|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
XLVI |
Öğdülmiş Odgurmış Birle İkinç Kata Münâzara Kılmışın Ayur |
Öğdülmiş'in Odgurmış İle İkinci Defa Münazara Ettiğini Söyler |
3971 |
Yanut berdi ögdülmiş açtı tilin, ayur ay kadaşım eşit söz bilin |
Öğdülmiş cevap verdi, söze başladı ve: —Ey kardeşim —dedi— sözümü dinle ve bil ki, |
3972 |
İligniñ tileki saña edgü ol, bu edgü içinde tiler edgü yol |
Hükümdarın senin hakkındaki düşüncesi iyidir; bu iyilik ile yetinmeyip, daha iyiye doğru yol arıyor. |
3973 |
Bilür sen bu yerde bu tâat tapuğ, kıluruñ neçe edgü esiz kamuğ |
Bilirsin ki, burada bu tâat ve ibâdet ile meşgul olman, sana bir çok iyiliklerin kapısını açacaktır. |
3974 |
Yana kend uluşta men aymışlarım, neçe törlüg edgü-turur ay erim |
Diğer taraftan şehir ve kasabalarda da, benim söylediklerim gibi, bir çok iyilikler vardır, ey yiğitim. |
3975 |
Yavuz ermez emdi bu dünyâ kutın, bulup tirlü bilse kopursa atın |
Bu dünyanın saadetini bulup, yaşamasını bilmek ve nâm kazanmak hiç de fena bir şey değildir. |
3976 |
Özüñ dünyânı kodsa ay zâhid bolur, muyan edgü mundın iletse bolur |
Ey zâhid, sen âhıreti istiyorsan, onu da bulursun; orada da nîmet ve sevaba nail olabilirsin. |
3977 |
Yavuz tese bolmaz bu dünyâ neñin, yese berse halkka kızartsa eñin |
Bu dünya malını kötülemek doğru değildir; bunu sarfetmek ve dağıtmak suretiyle halkı sevindirmek mümkündür. |
3978 |
Yeme yakşı aymış akılar başı, eşitgil munı sen ay edgü kişi |
Cömerdler-başı da çok güzel söylemiş; ey iyi insan, sen bunu dinle. |
3979 |
Kamuğ edgülükke neñ ol yolçısı, kamuğ ig toğaka neñ ol emçisi |
Her türlü iyiliğe yol gösteren şey varlıktır; her türlü hastalığı tedavi eden şey varlıktır. |
3980 |
Neñi bolsa yalñuk bulur ög bilig, kamuğ edgülükke uzatur elig |
Varlığı varsa, insan akıl ve bilgiyi bulur ve her türlü iyilik yapmağa muktedir olur. |
3981 |
Bu neñ birle yalñuk tilese tilek, yaşıl kökke yoklar neñ ol ked yölek |
insan arzu ederse, bu varlık sayesinde mavi göğe yükselir; servet çok mühim bir destektir. |
3982 |
Hac erse tilekiñ kerek neñ tavar, ğâzilık tilese yeme bu yarar |
Arzun hacca gitmek ise, bunun için mal ve servet lâzımdır; gazilik dilersen, yine bu servet senin işine yarar. |
3983 |
Neñi bolmasa er alıp bergüke, elig kısğa boldı kamuğ edgüke |
Verecek malı olmazsa, insan hiç bir iyiliğe el uzatamaz. |
3984 |
Negülük kodur sen bu edgülerig, nelük taplamaz sen bu öt sav erig |
Bu iyiliklere niçin yüz çeviriyorsun; bu öğüt ve nasihatleri niçin kabul etmiyorsun. |
3985 |
Tapuğka negü teg ınansa bolur, tapındım teyü bilse müflis kalur |
ibâdete nasıl inansan da olur; insan ibâdet etmiş olduğunu kabul ederse, bütün yaptıkları boşa gider. |
3986 |
Bayatığ tapuğ birle bulmaz kulı, idi yinçge yol bu tapuğçı yolı |
Kul Tanrıyı ibâdet ile bulmaz, kulun yolu çok ince bir yoldur. |
3987 |
Neçe miñ tapuğçı tapındı yılın, çıkar cân üdinde yitürdi yolın |
Kaç bin kul yıllarca ibâdet ile meşgul oldular ve tam can verecekleri sırada dalâlete düştüler. |
3988 |
Neçe miñ tapuğsuz yazukluğ kulı, âhır tın keserde oñardı yolı |
Kaç bin âsî günahkâr kullar da, son nefesleri kesilirken, doğru yolu buldular. |
3989 |
Bilir-men bayatım sevinçi kamuğ, tapuğ tâat içre-turur ay uluğ |
Biliyorum, Tanrının rizâsı hep ibâdet ve tâat içindedir, ey ulu. |
3990 |
Bilümese emdi bu tâat çını, kayu tâat erki ukumaz munı |
insan hakikî ibâdetin ne olduğunu bilemezse, yaptıklarının hangisinin ibâdet olduğunu anlayamaz. |
3991 |
Kalı mundağ erse kamuğ tâatığ, tükel kılğu bulsa bu aymış tatığ |
