|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
V |
Yeti Yulduz On İki Ükekni Ayur |
Yedi Yıldızı Ve On İki Burcu Söyler |
124 |
Bayat atı birle sözüg başladım, törütgen igidgen keçürgen idim |
Tanrı adı ile söze başladım; o yaratan, yetiştiren ve göçüren rabbımdir. |
125 |
Törütti tilek teg tüzü âlemığ, yaruttı ajunka künüg hem ayığ |
Bütün âlemi dilediği gibi yarattı; dünya için güneş ve ayı aydınlattı. |
126 |
Yarattı kör evren tuçı evrilür, anıñ birle tezginç yeme tezginür |
Bak, feleği yarattı durmadan döner; onunla birlikte hayat da durmadan devreder. |
127 |
Yaşıl kök yarattı öze yulduzı, kara tün törütti yaruk kündüzi |
Mâvî göğü ve üzerinde yıldızları yarattı; karanlık geceyi ve aydınlık gündüzü var etti. |
128 |
Bu kökteki yulduz bir ança bezek, bir ança kulavuz bir ança yezek |
Bu gökteki yıldızların bir kısmı süs, bir kısmı kılavuz, bir kısmı da öncüdür. |
129 |
Bir ança yarutmış halâyıkka ol, bir ança kulavuz bulur yitse yol |
Bir kısmını halk için aydınlatmıştır; bir kısmı kılavuzdur, insan yolunu kaybederse, bunlarla bulur. |
130 |
Kayusı örürek kayusı kodı, kayusı yarukrak kayu eksüdi |
Bâzıları daha yüksek, bâzısı daha alçaktır; bâzıları daha çok, bâzısı daha az parlaktır. |
131 |
Bularda eñ üstün sekentir yorır, iki yıl sekiz ay bir evde kalır |
Bunlardan en üstte Zuhal dolaşır; bir burcda iki yıl sekiz ay kalır. |
132 |
Anıñda basa boldı ikinç oñay, bir evde kalır on adın iki ay |
Ondan sonra ikinci olarak Müşteri gelir; bir burcda on iki ay kalır. |
133 |
Üçünçi kürüd keldi köksün yorır, kayuka bu baksa yaşarmış kurır |
Üçüncü olarak, Merih gelir, gazapla dolaşır; nereye bakarsa, yeşermiş olan kurur. |
134 |
Yaşık boldı törtinç yaruttı ajun, yakışsa yarutur bakışsa özün |
Dördüncüsü Güneş'tir, dünyayı aydınlatır; yaklaşanları, karşısına gelenleri ışığı ile aydınlatır. |
135 |
Sevüg yüz urundı beşinçi sevit, seve baktı erse sen özni avıt |
Beşincisi Zühre'dir, sevimli yüzünü gösterir; sanà severek bakarsa, müsterih ol. |
136 |
Basa keldi ârzû tilek ârzûlar, kayuka yağuşsa añar öz ular |
Bundan sonra Utarit gelir; ona kim yaklaşırsa, dilek ve arzularına kavuşur. |
137 |
Bularda eñ altın bu yalçık yorır, yaşık birle utru bakışsa tolır |
Bunlardan en altta bu Ay dolaşır; Güneş ile karşı-karşıya gelirse, dolun ay hâline gelir. |
138 |
On iki ükek ol bularda adın, kayu iki evlig kayu birke in |
Bunlardan başka bir de on iki burç vardır; bunların bâzıları iki evli, bâzısı ise, tek evlidir. |
139 |
Kozı yazkı yulduz basa ud kelir, erentir kuçık birle sançu yorır |
Hamel bahar yıldızıdır, sonra Sevr gelir; Cevza ile Seretân dürtüşerek yürür. |
140 |
Kür arslan bile koşnı buğday başı, basa ülgü boldı çadan ya işi |
Bak, Esed'in komşusu Sünbüle'dir; sonra Akreb ve Kavs'in arkadaşı Mîzan gelir. |
141 |
Basa keldi oğlak könek hem balık, bular tuğdı erse yarudı kalık |
Bundan sonra Cedi, Delv ve Hût gelir; bunlar doğunca, gök yüzü aydınlanır. |
142 |
Üçi yazkı yulduz üçi yaykı bil, üçi küzki yulduz üçi kışkı bil |
Bil ki, bunlardan üçü — bahar yıldızı, üçü — yaz, üçü — son bahar ve üçü de — kış yıldızıdır. |
143 |
Üçi ot üçi suv üçi boldı yel, üçi boldı toprak ajun boldı el |
Bunların üçü — âteş, üçü — su, üçü — yel ve üçü — topraktır; bunlardan dünya ve memleketler meydana gelir. |
144 |
Bularda birisi biriñe yağı, yağıka yağı ıdtı kesti çoğı |
Bunlar birbirlerine düşmandır; Tanrı düşmana karşı düşman gönderdi ve savaşı kesti. |
145 |
Karışmaz yağılar yaraştı için, körüşmez yağılar kötürdi öçin |
Uyuşmaz olan düşmanlar kendi aralarında barıştılar; görüşmez olan düşmanlar öçlerini ortadan kaldırdılar. |
146 |
İtigli bayatım ite berdi öz, ite berdi tüzdi yaraşturdı tüz |
Her şeyi yoluna koyan Tanrım bunları da yola getirdi; tanzim etti, düzeltti ve birbirleri ile barıştırdı. |
147 |
Basa aydım emdi munu yalñukuğ, ağırlıkı boldı bilig ög ukuğ |
Bundan sonra imdi insandan bahsettim; onun değeri bilgi, akıl ve anlayışıdır. |