Orhun Yazıtları

Orhun Yazıtları Sözlüğü

Bu mini sözlük, Orhun Yazıtları metinleri'nde geçen kelimelerin bir kısmını içerir.

  1. : aç, karnı aç, acıkmak
  2. ADRIL > AYRIL : ayrılmak
  3. AGI, AĞI : ipek, ipekli kumaş giysiler
  4. ALKINMAK : eriyip tükenmek, yok olmak
  5. ALTMAK : alta (aşağıya) inmek
  6. AMTI : imdi > şimdi
  7. ANCA : anca, öyle, böyle
  8. ANDA : o anda, oracıkta
  9. AÑIG > ANYI : kötü, fena
  10. ANTAG : On[un]dek, o gibi, öyle, öylece
  11. ANTAGININ : öyle olduğun için
  12. APA : ata, ecdat
  13. AR- : aldatmak ARTUR- : aldanmak
  14. ARTI : artı, fazla, çok
  15. ARILMAK : tükenmek, yok olmak, mahvolmak
  16. ARKIŞ : mal kervanı
  17. ARKUK : aksi, inatçı
  18. ARMAKÇI : aldatıcı, hileci
  19. ASRA : ast, alt, altta, aşağıda
  20. AŞSIZ : aşsız, aç, yiyeceği olmayan
  21. AT : ad, isim
  22. ATEŞ-SU : ateş-su gibi, zıt, birbirine düşman, hasım
  23. ATI : yeğen, kardeş çocuğu
  24. ATLIG : atlı, süvari
  25. AYMAK : söylemek, demek
  26. AYGIÇ > AYGUÇ : sözcü, danışman, vezir
  27. AZKIÑA : az, azıcık
  28. AZU : acaba
  29. BALIK : şehir
  30. BAR : var, mevcut
  31. BARMAK : varmak, gitmek
  32. BARK : Anıt, anıt mezar
  33. BAY : zengin, varlıklı kişi
  34. BAZ : alt, altta, altında BAZ KILMAK : kendine bağlamak, emrine bağlamak
  35. BEG : bey BEGLİK : bey olacak, bey olmaya lâyık
  36. BENGÜ : sonsuz, ebedi
  37. BERİ : Güney, sağ taraf
  38. BEZE, BEZECİ : süs, süsleyici
  39. BİRİ : beri, güney, sağ taraf
  40. BİŞÜK : beşik, aynı beşikte yatan, akraba
  41. BİTİG : yazı BİTİMEK : Yazmak
  42. BOD : boy, kavim
  43. BODUN > BOYUN : boy, halk, millet
  44. BOLUNG : yan, taraf
  45. BOŞGURMAK : öğretmek, eğitmek, tembihlemek, akıl vermek
  46. BÖRİ > BÖRÜ : kurt, canavar
  47. BÖDGE : bu çağda (bu ödge)
  48. BUÇEGÜ : bu üçü (bu üçegü)
  49. BUŊ > BUNG : tasa, dert, sıkıntı BUŊSUZ : dertsiz
  50. BUŊALMIŞ : bunalmış, dertli
  51. BUYRUK : buyuran kişi, komutan
  52. ÇABIŞ : çavuş, komutan
  53. ÇIGANY : yoksul, fakir
  54. DEMİRKAPI : Özbekistan'da Derbent geçidi
  55. DİRİLMEK : derilmek, toplanmak
  56. DORUK : ince, zayıf
  57. EÇİ : ağabey, büyük erkek kardeş
  58. EÇÜ : amca, baba kardeşi
  59. EDGÜ > EYGÜ : iyi EDGÜTİ : iyice
  60. ERİNÇ : gerçek, doğru, şüphesiz, belli
  61. ERK, ERKLİ : güç, güçlü, hür
  62. ERMEK : yaşamak, var olmak
  63. GERİ > KİRÜ : geri, arka, batı, güneşin battığı yön
  64. IÇGIN ETMEK : bırakmak, kaybetmek, terketmek
  65. IBRIK : bir ırmak
  66. ID- : göndermek
  67. IDUK : kutsal
  68. IGAR : güçlü, kudretli
  69. İÇGER : bağımlı kılmak
  70. İÇİKMEK : bağlanmak, teba olmak
  71. İÇRE : içte, içerde
  72. İDİ : hiç, hiç etmek, yok etmek, asla
  73. İGİD : besleyip doyurmak
  74. İL, EL : yurt, ülke, vatan, toprak