Böyle olduğuna göre, bu bahsi geçen zevkleri bulmak için, bütün bu ibâdetlerin hepsini yapmak lâzımdır. |
3992 |
Baka kör bu sözler kim aydım saña, bu yartlığ erürmü ayu ber maña |
iyice dikkat et, sana söylediklerim doğrumudur, değilmidir, açıkça bana söyle. |
3993 |
Kalı mundağ erse kim aydım bu söz, tilin kön sözüm tut ayâ köñli tüz |
Eğer sana söylediğim şekilde ise, bunu itiraf et, sözümü tut, ey hâlis kalpli insan. |
3994 |
Havâka bulun bolma köndür köñül, kişike katılğıl yorığıl amul |
Nefis ve havanın esiri olma, gönlünü doğrult, insanlara karış ve huzur içinde yaşa, |
|
Odgurmış cevabı Öğdülmişke |
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
3995 |
Yanut berdi odğurmış aydı kadaş, muñadturduñ emdi ağu kıldıñ aş |
Odgurmış cevap verdi ve:—Kardeş, beni kederlendirdin, aşımı şimdi bana zehir ettin — dedi — |
3996 |
Tutayın sen aymış sözüg tıñladım, iligke barıp men tapuğ başladım |
Farzedelim, senin dediklerini dinledim ve hükümdarın yanına gidip, hizmete başladım. |
3997 |
Tapuğka eñ aşnu törü bilgü öz, yeme kılk kılınçı sözi sözke tüz |
Hizmet etmek için ilk önce insan yolu-töreyi bilmelidir; onun tavrı hareketi ile sözü teşrifata uygun olmalıdır. |
3998 |
Kirü hem çıkabilse oldruğ turuğ, tapuğ bilmese er tek emger kuruğ |
O girmesini, çıkmasını, durmasını ve oturmasını bilmelidir; insan hizmet etmesini bilmezse, boşuna zahmete girmiş olur. |
3999 |
Negü ter eşitgil tapuğ bilgüçi, sınap bilmişin aydı azrak üçi |
Teşrifata vâkıf olan insan ne der, dinle; tecrübesi ile o en az şu üç şey üzerinde durmuştur. |
4000 |
Bu beglerke tapmak tilese özüñ, köñül til köni tut küdezgil sözüg |
Sen beylere hizmet etmek istersen, gönül ve dilini doğru tut, sözüne hâkim ol. |
4001 |
Törü hem toku birle ögren tapuğ, tapuğ bildiñ erse yarudı yüzüñ |
Töre ve usûle göre hizmet etmesini öğren; hizmet etmesini bilirsen, muvaffak olursun. |
4002 |
Kişide yıramış-turur bu özüm, törü yok toku yok ne kılkım sözüm |
Ben insanlardan uzaklaşmış bulunuyorum; töre bilmem, yol bilmem; hizmete yakışacak ne tavır ve hareket, ne de söz söylemek kabiliyeti bende var. |
4003 |
Negü teg kılur-men begiñke tapuğ, yapılmış-turur kör maña bu kapuğ |
Ben beyine nasıl hizmet ederim; bu kapı artık benim için kapanmıştır. |
4004 |
Negüke küçer sen meni berk tutup, iligke tapın tep sözümni utup |
Niçin beni sıkıştırıyor ve her sözüme itiraz ederek, hükümdarın hizmetine girmeğe zorluyorsun. |
|
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka |
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI |
4005 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, yeme edgü ermez ayâ köñli tüz |
Öğdülmiş cevap verdi ve : —Ey hâlis kalpli insan, bu söz de pek yerinde değildir — dedi — |
4006 |
Seniñdin kötürgey ilig bu törü, kerek erse oldur kerek tur örü |
Hükümdar seni teşrifat ile mükellef tutmayacaktır; sen istersen otur, istersen ayakta dur. |
|
Odgurmış cevabı Öğdülmişke |
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
4007 |
Yanut berdi odğırmış aydı bu söz, idi yakşı ermez ayâ kılkı tüz |
Odgurmış cevap verdi ve : — Ey kâmil insan, bu söz de pek yerinde değildir — dedi — |
4008 |
Negü teg yaraşur saña ya maña, törü bilmese öz yorısa añ a |
Töre bilmeden, şaşkın-şaşkın dolaşmak, sana veya bana nasıl yakışır. |
4009 |
Bu el itgü tutğu bodun tüzgüke, bu begler tikildi ajun süzgüke |
Bu beyler memleketi tanzim ve idare etmek, halkı düzene sokmak ve dünyayı temizlemek için nasbedilmişlerdir. |
4010 |
Bu el kün itigi bu begler işi, törü hem toku birle itti kişi |
İnsanlar halkın idaresini ve beylerin işini muayyen bir töre ve usûle göre yürütürler. |
