|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
85 |
İlig Öğdülmişke Taziyet Kılmışın Ayur |
Hükümdarın Öğdülmiş'e Baş-Sağlığı Dilediğini Söyler |
6304 |
Eşitti ilig keldi evdin turup, añar taziyet kıldı köñlin urup |
Hükümdar bunu haber alınca, saraydan kalkıp, Öğdülmiş'in yanına geldi; ona gönülden baş-sağlığı diledi. |
6305 |
İlig aydı öglen ay ögdülmiş e, duâ birle itgil añar sen iş e |
Hükümdar : — Ey Öğdülmiş, mâkûl ol; sen duâ ile ona yardım etmeğe çalış — dedi — |
6306 |
Bayat yarlıkasu ol odğurmışığ, keçürsü anıñdın yazuk kılmışığ |
Odgurmış'a Tanrı rahmet eylesin ve onun bütün günahlarını affetsin. |
6307 |
Bu kadğu üçün bersü teñri muyan, bayattın sevinç bul tamudın emân |
Tanrı sana bu felâketin ecrini versin; Tanrı senden razı olsun ve cehennemden korusun. |
6308 |
Kapuğ beklemiş sen yeme yol kesip, yüzüñ kizlemiş sen tilin söz basıp |
Sen yolunu kesmiş ve kapını kapamışsın; yüzünü gizlemiş, ağzını kilitlemişsin. |
6309 |
Seniñdin yaramaz bu yañlığ kılık, ukuşluğ yorımaz bu yolça yorık |
Böyle bir hareket sana yakışmaz; akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez. |
6310 |
Saña kim tegürdi maña ay bu küç, ya kim övkeledi ya kim kıldı öç |
Bana söyle, seni kim bu sıkıntıya düşürdü; kim sana kızdı veya kim sana kin bağladı. |
6311 |
Bayat hükmi erdi kadaşıñ öze, yorıttı kazâsın sen öz kılk tüze |
Kardeşinin başına gelen Tanrının hükmüdür, o kazâ-i ilâhîyi yerine getirdi; sen kendine bak ve nefsini İslah et. |
6312 |
Negüke ulır sen negü bu sığıt, bu kılk edgü ermez munı sen ağıt |
Neye ağlayıp, feryad ediyorsun; bu şekilde hareket etmek iyi değildir; sen böyle yapma. |
6313 |
Toğuğlı ölür ol ağığlı ilür, yorığlı tınur ol berigli alur |
Doğan ölür, yükselen iner; yürüyen durur ve veren alır. |
6314 |
Kadaşıñ ölümi saña bolsu pend, seriñil muyan ur şeker bolsu kand |
Kardeşinin ölümü sana ibret olsun; sabır et, ecrine nâıl olursun, şekerin kand olur. |
6315 |
Ölürüg körügli tirig kalğuçı, kerek pend tutunsa kanı tutğuçı |
Ölümü görünce, hayatta kalanların bundan ibret almaları lâzım idi; alan hâni. |
6316 |
Ölüg pendini bak ayur kör meni, ölüm tuttı bardım tutar uş seni |
Ölenin nasihatine dikkat et, ne der:— Bana bak, beni ölüm yakaladı, gittim; şimdi seni de yakalar. |
6317 |
Muñar meñzer emdi bu beytig okı, okıp ked köñülke alınğıl takı |
Şimdi buna benzeyen şu beyti oku; okuyup, iyice gönülüne yerleştir. |
6318 |
Seniñde ozakı ölügli miñe, berür pend ayur uş maña kör maña |
Senden evvel binlerce ölüp-gidenler sana nasihat verirler ve derler ki, işte bana bak, bana. |
6319 |
Usanıp yorıdım avındım üküş, ölüm tuttı bardım kelir uş saña |
Gaflet içinde yaşadım, uzun zaman oyalandım; beni ölüm yakaladı, gittim; sıra sana da gelir. |
6320 |
Ayıttı ilig evre odğurmışığ, neteg ölmişin hâl negü bilmişig |
Hükümdar sonra Odgurmış'ı, onun nasıl öldüğünü ve bu hususta neler bildiğini soruşturdu. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
6321 |
Ötündi iligke negü körmişin, ölürde vasiyyet itip kodmışın |
Öğdülmiş neler gördüğünü ve ölürken vasiyet edip, bırakmış olduğu mirası hükümdara arzetti. |
6322 |
Turup rekve birle tayakın alıp, ilig utru urdı kumaru kılıp |
Kalkıp, kardeşinden yadigâr kalan çanak ile değneği alıp, hükümdarın önüne koydu. — |
6323 |
Ayur uş kadaşım maña kodmışı, bu erdi neñi uş turu kalmışı |
îşte kardeşimin bana bırakmış olduğu miras bunlardır—dedi — |
6324 |
İlig me kötürsü kumaru birin, kutadğay bu kün hem tusulğay yarın |
Hükümdar bunlardan birini, yadigâr olarak, kendine alsın; bu yadigâr dünyada uğur getireceği gibi, âhirette de faydalı olur. |
|
İlig cevabı Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
6325 |
İlig sundı aldı tayak elgiñe, ayur bu kumaru kutadsu maña |
Hükümdar uzanıp, değneği eline aldı : — Bu yadigâr bana uğurlu olsun — dedi — |
6326 |
Sen alğıl bu rekve kadaşıñ özin, munıñ birle üşgür tilese yüzin |
Sen bu çanağı al, kardeşini özlediğin zaman, onu bununla hatırlarsın. |
6327 |
Sunup aldı rekve kör ögdülmişe, köñül bertti közde yuvuldı yaşa |
Öğdülmiş çanağı aldı; gönülü sızladı, gözünden yaşlar boşaldı. |
6328 |
İlig aydı körgil bu ibret bu kün, biriñe tap emdi sakınsa ögün |
Hükümdar : — Bak şimdi bugün âkil ve düşünen bir insan için, bu ibret kâfidir — dedi — |
6329 |
Ol andağ tirildi tükedi ajun, takı kaldı artıp ay kılkı tüzün |
O öyle yaşadı, hayatı sona erdi; ondan dünya ve bir de bunlar kaldı, ey temiz kalpli insan. |
6330 |
Negü ter eşitgil kılınçı silig, ukuş birle işke yetürmiş elig |
