@𝕏
Türk Bitig

Öğdülmiş Odgurmış'a Ziyâfete Gitmek Âdabını Söyler

  1. Öğdülmiş Odgurmışka Aşka Barmak Törüsin Ayur
    Öğdülmiş Odgurmış'a Ziyâfete Gitmek Âdabını Söyler
  2. Yanut berdi ögdülmiş aydı bu ma, kereklig-turur bu kadaş aysa ma
    Öğdülmiş cevap verdi ve : — Ey kardeş, bu da izah edilmesi gereken bir şeydir — dedi —
  3. Üküş törlüg ol bu okığu kişi, telim törlüg ol bu konukluk aşı
    Çağıran kimseler muhtelif sınıf ve tabakalara mensup olduğu gibi, ziyafetler de türlü-türlü olur.
  4. Olarda birisi küdenke aş ol, ya sünnet aşı ya toğursa oğul
    Bunlardan biri — düğün ziyafetidir, biri de—ya bir oğlun doğumu sünneti dolayısiyle verilen ziyafettir.
  5. Ya iş tuş okığay ya koldaş adaş, uluğ ya kiçig tut yakın ya kadaş
    Birde eş, dost yahut arkadaş, ahbap, büyük veya küçük, yakın veya veya kardeş ziyafete çağırır.
  6. Yoğ aşı bolur ya ölüg atıña, ya ol at bulup aş berür yatıña
    Yahut bir ölü için yapılan yog aşı olur yahut biri bir rütbe alınca, başkalarına ziyafet çeker.
  7. Bularda kayu erse aş suv yegü, anı teñle barğu azu barmağu
    Bu ziyafetlerden hangisine gitmek ve hangisine gitmemek icap ettiğini bilmek lâzımdır.
  8. Adaş koldaş ardaş kadaş aşları, bolur erse körgü barıp işleri
    Arkadaş, dost, ahbap ve kardeş ziyafetleri olursa, oraya gidip eşi, dostu görmelidir.
  9. Turu bergü aşta körüp yat bazığ, aş içgü tegiri üküş ya azığ
    Ziyafette bilhassa yat ve yabancılara itina göstermeli, yiyecek ve içeceğin az veya çok dağıtılmasına dikkat etmelidir.
  10. Yakın koşnı aşnı aş itse saña, azu teñrilik iş okısa toña
    Yakın komşu senin için bir ziyafet verir yahut âhiret kardeşin seni davet ederse, ey yiğit,
  11. Olarka yeme bar küdezgil köñül, sevindür olarnı sevin ay oğul
    Onlara git, gönüllerini kırma, onları sevindir ve kendin de sevin, ey oğul.
  12. Kalı itseler aş saña oğrayu, ol aşka yeme bar sevindür yeyü
    Eğer senin için bir ziyafet çekerlerse, o ziyafete de git, yemeklerini yiyerek, onları memnun et.
  13. Apañ munda taştın bolur erse aş, añar barmasa yeg köñül bolğa baş
    Bunların dışında başka ziyafetlere davet ederlerse, bunlara gitmemek daha iyidir, gönlün yaralanır.
  14. Yazım ya yitim bolğa oldruğ turuğ, yavuz bolğa köñlüñ ay edgü uruğ
    Oturma yerleri yarım-yamalak olur, duracak yeri bulunmaz, ey asîl nesepli insan, kalbin kırılır.
  15. Ya esrük tütüş kılğa ahsumlağay, aşıñ siñmegey tek köñül ağrığay
    Ya ziyâfettekiler sarhoş olup, kavga ederler, yediğin içine sinmez, sâdece canın sıkılır.
  16. Kamuğ bir todum yem aş içgü üçün, özüñni uçuz kılmağıl sen küçün
    Bir doyumluk bu' yiyecek ve içecek için, kendini zorla itibardan düşürme.
  17. Negü ter eşitgil boğuz tıdğuçı, özi boğuzıña erk bolup tutğuçı
    Boğazına hâkim olan ve icap ettiği zaman kendisini yemekten men' edebilen insan ne der, dinle.
  18. Boğuzuñ küdez bolma erniñ eli, bu boğuzuñ üçün bolma yalñuk kulı
    Boğazını gözet ve aşağılık insan olma, bir boğaz için, insanların kulu durumuna düşme.
