Osmanlıca

Osmanlıca Sözlük F-J

Osmanlıca sözlük, Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi yazışma ve edebiyat dilinden geniş kapsamlı bir kelimeler dizinidir.

  1. F
  2. fa'âl (ar) فعال hareketli, çalışkan.
  3. fa'âliyyet (ar) فعاليت hareketlilik, çalışma.
  4. fâcia (ar) فاجعه 1.acıklı olay. 2.felaket. 3.dram.
  5. fâciât (ar) فاجعات 1.acıklı olaylar, facialar. 2.felaketler.
  6. fâcir (ar) فاجر 1.günah işleyen. 2.karşı cinse düşkün olan.
  7. fağfur (far) فغفور Çin imparatoru.
  8. fağfûrî (far) فغفوری çini.
  9. fahâmet (ar) فخامت 1.yücelik, ululuk. 2.kıymet.
  10. fahhâr (ar) فخار övüngen.
  11. fâhir (ar) فاخر 1.değerli. 2.şerefli, onurlu.
  12. fâhiş (ar) فاحش 1.aşırı. 2.büyük. çirkin, kötü.
  13. fâhişe (ar) فاحشه fuhuş yapan kadın.
  14. fâhişehane (A.-F.) خانه فاحشه genelev.
  15. fahr (ar) فخر övünç, kıvanç.
  16. fahrî (ar) فخری 1.onursal. 2.ücret almadan, kendi isteğiyle
  17. fahşâ (ar) فحشا fuhuş.
  18. fâhte (ar) فاخته güvercin, yaban güvercini.
  19. fahûr (ar) فخور övüngen.
  20. fâide (ar) فائده yarar, kazanç, fayda.
  21. fâidebahş (A.-F.) بخش فائده yararlı, faydalı.
  22. fâik (ar) فائق üstün.
  23. fâikiyyet (ar) فائقيت üstünlük.
  24. fâil (ar) فاعل 1.yapan. 2.özne. 3.etkili.
  25. fâiliyyet (ar) فاعليت etkenlik, aktivite.
  26. fâiz (ar) فائض 1.taşan. 2.faiz, paradan elde edilen kazanç.
  27. fâka (ar) فاقه yoksulluk.
  28. fakâhet (ar) فقاهت fıkıhçılık.
  29. fakat (ar) فقط ancak, yalnız.
  30. fakd (ar) فقد yokluk, yoksunluk.
  31. fakîd (ar) فقيد eşi az bulunur.
  32. fakîh (ar) فقيه islam hukukçusu, fakih.
  33. fâkiha (ar) فاکهه meyva.
  34. fakîr (ar) فقير 1.yoksul. 2.bendeniz. 3.dilenci. 4.derviş.
  35. fakirhâne (A.-F.) فقيرخانه bendenizin evi.
  36. fakr (ar) فقر yoksulluk.
  37. fâl (far) فال fal.
  38. falaka (ar) فلقه falaka, ayağa sopa atarak acı çektirmek için hazırlanan düzenek.
  39. fâlic (ar) فلج felç.
  40. fâlnâme (far) فالنامه fal kitabı.
  41. fâm (far) فام renk.
  42. fânî (ar) فانی 1.ölümlü. 2.yok olucu. 3.geçici.
  43. fânûs (ar) فانئس fener.
  44. fâr (ar) فار fare.
  45. farazâ (ar) فرضا diyelim ki.
  46. faraziyye (ar) فرضيه varsayım.
  47. fârıka (ar) فارقه ayırıcı.
  48. fâriğ (ar) فارغ 1.boş. 2.rahat, huzurlu. 3.vazgeçen.
  49. fâris (ar) فارس atlı.
  50. fârisî (far) فارسی 1.Farsça. 2.Fars, İranlı.
  51. farîza (ar) فریضه 1.farz. 2.borç.
  52. fark (ar) فرق ayrıcalık, ayrılık.
  53. fart (ar) فرط aşırı, aşırılık.
  54. farz (ar) فرض 1.Tanrı emri. 2.borç, ödev. 3.zorunlu. farz edilmek sayılmak, tutulmak, tasavvur edilmek. farz etmek saymak, tutmak, tasavvur etmek. farz olunmak 1.tasavvur edilmek. 2.Tanrı tarafından yapılması zorunlu kılınmak.
  55. farzâ (ar) فرضا tut ki, diyelim ki.
  56. farziyye (ar) فرضيه varsayım.
  57. fâsık (ar) فاسق kötülük düşünen.
  58. fâsıla (ar) فاصله 1.ara. 2.aralayıcı. 3.uzaklık.
  59. fâsid (ar) فاسد bozulmuş, bozuk.
  60. fasîh (ar) فصيح güzel konuşan.
  61. fasîle (ar) فصيله aile.
  62. fasl (ar) فصل 1.mevsim. 2.bölüm. 3.çözümleme.
  63. fassâd (ar) فصاد hacamat yapan.
  64. fâş (far) فاش ifşa olmuş, aşikar olmuş.
  65. fâtih (ar) فاتح fetheden
  66. fatin (ar) فطين zeki, kavrayışlı.
  67. fayda (ar) فایده yarar, fayda, kazanç.
  68. fâzıl (ar) فاضل erdemli.
  69. fazîha (ar) فضيحه rezillik, skandal.
  70. fazîlet (ar) فضيلت erdem.
  71. faziletkâr (A.-F.) فضيلتکار erdemli.
  72. faziletperest (A.-F.) پرست فضيلت erdem yanlısı.
  73. fazl (ar) فضل 1.erdem. 2.üstünlük.
  74. fazla (ar) فضله 1.çok. 2.artık.
  75. fecâ'at (ar) فجاعت feci durum.
  76. fecere (ar) فجره 1.günahkarlar. 2.kötü insanlar.
  77. fecî' (ar) فجيع çok kötü, korkunç.
  78. fecî'a (ar) فجيعه facia, felaket.
  79. fecir (ar) فجر tan ağartısı.
  80. fecr (ar) فجر tan ağartısı.
  81. fecr -i kâzib فجرکاذب gerçek tan ağartısından önceki geçici aydınlık
  82. fecr -i sâdık صادق فجر tan ağartısı, şafak sökmesi.
  83. fedâ (ar) فدا 1.yoluna can koyma. 2.kurban. 3.uğruna verme. fedâ edilmek 1.uğruna harcanmak. 2.kurban edilmek. fedâ etmek 1.uğruna harcamak. 2.kurban etmek.
  84. fedâ'î (ar) فدائی yoluna canını hiçe sayan.
  85. fedâkâr (A.-F.) فداکار özverili.
  86. fedâkârâne (A.-F.) فداکارانه özveri ile, özverili.
  87. fedâkârî (A.-F.) فداکاری özveri.
  88. fehâris (ar) فهارس fihristler.
  89. fehîm (ar) فهيم anlayışlı.
  90. fehm (ar) فهم anlama. fehm eylemek anlamak.
  91. fehvâ (ar) فحوا içerik.
  92. fekâhet (ar) فکاحت şakacılık, muziplik.
  93. fekk (ar) فک 1.çene. 2.ayırma.
  94. felâh (ar) فلاح kurtulma, rahata erme.
  95. felâket (ar) فلاکت büyük bela, musibet.
  96. felâketzede (A.-F.) زده فلاکت felakete uğrayan.
  97. felâsife (ar) فلاسفه filozoflar, felsefeciler.
  98. felc (ar) فلج inme, felç.
  99. felek (ar) فلک 1.gökyüzü. 2.talih. 3.kader.
  100. felekiyyât (ar) فلکيات astronomi.
  101. felekzede (A.-F.) زده فلک kader kurbanı, felek vurgunu.
  102. fellâh (ar) فلاح çiftçi.
  103. felsefî (ar) فلسفی felsefe ile ilgili.
  104. fem (ar) فم ağız.
  105. fenâ (ar) فنا 1.yokluk. 2.kötü.
  106. fenâpezîr (A.-F.) فناپذیر yok olucu, fani.
  107. fend (far) فند hile.
  108. fenn (ar) فن 1.bilim. 2..tür. 3.teknik.
  109. fennen (ar) فنا teknik açıdan.
  110. fennî (ar) فنی teknik.
  111. fenniyyât (ar) فنيات teknoloji.
  112. fer (far) فر parlaklık.
  113. fer' (ar) فرع 1.yan. 2.dal.
  114. fer'î (ar) فرعی yan dal, tâli, ikincil.
  115. ferâgat (ar) فراغت 1.bırakma, terketme. 2.rahatlık. 3.zenginlik.
  116. ferâğ (ar) فراغ 1.bırakma, terk etme, vazgeçme. 2.boş durma. ferâğ etmek bırakmak
  117. ferah (ar) فرح sevinç.
  118. ferâh (far) فراخ geniş.
  119. ferahbahş (A.-F.) بخش فرح ferahlık veren, iç açıcı.
  120. ferâine (ar) فراعنه firavunlar.
  121. ferâiz (ar) فرائض 1.farzlar. 2.ödevler.
  122. ferâmîn (A.F.) فرامين fermanlar.
  123. ferâmûş (far) فراموش unutma. ferâmuş etmek unutmak.
  124. ferâset (ar) فراست sezgi.
  125. ferbih (far) فربه semiz.
  126. ferc (ar) فرج 1.yarık. 2.vajina.