Tavrı, hareketi temiz ve her işe akıl ile el uzatan insan ne der dinle. |
6331 |
Üküş bolsa artmaz bu dünyâ neñi, neçe me az erse yeter öz teñi |
Bu dünya malı ne kadar çok olursa-olsun, fazla gelmez; ne kadar az olsa bile, yerine göre kâfi gelir. |
6332 |
Bu dünyâ müni miñ bir ol erdemi, negü teg keçürse keçer âdemi |
Bu dünyanın kusuru bin, meziyeti ise, birdir; insan bunu nasıl geçirirse, o öyle geçer. |
6333 |
Üküşlük ne asğı ölümde kedin, anı yegli sevnür seniñde adın |
Ölümden sonra bolluğun faydası nedir; senden sonra ancak onu yiyen sevinir. |
6334 |
Kadaşıñ kodup kaçtı dünyâ neñin, örüm kedti arpa yedi öz teñin |
Kardeşin dünya malını bırakıp kaçtı; kendi seviyesine göre, çul giydi ve arpa yedi. |
6335 |
Keçürdi tiriglik toru ölmedi, anuk yeglilerke neñin kodmadı |
Ömrünü geçirdi ve bu vaziyetten dolayı ölmedi; hazır yiyicilere de mal bırakmadı. |
6336 |
Katığlandı tün kün yinitti yüki, keçip bardı andın ajun emgeki |
Gece-gündüz gayret etti, yükünü hafifletti; bu yolda çektiği dünya zahmetleri de geçti-gitti. |
6337 |
Ol itti işin kör kutuldı bu kün, biziñ iş ne erki yazılmaz tügün |
O işini yoluna koydu, bugün artık kurtuldu; bizim hâlimiz acaba nasıl olacak, bu düğüm hâlâ çözülmedi. |
6338 |
İlig ötledi kör miñ edgü sözün, köñül hem karın urdı ötlep uzun |
Hükümdar bir çok iyi sözle öğüt ve nasihatte bulundu; öğütler vererek, içini boşaltıp, rahatladı. |
6339 |
Yana karşıka bardı ilig turup, tüşüp kirdi evke sakınçlığ bolup |
Hükümdar kalkıp, tekrar saraya döndü; inip, düşünceli bir hâlde, odasına girdi. |
6340 |
Sakınç kıldı kaç kün bu ögdülmişe, keçürdi bu kadğu yazıldı kaşa |
Öğdülmiş bir kaç gün yas tuttu; matem günleri geçince, nihayet bir az kendine geldi. |
6341 |
Unıttı bu kadğu sakınçığ yeme, yedi içti küldi sevindi yana |
Bu kaygı ve kederleri de unuttu, tekrar yedi, içti, sevindi ve yüzü güldü. |
6342 |
İdi yakşı aymış bodun başlar er, bilig birle el kün işin işler er |
Halkın başında bulunan ve halkın işini bilgi ile idare eden insan çok güzel söylemiş. |
6343 |
Neçe kadğu sakınç seni bulnasa, yana ok küler köz neçe yığlasa |
Kaygı ve keder seni ne kadar esir ederse-etsin, ne kadar ağlatırsaağlatsın, bir gün yüzün tekrar gülecektir. |
6344 |
Ajun öñdisi bu telimde berü, isiz edgü erter neçe yıllasa |
Bu dünyanın çok eski bir kanunudur; kötülük veya iyilik ne kadar uzun sürerse-sürsün, bir gün geçer. |
6345 |
Sakınçın keçürdi kör ögdülmiş e, tapuğka baka turdı itti iş e |
Öğdülmiş de yasını geçirdi; vazifesine başlayarak, işine devam etti. |
6346 |
Harislık bile ol tapuğ başladı, keçe tañda bardı işin işledi |
Büyük bir gayret ile işe sarıldı, sabah erkenden, akşam geç vakte kadar işi ile meşgul oldu. |
|
İlig suali Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ |
6347 |
Okıdı ilig bir kün ögdülmişig, ayıttı bodun hâli el kün işig |
Hükümdar bir gün Öğdülmiş'i çağırdı, halkın durumunu ve memleket ahvâlini sordu. — |
6348 |
Ayur el hâli ne bodun hâli ne, negü teg keçer emdi üdlek kün e |
Memleket ve halkın hâli nasıl, şimdi günler ve zaman nasıl geçiyor — dedi — |
6349 |
Maña köz kulak sen işimni kamuğ, seniñdin tiler-men aça bir kapuğ |
Sen benim gözüm ve kulağımsın; her işle senin meşgul olmanı istiyorum, bütün işleri sen hallet. |
6350 |
Saña tegdi kaç kün bu kadğu sakınç, tegümediñ işke işiñ ne erinç |
Bu bir kaç gün kaygı ve keder içinde kaldığın için, sen de işle pek meşgul olamadın; acaba işler nasıl gidiyor. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
6351 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı ay beg, bodun hâli edgü duâ artğu teg |
Oğdülmış cevap verdi ve: — Ey beyim, halkın hâli çok iyidir; halk durmadan sana hayır-duâ ediyor — dédi — [Metin eksik] |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
6352 |
Biri söz boğuz köz bu şehvet otı, bular ol kişike bu tâat yutı |
Bir de söz, boğaz, göz ve bu şehvet âteşidir; bunlar ibâdete manî olur ve insan için bir felâkettir. [Metin eksik] |
6353 |
Biri boğuzı tıdsa bir az sözlese, yırak tutsa özdin yarağsız usa |
Kim boğazının arzularına ram olmaz, az söyler ve yakışmayan şeylerden kendisini uzak tutarsa, |
6354 |
Havâ ârzûlarka bolur erse erk, buşup övke kelse özin tutsa berk |
Kim heves ve arzularına hâkim olur, gazaba gelip, hiddetlendiği vakit, onu yenebilirse, |
6355 |
Ukuşluğ bu ol hem biliglig bu ol, munı alsa bolğay ukuşluğ amul |
Akıllı ve bilgili insan odur; akıllı ve sakin tabiatlı olan kimse buna muvaffak olur. |
6356 |
Ukuşluğ kişiler sözi öggü teg, köni tüz bolur ol özi belgü teg |
