aydım ukuşun ögün |
Aramızda kaç türlü söz geçti; onun akıl ve idrâk dâiresinde söylediği sözlere ben de öylece cevap verdim — dedi — |
3851 |
Meniñ sözçe barça yanut kıldı söz, takı tuttum erse katığ yumdı köz |
Benim her sözüme bir söz ile karşılık verdi; yakaladığım zaman, gözünü sımsıkı kapadı. |
3852 |
Negü kıldım erse berü kelmedi, kese sözledi söz köñül bermedi |
Ne kadar ısrar ettim, fakat buraya gelmedi; kat'î konuştu, razı olmadı. |
3853 |
Eşitti anıñ sözlerin kör ilig, sözi erdi barça ukuş ög bilig |
Hükümdar onun sözlerini dinledi; dediklerinin hepsi anlayış, akıl ve bilgi ile dolu idi. |
3854 |
Takı ârzûladı komıdı köñül, komısa köñül kör kişike muñ ol |
Onu tekrar görmek istedi, gönülü heyecanlandı; günül coşarsa, insana derd olur. |
3855 |
Körü barsa yakşı ayur er başı, köñül bulnasa boldı erksiz kişi |
Dikkat edersen, yiğitlerin-başı güzel söylemiş : insan gönülünün esiri olursa, kendisine hâkim olamaz. |
3856 |
Beg ol bu köñül kör kamuğ öz kulı, begi kança barsa udu kul yolı |
Gönül beydir, bütün vücût onun kuludur; bey nereye giderse, kul onu takip eder. |
3857 |
Komısa köñül kör tilese tilek, tilek bolmağınça bu bulmaz yölek |
Gönül heyecanlanır ve bir dilekte bulunursa, dileğini elde etmeden, o sükûnet bulmaz. |
|
İlig cevabı Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3858 |
Yana aydı ilig ay ögdülmiş e, kadaşıñ tükel ök kişi ermiş e |
Hükümdar: — Ey Öğdülmiş —dedi—kardeşin gerçekten kâmil bir insan imiş. |
3859 |
Eşitmegüm erdi anıñ sözlerin, ne kılkı kılınçı ne bilgi barın |
Kâşki onun sözlerini duymamış; ne tabiatı ve tavrını, ne de bilgisini, hiç birini bilmemiş olsa idim. |
3860 |
Eşittim köñülke sığurdum anı, katığlan tilekke tegürgil meni |
Fakat duydum ve ona gönlümde yer verdim; gayret et, beni bu dileğime kavuştur. |
3861 |
Meniñ öz ilimde tilekim bolup, yarağsız bolur bulmasa men kolup |
Benim hâkim olduğum bu memlekette bir dileğim olur da, ben onu ister ve bulamazsam, bu yakışık almaz. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
3862 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, bodunda talu beg ay kılkı silig |
Öğdülmiş cevap verdi: — Ey hükümdar, ey halkın seçkin beyi, ey yumuşak huylu insan — dedi — |
3863 |
Yanarda kadaşımka aydım bu söz, yana ıdğay ilig saña kelgey öz |
Dönerken kardeşime : — Hükümdar tekrar beni sana gönderecek ve ben de geleceğim. |
3864 |
Kodı bermegey âhır eltgey seni, bu kün bar tedim men ağırlap anı |
Nasılsa seni bırakmayacak ve sonunda kendi yanına alacaktır; ona hürmet göster, şimdiden gel— dedim. |
3865 |
Tüñüldürdi aydı yana kelme tep, özüm barğu ermez küçün kolma tep |
Ümidimi kırdı ve : — Bir daha gelme, ben gidecek değilim; ısrar etme, beni zorlama — dedi. |
|
İlig cevabı Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3866 |
İlig aydı uktum eşittim sözüg, bu söz işke kirmez yobatma özüñ |
Hükümdar : — Anladım, söylediklerini duydum — dedi — fakat bu sözlerin faydası yoktur; kendini avutma. |
3867 |
Negü beg bolur ol tilekin tilep, anı bulmasa ol tuçı ârzûlap |
Bu kadar arzu ettiği hâlde, dileğini elde edemeyen bey nasıl bir bey olur. |
3868 |
Ne erklig bolur ol bodunka uluğ, yorıtmasa ilde bu yarlığ kamuğ |
Kendi memleketinde fermanını yürütemeyen kimse, nasıl halkın büyüğü ve hâkimi olur. |
3869 |
Bedüklük nişânı bu ol belgülüg, tilemiş tilektin bu bulsa ülüg |
Hakikî büyüklüğün nişanı, şüphesiz, arzuladığı şeyi elde etmektir. |
3870 |
Köñül ârzû kolsa negü erseni, emi ol tilekke tegürse anı |
Gönül herhangi bir şeyi arzu ederse, bunun tek çâresi onu dileğine kavuşturmaktır. |
3871 |
Yana ma bu ârzû maña boldı ig, munı emlemese özüm barğu yeg |
Bu arzu benim için artık bir hastalık oldu; bunun burada tedavisine imkân yoksa, benim oraya gitmem gerekir. |
3872 |
Negü ter eşitgil bu beytig okı, anıñ manisi uk ay köriglüm tokı |
Bu beyti oku, ne der, dinle; bunun mânasını anla, ey gönlümü doyuran insan. |
3873 |
Kamuğ igke ot ol emi belgülüg, ol ig emlegüçi kamı belgülüg |