  19. Telim kördüm emdi ağır bolmış er, tıdumadı boğuzı üçün boldı yer
    Şimdiye kadar itibarda bulunmuş bir çok kimseleri gördüm, boğazlarına hâkim olmadıkları için, toprak ölup-gittiler.
  20. Üküş kördüm ilde bedümiş erig, bulun kıldı boğuzı töşendi yerig
    Memlekette yükselmiş bir çok insan gördüm, boğazlarının esiri oldular ve toprağa düştüler.
  21. Telim baynı kördüm boğuz bulnadı, özi boldı müflis çığaylık yedi
    Bir çok zenginler gördüm, boğazlarının esiri oldular ve böylece iflâs ederek, tekrar fakirliğe düştüler.
  22. Boğuzka bulun bolma boğuzı uluğ, boğuzka bulun bolsa bolmaz yuluğ
    Boğazın esiri olma, ey boğazına düşkün adam, bağazın esiri olursan, bir daha bu esaretten kurtulamazsın.
  23. Kayu törlüg aşka barır erse sen, edeb birle aş ye bilir erse sen
    Hangi ziyafette olursa-olsun, yemek yerken, mümkün olduğu kadar, edep dâiresinde hareket et.
  24. Törü bilmez ögsüz kılıksız kişi, törülüg kişi körse yañlur başı
    Usûl bilmez, akılsız ve nasıl hareket edeceğini bilmeyen kimseler, usûle vâkıf insanları görünce, şaşırır-kalırlar.
  25. Seniñde uluğ aşka sunsa elig, sen ötrü elig sun bu ol kör bilig
    Senden büyük yemeğe başladıktan sonra, sen elini uzat, bak, âder böyledir.
  26. Oñ elgiñ bile sun bayat atı ay, yegü üdregey hem özüñ bolğa bay
    Yemeğe sağ elini besmele ile uzat, böylece yemeğin bereketi artar, sen de zengin olursun.
  27. Kişi utrukı türmek alma tigü, öz utru negü erse alğu yegü
    Başkasının önündeki lokmalara dokunma, kendi önünde ne varsa, onu al ve ye.
  28. Bıçak tartma anda kötürme süñük, ayı bolma kovdaş ne silkim sepük
    Sofrada bıçak çıkarma ve kemik sıyırma, çok obur olma ve pek de sünepe oturma.
  29. Neçe me tok erse yeyü turğu aş, kişi aş kişike körü ber kadaş
    Ne kadar tok olursa-olsun, insan ikram edilen yemeği reddetmemelidir, ey kardeş, yemeği adamına göre ikram et.
  30. Yegü alsa tişle uşak tançula, işig aşnı ürme sen ağzıñ bile
    Yemeği alınca, ısır ve ufak-ufak çiğne, sıcak yemeği ağzın ile üfleme.
  31. Yer erken aşığ türtme tirki öze, kişi körki buzma kılınçıñ tüze
    Yemek yerken, sofra üzerine sürünme, insanların huzurunu kaçırma, hareketine dikkat et.
  32. Törüsüzlük ol bu törüçe yorı, törüsüz kişiler kişike korı
    Bütün bunlar usûl bilmezlikten ileri gelir, usûle uygun hareket et, usûl bilmeyen insanların başkalarına zararı dokunur.
  33. İdi yakşı aymış törülüg kişi, törü bilse yalñuk bulur tör başı
    Usûl bilen kimse çok güzel söylemiş, insan usûl bilirse, baş-köşeye geçer.
  34. Kamuğ neñke öñdi törü bar sözi, törü tüz yorıtsa yarur er yüzi
    Her şeyin usûlü, âdap ve erkânı vardır, usûlü tam olarak tatbik eden kimsenin yüzü güler.
  35. Kılıksız törü öñdi bilmez kişi, kişike katılsa itilmez işi
    Usûl, âdap ve erkânı bilmeyen kimse insanlara katılırsa, işinde muvaffak olamaz.
  36. Aşığ tatğanu ye sen elgiñ sunup, seni körse evlik sevinsün turup
    Yemeğe elini uzat, haz ve arzu ile ye, ev hanımı, seni görerek, memnun olsun.