Akıllı insanların sözü öğülecek sözlerdir; o doğru ve dürüst olur ve kendisini her vakit belli eder. |
6357 |
Yarağsızka yakmaz yıratur özin, kereksizni körmez yumıtur közin |
Onlar yakışmayanlara yaklaşmaz ve kendilerini bu gibi şeylerden uzak tutarlar; lüzumsuz şeyleri görmezler, ona göz yumarlar. |
|
İlig cevabı Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI |
6358 |
İlig aydı körklüg ayur sen bu söz, asığlığ-turur bu sözüg artuk öz |
Hükümdar:—Çok güzel söylüyorsun, bu çok samimî ve fevkalâde faydalı bir sözdür—dedi —[Metin eksik] |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
6359 |
Sefâcı-turur bu et öz me otun, cefâka cefâ kıl özüñni tutun |
Bu vücûd cefakâr ve küstahtır; cefacıya karşı cefâ kıl ve kendine hâkim ol. [Metin eksik] |
6360 |
Neçe edgü kılsa et özke seve, añar ança yavlak kılur bu cefâ |
Bir kimse ne kadar vücûdu sever ve ona iyilik ederse, o da ona o kadar cefa ve kötülük eder. |
6361 |
Yeme yakşı aymış kişi üdrümi, cefâçı et özke otı hem emi |
İnsanların seçkini çok güzel söylemiş; onun sözü cefâcı vücûda karşı bir çâre ve tedbirdir. |
6362 |
Vefâ kimke kıldıñ cefâka anun, cefâçı cefâsın tegürgey künün |
Birine vefa gösterdi isen, ondan cefâ görmeğe hazırlan; cefakâr nefsin seni bir gün cefâya duçar edecektir. |
6363 |
Kimi edgü tuttuñ añar korku tur, seni isizin ol ulıtğay ünün |
Kime iyi muamele ettinse, ondan kork; onun kötülüğü bir gün seni inletecektir. |
6364 |
Ay ilig bu üç ara semzi yavuz, biri ıt biri kuş birisi et öz |
Ey hükümdar, şu üç şeyin semizi fenadır; biri köpek, bir av-kuşu, biri de vücûttur. |
6365 |
Açurğu bularığ yolın tutsa ked, anın yolka kirse boyun egse ked |
İyice yola gelmeleri için, bunları aç bırakmak lâzımdır; bunlar ancak böylelikle yola gelir ve boyun eğerler. |
6366 |
Yolın kısmasa kuş meñin edlemez, semiz bolsa ıt tok avın avlamaz |
Yolunu sıkı bir murakabe altında bulundurmazsan, kuş avını yakalamaz; köpek tok ve semiz olursa, av peşinden koşmaz. |
6367 |
Et öz todsa kansa bolur buğrağu, kaçar edgülerin süre ıdmağu |
Vücût doyar ve kanarsa, deve-aygırı gibi olur; yaptığın iyilikleri önüne katarak sürer ve götürür, onu bırakmamalıdır. |
6368 |
Kuşuñ avlamasa bir ördek yas ol, ıtu kodsa avın yası bir as ol |
Kuşun avlamazsa, bunun zararı bir ördektir; köpeğin avını bırakırsa, zararı nihayet bir kakımdır. |
6369 |
Özüñ buğrağursa bedütse boyun, seni otka tartar ulıtur ünün |
Vücûdun deve-aygırına döner ve enseni kalınlaştırırsa, seni ateşe sürükler ve acı-acı feryad ettirir. |
6370 |
Meñilig-turur kör meñi yok çığay, barın tap kılıp ol yorır köñli bay |
Yiyeceği olmayan fakir de huzur içindedir; o eline geçene kanâat eder ve gönül zenginliği içinde yaşar. |
6371 |
Egin bütse boğuzın todursa aşın, kılur teñri tapğı iter ol işin |
Sırtına bir şey geçirip, boğazını doyurunca, Tanrıya ibâdet kılar ve âhiret' işini yoluna koyar. |
6372 |
Uluğluk bu devlet bu kut kıv kişig, küvezlikke tartar kodup öz işig |
Büyüklük, bu devlet ve bu saadet insanı, yapmakla mükellef olduğu işleri bırakıp, kibirli olmağa sürükler. |
6373 |
Küvezlik bayattın yıratur kuluğ, ukuşluğ yorımaz bu yañlığ yoluğ |
Gurur kulu Tanrıdan uzaklaştırır; akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez. |
6374 |
Çığay ma ölür ök yeme bay ölür, iki böz iletür kara yer bolur |
Fakir de ölür, zengin de; bunların ikisinin de götürecekleri şey ancak bir kefenden ibarettir ve nihayet kara toprak olurlar. |
6375 |
Çığay ölse kutlur kiter emgeki, bay ölse kalur neñ iletür yüki |
Fakir ölürse, zahmetlerinden kurtulur; zengin ölürse, malını bırakır, fakat onun vebalini birlikte götürür. |
6376 |
Muñar meñzer emdi bu söz belgülüg, bu sözde özüñke kötürgil ülüg |
Gerçekten buna benzeyen bir söz vardır; bu sözden kendine bir hisse al. |
6377 |
Ay nimet idisi ölüm mihnetiñ, ay mihnet idisi ölüm nimetiñ |
Ey nimet sahibi, ölüm senin mihnetindir; ey mihnet sahibi, ölüm senin nimetindir. |
6378 |
Çığay ölse kutlur kiter emgeki, ölüm tutsa ay bay sakış bermekiñ |
Fakir ölürse, zahmetlerinden kurtulur; ey zengin ölüm yakalarsa, senin bir de hesap vermen vardır. |
|
İlig sözi Öğdülmişke |
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SÖZÜ |
6379 |
Yana aydı ilig bu dünyâ içi, yılanı çadanı telim tikgüçi |
Hükümdar devamla :— Bu dünya bir çok zehirli yılan ve çıyanlar ile doludur — dedi — |
6380 |
Aşı az yegüke ağusı üküş, yana öñdisi az üküşi söküş |
Yiyecek nimeti az, zehiri çok olduğu gibi, medhedılecek şeyi az, nefret edilecek şeyi de çoktur. |