  127. fercâm (far) فرجام son, akıbet.
  128. ferd (ar) فرد 1.tek. 2.birey.
  129. ferdâ (far) فردا yarın.
  130. ferdî (ar) فردی kişisel.
  131. ferdiyyet (ar) فردیت bireylik.
  132. ferec (ar) فرج rahatlama.
  133. feres (ar) فرس at.
  134. ferhân (ar) فرحان sevinçli, neşeli.
  135. ferheng (far) فرهنگ 1.kültür. 2.sözlük.
  136. ferhunde (far) فرخنده kutlu.
  137. ferîd (ar) فرید biricik, tek.
  138. ferikân (A.-F.) فریقان tüm veya korgeneraller.
  139. ferîk-i evvel (A.-F.) اول فریق korgeneral.
  140. ferîk-i sânî (A.-F.) ثانی فریق tümgeneral.
  141. ferişte (far) فرشته melek.
  142. fermân (far) فرمان buyruk.
  143. fermandih (far) ده فرمان komutan.
  144. fermânfermâ (far) فرما فرمان 1.padişah. 2.komutan. 3.buyrukçu, buyruk veren.
  145. fermâyiş (far) فرمایش buyruk.
  146. ferrâş (ar) فراش 1.döşemeci. 2.hizmetkâr.
  147. ferruh (far) فرخ kutlu.
  148. fersûde (far) فرسوده 1.solgun. 2.yıpranmış. 3.eprimiş.
  149. ferş (ar) فرش 1.döşeme. 2.yaygı.
  150. fertût (far) فرتوت bunamış ihtiyar.
  151. ferverdîn (far) فروردین İran takvimine göre baharın ilk ayı.
  152. feryâd (far) فریاد 1.bağırma, çığlık. 2.imdat isteme. feryâd etmek bağırmak, çığlık atmak
  153. feryâdres (far) فریادرس imdada koşan.
  154. ferzâne (far) فرزانه bilge.
  155. ferzend (far) فرزند evlat.
  156. fesâd (ar) فساد 1.fesat, bozukluk. 2.kötülük.
  157. fesahat (ar) فصاحت fasihlik, dilde düzgünlük.
  158. fesâne (far) فسانه efsane, masal.
  159. fesat (ar) فساد bozukluk, kötülük.
  160. fesh (ar) فسخ iptal etme, kaldırma, bozma.
  161. fetâ (ar) فتی 1.genç. 2.cömert.
  162. fetâvâ (ar) فتاوی fetvalar.
  163. feth (ar) فتح 1.fetih, tamamen ele geçirme. 2.açma. 3.açılma.
  164. fetîle (ar) فتيله fitil.
  165. fetret (ar) فترت 1.duraklama. 2.iki olay arasındaki zaman.
  166. fettâh (ar) فتاح 1.fetheden. 2.açan. 3.Tanrı.
  167. fettan (ar) فتان 1.işveli, oynak, cilveli. 2.fitne koparan.
  168. fetvâ (ar) فتوی kadının verdiği şer'î karar.
  169. fevâhiş (ar) فواحش fahişeler.
  170. fevâid (ar) فوائد yararlar, faydalar, kazançlar.
  171. fevâkih (ar) فواکه 1.meyvalar. 2.yemişler.
  172. fevâris (ar) فوارس atlılar.
  173. fevc (ar) فوج 1.grup, cemaat, zümre. 2.bölük, takım.
  174. feverân (ar) فوران 1.fışkırma. 2.kaynama. feverân etmek fışkırmak.
  175. fevk (ar) فوق üst, üstü.
  176. fevkalâde (ar) العاده فوق olağanüstü, olağan dışı, alışılmışın ötesinde.
  177. fevkalbeşer (ar) البشر فوق insan üstü.
  178. fevkalferd (ar) الفرد فوق birey üstü.
  179. fevkalhad (ar) الحد فوق haddinden fazla.
  180. fevkânî (ar) فوقانی üstteki, yukarıdaki.
  181. fevkattabîa (ar) الطبيعه فوق doğa üstü.
  182. fevren (ar) فورا hemen, derhal, çarçabuk.
  183. fevrî (ar) فوری âni.
  184. fevt (ar) فوت 1.geçip gitme. 2.ölüm.
  185. fevvâre (ar) فواره fıskiye.
  186. feyezân (ar) فيضان taşkın.
  187. feyiz (ar) فيض 1.bereket, bolluk. 2.ilim.
  188. feylesof (ar) فيلسوف filozof, felsefeci.
  189. feyyâz (ar) فياض 1.verimli, bereketli. 2.Tanrı.
  190. feyz (ar) فيض 1.bereket, bolluk. 2.ilim.
  191. feyzbahş (A.-F.) بخش فيض 1.verimli, bereketli. 2.feyiz veren.
  192. fezâ (ar) فضا 1.uzay. 2.geniş düzlük.
  193. fezâil (ar) فضائل erdemler.
  194. fezleke (ar) فذلکه 1.soruşturma özeti. 2.özet.
  195. fıdda (ar) فضه gümüş.
  196. fıkarât (ar) فقرات 1.fıkralar. 2.bölümler. 3.omurlar.
  197. fıkdân (ar) فقدان yoksunluk, bulunmama, yokluk.
  198. fıkh (ar) فقه islam hukuku, fıkıh.
  199. fıkra (ar) فقره 1.fıkra. 2.bölüm. 3.omur.
  200. fırak (ar) فرق 1.fırkalar, partiler. 2.bölükler. 3.zümreler.
  201. fırka (ar) فرقه 1.parti. 2.bölük. 3.zümre.
  202. fırsat (ar) فرصت uygun an, fırsat.
  203. fısk (ar) فسق 1.kötülük, sefihlik. 2.dinsizlik. 3.Tanrı'ya karşı isyan.
  204. fıskiyye (ar) فسقيه fıskiye.
  205. fıtnat (ar) فطنت kavrayış, zekîlik.
  206. fıtra (ar) فطره 1.fitre. 2.kuru üzüm.
  207. fıtrat (ar) فطرت yaratılış.
  208. fıtraten (ar) فطرتا yaratılıştan.
  209. fıtrî (ar) فطری yaratılıştan gelen.
  210. (ar) فی fiyat, değer, kıymet, eder.
  211. fi'l (ar) فعل 1.hareket, davranış, eylem. 2.fiil.
  212. fi'len (ar) فعلا yaparak, işleyerek, bilfiil.
  213. fi'liyyât (ar) فعليات eyleme dökülen işler.
  214. fîât (ar) فيئات 1.fiyat. 2.fiyatlar.
  215. figân (far) فغان feryat etme, ah çekme. figân eylemek bağırmak, feryat etmek, inlemek.
  216. fihris (ar) فهرس 1.içindekiler. 2.indeks, dizin.
  217. fikir (ar) فکر fikir, düşünce.
  218. fikr (ar) فکر düşünce, fikir.
  219. fikren (ar) فکرا düşünce bakımından.
  220. fikrî (ar) فکری düşünce ile ilgili.
  221. fikriyyât (ar) فکریات düşünce ile ilgili çalışmalar.
  222. fil (ar) فيل fil.
  223. filâhat (ar) فلاحت çiftçilik.
  224. filasl (ar) الاصل فی aslında.
  225. filhakîka (ar) الحقيقه فی gerçekte, aslında, doğrusu.
  226. filhâl (ar) الحال فی şimdi, derhal.
  227. filiz (ar) فلز maden külçesi.
  228. filmesel (ar) المثل فی örneğin, örnekte olduğu gibi.
  229. filvâki (ar) الواقع فی aslında, gerçekte.
  230. fîmâba'd (ar) بعد ما فی bundan böyle.
  231. fînefsilemr (ar) الامر نفس فی işin aslında, gerçekte.
  232. fir'avn (ar) فرعون firavun.
  233. firâk (ar) فراق 1.ayrılık. 2.ayrılık acısı.
  234. firâr (ar) فرار kaçış, kaçma. firâr etmek kaçmak.
  235. firârî (ar) فراری kaçak.
  236. firâvân (far) فراوان bol, çok.
  237. firâz (far) فراز 1.üst, yukarı. 2.yokuş.
  238. firdevs (ar) فردوس 1.cennet. 2.bahçe.
  239. fireng (far) فرنگ Batı, Avrupa.
  240. firîfte (far) فریفته aldanmış, aldatılmış. firîfte olmak aldanmak.
  241. firistâde (far) فرستاده elçi.
  242. firişte (far) فرشته melek.
  243. firiştehû (far) خو فرشته melek gibi, melek huylu, güzel huylu.
  244. firkat (ar) فرقت ayrılık.
  245. fîrûz (far) فيروز 1.talihli, kutlu. 2.muzaffer.
  246. fîrûze (far) فيروزه turkuaz, firuze taşı.
  247. fîrûzefâm (far) فام فيروزه turkuaz, açık mavi.
  248. fîsebîlillah (ar) االله سبيل فی Tanrı rızası için, Tanrı yolunda.
  249. fiten (ar) فتن fitneler.
  250. fitne (ar) فتنه 1.bölücülük, kargaşa çıkartma. 2.sıkıntı.
  251. fityân (ar) فتيان gençler.
  252. fuâd (ar) فؤاد yürek.
  253. fuhş (ar) فحش fuhuş.
  254. fuhuş (ar) فحش fuhuş.