Her hastalığın bir ilâcı ve çâresi vardır; bu hastalığı tedavi eden kam da bulunur. |
3874 |
Köñül ârzû birle kalı iglese, tilek bulsa oñlur kemi belgülüg |
Eğer gönül bir şeyi arzular ve bu arzu onda hastalık derecesine varırsa, o ancak dileğini bulmakla şifa bulur. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
3875 |
Yana aydı ögdülmiş ilig kutı, ajunda negü bar aña yok otı |
Öğdülmiş cevap verdi: — Ey devletli hükümdar, dünyada çâresi olmayan ne var — dedi — |
3876 |
İlig inç esenin tirilsün uzun, saña men bolayın yuluğ bu özün |
Hükümdar sağlık ve sıhhat içinde çok yaşasın, ben senin uğruna feda olayım. |
3877 |
Bu söz men ötündüm iligke tilin, asığ yok bu kün öz ökünse yılın |
Hükümdara arzettiğim bu sözlerden dolayı yıllarca peşimanlık duyacağım, fakat bunun bugün bir faydası yoktur. |
3878 |
Negü ter eşitgil ukuşluğ saña, sözüg saknu sözle ay ersig toña |
Dinle, akıllı insan sana ne der : - Sözü düşünerek söyle, ey merd yiğit. |
3879 |
Tilin sözlemese söz asğı telim, ökündürdi sözlep meni bu tilim |
Sözü söylememenin faydası çoktur; bu dilim beni söylemekle peşiman etti. |
3880 |
Sözüg sözlemese saña kul bolur, kalı sözlese sen seni kul kılur |
Sözü söylemezsen, o söz sana kul olur; eğer söylersen, o seni kendisine kul eder. |
3881 |
Sözüg saknu sözle sen evme serin, eve sözlemiş söz ökünçi yarın |
Sözü düşünerek söyle, acele etme, sabırlı ol; acele söylenen sözden yarın peşimanlık gelir. |
3882 |
Sezinmedim erdi kör odğurmışığ, okıp kelmegüsin er erdi bışığ |
Odgurmış'in davet edilince, geleceğinden hiç şüphe etmemiştim; o olgun bir insan idi. |
3883 |
İlig bir tilese özüm miñ tiler, tusulğay maña tegme künde onar |
Hükümdar bir isterse, ben bin isterim; o bana her gün on misli faydalı olacak idi. |
3884 |
Tilekim bu ok men bile bolsa-men, elig bir kılıp ked tapuğ kılsa-men |
Benim arzum onun ile birlikte çalışmak ve el-birliği ile daha iyi hizmet etmek idi. |
3885 |
Neçe tuttum erse anı men katığ, ol ança tirendi iletti tatığ |
Ben ona ne kadar şiddetle ısrar ettimse, o da o kadar direndi ve tadını kaçırdı. |
3886 |
Yana barğu erse barayın özüm, negü ayğu erse ayayın sözüm |
Tekrar gitmem icap ederse, ben giderim; ne söylemek lazımsa, ona söylerim. |
3887 |
İlig me yana bir bitig bersüni, okısun bitig ol maña bütsüni |
Hükümdar tekrar bir mektup yazıp versin ki, o mektubu okusun ve bana itimat etsin. |
|
İlig cevabı Öğdülmişke |
HÜKÜMDAR'İN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3888 |
İlig aydı ıdtım bitig bir yolı, bitigke yanut kıldı taş teg tolı |
Hükümdar dedi : — Bir defa mektup gönderdim, bu mektuba taş ve dolu gibi cevap verdi — |
3889 |
Yana ok negü teg bitiyin bitig, bitig ornıña sen bitig sen tetig |
Ona tekrar nasıl mektup yazayım, ey zeki; mektup yerine işte sen gidiyorsun. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
3890 |
Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, neçe andağ erse bitig me biti |
Öğdülmiş cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, bu her ne kadar böyle ise de, bir de mektup yaz. |
3891 |
Yalavaç neçe çın ked erse amul, bitig bolmasa sözke bütmez köñül |
Elçi ne kadar dürüst, mahir ve temkinli olursa-olsun, mektup olmazsa, kalbinde şüphe kalır. |
3892 |
Tanığlı kişike tanuk ol bitig, tanuk bolsa hile yorımaz itig |
İnanmayan kimse için, mektup bir delildir; delîl bulunursa, hîle ve düzene yer kalmaz. |
|
İlig cevabı Öğdülmişke |
HÜKÜMDAR'İN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3893 |
İlig aydı ârzûñ bu erse kalı, bitig me bitiyin açıp söz yolı |
Hükümdar : — Eğer arzun bu ise, söze yol açmak üzere, mektup da yazayım — dedi — |
3894 |
Bitig me bitiyin munukı sözün, bitigke ışanma katığlan özün |
İşte bu sözleri mektuba da yazayım, fakat sen yalnız mektuba güvenme, kendin de gayret et. |
3895 |
Negü sözlegü erse sözle tilin, anı ündegil sen maña ber alın |
Ne söylemek lazımsa, söyle; her çâreye baş vurarak, sen onu buraya setir. |