6381 |
Ukuşluğ sunup alğusı az neñi, biliglig açıp az yegüsi meñi |
Bu dünyada akıllı insanın elini uzatıp, alacağı şey azdır; bilgilinin iştiha ile yiyeceği nimet de azdır. |
6382 |
Biligsizke uçmak-turur bu ajun, erej birle avnur yorır muñsuzun |
Bilgisiz için bu dünya cennettir; o huzur içinde avunur ve hiç bir şeye ihtiyaç hissetmeden yaşar. |
6383 |
Tiken ol ukuşluğka dünyâ tolu, adak ursa yerke kirür saklağu |
Akıllı insan için dünya dikenler ile doludur; yere basınca, ayağına batar, dikkat etmek lâzımdır. |
6384 |
Ağu ol biligligke dünyâ içi, anın aş yeyümez üzer öz küçi |
Bilgili insan için dünya zehir ile doludur; bundan dolayı o yemek yemez, güçten-kuvvetten kesilir. |
6385 |
Anın kaçtı zâhid oğul kız kodup, munın kodtı âbid tapuğka udup |
Zâhid bundan dolayı çoluk-çocuğunu bırakıp kaçtı; âbid onun için dünyayı bırakıp, kendini ibâdete verdi. |
6386 |
Bu kün biz ilinmiş-tururmız muñar, küdezsün bayat bu belâdin sıñar |
Biz bugün buna kendimizi kaptırmış bulunuyoruz; Tanrı bu belâdan bizi korusun. |
|
Öğdülmiş cevabı İligke |
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI |
6387 |
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, tükel söz çını ol ukuş birle tüz |
Öğdülmiş cevap verdi : — Bu söz sözlerin en doğrusu ve akla en yakın olanıdır — dedi — |
6388 |
Körü barsa dünyâ kılınçı teñi, yegen yel büke teg bu kılkı yañı |
Dikkat edersen, dünyanın, tabiati gibi, tavrı ve hareketi de doymak bilmez bir ejderhaya benzer. |
6389 |
Özi igdür ök san özi semritür, özi ök etin yer özi yavrıtur |
însanı, san ki, kendisi bizzat besler ve kendisi semirtir; sonra kendisi onun etini yer ve onu zayıflatır. |
6390 |
Baka barsa yetrü ajun hâlini, eñip kalğu tañlap kör uksa anı |
Dünyanın hâline iyice dikkat eder ve onun mâhiyetini anlarsa, insan hayretler içinde kalır. |
6391 |
Apalı havâlı ajunka ilip, uruğ yadtı dünyâ içinde kelip |
Adem ve Havva yer yüzüne inip, dünya içinde insan neslini çoğalttı. |
6392 |
Olarda berü tut bu üdke tegi, ne yañlığ eren koptı begler begi |
Onlardan itibaren bugüne kadar dünyaya ne türlü insanlar ve ne kadar beyler beyi geldi. |
6393 |
Kayu bilge tuğdı kayu alp atım, kayu kür küvez er kaya teg yalım |
Kimi âlim doğdu, kimi cesur, kahraman; kimi yalçın kaya gibi, mağrur ve kabadayı. |
6394 |
Kayusı ukuşluğ kayusı bügü, kayu tilve munduz kayu ermegü |
Kimi akıllı, kimi hakîm; kimi deli ve ahmak ıdı; kimi de tenbel idi. |
6395 |
Neçe savçı tuğdı okıtçı amul, bayat hükmi birle ayu berdi yol |
Kaç peygamber, kemâl sahibi kaç elçi geldi ve Tanrı hükmü ile bize yol gösterdi. |
6396 |
Kayu az yaşadı kayusı uzun, kayu baş kötürdi bedükrek sözün |
Kimi az yaşadı, kimi çok; kimi hakimane sözleri ile yüksek makama erişti. |
6397 |
Kayusı törütmiş idike turup, yağı teg ok attı yasını kurup |
Kimi yaratan Tanrıya karşı, düşman gibi, yayını kurup, ok attı. |
6398 |
Okığıl bu beytig negü ter eşit, uka barğıl emdi özüñ kılkı it |
Şu beyti oku, dinle, ne der; iyice anla ve kendi tabiatini ona göre düzelt. |
6399 |
Kerek bilge bolğıl kerek miñ yaşa, tutup bütrü ajun erejin aşa |
İster âlim ol, ister bin yaşa, ister bütün dünyayı ele geçir ve bütün nimetlerine nail ol. |
6400 |
Âhır ölgü özüñ kara yer bolup, ölüm tutsa eltür ökünçün yaşa |
Sonunda sen de öleceksin ve kara toprak olacaksın; ölüm yakalayınca götürür; sonra peşiman olursun. |
6401 |
Neçe edgü koptı bu bilge bügü, tilep bulmadılar tiriglik yegü |
Bu dünyaya ne kadar iyi insanlar, âlim ve hakimler geldi; bütün arzularına rağmen, ebedî hayata nail olamadılar. |
6402 |
Bu kün kör neçe toğmaduk teg bolup, kara yer katında yaturlar ölüp |
Bugün bak, nasıl dünyaya hiç gelmemiş gibi olup, kara toprak altında yatarlar. |
6403 |
Ne törlüg ne yañlığ kişi koptı kör, yağız yer olarığ yedi optı kör |
Ne türlü ve ne çeşit insanlar bu dünyaya geldi; bak, kara toprak hepsini yedi ve yuttu. |
6404 |
İtiglig sarây ordu karşı kodup, yağız yer töşenip yaturlar küdüp |
Süslü saray, köşk ve evlerini bırakıp, kara toprağı döşenerek, bekleyip yatarlar. |
6405 |
Udırmu üni yok ya tınmaz tını, negü erki hâli biligli kanı |
Uyurlar mı, sesleri yok ve nefes almazlar; hâlleri acaba nasıldır, bunu bilen hani. |
6406 |
Olar barça muñluğ bu kün edgüke, eligleri yetmez yegü kedgüke |
Onların hepsi bugün iyiliğe muhtacdır; elleri yiyecek ve giyeceğe erişmez. |
6407 |
Ökünçün yaturlar kör ınçıklayu, küsep edgülükni miñ ârzû yeyü |
Bak, peşimanlıkla inleyip yatarlar; bin iştiyak ile iyilik isterler. |
6408 |