  255. fukahâ (ar) فقها fıkıhçılar, islam hukukçuları.
  256. fukarâ (ar) فقرا yoksullar.
  257. fûlâd (far) فولاد çelik.
  258. furkân (ar) فرقان 1.Kur'ân. 2.iyi ile kötünün ayrıldığı yerleri gösteren.
  259. fursat (ar) فرصت fırsat, uygun an.
  260. fursatcû (A.-F.) جو فرصت fırsatçı.
  261. fusahâ (ar) فصحا fasih konuşanlar.
  262. fusûl (ar) فصول 1.fasıllar, bölümler. 2.mevsimler.
  263. fuzalâ (ar) فضلا 1.erdemliler. 2.bilginler.
  264. fuzûl (ar) فضول 1.fazla, çok. 2.gereksiz, fuzuli.
  265. fuzûlî (ar) فضولی 1.zevzek, boşboğaz. 2.gereksiz, boşuna, fazladan.
  266. füceten (ar) فجئة apansız, ansızın.
  267. fücûr (ar) فجور 1.yakın akraba evliliği. 2.günahkarlık, sefihlik.
  268. fülân (ar) فلان falan, filan, falanca.
  269. fülfül (ar) فلفل biber, karabiber.
  270. füls (ar) فلس mangır.
  271. fülûs (ar) فلوس mangırlar.
  272. fünûn (ar) فنون 1.teknikler. 2.bilimler.
  273. fürs (far) فرس 1.Farsça. 2.Fars ülkesi, İran. 3.Fars, İranlı.
  274. fürû' (ar) فروع yan dallar, şubeler.
  275. fürûğ (ar) فروغ 1.ışık. 2.parıltı.
  276. fürûht (far) فروخت satış.
  277. fürûmâye (far) فرومایه aşağılık, alçak.
  278. fürûzân (far) فروزان parlak.
  279. füshat (ar) فسحت genişlik.
  280. füsûn (far) فسون afsun, büyü.
  281. füsûnger (far) فسونگر 1.afsuncu, büyücü. 2.büyüleyici.
  282. füsürde (far) فسرده donuk, solgun.
  283. fütâde (far) فتاده 1.düşkün. 2.düşmüş. 3.aşık. 4.tutkun.
  284. fütûhât (ar) فتوحات fetihler.
  285. fütûr (ar) فتور 1.gevşeklik. 2.bıkkınlık.
  286. fütüvvet (ar) فتوت 1.gençlik. 2.yiğitlik. 3.eskiden Anadolu'da kurulup gelişen esnaf teşkilatı.
  287. füyûz (ar) فيوض feyizler, bolluklar, bereketler.
  288. füzûn (far) فزون fazla.
  289. G
  290. gabâvet (ar) غباوت bönlük, dangalaklık, kalınkafalılık.
  291. gabî (ar) غبی bön, dangalak, kalınkafalı.
  292. gabn (ar) غبن kazıklama, alışverişte aldatma.
  293. gaddâr (ar) غدار zalim, acımasız.
  294. gadr (ar) غدر haksızlık, zulüm.
  295. gaffâr (ar) غفار bağışlayıcı Tanrı.
  296. gâfil (ar) غافل habersiz.
  297. gaflet (ar) غفلت habersizlik, dikkatsizlik, dalgınlık.
  298. gafleten (ar) غفلة dalgınlıkla.
  299. gafûr (ar) غفور bağışlayıcı.
  300. gâh (far) گاه 1.kâh. 2.yer ve zaman bildiren kelimeler türetir.
  301. gâhî (far) گاهی kimi zaman, bazen, arasıra.
  302. gâhvâre (far) گاهواره beşik.
  303. gâib (ar) غائب bulunmayan, ortada görünmeyen, kayıp.
  304. gâile (ar) غائله 1.uğraşı, telaş, meşakkat. 2.savaş.
  305. gâita (ar) غائطه dışkı.
  306. galat (ar) غلط yanlış.
  307. galebe (ar) غلبه 1.baskın çıkma, ağır basma. 2.kalabalık.
  308. galeyân (ar) غليان kaynama.
  309. gâlib (ar) غالب 1.ağır basan. 2.galip.
  310. gâliba (ar) غالبا sanırım, belki.
  311. gâlibiyyet (ar) غالبيت zafer, ağır basma, yenme.
  312. galîz (ar) غليظ koyu, yoğun, kaba.
  313. galle (ar) غله tahıl.
  314. gam (ar) غم keder, üzüntü.
  315. gâm (far) گام 1.adım. 2.ayak.
  316. gâmız (ar) غامض çapraşık, güç anlaşılır.
  317. gammâz (ar) غماز ispiyoncu.
  318. gamnâk (A.-F.) غمناک kederli, üzgün.
  319. gamze (ar) غمزه 1.yanak çukuru. 2.çene çukuru. 3.süzgün bakış.
  320. ganâim (ar) غنائم ganimetler.
  321. ganem (ar) غنم koyun.
  322. ganî (ar) غنی zengin.
  323. ganîmet (ar) غنيمت 1.savaşta düşmandan alınan her türlü eşya. 2.bedelsiz kazanç.
  324. gâr (ar) غار mağara.
  325. garâbet (ar) غرابت gariplik.
  326. garâib (ar) غرائب gariplikler.
  327. garâm (ar) غرام tutku, aşk.
  328. garaz (ar) غرض maksat.
  329. garazâlûd (A.-F.) آلود غرض maksatlı.
  330. garazkâr (A.-F.) غرضکار garazlı, maksatlı.
  331. garb (ar) غرب 1.batı. 2.Batı dünyası.
  332. garben (ar) غربا batıdan.
  333. garbî (ar) غربی garbî batı, batı ile ilgili.
  334. garbiyyûn (ar) غربيون batılılar, Avrupalılar.
  335. gâret (ar) غارت yağma.
  336. gâretger (A.-F.) غارتگر yağmacı.
  337. garîb (ar) غریب 1.gurbette yaşayan. 2.yabancı. 3.kimsesiz. 4.tuhaf.
  338. garibü'd-diyâr (ar) الدیار غریب gurbette.
  339. garîk (ar) غریق boğulmuş.
  340. garîze (ar) غریزه içgüdü.
  341. garizî (ar) غریزی içgüdüsel.
  342. gark (ar) غرق 1.boğulma, suda boğulma. 2.batırma.
  343. garrâ (ar) غرا parlak.
  344. gars (ar) غرس ağaç dikme.
  345. gasb (ar) غصب el koyma, zorla elinden alma.
  346. gaseyan (ar) غصيان 1.kusma. 2.kusmuk.
  347. gâsıb (ar) غصيب gasp edici.
  348. gasl (ar) غسل ölü yıkama.
  349. gassâl (ar) غسال ölü yıkayıcı.
  350. gâşiye (ar) غاشيه 1.perde, örtü. 2.zar.
  351. gaşy (ar) غشی bayılma, kendinden geçme.
  352. gâv (far) گاو 1.inek. 2.öküz.
  353. gavgâ (far) غوغا 1.kavga. 2.savaş.
  354. gavvâs (ar) غواص dalgıç.
  355. gâyât (ar) غایات gayeler.
  356. gayb (ar) غایب 1.gözle görülmeyen, gizli. 2.kayıp.
  357. gaybûbet (ar) غيبوبت bulunmama, yokluk.
  358. gâye (ar) غایه amaç.
  359. gâyet (ar) غایت 1.son. 2.çok. 3.son derece.
  360. gayr -i mahsûs محسوس غير hissedilmeyecek şekilde.
  361. gayr (ar) غير 1.başka. 2.yabancı. 2.olmayan, değil.
  362. gayr -i idrakî ادراکی غير idrak dışı.
  363. gayr -i ihtiyarî اختياری غير elinde olmadan.
  364. gayr -i kâbil قابل غير mümkün olmayan, imkansız.
  365. gayr -i kâbil-i fehm فهم قابل غير anlaşılmaz.
  366. gayr -i kâbil-i izâle ازاله قابل غير yok edilemez, giderilemez.
  367. gayr -i kâbil-i mukavemet مقاومت قابل غير karşı konulmaz.
  368. gayr -i kâbil-i tebdil تبدیل قابل غير değiştirilmez.
  369. gayr -i kâbil-i tefrik تفریق قابل غير ayırdedilmez.
  370. gayr -i kâbil-i telif تأليف قابل غير birleştirilemez, uzlaştırılamaz.
  371. gayr -i mahdûd محدود غير sınırsız.
  372. gayr -i mer'î مرئی غير görülmez.
  373. gayr -i meşrû مشروع غير yasal olmayan.
  374. gayr -i muayyen معين غير belirsiz.
  375. gayr -i muhtemel محتمل غير ihtimal verilmeyen.
  376. gayr -i muntazam منتظم غير düzgün olmayan, düzenli olmayan, düzensiz.
  377. gayr -i müslim مسلم غير müslüman olmayan.
  378. gayrendîş (A.-F.) اندیش غير başkalarını düşünen.
  379. gayret (ar) غيرت 1.çaba. 2.kıskançlık.
  380. gayretkeş (A.-F.) غيرتکش 1.gayretli. 2.kıskanç.
  381. gayretmend (A.-F.) غيرتمند gayretli.
  382. gayriyyet (ar) غيریت gayrılık.
  383. gayyâ (ar) غيا cehennemdeki kuyulardan birinin adı.
