|
Eski Türkçe aslı |
Günümüze aktarımı |
III |
Kitâb İdisi Yûsuf Uluğ Hacib Öziñe Pend Berür |
Kitap Sâhlbl Yusuf, Büyük Hâs Hâcib, Kendi Kendine Nasîhat Eder |
6605 |
Bilig bil özüñke orun kıl tör e, bilig bilse özke idi berk tura |
Bilgi bil ve yerin baş-köşe olsun; bilgi insan için sağlam bir kalkandır. |
6606 |
Biligsiz yürek til negüke yarar, bilig birle suv teg kamuğka yara |
Bilgisiz yürek ve dil neye yarar; bilgi ile, su gibi, her kese faydalı ol. |
6607 |
Neçe bildiñ erse takı bir tile, biligli tegir kör tilekke sora |
Ne kadar bilsen de yine ara; bak, bilen dileğine sorarak erişir. |
6608 |
Bilir-men tese sen biligdin yırak, biligsizke sandıñ biligli ara |
Bilirim dersen, sen henüz bilgiden uzaksın; bilenler arasında sen bilgisizlerden sayılırsın. |
6609 |
Bilig bir teñiz ol uçı yok tüpi, neçe suv kötürgey semürgük sora |
Bilgi bir denizdir, onun ucu-bucağı yoktur; serçe emse emse bundan ağzına ne kadar su alabilir. |
6610 |
Bu bilgiñ bile öz başıñ tezginür, bilümez özüñni özüñde yıra |
Bu bilgin ile senin başın döner; kendisini bilmeyen kendini kendinden uzaklaştır. |
6611 |
Bilig bil kişi bol bedütgil özüñ, ya yılkı atanğıl kişide yıra |
Sen ya bilgi bil, insan ol ve kendini yükselt yahut hayvan adını al ve insanlardan uzaklaş. |
6612 |
Biliglig yazılmaz sakınçın tügük, biligsiz sevinçin küler katğura |
Bilgilinin yüzü gülmez, onun yüzü her vakit düşünceli ve çatıktır; bilgisiz dâima sevinç içinde katıla-katıla güler. |
6613 |
Bilig bilse kadğun kalı katğurar, biligsiz sığun sen ağınap yor a |
Bilgili insan bu kaygı içinde nasıl kahkaha atar; ey bilgisiz, sen dağ keçisi gibi, debelen, dolaş. |
6614 |
Biliglig kişeldi turup yügrümez, biligsiz yorır kör tilekin süre |
Bilgilinin ayaklan kösteklendi, kalkıp koşamaz; bilgisiz, bak, arzularının peşinde durmadan koşar. |
6615 |
Ay bilge kişeldiñ biligsiz yorır, biligsiz kişelse kişenin bür e |
Ey âlim, senin ayağında köstek var; bilgisiz ise, yürür; bilgisiz bir kösteklenirse, sen onun kösteğini sıkılaştır. |
6616 |
Elig sundum uş men biligni tilep, sözüg sözke tizdim şaşurdum ura |
işte ben bilgi isteyerek, ona el uzattım; sözü söze katarak, dizip, sıraladım. |
6617 |
Keyik tağı kördüm bu türkçe sözüg, anı akru tuttum yakurdum ara |
Bu türkçe sözü yabanî geyik gibi gördüm; onu yavaşça tuttum, aldatarak, kendime yaklaştırdım. |
6618 |
Sıkadım sevittim köñül berdi terk, takı ma beliñler birerde yere |
Okşadım, ısındırdım, çabucak bana gönül verdi; yine de ara-sıra ürküyor, korkuyor. |
6619 |
Sunup tutmışımça ederdim sözüg, kelü berdi ötrü yıparı bura |
Ele geçirdiğim gibi, sözü takip ettim; onun miski güzel kokular saçmağa başladı. |
6620 |
Köni sözledim söz irig hem açığ, köni sözni yüdgen ukuşluğ er e |
Sözü doğrîı söyledim, o sert ve acı oldu; doğru söze tahammül eden akıllı insandır. |
6621 |
Okığlıka artuk ağır kelmesün, özüm udri koldum aça hem yora |
Okuyana fazla ağır gelmesin, ben uzun-uzadıya izah ederek, özrümün bağışlanmasını istedim. |
6622 |
Köni sözde taştın sözüg söz teme, köni egri farkı ürüñli kara |
Doğru sözden başkasına söz deme; doğru ile eğri arasındaki fark beyaz ile siyah arasındaki fark gibidir. |
6623 |
Yıl (altmış iki) erdi tört yüz altmış iki bile, bu söz sözledim-men tutup cân süre |
Hayatımda bu sözleri söylediğim zaman, sene dört yüz altmış iki idi. |
6624 |
Tükel on sekiz ayda aydım bu söz, üdürdüm adırdım söz evdip tire |
Bu sözleri tam on sekiz ayda söyledim; sözleri toplayıp, derleyerek, seçtim ve ayırdım. |