Bayat berdi bizke bu kün bu künüg, yava kılsa bolmaz bu bulmış üdüg |
Tanrı bize bugün bu günü verdi; ele geçen bu fırsatı heder etmemelidir. |
6409 |
Bayat bersü tevfik bu künde naru, kamuğ edgülükke ay edgü törü |
Tanrı bize bugünden sonra her türlü iyilik için tevfik versin, ey mülkün iyi nizâmı. |
6410 |
Tilin berdi alkış kör ögdülmişe, ayur ay bügü beg uzun keç yaşa |
Öğdülmiş hükümdarı öğdü ve : — Ey hakîm hükümdar, ömrün uzun olsun — dedi — |
6411 |
Ajun kalmasunı seniñsiz kuruğ, bayat kesmesüni seniñdin uruğ |
Dünya sensiz kalmasın, sensiz âlem pek boş olur; Tanrı senin neslini kesmesin. |
6412 |
Negü erse ârzû tilekiñ kamuğ, aça bersü teñri saña ol kapuğ |
Ne gibi arzu ve dileğin var ise, Tanrı sana bunların kapılarını dâima açık tutsun. |
6413 |
Negü erse ârzû tilekiñ takı, tükel bersü teñri saña ay akı |
Daha ne gibi arzu ve dileğin olursa, ey cömert, Tanrı bunları da sana ihsan etsin. |
6414 |
Sevinçin avınçın tirilgil uzun, erejlengil ança ay kılkı tüzün |
Sevinerek, avunarak, uzun ömür sür ve huzur içinde yaşa, ey halîm, selîm insan. |
6415 |
Diriğâ seniñ teg kişiler ölüp, kara yerde yatsa süñüki ulup |
Senin gibi insanlar ölür ve kemikleri toprak altında dağılmış yatarsa, çok yazık olur. |
6416 |
Negü kılğu teñri bu dünyâ işi, bu yañlığ törütmiş ay ilçi başı |
Ne yapalım, Tanrı bu dünyayı böyle yaratmış ey büyük hükümdar. |
6417 |
Neçe ölse bolmaz seni teg ölüg, özüñ edgülerdin ilindi ülüg |
Senin gibi, iyilikler yapan bir hükümdar ölse bile, ölü sayılmaz. |
6418 |
Kerek öl kerek keç yaşağıl uzun, atıñ edgü birle yadıldı sözün |
Gerek öl, gerek uzun ömürlü ol, adın artık iyilik ile dünyaya yayılmıştır. |
6419 |
Severiñ üküş bolsu sevmezleriñ, saçılsu birerin keñüsü yeriñ |
Dostların çok olsun, düşmanların perişan olsun, memleketin genişlesin. |
6420 |
Yer öpti turup çıktı kesti sözin, atın mindi urdı eviñe yüzin |
Öğdülmiş sözünü kesti, yer öptü ve kalkıp, dışarı çıktı; atına binip, evine doğru gitti. |
6421 |
Kelip tüşti kirdi eviñe yorıp, yedi içti yattı bir ança serip |
Gelince, atından inip, evine girdi; yedi, içti, bir müddet yatıp, istirahat etti. |
6422 |
Yana koptı erte işin başladı, ayu berdi kördi özi işledi |
Sabah tekrar kalktı ve işine başladı; emirler verdi, işleri gözden geçirdi, kendisi de çalıştı. |
6423 |
Köñül til köni tuttı tüzdi yorık, kamuğ egriler köndi itti kılık |
Sadâkat ve hulûs ile hareketlerini tanzim etti; bütün eğriler onu görerek, doğru yola girdi ve huylarını düzelttiler. |
6424 |
İtildi ajun arttı ed kü duâ, kutadtı küni künde edgü duâ |
Dünya düzene girdi; hayır-duâ çoğaldı; bunun bereketi ile memlekette günden-güne saadet arttı. |
6425 |
Olar bardı kaldı ol edgü atı, yitip barğu ermez atı hürmeti |
Onlar gitti, fakat iyi adları kaldı; onların adı dâima hürmetle yâd edilecektir. |
6426 |
Körü barğıl emdi bu yañlığ kişi, kişimü bolur bu firişte işi |
Dikkat et, imdi böyle insanlar insan mı olur; onların yaptıkları işler meleklere yakışacak işlerdir. |
6427 |
Kişi erdi erse olar ne üdün, negü ol ayu ber bu künki bodun |
Eğer o vakit bunlar insan idi iseler, söyle bakayım, bugünkü insanlar nedir. |
6428 |
Kalı biz kişi ersemiz ay bügü, olarığ seziksiz firişte tigü |
Ey hakîm, eğer biz insan isek, onlara, şüphesiz, melek demek lâzımdır. |
6429 |
Olarnıñ kılınçı ne kılkı sözi, eşitip kutadğu ol edgü izi |
Onların tavrı, hareketi ve sözü ile bıraktıları iyi izler hakkında söylenenleri duymak da bir saadettir. |
6430 |
Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir, ölür öz bu dünyâ seziksiz kalır |
Akıllı anlar ve bilgili bilir; hiç şüphesiz, insan ölür ve bu dünya kalır. |
6431 |
Bulunmış bu üd kün yava kılmadın, tapuğ kılğu tegmez munıñda adın |
Ele geçen bu zamanı boşuna geçirmeden, ibâdet kılmalıdır; insanın bu dünyadan elde edebileceği menfaat ancak budur. |
6432 |
Munıñda uluğ pend takı ne bolur, seniñde ozakı ölür köz körür |
Senden öncekiler ölür, sen de görürsün, bundan daha büyük nasihat ne olabilir. |
6433 |
Kalır karşı ordu saraylar kamuğ, anı bend tutumaz bu öz ay uluğ |
Bütün saray, köşk ve konakların hepsi kalır; ey büyük, insan bunlara devamlı olarak tasarruf edemez. |
6434 |
Neçe karşı ordu neçe berk tura, ölüm buzdı kıldı kara yer kör e |
Nice saray ve köşkleri, nice sağlam kaleleri ölüm bozdu ve kara toprağa çevirdi, bak. |
6435 |
Neçe kend uluş bağ çeçekliklerig, kuruğ kodtı kör bu ölüm ay tirig |
Nice şehir ve memleketleri, bağ ve bahçeleri bu ölüm ıssız bıraktı, ey diri. |
6436 |
Kalır karşı ordu saray pâk saña, alıp sen tutar sen bu bend tep maña |