  384. gayz (ar) غيظ öfke.
  385. gazâ (ar) غزا savaş.
  386. gazab (ar) غضب hiddet, kızgınlık.
  387. gazâl (ar) غزال ceylan.
  388. gazanfer (ar) غضنفر arslan.
  389. gazavât (ar) غزوات savaşlar, harpler.
  390. gazel (ar) غزل lirik şiir.
  391. gazelhân (A.-F.) خوان غزل gazel okuyan.
  392. gazeliyyât (ar) غزليات gazeller.
  393. gazelserâ (A.-F.) سرا غزل gazel şairi.
  394. gazî (ar) غازی savaşmış, gaza yapmış.
  395. gazve (ar) غزوه savaş, din savaşı.
  396. gebr (far) گبر ateşperest, ateşe tapan.
  397. gedâ (far) گدا 1.dilenci. 2.yoksul.
  398. geh (far) گه kimi zaman, bazı.
  399. gehvâre (far) گهواره beşik.
  400. gele (far) گله sürü.
  401. gelû (far) گلو boğaz.
  402. genc (far) گنج hazine.
  403. gencîne (far) گنجينه hazine.
  404. gendîde (far) گندیده kokuşmuş, kötü kokmuş.
  405. gendûmgûn (far) گندمگون buğday rengi.
  406. gendüm (far) گندم buğday.
  407. ger (far) گر eğer.
  408. gerçi (far) گرچه her ne kadar, ise de, gerçi.
  409. gerd (far) گرد toz.
  410. gerdâlûd (far) آلود گرد tozlu.
  411. gerdân (far) گردان dönen.
  412. gerden (far) گردن boyun.
  413. gerdenbend (far) بند گردن kolye, gerdanlık.
  414. gerdenferâz (far) فراز گردن mağrur.
  415. gerdenkeş (far) کش گردن başkaldıran, asi, dikbaşlı.
  416. gerdiş (far) گردش dönüş.
  417. gerdûn (far) گردون 1.felek. 2.dünya.
  418. gerdûne (far) گردونه at arabası.
  419. germ (far) گرم sıcak.
  420. germâ (far) گرما 1.sıcak. 2.sıcaklık.
  421. germâbe (far) گرمابه 1.hamam. 2.kaplıca.
  422. germî (far) گرمی sıcaklık.
  423. geşt (far) گشت dolaşma, gezinti.
  424. geştügüzâr (far) گزار و گشت dolaşma, gezinti, gezip tozma.
  425. gevher (far) گوهر 1.elmas. 2.mücevher. 3.öz.
  426. gevherî (far) گوهری mücevherci.
  427. gevz (far) گوز ceviz.
  428. gezend (far) گزند 1.zarar. 2.bela.
  429. gıbta (ar) غبطه imrenme.
  430. gıdâ (ar) غدا besin, gıda.
  431. gılâf (ar) غلاف kın, kılıf.
  432. gıllügış (ar) غل و غش kin
  433. gılmân (ar) غلمان 1.köle. 2.genç, yeni yetme.
  434. gılzet (ar) غلظت 1.yoğunluk. 2.kabalık. 3.kalınlık.
  435. gınâ (ar) غنا 1.zenginlik. 2.bıkkınlık.
  436. gırbâl (ar) غربال elek, kalbur.
  437. gırîv (far) گریو haykırış, çığlık.
  438. gışâ (ar) غشا 1.örtü. 2.perde. 3.zar.
  439. gışş (ar) غش hile, kötülük.
  440. gıyâb (ar) غياب bulunmama, yokluk.
  441. gıyâben (ar) غيابا yokluğunda, yokken, ardından.
  442. gıyâs (ar) غياث yardım.
  443. gıybet (ar) غيبت 1.çekiştirme. 2.bulunmama, yokluk.
  444. gil (far) گل 1.çamur, balçık. 2.kil.
  445. gile (far) گله sızlanma, yanıp yakılma.
  446. gilemend (far) مند گله şikayetçi, sızlanan.
  447. girâmî (far) گرامی değerli, kıymetli, saygın, sayın.
  448. girân (far) گران 1.ağır. 2.pahalı. 3.kokuşmuş. 4.katı.
  449. giranbehâ (far) بها گران değerli, kıymetli.
  450. girankadr (F.-A.) قدر گران kıymetli.
  451. girankıymet (F.-A.) قيمت گران kıymetli, değerli, pahalı.
  452. girânmâye (far) مایه گران değerli.
  453. girânser (far) سر گران mağrur, kendini beğenmiş, kasıntı.
  454. gird (far) گرد yuvarlak.
  455. girdâb (far) گرداب anafor, girdap.
  456. girdâgird (far) گرداگرد çepeçevre, fırdolayı.
  457. girdbâd (far) گردباد kasırga.
  458. girdû (far) گردو ceviz.
  459. girîbân (far) گریبان yaka.
  460. girift (far) گرفت karmaşık, çapraşık.
  461. giriftâr (far) گرفتار yakalanmış, tutulmuş, müptela.
  462. girih (far) گره düğüm.
  463. girihgîr (far) گير گره dolaşık.
  464. girihgüşâ (far) گشا گره 1.düğüm çözen. 2.sorunları halleden.
  465. girîve (far) گریوه 1.çıkmaz, sorun. 2.geçit.
  466. gîrûdâr (far) گيرودار kargaşa, kavga.
  467. giryân (far) گریان ağlayan. giryân etmek ağlatmak. giryân olmak ağlamak.
  468. girye (far) گریه ağlama, ağlayış.
  469. giryeengîz (far) انگيز گریه ağlatıcı.
  470. giryenâk (far) ناک گریه ağlamaklı, ağlayan.
  471. gîsû (far) گيسو saç.
  472. gîsûbend (far) گيسوبند saç bağı.
  473. gîtî (far) گيتی dünya.
  474. giyâh (far) گياه bitki.
  475. gonca (far) غنجه açmamış tomurcuk, gonca.
  476. goncaruhsâr (far) رخسار غنجه yanağı goncaya benzeyen.
  477. gonce (far) غنجه gonca.
  478. goncedehân (far) دهان غنجه küçük ağızlı, gonca ağızlı.
  479. gubâr (ar) غبار toz.
  480. gubârâlûd (A.-F.) آلود غبار tozlu.
  481. gudde (ar) غده bez, salgı bezi.
  482. guded (ar) غدد salgı bezleri.
  483. gufrân (ar) غفران bağışlama.
  484. gûgerd (far) گوگرد kükürt.
  485. gûk (far) غوک kurbağa.
  486. gûl (ar) گول gulyabani.
  487. gulâm (ar) غلام 1.köle. 2.genç.
  488. gulât (ar) غلات dinde aşırıya kaçanlar.
  489. gulgule (far) غلغله kaynaşma.
  490. gumûm (ar) غموم gamlar, kederler.
  491. gûnâgûn (far) گوناگون rengarenk.
  492. gûne (far) گونه biçim, tarz.
  493. gunûde (far) غنوده 1.uyumuş. 2.ölü.
  494. gûr (far) گور 1.mezar. 2.yaban eşeği.
  495. gurâb (ar) غراب karga.
  496. gurbet (ar) غربت 1.gariplik. 2.yabancı diyar.
  497. gurbetzede (A.-F.) زده غربت gurbet elde yaşayan.
  498. gurebâ (ar) غربا garipler.
  499. gûristân (far) گورستان mezarlık.
  500. gûrken (far) گورکن mezarcı.
  501. gurrân (far) غران 1.kükreyen. 2.gürleyen.
  502. gurre (ar) غره 1.arap aylarının ilk günü. 2.akıtma.
  503. gurûb (ar) غروب batış.
  504. gurûr (ar) غرور 1.mağrurluk. 2.aldanış.
  505. gûsâle (far) گوساله buzağı.
  506. gûsâle (far) گوساله dana.
  507. gûsfend (far) گوسفند koyun.
  508. gusl (ar) غسل yıkanma.
  509. gusn (ar) غصن dal.
  510. gussa (ar) غصه üzüntü, keder.
  511. gûş (far) گوش kulak.
  512. gûşe (far) گوشه köşe.
  513. gûşenişîn (far) نشين گوشه köşesine çekilen, inziva hayatı süren.
  514. gûşt (far) گوشت et.
  515. gûşvâre (far) گوشواره küpe.
  516. gûy (far) گوی çevgen topu, polo topu.
  517. gûyâ (far) گویا sözümona.
  518. güdâhte (far) گداخته erimiş.
  519. güftâr (far) گفتار söz.
  520. güfte (far) گفته 1.söz. 2.şarkı sözü.
  521. güftügû (far) گفت و گو dedikodu
  522. güher (far) گهر 1.elmas. 2.mücevher.
  523. güherfurûş (far) گهرفروش mücevheratçı.
  524. gül (far) گل 1.çiçek. 2.gül.
  525. gülâb (far) گلاب gül suyu.
  526. gülabdan (far) گلابدان gülüptan.
  527. gülbang (far) گلبانگ ilahi.
  528. gülbang -ı muhammedî محمدی گلبانگ ezan.
  529. gülberg (far) گلبرگ gül yaprağı.
  530. gülbün (far) گلبن 1.gül ağacı. 2.güllük.
  531. gülçehre (far) چهره گل gül yüzlü.
  532. gülçin (far) گلچين gül deren.