  37. Kişi emgek ıdsa saña itse aş, yava kılma emgek anı kılma baş
    însan zahmet edip, sana ziyafet hazırlarsa, bu zahmeti boşa çıkarma, onun hatırını kırma.
  38. Köni sözlemiş körse köñli oduğ, sözi körse mani berür tü boduğ
    Gönülü uyanık insan çok doğru söylemiş, dikkat edersen, onun sözü çok renkli ve manalıdır.
  39. Kişi köñli yuvka sırınçğa sanı, idi ked küdez sınğa serme anı
    insanın gönülü incedir, o bir sırçaya benzer, ona çok dikkat et, kaba söz söyleme, kırılır.
  40. Serilse kişi köñli kitti tatığ, yakınlık kesildi yıradı asığ
    İnsanın gönülü kırılırsa, işin tadı kaçar, yakınlık uzaklaşır ve ondan faydalanmanın arkası kesilir.
  41. Yakınlık tilese küdezgil köñül, köñül sınsa killi yakınlık tüñül
    Yakınlık istersen, gönülü gözet, gönül kırılırsa, yakınlık gider ve bil ki, artık o senin dostun değildir.
  42. Aşığ teñleyü ye yeme aş üküş, maña mundağ aydı ukuşluğ küsüş
    Yemeği ölçülü ye, çok fazla yemek yeme, akıllı ve aziz insan bana böyle dedi.
  43. Üküş yeglilerniñ aşı yeg bolur, aşı yeg kişi tutçı iglig bolur
    Çok yiyenlerin yemeği hazmolunmaz, yemeği iyi hazmedemeyen kimseler dâima hasta olurlar.
  44. Boğuzdın kirür ig boğuzuğ küdez, aşığ teñleyü ye yegü içgü az
    Hastalık boğazdan girer, boğazı koru, yemeği ölçü ile ye, insan her vakit az yeyip, az içmelidir.
  45. Bu ığ tutsa terkin kişig yavrıtur, anı emlemese ölüm tavratur
    insana bir hastalık gelirse, onu derhâl kuvvetten düşürür, tedavi edilmezse, ölüm koşar-gelir.
  46. Yeme yakşı aymış otaçı hakim, hakimler sözini yavuz tigli kim
    Tabip hakîm de çok güzel söylemiş, hakimlerin sözüne kim fena diyebilir.
  47. Ölümdin yumuşçı ig ol aşnusı, kişi igledimü ölüm koşnısı
    Hastalık ölümün ilk habercisidir, insan hastalandımı, ölüm yanı başındadır.
  48. Belâ mihnet ol ig ölüm tutğakı, ölümde tatığ yok azu yakşısı
    Hastalık belâ ve mihnettir ve ölümün öncüsüdür, ölümün zevki yoktur, onun iyisi olmaz.
  49. Kişi-men tegüçi apa oğlanı, isig tumlığığ bilgü adra anı
    Ben insanım — diyen âdem-oğlu sıcağı ve soğuğu ayırt edebilmelidir.
  50. Tadu bilgü aşnu yaraşık yese, taduka yaraşmaznı kodğı usa
    Uygun olan şeyleri yemek için, önce tabiatı bilmeli, tabiata uygun olmayan yemeklere mümkün mertebe yanaşmamalıdır.
  51. İsig artsa terkin soğık iç öze, soğık artar erse isigin tüze
    Sıcaklık fazlalaşırsa, üzerine derhâl soğuk bir şey içmeli, soğukluk fazlalaşırsa, onu sıcak ile tâdil etmelidir.
  52. Yegit erse yaşıñ yaz erse yılıñ, soğık işke tutğıl üşütür kanıñ
    Yaşın genç ve ömrün bahar yıllarında ise, soğuk şeyler kullan, kanın bunları ısıtır.
  53. Yaşıñ kırkta keçse kün ay erse küz, isig neñ bile sen özüñ tabı tüz
    Yaşın kırktan fazla ve mevsim son bahar ise, tabiatini sıcak şeyler ile tanzim et.
  54. Yaşıñ erse altmış üdüñ erse kış, isig işke tutğıl soğık kılma iş
    Yaşın altmış ve vaktin de kış ise, sıcak şeyler kullan, soğuk şeyler ile arkadaşlık etme.