Saray, köşk ve konaklar boşalır, sana kalır; sen alır ve kendine bend ettim zannı ile, onları kullanırsın. |
6437 |
Kalın sü idisi ajunçı kanı, süsin kodtı boldı kara yer sanı |
Kalabalık bir orduya sahip olan o cihan beyi hani; ordusunu bıraktı, kendisi kara toprak oldu. |
6438 |
Kanı ol suk ilçi ilim az tedi, üküş el küçedi yeyü bilmedi |
Hani o memleketim az diyen haris hükümdar; bir çok memleketleri hâkimiyeti altına aldı, fakat elinde tutamadı. |
6439 |
Kanı ol küçegli kişiler yerin, kulaç yer alındı yatur ınçıkın |
Hani o başkalarının memleketine göz diken kimse; şimdi bir kulaç yerde ıztırap çekip yatar. |
6440 |
Kanı ol müsülmân kanı tökgüçi, nelük kirdi yerke kanı ol küçi |
Hani o müslümanların kanını döken insan, niye toprağa girdi, onun gücü, kuvveti ne oldu. |
6441 |
Kanı ol kişig satğağuçı kişi, nelük boldı satğağ kara yer tuşı |
Hani o başkalarına iftira eden adam, bu müfteri nasıl toprağa kalboldu. |
6442 |
Kanı ol tütüşügli dünyâ üçün, turu kaldı dünyâ ol öldi küçün |
Hani o dünya için mücâdele eden insan, dünya yerinde kaldı, o ise, ölüme karşı koyamadı. |
6443 |
Kanı ol tirigli tavar kodmadın, iki böz iletti tilemez adın |
Hani o mal, mülk, ne varsa kendinin olmasını isteyen insan; o beraberinde ancak iki bez götürebildi. |
6444 |
Kanı ol üküş yer tilegli kişi, kara yer töşendi itildi işi |
Hani o çok yer isteyen adam, kendisi kara toprağa döşendi ve dâva bitti. |
6445 |
Bu yañlığ-turur dünyâ hâli kamuğ, ukuş birle körgil açılğay kapuğ |
Bütün dünyanın hâli böyledir; anlayış ile bakarsan, idrâk kapılan açılır. |
6446 |
Erejleri emgek sevinçi sakınç, ağırı uçuzluk avınçı irinç |
Onun huzuru zahmet, sevinci keder, izzeti zillet ve rahatı mihnettir. |
6447 |
Negü kelse yüdgil sen ınçıklama, erej erse erter ne emgek yeme |
Ne gelirse; yüklen, şikâyet etme; huzur olsun-zahmet olsun, ikisi de geçer. |
6448 |
Eşitgil negü ter bilig bergüçi, ay emgek bile sen sabır kılğuçı |
Ey felâketler karşısında sabreden insan, bilgi veren insan ne der, dinle. |
6449 |
Ay nimet idisi şükür kıl yegil, ay mihnet idisi habır kıl egil |
Ey nîmet sahibi, bundan şükür ederek istifâde et; ey mihnet sahibi, kaderine boyun eğ, tahammül et. |
6450 |
Sabır kılsa mihnet bolur nimetiñ, şükür kılsa nimetka artar tigil |
Sabır edersen, mihnet senin için nîmet olur; nîmet için şükür edersen, bu nîmet daha da artar, bunu böyle bil. |
6451 |
Körü bar ay bilge bu künki üdüg, öñin boldı barça kamuğ iş küdüg |
Ey âlim, bugünkü zamana dikkat et, işler tamamen değişti. |
6452 |
Biliglig uçuz boldı tutnur özin, ukuşluğ ağın boldı açmaz sözin |
Bilgili hakir oldu, bir tarafa sinip kalıyor; akıllı dilsiz oldu, ağzını açmıyor. |
6453 |
Telim boldı elde bu yavlak kişi, yavaş boldı satğağ kötürmez başı |
Memlekette fena adamlar çoğaldı; halîm insanlar ayak altında kaldı, başlarını kaldıramıyorlar. |
6454 |
Borun yüz yuğuçı namâz kodğuçı, kür ersig atandı yorıtur küçi |
Şarap ile yüzlerini yıkayan ve ibâdeti bırakanlar şimdi yiğit sayılıyor ve istediklerini yapıyorlar. |
6455 |
Fesâd fisk idisi atandı eren, bor içmez kişi atı boldı saran |
Fesat ve fısk yapanlar merd sayıldı; şarap içmeyen kimseler hasis sayıldı. |
6456 |
Namâz rûza birle yorığlı kişi, munâfik atandı ay elçi başı |
Namazına ve orucuna devam eden insanlar münafık sayıldı, ey memleketin başında bulunan insan. |
6457 |
Halâl yitti barça haram üstedi, harâm yegli köñlin kara kir tudı |
Halâl büs-bütün ortadan kalktı, haram çoğaldı; haram yiyenin gönlü kara kirle kaplandı. |
6458 |
Halâl atı kaldı körüglisi yok, harâm karma boldı toduğlısı yok |
Halâlin ancak adı kaldı, onu gören yok; haram kapışıldı, hâlâ ona doyan yok. |
6459 |
Kanı bu harâmıñ haram tegüçi, harâmığ kodup bir halâl yegüçi |
Hani bu harama haram diyen, haramı bırakıp, halâl yiyen insan nerede. |
6460 |
Sakınuk tegüçi kim ol çın köni, könilik küni bar yarutur küni |
Gerçekten dürüst ve takva sahibi denilecek kim kaldı; fakat güneşi parlayan bir kıyamet günü vardır. |
6461 |
Harâm birle artuk karardı köñül, halâl kayda bulğu tilep ay oğul |
Kalpler haram ile çok fazla karardı; ey oğul, halâli nerede arayıp bulmalı. |
6462 |
Muñar meñzetü keldi emdi bu söz, munı yakşı tıñla ayâ köñli tüz |
Buna benzer şöyle bir söz vardır, bunu iyice dinle, ey temiz kalpli insan. |
6463 |
Harâm birle köñlüm kara boldı kir, bilig işke tutmaz özüm yüzde bir |
Gönlüm haram ile karardı ve kirlendi; ben bilgiyi yüzde bir işte dahi kullanmam. |
6464 |
Et öz eglü bilmez havâ bulnadı, tapuğka tegümez özüm açtı sır |