  533. güldan (far) گلدان vazo.
  534. güldeste (far) گلدسته çiçek demeti.
  535. gülendâm (far) اندام گل gül boylu.
  536. gülfâm (far) گلفام gül renkli.
  537. gülgonce (far) غنجه گل gül goncası.
  538. gülgûn (far) گلگون 1.gül renkli. 2.pembe.
  539. gülistân (far) گلستان gül bahçesi, güllük.
  540. gülizar (F.-A.) گلعذار gül yanaklı, pembe yanaklı.
  541. güllaç (far) گلاج güllaç.
  542. gülmih (far) ميخ گل kabara.
  543. gülnâr (far) گلنار nar çiçeği.
  544. gülnihal (far) نهال گل gül fidanı.
  545. gülreng (far) رنگ گل gül rengi, pembe.
  546. gülriz (far) گلریز gül saçan.
  547. gülrû (far) رو گل gül yüzlü.
  548. gülruh (far) رخ گل gül yüzlü.
  549. gülşen (far) گلشن gül bahçesi.
  550. gülten (far) تن گل gül vücutlu.
  551. gülüptan (far) گلابدان gülsuyu kabı.
  552. gülzâr (far) گلزار güllük, gül bahçesi.
  553. gümân (far) گمان zan, sanı.
  554. gümnâm (far) گمنام adı unutulmuş.
  555. gümrâh (far) گمراه yoldan çıkmış.
  556. günah (far) گناه 1.suç, kabahat. 2.dinî suç.
  557. günahkâr (far) گناهکار günah sahibi, suçlu.
  558. günbed (far) گنبد kümbet.
  559. güncişk (far) گنجشک serçe.
  560. güneh (far) گنه günah.
  561. gürbe (far) گربه kedi.
  562. gürbüz (far) گربز 1.yiğit. 2.kahraman.
  563. gürg (far) گرگ kurt.
  564. güriz (far) گریز kaçış.
  565. gürîzân (far) گریزان kaçan.
  566. gürûh (far) گروه topluluk, zümre, bölük.
  567. güstâh (far) گستاخ 1.küstah. 2.cesur.
  568. güşâderû (far) رو گشاده güleç, güleryüzlü.
  569. güşâyiş (far) گشایش açılış.
  570. güvâh (far) گواه tanık, şahıt.
  571. güzâf (far) گزاف saçma sapan, ipe sapa gelmez, boş, beyhude.
  572. güzergâh (far) گذرگاه geçit.
  573. güzeşt (far) گذشت 1.geçiş. 2.hoşgörü.
  574. güzîde (far) گزیده seçkin.
  575. güzin (far) گزین 1.seçen. 2.seçilmiş.
  576. güzîr (far) گزیر 1.çare. 2.derman.
  577. H
  578. h خ ح ه 1. Osmanlı alfabesinin sekizinci harfi. 2.Ebced alfabesine göre sayısal değeri: 8.
  579. (far) خا çiğneyen.
  580. (far) ها çoğul eki: -ler, -lar.
  581. hâb (far) خواب 1.uyku. 2.rüya.
  582. habâb (ar) حباب hava kabarcığı.
  583. habâbe (ar) حبابه hava kabarcığı.
  584. habâis (ar) خبائث kötülükler.
  585. hâbâlûd (far) آلود خواب uykulu.
  586. hâbâlûde (far) آلوده خواب uykulu.
  587. habâset (ar) خباثت kötülük, alçaklık.
  588. habb (ar) حب 1.çekirdek, tohum. 2.hap.
  589. habbât (ar) حبات 1.hava kabarcıkları. 2.haplar.
  590. habbâz (ar) خباز ekmekçi.
  591. habbe (ar) حبه taneler.
  592. habbe-i hadrâ حضرا حبهء çitlembik.
  593. habbe-i sevdâ سودا حبهء çörekotu.
  594. habbezâ (ar) حبذا ne güzel.
  595. habbülbülûğ (ar) البلوغ حب ergenlik sivilcesi.
  596. hâbcâme (far) جامه خواب 1.gecelik. 2.pijama.
  597. haber (ar) خبر haber.
  598. haberdar (A.-F.) خبردار haberli.
  599. habeşe (ar) حبشه 1.Habeşistan. 2.Habeş.
  600. hâbgâh (far) خوابگاه yatak odası.
  601. habîb (ar) حبيب 1.sevgili. 2.dost. 3.Hz. Muhammed
  602. habîr (ar) خبير haberli.
  603. habis (ar) خبيث kötü, pis.
  604. habl (ar) حبل ip.
  605. hablülmesâkin (ar) المساکن حبل sarmaşık.
  606. hâbnâk (far) خوابناک uykulu.
  607. hâbnâme (far) نامه خواب rüya tabiri kitabı.
  608. habr (ar) حبر bilgin.
  609. habs (ar) حبس 1.hapis. 2.tutma.
  610. habshâne (A.-F.) خانه حبس hapishane, tutukevi.
  611. habt (ar) خبط yanlış hareket.
  612. habtühata (ar) خطا و خبط yanlış yapma.
  613. hac (ar) حاج hacı.
  614. hacâlet (ar) خجالت utanma.
  615. hacâletâver (ar) آور خجالت utanç verici.
  616. hacamat (ar) حجامت kan alma. hacamat yapmak kan almak.
  617. hacâmet (ar) حجامت kan alma, hacamat.
  618. hâcât (ar) حاجات 1.ihtiyaçlar. 2.istekler.
  619. haccâm (ar) حجام hacamatçı.
  620. haccar (ar) حجار taş işçisi, taşçı.
  621. hâcce (ar) حاجه bayan hacı.
  622. hâce (far) خواجه 1.hoca. 2.efendi. 3.ağa. 4.sahip. 5.vezir.
  623. hâcegân (far) خواجگان 1.hocalar. 2.efendiler.
  624. hâcegî (far) خواجگی 1.hocalık. 2.efendilik. 3.ağalık. 4.sahiplik. 5.tüccar.
  625. hacel (ar) خجل utanma.
  626. hacer (ar) حجر taş.
  627. hacer-i esved اسود حجر karataş.
  628. hacer-i semâî سمائی حجر göktaşı.
  629. hâceserâ (far) سرا خواجه harem ağası.
  630. hâcet (ar) حاجت ihtiyaç.
  631. hâcetmend (A.-F.) حاجتمند muhtaç.
  632. hacı (ar) حاجی hacı.
  633. hacıyân (A.-F.) حاجيان hacılar.
  634. hâcî (ar) هاجی hicveden, yeren.
  635. hâcib (ar) حاجب 1.kapıcı. 2.perdedar. 3.engel. 4.kaş.
  636. hacîl (ar) خجيل utangaç.
  637. hâcir (ar) هاجر göçmen.
  638. hâciz (ar) حاجز 1.ayıran. 2.haczeden.
  639. hacle (ar) حجله gerdek odası.
  640. haclegâh (A.-F.) گاه حجله gerdek odası.
  641. haclet (ar) خجلت utanma.
  642. hacletâver (A.-F.) آور خجلت utanç verici.
  643. hacm (ar) حجم hacim.
  644. hacmen (ar) حجما hacimce.
  645. hacz (ar) حجز haciz.
  646. hadâik (ar) حدائق bahçeler.
  647. hâdd (ar) حاد 1.keskin. 2.sivri. 3.dar.
  648. hadd (ar) حد 1.sınır. 2.şer'î ceza.
  649. hadd (ar) خد yanak.
  650. haddâ' (ar) خداع düzenbaz.
  651. haddâd (ar) حداد demirci.
  652. haddâdî (A.-F.) حدادی demircilik.
  653. hadd-i asgarî اصغری حد en az.
  654. hadd-i azamî اعظمی حد en çok.
  655. hadd-i tabiî طبيعی حد normal hal. hadd-i zâtında aslında.
  656. hadeb (ar) حدب kamburluk.
  657. hadem (ar) خدم hizmetçiler.
  658. hademe (ar) خدمه hizmetçiler.
  659. hadeng (far) خدنگ ok.
  660. hader (ar) خدر uyuşma.
  661. hades (ar) حدس sezi, tahmin.
  662. hâdî (ar) هادی doğru yolu gösteren.
  663. hâdi' (ar) خادع düzenbaz.
  664. hadîka (ar) حدیقه bahçe.
  665. hâdim (ar) خادم hizmetçi. hâdim olmak hizmet etmek.
  666. hâdime (ar) خادمه bayan hizmetçi.
  667. hâdis (ar) حادث 1.meydana gelen. 2.yeni.
  668. hadîs (ar) حدیث hadis, Peygamber sözü.
  669. hâdisat (ar) حادثات olaylar.
  670. hâdise (ar) حادثه olay.
  671. hadnâşinas (A.-F.) حدناشناس haddini bilmez.
  672. hadrâ (ar) حضرا yeşil.
  673. hads (ar) حدس 1.tahmin. 2.seziş.
  674. hadşe (ar) خدشه ürküntü.
  675. hadşeâver (A.-F.) آور خدشه ürküntü verici.
  676. hafâ (ar) خفا gizlilik.
  677. hafâfîş (ar) خفافيش yarasalar.
  678. hafâgâh (A.-F.) خفاگاه gizlenilecek yer.
  679. hafâir (ar) حفائر 1.çukurlar. 2.oyuklar.