  75. İLBAŞI : ilbaşı, yönetici, idareci, vali
  76. İLGERÜ : ileri, doğu, güneşin doğduğu yön, ön taraf
  77. İLLİ : illi, vatan sahibi
  78. İLSİREMEK : ilsiz, yurtsuz, vatansız kalmak
  79. İNİ : küçük erkek kardeş
  80. İŞGİTİ : ipek, ipekli kumaş
  81. İŞİLİK, EŞİLİK : eşlik, hanımlık, eş olacak kız
  82. İTMEK, İTİNMEK : etmek, düzen etmek
  83. KABIŞMAK > KAVUŞMAK : kavuşmak, birleşmek, bir araya gelmek
  84. KADIRKAN YIŞ : Çin'in kuzeyinde İç Moğolistan vilayetinin Hingan (Khingan) dağları bölgesi.
  85. KAGAN : kağan, han, hükümdar
  86. KAĞANSIRAMAK : kağansız kalmak
  87. KALISIZ : kalısız, eksiksiz, geride kimse kalmadan
  88. KAMAG > KAMU : tümü, hepsi, herkes
  89. KAMŞAMAK : kamşamak, titremek, gevşemek
  90. KAN : han, kağan
  91. KAŊ > KANGIM : baba, babam
  92. KATIGDI : katıca, sağlamca
  93. KATUN : kadın, hatun
  94. KEREKÜLÜG : çadırlı, otağlı
  95. KERGEK : gerek, ihtiyaç, yok olmak
  96. KEYİK : geyik, yaban hayvanı
  97. KİÇİG : küçük, az, pek az
  98. KID > KIY : kıymak, acımak
  99. KİKŞÜR- : kışkırtmak, birbirine düşürmek, arayı açmak
  100. KILINMAK : yapılmak, yaratılmak, doğurulmak
  101. KIŞ- : kılmak, yapmak, yaratmak
  102. KİSRE : sonra
  103. KITAY : Çin, Çinliler
  104. KIYMAK : emretmek, orduyu komuta etmek
  105. KOD > KOY : koymak, bırakmak, terketmek
  106. KÖLEK : gölek, gölet, küçük göl
  107. KOÑ > KONY : koyun
  108. KONÇUY : Kağan kızı, sultan
  109. KONTUR > KONDUR : konmak, kondurmak, yerleştirmek
  110. KÖR- : gör, görmek, başkasına görmek, bağımlı olmak, teba olmak
  111. KÖTÜR- : götürmek, kaldırmak, yükseltmek
  112. KUBRATMAK : derleyip toparlamak, bir araya getirmek
  113. KÜ > KÜLÜG > KÜLÜ : ün, ünlü, namlı, şanlı, şöhretli
  114. KÜNG : Cariye
  115. KÜREG : kaçak
  116. KÜRLÜG : aldatıcı, aldatan
  117. KUT : baht, talih
  118. KUTAY : ipekli kumaş, atlas kumaş
  119. KUZ : kuzey
  120. LAĞZIN : domuz
  121. MEN : ben
  122. NEŊ > MENG : hiç, hiç de
  123. OÇUK : ocak
  124. ÖD : zaman
  125. ÖG > ÖK : ana, anne ÖKSÜZ : anasız, annesiz
  126. ÖĞİRMEK : mutlu, memnun olmak
  127. OĞLAN : evlat, çocuk (erkek-kız ayırmaz)
  128. ÖĞLEŞMEK : Anlaşmak, sözleşmek
  129. OĞUŞ : soy, evlatların soyu
  130. ÖGÜZ : nehir, ırmak
  131. ÖK : hep, pekiştirme edatı
  132. OKSUZ : örgütsüz, teşkilatsız, düzensiz
  133. ÖKÜNMEK : pişman olmak, uyanmak, yanlıştan dönmek
  134. ÖKÜŞ : epey, pek çok, fazla
  135. OLUR > OTUR : oturmak, tahta oturmak
  136. ÖLÜR- : öldür, öldürmek
  137. ÖMEZ : umursamaz
  138. ÖŊDÜN : ön, önden, doğu, doğudan
  139. ÖŊRE : ön, önde, doğu, doğuda
  140. ORTU : orta
  141. OT > OD : ateş (od, odun, odcak>ocak, otaş>ateş
  142. ÖTÜNÇ : rica, talep
  143. ÖTÜNMEK : söylemek, anlatmak, rica etmek
  144. ÖYÜR > ÖYMEK : anlatmak, öğretmek, tembih etmek.