Vücût artık eğilmez, hevâ ve heves onu esir etti; ben artık ibâdetle meşgul olamıyorum; işte sırrımı açtım. |
6465 |
Ajun kılkı barça adın boldı kör, kişi köñli tilde öñin boldı kör |
Dünyanın tabiati tamamen değişti, insanların gönlü ile dilleri birbirine uymuyor. |
6466 |
Vefâ kitti halkta cefâ üstedi, tilep bir ınanğu kişi kalmadı |
Halktan vefa gitti, cefâ çoğaldı; itimad edilecek bir kimse ararsan, bulamazsın. |
6467 |
Vefâ ketti halkta cefâ urdı iz, ınanğu tayanğu kişi boldı kız |
Halktan vefa gitti, yerini cefâ aldı; itimad edilecek, inanılacak kimse pek nâdir. |
6468 |
Yakınlık yağukluk yırattı kadaş, bağırsaklıkın kodtı edgü adaş |
Akrabalar arasından yakınlık ve kardeşlik uzaklaştı; artık candan arkadaşlık kalmadı. |
6469 |
Kiçigde edeb yok uluğda bilig, otunlar üküş boldı yitti silig |
Küçüklerde terbiye, büyüklerde bilgi yok; kaba insanlar çoğaldı, nâzik insanlar ortadan kalktı. |
6470 |
Yakınlık neçe boldı yarmak üçün, kanı iş kılığlı köni hak üçün |
İnsanlar para uğrunda birbirlerine yakmlaştılar; doğruluk ve hakikat yolunda iş gören nerede. |
6471 |
Emanet atı bar kanı kıldaçı, nasihat sözi bar kanı tuttaçı |
Emânetin adı var, onu yerme getiren nerede; nasihatin sözü var, onu tutan nerede. |
6472 |
Kanı emr-ü marûf kılığlı kişi, kanı nehy-ü münker tıdığlı kişi |
Mârufu emreden kim, münkeri nehyeden kim. |
6473 |
Satığçı kötürdi emânetlerin, bu uzlar kötürdi nasihatlerin |
Satıcılar emânet vasfını kaybettiler, ustalar artık nasihatten vazgeçtiler. |
6474 |
Biliglig köni sözleyümez sözin, tişide uvut kitti örtmez yüzin |
Bilgili sözünü dos-doğru söyleyemez oldu; kadınlardan haya gitti, yüzlerini örtmezler. |
6475 |
Köni bardı keldi neçe egrilik, kanı kalmadı bir kişi teñrilik |
Doğruluk gitti, yerine nice eğrilik geldi; Allah için iş gören tek bir insan kalmadı. |
6476 |
Kişi barça yarmak kulı boldılar, kümüş kimde erse boyun berdiler |
insanların hepsi para kulu oldu; gümüş kimde ise, ona boyun eğdiler. |
6477 |
Cemâat köp erdi bu mescidler az, kalın boldı mescid cemâatler az |
Cemâatler çok, camiler az idi; şimdi camiler çoğaldı, cemâatler azaldı. |
6478 |
Negü ter eşitgil sakınuk kişi, köñülke alın sen ay edgü başı |
Dinle, takva sahibi insan ne der; ey iyi insan, sen bunu gönlüne yerleştir. |
6479 |
Kanı bir könilik kılığlı kanı, kanı teñilik iş yorığlı kanı |
Hani, doğruluk ile hareket eden kim var; hani Allah rızâsı için iş gören kim var. |
6480 |
Ajun barça bütrü tükel artadı, körüp tañladaçı kanı bir munı |
Dünyanın her tarafı baştan-başa bozuldu; buna bakıp, hayret eden bir kimse varmı. |
6481 |
Müsülmân karıştı için et yeşür, tükel inçke tegdi bu kâfir yatur |
Müslümanlar karıştı, birbirlerinin etlerini yiyorlar; kâfirler ise, tam bir huzur içinde yaşıyorlar. |
6482 |
Kapuş karma boldı müsülmân neñi, kanı adra tutğan harâmığ öñi |
Müslümanların malı çalındı, yağma edildi; haramı halâlden ayıran ve buna riâyet eden nerede. |
6483 |
Fesâd fisk üni kör udıtmaz keçe, kanı ilm ü kur’ân üni az çıça |
Fesad ve fısk o kadar sesini yükseltti ki, insan geceleri uyuyamıyor; ilim ve Kur'an sesi hiç duyulmuyor bile. |
6484 |
Köñüller katığ boldı til yumşadı, könilik özi bardı kaldı yıdı |
Gönüller katılaştı, diller yumuşadı, doğruluğun kendisi gitti, ancak kokusu kaldı. |
6485 |
Atalık kılur kör ataka oğul, oğul beg bolup kör ata boldı kul |
Oğul babaya babalık eder, oğul bey ve baba ise, kul oldu. |
6486 |
Tiriglik kısıldı uzadı sakınç, baru arttı sukluk koradı sevinç |
Hayat zorlaştı, endişe çoğaldı; hırs ve tamah gittikçe arttı, huzur azaldı |
6487 |
Çığay tul yetimig suyurkağlı yok, ajun tegşürüldi tañırkağlı yok |
Fakir, dul ve yetimlere şefkat gösteren yok; dünyayı başka bir kalıba koydular da hayrete düşen kimse yok. |
6488 |
İdi yakşı aymış bügü bilgi keñ, ajunuğ sınağlı akı elgi keñ |
Hakîm, bilgisi geniş, dünyayı tecrübe etmiş, cömert ve eli açık olan insan çok güzel söylemiş. |
6489 |
Ajun boldı âhır törü artadı, isizlerig edgü körü artadı |
Dünyanın sonu geldi; nizam bozuldu; iyiler kötülere bakarak, değiştiler. |
6490 |
Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir, yıl ay kün küniñe baru artadı |
Akıllı anlar, bilgili bilir; yıl, ay, gün geçtikçe dünya günden-güne bozuldu. |
6491 |
Oğul kız kemişti ata hürmeti, söküş boldı erke avuçğa atı |
Oğul-kız babaya hürmetini bıraktı; ihtiyar kelimesi insana bir hakaret sözü oldu. |
6492 |
Kamuğ tegşürüldi törü öñdiler, karalı ürüñli bir ök boldılar |
Nizâm ve kanunların hepsi değişti; ak ve kara birbirinden farksız oldu. |