  680. hafakan (ar) خفقان yürek çarpıntısı.
  681. hafâyâ (ar) خفایا gizli şeyler.
  682. hafız (ar) حافظ 1.koruyan. 2.ezberleyen. 3.Kur'ân hafızı.
  683. hafıza (ar) حافظه bellek.
  684. hâfız-ı kütüb کتب حافظ kütüphaneci.
  685. hâfî (ar) حافی yalınayak koşan.
  686. hafî (ar) خفی gizli
  687. hafîd (ar) حفيد torun.
  688. hafîde (ar) حفيده kız torun.
  689. hafif (ar) خفيف hafif.
  690. hâfir (ar) حافر kazan, kazıcı.
  691. hafîr (ar) حفير 1.çukur. 2.mezar.
  692. hafiyyât (ar) خفيات gizli şeyler.
  693. hafiyye (ar) خفيه gizli polis.
  694. hafiyyen (ar) خفيا gizlice.
  695. hafr (ar) حفر kazma.
  696. hafriyyât (ar) حفریات kazı.
  697. haftân (ar) خفتان kaftan.
  698. hâh (far) خواه isteyen.
  699. hâhân (far) خواهان isteyen, istekli.
  700. hâher (far) خواهر kızkardeş.
  701. hâherzâde (far) خواهرزاده yeğen, kızkardeşin çocuğu.
  702. hâhiş (far) خواهش rica, istek.
  703. hâhişger (far) خواهشگر istekli.
  704. hâhişkâr (far) خواهشکار istekli.
  705. hâhişkerde (far) کرده خواهش istekli.
  706. hâhnâhâh (far) ناخواه خواه ister istemez.
  707. hâif (ar) خائف korkak.
  708. hâifen (ar) خائفا korkarak.
  709. hâil (ar) هائل korkunç.
  710. hâin (ar) خائن 1.hain. 2.acımasız.
  711. hâinâne (A.-F.) خائنانه haince.
  712. hâiz (ar) حائز sahip, bulunduran. hâiz olmak bulundurmak, sahip olmak.
  713. hâiz-i ehemmiyet اهميت حائز önemli.
  714. hak (ar) حق 1.Tanrı. 2.doğru. 3.pay.
  715. hâk (far) خاک toprak. hak etmek kazanmak. hâk ile yeksân edilmek yerle bir edilmek. hâk ile yeksân etmek yerle bir etmek. hâk ile yeksân olmak yerle bir olmak.
  716. Hak Teâlâ (ar) تعالی حق Yüce Tanrı.
  717. hakâik (ar) حقائق gerçekler.
  718. hakâret (ar) حقارت aşağılama, hakaret.
  719. hakaretâmiz (A.-F.) آميز حقارت aşağılayıcı.
  720. hakâyık (ar) حقایق gerçekler.
  721. hâkbîz (far) بيز خاک kalbur.
  722. hakem (ar) حکم hakem.
  723. hâkezâ (ar) هکذا aynı şekilde.
  724. hakgû (A.-F.) گو حق doğru sözlü.
  725. hâkî (ar) حاکی hikaye eden.
  726. hâkî (far) خاکی 1.hâki, toprak rengi. 2.toprak ile ilgili.
  727. hakîkat (ar) حقيقت gerçek.
  728. hakîkaten (ar) حقيقة gerçekten. hakikat-ı halde aslında, gerçekte, işin aslında. hakikatperver (A.-F.) gerçekçi.
  729. hakikî (ar) حقيقی gerçek.
  730. hakikiye (ar) حقيقيه gerçek.
  731. hakîm (ar) حکيم 1.Tanrı. 2.hakim, yargıç.
  732. hâkimiyet (ar) حاکميت egemenlik.
  733. hakîr (ar) حقير 1.değersiz. 2.küçük. 3.bendeniz, ben.
  734. hâkister (far) خاکستر kül.
  735. hâkisterî (far) خاکستری kül rengi.
  736. hakk (ar) حق 1.Tanrı. 2.doğru. 3.hak.
  737. hakk (ar) حک kazıma.
  738. hakkâ حقا gerçekten.
  739. hakkâk (ar) حکاک 1.mühürcü. 2.kazıyıcı.
  740. hakkaniyet (ar) حقانيت doğruluk. hâkkedilmek kazılmak. hâkketmek kazımak.
  741. hâkrûb (far) خاکروب süpürge.
  742. hakşinas (A.-F.) شناس حق haktanır.
  743. hakşinâsî (A.-F.) شناسی حق haktanırlık.
  744. hâl (ar) حال 1.hal, durum. 2.şimdiki durum, şimdiki zaman.
  745. hâl (ar) خال dayı.
  746. hâl (far) خال 1.ben. 2.benek.
  747. hal' (ar) خلع tahttan indirme. hal'edilmek tahttan indirilmek. hal'etmek tahttan indirmek.
  748. hâlâ (ar) حالا şimdi, hâlâ.
  749. halâ (ar) خلا 1.tuvalet. 2.boş.
  750. halâik (ar) خلائق 1.yaratıklar. 2.halayık.
  751. halâl (ar) خلال mesafe, aralık, açıklık.
  752. halâs (ar) خلاص kurtuluş, kurtulma. halâs bulmak kurtulmak. halâs olmak kurtulmak.
  753. halaskâr (A.-F.) خلاصکار kurtarıcı.
  754. hâlâşina (A.-F.) آشنا حال halden anlayan.
  755. hâlât (ar) حالات haller.
  756. halâvet (ar) حلاوت tatlılık.
  757. haldâr (far) خالدار benli.
  758. hâle (ar) خاله 1.hala. 2.teyze.
  759. hâle (ar) هاله ayça, hâle.
  760. halecan (ar) خلجان çarpıntı.
  761. halef (ar) خلف 1.evlat, oğul. 2.halef, yerine geçen, arkadan gelen
  762. halel (ar) خلل bozukluk. halel gelmek bozulmak, lekelenmek, gölge düşmek.
  763. haleldâr (A.-F.) خللدار bozulmuş, bozuk. haleldâr etmek bozmak, halel getirmek. haleldâr olmak bozulmak, halel gelmek.
  764. halen (ar) حالا şimdilik, henüz.
  765. hâlet (ar) حالت 1.hal. 2.nitelik.
  766. hâlet-i ruhiye روحيه حالت ruhsal durum.
  767. halhal (ar) خلخال ayak bileziği, halhal.
  768. hâlık (ar) خالق Yaratan, Tanrı.
  769. hâlî (ar) خالی boş. hâlî kalmak geri durmak.
  770. halîb (ar) حليب süt.
  771. halîc (ar) خليج körfez.
  772. hâlid (ar) خالد sonsuz, ebedî.
  773. halîfe (ar) خليفه 1.halife. 2.kalfa.
  774. halihazır (A.-F.) حاضر şimdiki durum.
  775. hâlik (ar) خالق 1.Tanrı. 2.yaratan.
  776. hâlikiyet (ar) خالقيت yaratıcılık.
  777. halîm (ar) حليم yumuşak huylu.
  778. hâlis (ar) خالص 1.katışıksız, saf, som.
  779. hâlisâne (A.-F.) خالصانه içtenlikle.
  780. halîta (ar) خليطه 1.karışım. 2.alaşım.
  781. hâliyâ (ar) حاليا şimdi, şu anda.
  782. halk (ar) حلق boğaz.
  783. halk (ar) خلق 1.yaratma. 2.yaratılma. 3.halk. halk etmek yaratmak.
  784. halka (ar) حلقه halka.
  785. halkabegûş (A.-F.) بگوش حلقه köle.
  786. halkiyat (ar) خلقيات folklor, halk bilimi.
  787. hall (ar) حل 1.çözülme, erime. 2.çözme.
  788. hallâc (ar) حلاج halaç.
  789. hallâk (ar) خلاق yaratıcı.
  790. hallâl (ar) حلال çözen.
  791. hallüfasl (ar) فصل و حل halletme, yoluna koyma.
  792. halt (ar) خلط karıştırma.
  793. halûk (ar) خلوق iyi huylu.
  794. halvet (ar) خلوت 1.tenha. 2.başbaşa kalma.
  795. halvetgâh (A.-F.) خلوتگاه başbaşa kalınacak yer.
  796. ham (far) خام çiğ, ham.
  797. ham (far) خم 1.eğik eğri, bükük.
  798. hamâil (ar) حمائل kılıç kayışı.
  799. hamâkat (ar) حماقت ahmaklık.
  800. hamâme (ar) حمامه güvercin.
  801. hamâse (ar) حماسه kahramanlık şiiri.
  802. hamâset (ar) حماست kahramanlık şiiri, hamase.
  803. hamd (ar) حمد şükür.
  804. hâme (far) خامه kalem.
  805. hamel (ar) حمل kuzu.
  806. hamelât (ar) حملات saldırılar, hamleler.
  807. hâmî (ar) حامی gözeten, himaye eden.
  808. hâmid (ar) حامد hamd eden, şükreden.
  809. hamîde (far) خميده eğik, eğri.
  810. hâmil (ar) حامل 1.taşıyan. 2.hamile. 3.sahip. hâmil olmak taşımak.
  811. hâmile (ar) حامله gebe, hamile.
  812. hamîr (ar) حمير hamur.
  813. hâmis (ar) خامس beşinci.
  814. hâmisen (ar) خامسا beşincisi.