4011 |
Anın ötrü begler uzattı elig, ukuş utru tuttı yorıttı tilig |
Bu beyler bu şekilde memlekete hâkim oldular, âkılâne hareketleri ile emirlerini dinlettiler. |
4012 |
İdi yakşı aymış ajun ilçisi, biliglig ukuşluğ bodun başçısı |
Bilgili, akıllı ve halkın başında bulunan dünya hâkimi çok güzel söylemiş. |
4013 |
Ajun tutğuçı er ukuşluğ kerek, bodun basğuçıkakerek ked yürek |
Dünyayı tutan insan akıllı olmalıdır; halkın başında bulunan kimse de cesur olmalıdır. |
4014 |
Bu iki bulunsa basa tapğuçı, törülüg tokuluğ kerek bilgüçi |
Bu ikisinden sonra, hizmetkârların da töre ve usûle vâkıf olmaları lâzımdır. |
4015 |
Anın ötrü begler bedütür küçin, yağı boynı yençer alır öz öçin |
Beyler kudretlerini bunlar ile yükseltirler; düşmanlarının başını ezer ve öçlerini alırlar. |
4016 |
Biz emdi bu öñdi törü ürsemiz, negü teg yaraşur törü buzsamız |
Bu kanun ve töreyi kendimizin vaz'etmemiz icap ederken, töreyi bozmamız bize nasıl yakışır. |
|
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka |
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI |
4017 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı kadaş, idi ters iş ermez yutar kılsa aş |
Öğdülmış cevap verdi ve:— Kardeş bu iş o kadar güç değildir — dedi — aş bir kere yapılsın, nasıl olsa yenir ve hazmolunur. |
4018 |
Munu men bilir-men bu öñdi törü, ayayın men emdi sen ögren körü |
İşte ben bu kanun ve töreyi biliyorum; şimdi sana söyleyeyim; sen de dikkatle dinleyerek, öğren. |
4019 |
Kişi bilmese ögrenür kör bilir, bilip ötrü yalñuk tilekke tegir |
insan bilmezse, öğrenir, bilir; bildikten sonra arzusuna kavuşur. |
4020 |
Muñar meñzetü aydı bilgi açuk, bu söz tutmaz erniñ biligi bıçuk |
Bilgisi açık olan, bu mesele hakkında bir söz söylemiştir; bu sözü tutmayan insanın bilgisi yarımdır. |
4021 |
Toğa bilge toğma kişi ögrenür, toğa sözlemez til turu sözlenür |
insan doğuştan âlım doğmaz, sonradan öğrenir, dil doğuştan konuşmaz, zamanla konuşmağa başlar. |
4022 |
Kişi ögrenip ötrü bilge bolur, bilig bilse ötrü kamuğ iş unur |
insan öğrenerek, âlim olur; bilgi sahibi olduktan sonra, her işi yoluna girer. |
|
Odgurmış cevabı Öğdülmişke |
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
4023 |
Yanut berdi odğırmış aydı seniñ, tilekiñ bu erse tilek yok meniñ |
Odgurmış cevap verdi:— Senin istediğin bu ise, benim buna bir diyeceğim yok — dedi — |
4024 |
Ayı muñkarur sen bu kün sen meni, negü teg bolur ay bu tapğuñ kanı |
Bugün sen benim canımı çok sıkıyorsun; bu hizmet nasıl olur, söyle bakalım. |
4025 |
Köñülke kirürmü sözüg tıñlayın, özüm ögrenürmü anı añlayın |
Bu söz aklıma yatarmı-yatmazmı, bir dinleyeyim; ben öğrenebilir miyim, bunu bir anlayayım. |
4026 |
Maña ayğıl emdi törüni neçe, tokularnı sayu atayu biçe |
Bana şimdi kaç türlü töre ve usûl olduğunu, isimlerini bir-bir sayıp, kesin olarak anlat. |
|
Öğdülmiş cevabı Odgurmışka |
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI |
4027 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı tükel, köni sözlediñ söz ayâ edgü fâl |
Öğdülmiş cevap verdi : — Ey bahtiyar insan, mükemmel ve doğru bir söz söyledin — dedi — |
4028 |
Ukuşka yırak erdi aşnu yoluñ, könilikke urduñ sen emdi uluñ |
Önce tuttuğun yol akıldan uzak idi; sen şimdi temelini doğruluk üzerine kurdun. |
4029 |
Men emdi ayayın eşitgil ögün, sen ögren yazılsu saña bu tügün |
Şimdi ben anlatayım, düşünerek dinle; öğren ve senin için bu düğüm çözülsün; |
4030 |
Kalı ögrenür erse emdi özüñ, tilin tıldama emdi kesgil sözüg |
Eğer şimdi öğrenmek istersen, sen sus ve beni dinle. |