36/86 - Târık [yıldızı] Suresi (17 ayet)

وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ(١) (1) Andolsun gökyüzüne ve gece çakıp görünene!
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الطَّارِقُۙ(٢) (2) O, gece çakıp görünen nedir bilir misin?
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ(٣) (3) Karanlığı delen yıldızdır.
اِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۜ(٤) (4) Hiç kimse yoktur ki, başında bir gözetleyeni bulunmasın.
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَۜ(٥) (5) İnsan neden yaratıldığına bir baksın.
خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ(٦) (6) O, atılan bir sudan yaratıldı.
يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَٓائِبِۜ(٧) (7) O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar.
اِنَّهُ عَلٰى رَجْعِه۪ لَقَادِرٌۜ(٨) (8) Şüphesiz Allah onu (öldükten sonra) tekrar yaratmaya elbette kādirdir;
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَٓائِرُۙ(٩) (9-10) Bütün sırların ortaya dökülüp de insanın ne bir gücü ne de yardımcısının bulunacağı gün.
فَمَا لَهُ مِنْ قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍۜ(١٠)
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الرَّجْعِۙ(١١) (11-13) Andolsun içindekilerin gidip geldiği semaya ve bitkiyle yarılan yere ki Kur’an (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür.
وَالْاَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِۙ(١٢)
اِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌۙ(١٣)
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِۜ(١٤) (14) O asla bir şaka değildir.
اِنَّهُمْ يَك۪يدُونَ كَيْداًۙ(١٥) (15) Onlar bir tuzak kuruyorlar;
وَاَك۪يدُ كَيْداًۚ(١٦) (16) Ben de bir karşı plan hazırlıyorum.
فَمَهِّلِ الْكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْداً(١٧) (17) Sen o inkârcılara süre ver, onlara biraz zaman tanı.