  815. hâmiş (ar) هامش mektup ilavesi.
  816. hâmiz (ar) حامض 1.ekşi. 2.kekre.
  817. haml (ar) حمل 1.taşıma. 2.gebelik. 3.yükleme.
  818. hamle (ar) حمله 1.saldırı. 2.atak. hamletmek yüklemek.
  819. hammâl (ar) حمال hamal.
  820. hammâm (ar) حمام 1.banyo. 2.hamam.
  821. hammâr (ar) خمار meyhaneci.
  822. hamr (ar) خمر şarap.
  823. hamrâ (ar) خمرا kırmızı, kızıl. hamrâlanmak kızarmak, kırmızılaşmak, al al olmak.
  824. hams (ar) خمس beş.
  825. hamse (ar) خمسه beş mesnevîlik eser.
  826. hamsin (ar) خمسين elli.
  827. hamûl (ar) حمول dayanıklı.
  828. hamûle (ar) حموله yük.
  829. hâmûn (far) هامون çöl.
  830. hâmûş (far) خاموش suskun, sessiz.
  831. hamyâze (far) خميازه esneme.
  832. hamz (ar) حمض ekşilik.
  833. hân (far) خوان okuyan.
  834. hân (far) خوان sofra.
  835. hanâzir (ar) خنازیر domuzlar.
  836. hancer (ar) خنجر hançer.
  837. hancere (ar) حنجره gırtlak, hançere.
  838. handan (far) خندان güleç, gülen. handan etmek güldürmek.
  839. hande (far) خنده gülüş.
  840. handek (ar) خندق hendek.
  841. handerûy (far) روی خنده güleryüzlü.
  842. hâne (far) خانه ev.
  843. hanedan (far) خاندان sülale, hanedan.
  844. hâneharâb (far) خراب خانه 1.perişan. 2.evsiz yurtsuz. 3.cahil.
  845. hânende (far) خواننده 1.şarkıcı. 2.okuyucu.
  846. hanif حنيف İslâmiyetten önce Tanrı'ya inanan.
  847. hânkah (ar) خانقاه tekke.
  848. hânman (far) خانمان ev bark, yurt.
  849. hannas (ar) خناس şeytan.
  850. hânsâlar (far) سالار خوان kilerci.
  851. hânüman (far) خانمان ev bark, yurt.
  852. hapis (ar) حبس bir yere kapatma veya kapanma.
  853. hapishane (A.-F.) خانه حبس tutukevi, mahpushane.
  854. hâr (far) خار diken.
  855. har (far) خر eşek.
  856. hâr (far) خوار aşağılık, adi.
  857. hâr (far) خوار yiyen.
  858. harâb (ar) خراب 1.yıkık, harap. 2.fitil gibi sarhoş. harâb etmek yıkmak, bozmak, tahrip etmek. harâb olmak yıkılmak, bozulmak, kırılmak.
  859. harâbat (ar) خرابات meyhane.
  860. harâbe (ar) خرابه yıkıntı, harabe.
  861. harâc (ar) خراج haraç.
  862. haram (ar) حرام haram.
  863. harâmi (ar) حرامی eşkıya.
  864. haramzâde (A.-F.) زاده حرام piç.
  865. harâret (ar) حرارت 1.sıcaklık.
  866. harâtin (ar) خراطين solucan.
  867. harb (ar) حرب harp, savaş.
  868. harbe (ar) حربه süngü.
  869. harb-i umûmî عمومی حرب Birinci Dünya Savaşı.
  870. harbiye (ar) حربيه harp okulu. harbiye nezareti savunma bakanlığı. harbiyeli Harp Okulu öğrencisi.
  871. harbüze (far) خربزه kavun.
  872. harc (ar) خرج 1.vergi. 2.masraf.
  873. harcıâlem عالم خرج herkese açık, herkese uygun.
  874. harcırah راه خرج yol parası.
  875. harçeng (far) خرچنگ yengeç.
  876. hardal (ar) خردل hardal.
  877. hâre (far) خاره granit, sert taş.
  878. harekât (ar) حرکات hareketler.
  879. hareket (ar) حرکت 1.hareket. 2.davranış. hareketsizlik hareket etmeme.
  880. harem (ar) حرم harem, herkesin giremeyeceği yer. haremlik (A.-T.) harem dairesi, evde harem kısmy, herkesin uluorta giremeyeceği yer.
  881. haremserây (A.-F.) سرای حرم harem dairesi.
  882. harf (ar) حرف 1.harf. 2.söz.
  883. hargâh (far) خرگاه otağ.
  884. hargûş (far) خرگوش tavşan.
  885. hârî (far) خواری düşkünlük.
  886. hârib (ar) هارب kaçan.
  887. hâric (ar) خارج dış, dışarı.
  888. hâricen (ar) خارجا dıştan, dışarıdan.
  889. hâricî (ar) خارجی dış ile ilgili.
  890. hariciye (ar) خارجيه 1.dışa bağlı, dışarıya ilişkin. 2.dışişleri bakanlığı.
  891. harîd (far) خرید satın alma.
  892. harîdâr (far) خریدار müşteri, alıcı.
  893. harîf (ar) حریف 1.rakip. 2.meslektaş.
  894. harîk (ar) حریق yangın.
  895. hârika (ar) خارقه harika.
  896. hârikulâde (ar) العاده خارق olağanüstü.
  897. harîm (ar) حریم 1.kutsal. 2.harem. 3.avlu.
  898. harîm-i ismet (far) عصمت حریم kutsal saha.
  899. harîr (ar) حریر ipek.
  900. harîrî (ar) حریری ipekli.
  901. hâris (ar) حارث çiftçi.
  902. hâris (ar) حارس bekçi.
  903. harîs (ar) حریص hırslı.
  904. hâristan (far) خارستان dikenlik.
  905. harita (ar) خریطه harita.
  906. harmen (far) خرمن harman.
  907. harmengâh (far) خرمنگاه harman yeri.
  908. harmühre (far) خرمهره katır boncuğu.
  909. harnub (ar) خرنوب keçi boynuzu.
  910. hârpuşt (far) خارپشت kirpi.
  911. hârr (ar) حار kızgın, yakıcı.
  912. harrât (ar) خراط doğramacı.
  913. hars (ar) حرث kültür.
  914. harsî (ar) حرثی kültürel.
  915. harvâr (far) خروار eşek yükü.
  916. hârzâr (far) خارزار dikenlik.
  917. hâs (ar) خاص 1.özgü, has. 2.saf. 3.özel.
  918. has (far) خس çöp.
  919. hasâdet (ar) حسادت kıskançlık.
  920. hasâil (ar) خصائل hasletler, tabiatlar.
  921. hasâis (ar) خصائص nitelikler, özellikler.
  922. hasâr (ar) خسار zarar, hasar.
  923. hasarât (ar) خسرات zararlar.
  924. hasardîde (A.-F.) خساردیده hasarlı.
  925. hasâret (ar) خسارت zarar, hasar.
  926. hasâset (ar) خساست pintilik.
  927. hasb (ar) حسب göre.
  928. hasbe (ar) حصبه kızamık.
  929. hasbelkader (ar) القدر حسب kaderden ileri gelen, kadere bak.
  930. hasbetenlillah (ar) الله Allah r حسبة ızası için.
  931. hasbihal (A.-F.) حال حسب halleşme, dertleşme. hasbihal etmek halleşmek, dertleşmek.
  932. hasbü'l-mâhiye (ar) الماهيه حسب yapı bakımından.
  933. hasebe (ar) حصبه kızamık.
  934. hased (ar) حسد kıskançlık. hased etmek kıskanmak.
  935. hasen (ar) حسن güzel.
  936. hasenât (ar) حسنات iyilikler.
  937. hasene (ar) حسنه güzel, iyi.
  938. hasenülhulk (ar) الخلق حسن huyu güzel.
  939. hasf (ar) خسف ay tutulması.
  940. hâsıd (ar) حاصد ekin biçen, hasatçı.
  941. hâsıl (ar) حاصل ortaya çıkan, var olan. hasıl etmek meydana getirmek, ortaya çıkarmak. hâsıl olmak ortaya çıkmak, var olmak.
  942. hâsılat (ar) حاصلات kazanç, gelir.
  943. hâsılât-ı gayr-i sâfiye صافيه غير حاصلات brüt gelir.
  944. hâsılât-ı sâfiye صافيه حاصلات net gelir.
  945. hasıl-ı kelâm کلام حاصل sözün kısası. hâsılı kısacası, sonuç olarak.
  946. hasım (ar) خصم düşman.
  947. hasîb (ar) حسيب 1.değerli. 2.muhasebeci.
  948. hâsid (ar) حاسد kıskanç.
  949. hasîn (ar) حصين sağlam, müstahkem.
  950. hasîr (ar) حصير hasır.
  951. hâsir (ar) خاسر zarar eden, hüsrana uğrayan.
  952. hasis (ar) خسيس pinti.
  953. hasîsa (ar) خصيصه karakter.
  954. hasiy (ar) خصی iğdiş, hadım edilmiş.
  955. haslet (ar) خصلت tabiat, yaratılıştan gelen huy.
  956. hasm (ar) خصم düşman, hasım.
  957. hasmâne (A.-F.) خصمانه düşmanca.
  958. hasmî (A.-F.) خصمی düşmanlık.
  959. hasnâ (ar) حسنا güzel kız, güzel kadın.