  145. ÖZ, ÖZÜM : özüm, kendim
  146. SAB > SAV : söz, sav, haber
  147. ŞAD : yüksek bir unvan
  148. SAKINMAK : sakınmak, düşünmek
  149. SANÇMAK : savaşta yenmek, bozguna uğratmak
  150. ŞANTUNG : Şantung ovası, Çin - Pekin'in güneyindeki çok geniş ova
  151. SAV : sav, söz SAVÇI : savcı, sözcü
  152. SAYU : her
  153. SEMİZ : semiz, iri, acar
  154. SENGÜN : paşa, ordu komutanı
  155. SIGIT > SIĞITÇI : yas, ağlayıcı, yasçı, ölü için yas tutanlar
  156. SIGTAMAK : ağlamak, göz yaşı dökmek, yas tutmak
  157. SIMAK : kırmak, söz kırmak, gönül kırmak
  158. SINGAR : kez, defa, kat
  159. SİNGİLİ : kızkardeş
  160. SUB > SUV : su
  161. SÖKÜR- : çöktürmek, diz çöktürmek
  162. : asker, ordu
  163. SÜÇ, SÜÇİ : hoş tatlı [sözler]
  164. SÜÇİG : tatlı, hoş
  165. SÜLE > SÜLEMEK : ordu / asker sürmek, sefer etmek
  166. SÜŊÜŞ > SÜNGÜ[Ş] : süngüşmek, savaşmak, savaş
  167. TABGAÇ : Tavgaç halkı, Çinliler
  168. TABIŞGAN : tavşan
  169. TAGIK- : dağa çıkmak
  170. TALUY : deniz, okyanus
  171. TAP, TAPA : yana, tarafa
  172. TAŞ (I) : dış, dışarı TAŞ (II) : taş, mezar taşı
  173. TAŞIKMAK : dışarı çıkmak, yola çıkmak, orduyu sefere çıkarmak
  174. TAŞRA : dışı, dışarı, dışarıda
  175. TE > Tİ > DE : demek, söylemek, anlatmak
  176. TEBLİG : aldatıcı, hilekâr
  177. TEG > DEK, TEGİ > DEĞİN : dek, değin, gibi, kadar, değmek, düşman ordusuna temas etmek
  178. TEGRE : daire, çevre, çepeçevre
  179. TEŊRİ > TANRI : Tanrı, gökler, sema
  180. TEZMEK : kaçmak
  181. TIŊLA > DİNLE : dinlemek, kulak vermek
  182. TİRGÜR- : yaşatmak, canlandırmak
  183. TİRİL > DERİL : derilmek, toplanmak
  184. TİRKİŞ : kervan, kafile
  185. TİZLİG : dizli (sağlam, dirençli, dayanıklı)
  186. TOD > DOY : doymak
  187. TONGTAMIŞ : yerebakan, başı eğik, ezik hal.
  188. TÖPÜ : tepe
  189. TOPUL- : delmek
  190. TOR- : açlıktan ölmek
  191. TÖRÜ : töre, yasa
  192. TÖRÜMEK : türemek
  193. TORUK > DORUK : zayıf, cılız
  194. TUG- : doğmak
  195. TÜKETİ : tüketmek, bitirmek, baştan sona, tamamıyla
  196. TÜMEN : onbin, orduda tümen
  197. TÜN > DÜN : gece, geceleyin (tünemek)
  198. TÜZ : düz, denk, uyumlu, barışık
  199. TÜZSÜZ : düz olmayan, uyumsuz
  200. TÜZÜL > DÜZÜLMEK : düzleşmek, denkleşmek, anlaşmak, barışmak
  201. UÇMAK / UÇA VARMAK : [ruhu] uçmak, uçuvermek, ölmek, ölüvermek
  202. ÜÇÜN : için
  203. UÇUZ : kolay
  204. UDI > UYU : uyumak
