26/91 - Şems (gün/güneş) Suresi (15 ayet)

وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ(١) (1) Yemin olsun, güneşe ve kuşluğuna;
وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙۖ(٢) (2) Işığı onun ardından geldiğinde aya;
وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙۖ(٣) (3) Onu (dünyayı) aydınlattığında gündüze;
وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙۖ(٤) (4) Onu karanlıkla örttüğünde geceye;
وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ(٥) (5) Göğe ve onu kurana;
وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙۖ(٦) (6) Yere ve onu yayıp döşeyene;
وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙۖ(٧) (7) Nefse ve onu (insanın özü olarak) şekillendirip düzenleyene;
فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ(٨) (8) Ona kötü ve iyi olma kabiliyetlerini verene!
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙۖ(٩) (9) Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir.
وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَاۜ(١٠) (10) Onu arzularıyla baş başa bırakan da ziyan etmiştir.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوٰيهَاۙۖ(١١) (11) Semûd kavmi, hak tanımazlığı yüzünden (peygamberini) yalanladı.
اِذِ انْبَعَثَ اَشْقٰيهَاۙۖ(١٢) (12) En azılısı cüretle ileri atıldığında;
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللّٰهِ نَاقَةَ اللّٰهِ وَسُقْيٰيهَا۠(١٣) (13) Allah’ın elçisi onlara, "Allah’ın (mûcize olarak) verdiği deveye ve onun su hakkına dokunmayın" demişti.
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَاۙۖ فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوّٰيهَاۙۖ(١٤) (14) Fakat onlar ona inanmayıp deveyi kestiler. Bunun üzerine rableri, günahları sebebiyle onlara ardı arkası kesilmez felâketler göndererek hepsini helâk etti.
وَلَا يَخَافُ عُقْبٰيهَا(١٥) (15) O, yaptığının sonucundan korkacak değildir.