6493 |
Bu barça uluğ kün nişânı-turur, nişânı körünse keligli kelür |
Bunlar hep kıyamet gününün alâmetidir; alâmeti görünürse, gelecek olan gelir. |
6494 |
Küdezsü uğan teñri imânımız, kötürsü bu fıtne belâ isiz iz |
Kadir Tanrı encamımızı hayretsin; bu fitne, belâ ve kötü âdetleri ortadan kaldırsın. |
6495 |
Yıl altmış iki erdi tört yüz altmış iki bile, bitiyü tükettim bu söz ülgüle |
Yıl dört yüz altmış iki idi, bu eseri yazıp, tamamladım. |
6496 |
Ögüm yetmişi söz bitirdim tükel, okığlı ukuğlı özüñ ülgi al |
Aklımın erdiği sözlerin hepsini yazdım, ey okuyan ve anlayan insan, bundan hisse al. |
6497 |
Kayu törlüg erse yorıkıñ yoluñ, ayu berdim azrak bekütgil uluñ |
Nasıl hareket edeceğini ve hangi yola gideceğini bir parça izah ettim; sen buna göre hareket ederek, hayatına esaslı bir temel kur. |
6498 |
Bu ol din yolı hem bu dünyâ yolı, bu yolça yorı yolda azma ulı |
Bunlardan biri din yolu, biri de dünya yoludur; bu esaslı yoldan şaşma. |
6499 |
Kalı dünyâ kolsa yolı uş unu, apañ ukbi kolsa izi uş munu |
Eğer dünya istersen, onun yolu işte bu; eğer âhiret istersen, onun da yolu işte budur. |
6500 |
Özüñ kullukı kıl bayat birge küç, kayusın tilese tile kılma üç |
Sen kendi kulluğunu yerine getir; Tanrı sana kuvvet verir; bunlardan hangisini istersen, onu seç, fakat üçüncü bir yol arama. |
6501 |
İlâhi özüm bu sözüg başladı, tilekim ne erdi bilir sen idi |
Ben bu söze başlarken, kasdimin ne olduğunu sen biliyordun, ey rabbim! |
6502 |
Tilemedim özke kü çav edgü at, kişi asğı koldum öz erse ya yat |
Ben kendime şan ve şöhret veya iyi ad dilemedim; yakın olsun uzak olsun, ben her kesin iyiliğini istedim. |
6503 |
Okığlı okısa meni üşgürüp, duâ kılğamu tep maña bir turup |
Bunu okuyan okudukça, beni hatırlayıp, belki bana da bir duâ eder diye düşündüm. |
6504 |
Tilekim bu erdi umınçım bu ok, okığlı maña bir duâ ıdğa uk |
Dileğim bu idi, ümidim de budur; okuyan bana her hâlde bir duâ edecektir. |
6505 |
Tilim sözledi söz bitidi elig, ölür bu elig til ay kılkı silig |
Dilim söyledi, elim de bunu yazdı, ey temiz kalpli insan, benim bu dilim ve elim fânidir. |
6506 |
Elig til nişânı munu bu bitig, saña kodtum emdi bitip ay tetig |
Ey zeki insan, dilden ve elden kalan nişane, işte sana yazıp bırakmış olduğum bu kitaptır. |
6507 |
Unıtma meni ay okığlı tirig, özüm dünyâ kodsa töşense yirig |
Ey bunu okuyan canlı, ben dünyayı bırakıp, toprağa düşünce, beni unutma. |
6508 |
Ayâ meñü muñsuz idim sen uluğ, sen ök yarlıkağıl bu muñluğ kuluğ |
Ey ebedî ve ihtiyacdan vareste olan rabbım, sen büyüksün, bu muhtaç kulunun günahlarını sen bağışla. |
6509 |
Küremiş kul erdim yazukum telim, yazuk yarlıkağıl sen ök sen idim |
Ben yolunu kaybetmiş bir kul idim, günahım çoktur; günahlarımı affet, sen benim rabbimsın. |
6510 |
Kuluñ men idim sen kul atı kul ok, idim sen tüzün sen idilik kıl ok |
Ben kulunum, sen rabbimsin, kulun adı kuldur; sen rabbimsin, merhametlisin, sen efendiliğini göster. |
6511 |
Kuluñ men idim sen maña ay ğafûr, meni yarlıkağıl yazukum keçür |
Ben kulunum, sen benim rabbimsın; ey gafur, beni affet, günahlarımı bağışla. |
6512 |
Yeme yarlıkağıl kamuğ mü’minığ, toğardın batarka tegi ay arığ |
Bir de, doğudan batıya kadar, bütün müminlerin günahlarını bağışla. |
6513 |
Otun men otundın otunluk kelir, tüzün sen yazukum keçür ay bilir |
Ben bir küstahım, küstah insandan küstahlık gelir; sen merhametlisin; ey her şeyi bilen Tanrım, günahlarımı sen affet. |
6514 |
Yıpardın yıpar ok yıdır ol ıdı, peliddin kelir ol arığsız yıdı |
Miskten ancak misk kokusu gelir; fena koku murdar şeyden çıkar. |
6515 |
Umınçım sen ök sen maña ay umınç, umınç kesmegey men saña ay umınç |
Ey ümidim, bana ümit bizzat sensin; ey ümidim, senden ümidimi kesmeyeceğim. |
6516 |
Yazukluğ kulur-men kılınçım cefâ, vefâlığ idim sen maña kıl vefâ |
Ben günahkâr kulunum, yaptığım cefâdır; sen benim vefalı rabbimsin, bana vefa göster. |
6517 |
Cefâdın cefâ ok kelir ay idim, vefâda vefâdın adın bilmedim |
Ey Rabbim, cefadan yine cefâ gelir; vefada vefadan başka bir şey görmedim. |
6518 |
Tüzü yarlıkağıl kamuğ mü’minığ, yazukum olarka bağışla arığ |
Bütün müminleri affet; onların hürmetine bütün günahlarımı bağışla. |
6519 |
Tümen miñ selâmım tegür savçıka, ol edgü kulavuz köni yolçıka |
Tanrım, iyi kılavuz olan ve doğru yolu gösteren Peygamber'e binlerce selamımı ulaştır. |
6520 |
Tüzü tört eşiñe meniñdin selâm, tegür ay bayatım tutaşı ulam |
onun dört arkadaşına benden durmadan ve dâima binlerce selâm eriştir. |