  55. Kuruğ tumlığ artsa isig öl anut, bu iki añar kılğa evre yanut
    Kuruluk ve soğukluk fazlalaşırsa, sıcak ve yaş şeyleri hazır tut, bu ikisi onlara karşı koyar.
  56. Bu öl tumlığ artsa saña kılsa yas, isigin kuruğun anı yandru bas
    Bu yaşlık ve soğukluk fazlalaşır ve sana zarar verirse, sıcak ve kuru şeyler ile onları karşıla.
  57. Taduñ tumlığ erse isigin küçe, isig erse tumlığ yeyü tur içe
    Tabiatın soğuk ise, onu sıcakla kuvvetlendir, sıcak ise, soğuk şeyler ye ve soğuk şeyler iç.
  58. Kalı samduy erse taduñ belülüg, isigli soğıklı ara bir ülüg
    Eğer tabiatın kat'î olarak ılık ise, onu, sırasına göre, sıcak ve soğuk şeyler ile besle.
  59. Bu yañlığ küdezgil taduñnı köni, esen bolğa inçin tiriglik küni
    Tabiatini bu şekilde tanzim et, hayatın huzur ve sıhhat içinde geçer.
  60. Negü ter eşitgil otaçı sözi, munıñ manisi uk tirilgil kozı
    Tabip ne söylemiş, dinle, bunun mânasını anlayarak yaşa, kuzum.
  61. Özüñ tabını men ayayın yora, kızıllı sarığlı ürüñli kara
    Ben senin tabiatini izah edeyim, bu ya kızıl, sarı, ak veya kara olur.
  62. Bularda birisi biriñe yağı, yağusa yağıka yağı adrara
    Bunlardan her biri diğerlerine düşmandır, düşman düşmana yaklaşınca, bu renkler ile ayırt edilir.
  63. Ukuşluğ kerek öz taduğ teñlese, yaraşık ne erse anı ok yese
    Tabiati mutedil tutmak için, insanın akıllı olması gerektir, uygun olan ne ise, ancak o şeyler yenmelidir.
  64. Kişi yılkı birle adırtı bu ol, taduka yaraşık yese ay oğul
    İnsan ile hayvan arasındaki fark, tabiate uygun şeyleri yemekle belli olur, ey oğul.
  65. Negü ter eşit emdi kökçin sakal, uka bar munı sen turu kalma kal
    Şimdi ak-sakal ne der, dinle, bunu anlamağa çalış ve ihtiyarlığında şaşırma.
  66. Kişi kırk yaşap öz tadu bilmese, tükel yılkı ol bu neçe sözlese
    İnsan kırk yaşına gelir ve kendi tabiatini bilmezse, nutuk sahibi olmasına rağmen, o tam bir hayvandır.
  67. Sınayu körü bilmese er bilig, kişike samağu anı ay silig
    Tecrübe ve görgüsünden bilgi edinmeyen kimseyi insandan saymamalı, ey temiz kalpli insan.
  68. Başında keçip er yorık tüzmese, köni sözlemiş boldı yılkı tese
    Tecrübelerine rağmen, hareketini tanzim edemeyen kimseye "hayvan" derlerse, doğru söylemiş olurlar.
  69. Üd üdlek keçip bolmasa er bügü, kişi tep atamağu yılkı tegü
    Zaman geçtiği hâlde, hikmet sahibi olmamış ise, ona "insan" değil "hayvan" demelidir.
  70. Körü barsa yakşı ayur emçiler, aşığ az yese er esenin küler
    Dikkat edersen, tabipler çok iyi söylemişler : insan yemeği ne kadar az yerse, o kadar sıhhatli ve neşeli olur.
  71. Esenlik tilese kör igsizlikin, az atlığ otuğ ye tiril ay tigin
    Dâima sıhhatte kalmak ve hiç hasta olmamak istersen, "az" adlı ilâç ye ve öyle yaşa, ey bey-zâdem.
  72. Öz inçlik tilese ereji uzun, til atlığ etig ye tiril ay tüzün
    Uzun zaman huzur içinde ve rahat yaşamak istersen, "dil" adlı eti ye ve öyle yaşa, ey temiz kalpli insan.