6625 |
Yadım tü çeçek teg yıdı kin burar, ötündüm men itnü tükettim türe |
Çeşitli çiçekler yaygısı gibi, kokusu miske benzer; ben bunu düzene koyup, tamamladım ve her kesin istifâdesine arzettim. |
6626 |
Sözüg kim tüketür neçe sözlese, aka tınmaz erter bulaklar ara |
Ne kadar söylense bile, sözü kim tüketir, o pınarlar arasından durmadan akar, gider. |
6627 |
Ay yûsuf kerek sözni sözle köni, kereksiz sözüg kizle kılğa kor a |
Ey Yusuf, gerekli ve doğru sözü söyle; gereksiz sözü gizle, onun zararı dokunur. |
6628 |
Üküş sözlediñ söz suvı barmasun, üküş sözke yalkar bu yalñuk ire |
Sözü çok söyledin, dikkat et, tazeliğini kaybetmesin; çok sözden insan usanır ve bıkar. |
6629 |
İnançsız ajun kılkı irsel yayığ, ukuşluğ özindin yırak tur yıra |
Bu dünya itimâda şayan değildir; vefasız ve dönek huyludur; ey akıllı insan, ondan uzak dur, uzaklaş. |
6630 |
Sen emdi yapuştuñ bu dünyâğa berk, katığlan köñül mundın üzgil bura |
Sen şimdi bu dünyaya kuvvetle yapıştın; onunla alâkanı kesmeğe, gönlünü ondan çevirmeğe gayret et. |
6631 |
İmin bolma dünyâka artuk imin, bayatka sığınğıl katığ yalvara |
Bu dünyaya güvenme; sen çok daha emin olan Tanrıya sığın ve ona yalvar. |
6632 |
Üküş halknı ıdtı bu irsel ajun, köni yolda azdı kişi ked köre |
Bu vefasız dünya bir çok insanlardan yüz çevirdi; ne kadar insanlar doğru yoldan şaştılar, buna iyice dikkat et. |
6633 |
Saña ma itindi bezenip küler, ayı sevme azrakkına katğura |
Şimdi de senin için hazırlandı; süslenip, yüzüne güler; ona çok fazla bağlanma; gaflet içinde o kadar çok sevinip, gülme. |
6634 |
Neçe dünyâ yegli ajun begleri, ölüm tuttı bardı közi telmire |
Dünyaya nail olan nice cihan beylerini ölüm yakaladı ve onlar gözleri ile etrafından duâ dilenerek gittiler. |
6635 |
Yegitlik yava boldı isiz künüm, tüker bu tiriglik ökün kadğura |
Gençlik boşuna heder oldu, hayatıma yazık oldu; bu hayat tükenir, ıztırap çek, nadim ol. |
6636 |
Neçe miñ yaşasa âhir ölgülüg, neçe tirse dünyâ kalır arkara |
Binlerce sene yaşasan bile, sonunda nihayet öleceksin; dünyayı ne kadar toplasan da, bir gün bırakıp gideceksin |
6637 |
Saña ok sığındım bayat sen küdez, bu ğaf et usındın meni odğura |
Ey Tanrı, sana sığındım, sen kendin koru; bu gaflet uykusundan beni uyandır. |
6638 |
Uvutsuz kuluñ men yazukum telim, tüzünlük seniñdin kelür belgüre |
Ben utanmaz bir kulunum, günâhım çoktur; sen rahimsin, şefkat senden gelir. |
6639 |
Saña yazdı sendin küredi özüm, bu kün sığnu keldim saña yalvara |
Sana karşı günaha girdim, senden kaçtım; bugün yalvararak, tekrar sana sığınıyorum. |
6640 |
Negüke ınandıñ ayâ muñluğ öz, kayuka tayandıñ körür köz kör e |
Ey muhtaç vücût, neye inandın; göz göre-göre kime dayandın. |
6641 |
Yoluñ tüzgil emdi yorıkıñ köni, özüñ iki ajunda bulğıl töre |
Şimdi yolunu düzelt, doğru hareket et, her iki dünyada da baş köşeye geç. |
6642 |
Sevinçin süzilmiş bu dünyâ bütün, munı kod takı bir ajunka kör e |
Bu dünyanın her tarafı zevkle doludur; onu bırak, öteki dünyaya bak. |
6643 |
Tiliñ tıd boğuz yığ udıma üküş, közüñ yum kulak tu bir inçin tur a |
Dilini tut, boğazına hâkim ol, çok uyuma, gözünü yum, kulağını tıka ve böylece huzur içinde yaşa. |
6644 |
Yâ rab yarlıkağıl kamuğ mü’minığ, telim rahmetiñdin tükel turğura |
Ey rabbim, bütün müminleri affet; bol rahmetini onlardan esirgeme. |
6645 |
Tegür savçımızka tümen miñ selâm, tüzü tört eşiñe takı ertüre |
Peygamberimize ve onun dört arkadaşına da binlerce selâm ulaştır. |