  205. UDMAK > UYMAK : uymak, izlemek, ardından gitmek
  206. UDUZ- : sevk etmek
  207. UDUZMAK > UYUZMAK : [Orduyu] yönlendirmek, yönetmek
  208. UGUŞ : soy-sop, kabile, kavim
  209. ÜGÜZ : ırmak
  210. ÜKÜŞ : çok
  211. ULAYU : önce; ve
  212. ULUG : ulu, büyük, lider
  213. ÜLÜG > ÜLÜĞÜM : bölük, ordu bölüğü
  214. URI : erkek evlat, soy, erkek soyu
  215. URUGSIRATMAK : erkek evlatsız, soysuz bırakmak, soyunu kurutmak
  216. ÜZ > ÜZMEK : kırmak, kesmek, koparmak
  217. ÜZE : üzerine, üzerinde
  218. VURMAK : vurmak, taşa vurmak, taşa yazmak
  219. YABGU : idareci, yönetici, vali
  220. YABIZ-YAVUZ : kötü, berbat
  221. YABLAK-YAVLAK : kötü, fena, sefil
  222. YADAG : yaya, piyade
  223. YAĞI : güşman, düşman ordusu, hasımlar
  224. YAĞILMAK : katılmak, dahil olmak (yığılmak)
  225. YAGIZ : kara
  226. YAGUK : yakın
  227. YAGUT- : yaklaştırmak
  228. YALAŊ : çıplak
  229. YAÑ > YANY : yaymak, dağıtmak, bozguna uğratmak
  230. YAN : yan, taraf
  231. YANA : yine, yeniden
  232. YANMAK : yoldan geri dönmek
  233. YARAK : yarıcı, kesici şey, kılıç, silah.
  234. YARAKLI : kılıçlı, eli kılıçlı asker, düşman askeri.
  235. YARLIKAMAK : [Tanrı] buyurmak
  236. YAZI : yazı, ova
  237. YAZINMAK : Yabancılaşmak, düşmanlaşmak
  238. YEGİRMİ : yirmi
  239. YELMEK, YELİVERMEK : hızlanmak, koşmak, acelece gitmek
  240. YEME : yine, da / de
  241. YETİ YEGİRMİ : on yedi, (17)
  242. YETİ YÜZ : yedi yüz, (700)
  243. YİG : yeğ, daha iyisi YEĞLEMEK daha iyisini seçmek
  244. YILKI : atlar, at sürüsü
  245. YIRI : kuzey, sol taraf
  246. YIŞ > YAŞ : Otlak, yurt tutulan topraklar
  247. YIŞ : yayla, dağ
  248. YİME : Yine
  249. YİMŞAK : yumuşak
  250. YİNÇGE : ince
  251. YİT- : kaybolmak, yitmek
  252. YİTÜR- : yitirmek, kaybetmek
  253. YOG > YUĞ : yok olmak, ölüm
  254. YOGÇI > YUĞCU : yuğ töreni yapan, ölen kişi için yas tutanlar, yasçı
  255. YOGLA > YUĞLAMAK : yuğ (ölüm) töreni yapmak, ölen için yas tutmak
  256. YOGUR- : nehir geçmek, aşmak
  257. YOL- : yol, kez, defa
  258. YONGŞURMAK > YOŊAŞUR : çekiştirmek, kışkırtmak, kavga ettirmek
  259. YORI > YÜRÜ : yürümek, gitmek, yaşamak, var olmak, hayatta olmak, ilerlemek
  260. YÜGERÜ : yukarı, yukarıya
  261. YÜĞÜRMEK : kanı veya teri akmak
  262. YÜKÜNDÜRMEK : eğdirmek, baş eğdirmek, secde ettirmek
  263. YUTUZ : eş, karı
  264. YUYKA : yufka, ince