|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
82 |
Kumaru Öğdülmişke Odgurmışniñ Ölmişin Ayur |
Kumaru Öğdülmiş'e Odgurmış'ın Öldüğünü Söyler |
6286 |
Kadaşı müridi kumaru çıkıp, selâm kıldı ötrü közi yaş saçıp |
Kardeşinin müridi Kumaru çıkıp, onu göz yaşlan ile karşıladı. |
6287 |
Yorıp keldi utru ayur ay kadaş, muyan bersü teñri köñül kılma fâş |
Ona yaklaşarak : — Ey kardeş, gönlün yaralanmasın, sabırlı ol; Allah ecrini ihsan eder — dedi — |
6288 |
Kadaşıñ keçip bardı kodtı ajun, sen inçin tirilgil yaşağıl uzun |
Kardeşin göçtü-gitti, bu dünyayı terketti; Tanrı sana sağlık ve uzun ömürler versin. |
6289 |
Ulıma sen emdi seriñil tıdın, tirigke çıkış yok ölümde adın |
Şimdi sen ağlayıp-inleme, sabret, kendine hâkim ol; hayatta bulunanlar İçin, ölümden başka çıkar yol yoktur. |
6290 |
Tuğuğlı ölür ök sevüg cân barur, kerek beg kerek kul ne savçı kalur |
Her doğan ölür, sevgili can gider; dünyada ne bey, ne kul, ne de peygamber kalır. |
6291 |
Biziñe anunmış-turur bu ölüm, ölümke itig yok azu berk tolum |
Bu ölüm bizim içinde hazırlanmıştır; ölüme karşı bir çâre veya müessir bir silâh yoktur. |
6292 |
Ünün sığtadı eştip ögdülmiş e, urundı tokındı akıttı yaş a |
Bunu duyan Öğdülmiş feryâd ederek, döğündü ve göz yaşı döktü. |