  960. hasr (ar) حصر tahsis etme, ayırma, vakfetme, adama.
  961. hasret (ar) حسرت özlem. hasret çekmek özlem duymak.
  962. hasretkeş (A.-F.) کش حسرت hasret çeken. hasretmek adamak, ayırmak, tahsis etmek.
  963. hassa (ar) خاصه özellik.
  964. hassâd (ar) حصاد orakçı.
  965. hassas (ar) حساس duygulu, hassas.
  966. hassâsiyyet (ar) حساسيت hassaslık.
  967. hâsse (ar) خاصه duyu.
  968. hâsseten (ar) خاصة özellikle, hele hele.
  969. hâssuâmm خاص و عام herkes.
  970. hâste (far) خاسته kalkmış, ayağa kalkmış.
  971. haste (far) خسته hasta.
  972. hâste (far) خواسته 1.istemiş. 2.istek.
  973. hastegî (far) خستگی hastalık.
  974. hâstgâr (far) خواستگار görücü.
  975. hâstgârî (far) خواستگاری görücülük.
  976. hasûd (ar) حسود kıskanç.
  977. hasûdâne (A.-F.) حسودانه kıskanarak, kıskançlıkla.
  978. hasûdî (A.-F.) حسودی kıskançlık.
  979. hâşâ (ar) حاشا uzak dursun, hâşa.
  980. hâşâk (far) خاشاک çerçöp.
  981. haşeb (ar) خشب odun.
  982. haşem (ar) حشم maiyet.
  983. haşerat (ar) حشرات haşereler, börtü böcek.
  984. haşere (ar) حشره böcek, haşere.
  985. haşhaş (ar) خشخاش haşhaş.
  986. haşîn (ar) خشين kaba, sert.
  987. hâşiye (ar) حاشيه 1.kenar. 2.şerh kitabı.
  988. haşmet (ar) حشمت 1.görkem. 2.hiddet.
  989. haşmetmeab (ar) مآب حشمت görkemli, haşmetli.
  990. haşmgîn (far) خشمگين öfkeli, hışımlı.
  991. haşr (ar) حشر kıyamet, haşır.
  992. haşv (ar) حشو 1.doldurulmuş, yararsız söz. 2.kuru ot.
  993. haşyet (ar) خشيت korkma.
  994. haşyetengiz (A.-F.) انگيز خشيت korku salan, korkunç.
  995. hatâ (ar) خطا 1.yanlış, hata. 2.kusur.
  996. hataâlûd (A.-F.) آلود خطا hatalı, yanlış dolu.
  997. hatab (ar) حطب odun.
  998. hatâbahş (A.-F.) بخش خطا hataları affeden.
  999. hatâen (ar) خطاء yanlışlıkla.
  1000. hatâiyyât (ar) خطائيات hatalar, yanlışlıklar.
  1001. hatakâr (A.-F.) خطاکار hatalı, hata yapan.
  1002. hatâpûş (A.-F.) خطاپوش hataları örten.
  1003. hatar (ar) خطر tehlike.
  1004. hatarât (ar) خطرات tehlikeler.
  1005. hatarnâk (A.-F.) خطرناک tehlikeli.
  1006. hatâyâ (ar) خطایا yanlışlar, hatalar.
  1007. hâtem (ar) خاتم 1.mühür. 2.yüzük.
  1008. hâtıf (ar) هاتف gaipten gelen ses.
  1009. hâtır (ar) خاطر hatır, gönül.
  1010. hâtıra (ar) خاطره hatıra, hatıra gelen. hatıra getirmek aklına getirmek, düşünmek. hâtıra hutûr etmek hatırlamak, anımsamak.
  1011. hâtırat (ar) خاطرات 1.hatıralar. 2.anı kitabı.
  1012. hâtırâzâr (A.-F.) آزار خاطر gönül inciten, hatır kıran.
  1013. hâtırâzürde (A.-F.) آزرده خاطر kalbi kırık.
  1014. hâtırşinâs (A.-F.) خاطرشناس hatırbilir.
  1015. hatîa (ar) خطيئه kabahat.
  1016. hatîb (ar) خطيب hatip.
  1017. hâtime (ar) خاتمه son. hâtime vermek son vermek.
  1018. hatîr (ar) خطير 1.tehlikeli. 2.yüce.
  1019. hatm (ar) ختم 1.hatim, hatim indirme. 2.mühürleme.
  1020. hatn (ar) ختن sünnet.
  1021. hatt (ar) خط 1.çizgi. 2.yol. 3.yeni terlemiş bıyık.
  1022. hattâ (ar) حتی üstelik, hatta.
  1023. hattâb (ar) حطاب oduncu.
  1024. hattat (ar) خطاط hattat, güzel yazı yazan.
  1025. hatve (ar) خطوه adım.
  1026. havâ (ar) هوا hava.
  1027. havadar (far) هوادار açık mekanlı
  1028. havâdis (ar) حوادث 1.yeni haberler. 2.olaylar.
  1029. havaî (ar) هوائی havaya ait.
  1030. havâkin (T.>A.) خواقين hakanlar.
  1031. havale (ar) حواله ısmarlama, havale.
  1032. havali (ar) حوالی yöre.
  1033. havârik (ar) خوارق harikalar.
  1034. havâss (ar) خواص 1.seçkin kişiler. 2.nitelikler.
  1035. havâtîn (T.>A.) خواتين hatunlar, saygın hanımlar.
  1036. havâyic (ar) حوایج ihtiyaçlar, gereksinimler.
  1037. hâven (ar) هاون havan.
  1038. hâver (far) خاور doğu.
  1039. hâveran (far) خاوران doğu ve batı.
  1040. hâverşinas (far) خاورشناس doğubilimci, oryantalist, müsteşrik.
  1041. havf (ar) خوف korku. havf eylemek korkmak.
  1042. havfnâk (A.-F.) خوفناک korkulu.
  1043. hâvî (ar) حاوی içeren, ihtiva eden.
  1044. havl (ar) حول 1.güç. 2.çevre.
  1045. havsala (ar) حوصله kavrama gücü, havsala.
  1046. havz (ar) حوض havuz.
  1047. hayâ (ar) حيا utanma, haya, ar.
  1048. hayâl (ar) خيال hayal, düş.
  1049. hayâlât (ar) خيالات hayaller, düşler.
  1050. hayâlen (ar) خيالا hayali olarak.
  1051. hayâlet (ar) خيالت hayalet.
  1052. hayalî (ar) خيالی 1.hayalî, hayal ürünü. 2.Karagöz oynatan.
  1053. hayalperest (A.-F.) پرست خيال hayalci.
  1054. hayat (ar) حيات yaşam.
  1055. hayatbahş (A.-F.) بخش حيات hayat veren.
  1056. hayât-ı cinsiye جنسيه حيات cinsel yaşam.
  1057. hayât-ı diniye دینيه حيات dinsel yaşam.
  1058. hayât-ı rûz-i merre مره روز حيات gündelik yaşam.
  1059. hayatî (ar) حياتی hayatla ilgili, yaşamsal.
  1060. hayâtiyyât (ar) حياتيات biyoloji, yaşambilim.
  1061. haydud (Macarca>A.) حيدود eşkiya, haydut, yolkesen.
  1062. hâye (far) خایه yumurta, haya.
  1063. hayf (ar) حيف yazık, vah vah.
  1064. hayır (ar) خير iyilik, hayır.
  1065. hayırhah (A.-F.) خيرخواه iyiliksever. hayız bk. hayz.
  1066. hayl (ar) خيل 1.yılkı, at sürüsü. 2.zümre.
  1067. hayli (far) خيلی çok, fazla.
  1068. hayme (ar) خيمه çadır.
  1069. haymegâh (A.-F.) گاه خيمه çadır kurulan yer.
  1070. haymenişin (A.-F.) نشين خيمه göçebe, çadırda yaşayan.
  1071. hayr (ar) خير iyilik, hayır.
  1072. hayran (ar) حيران 1.şaşkın. 2.hayran, tutkun.
  1073. hayrendiş (A.-F.) خيراندیش iyi düşünceli.
  1074. hayret (ar) حيرت şaşkınlık.
  1075. hayretbahş (A.-F.) بخش حيرت hayret verici.
  1076. hayretkâr (A.-F.) کار حيرت hayret eden.
  1077. hayretzede (A.-F.) زده حيرت şaşkın.
  1078. haysiyyet (ar) حيثيت şeref, onur.
  1079. hayvan (ar) حيوان 1.canlı. 2.hayvan.
  1080. hayvanî (ar) حيوانی hayvansal.
  1081. hayvaniye (ar) حيوانيه hayvana özgü, hayvansal.
  1082. hayy (ar) حی diri.
  1083. hayyât (ar) خياط terzi.
  1084. hayye (ar) حيه yılan.
  1085. hayyir (ar) خير çok iyilik eden.
  1086. hayz (ar) خيض regl, aybaşı.
  1087. hazâin (ar) خزائن hazineler.
  1088. hazân (far) خزان güz, sonbahar.
  1089. hazar (ar) حضر güvenlik.
  1090. hazer (ar) حذز sakınma.
  1091. hazerat (ar) حضرات hazretler.
  1092. hazf (ar) حذف silme, kaldırıp atma.
  1093. hâzık (ar) حاذق usta, yetenekli, ehil.
  1094. hazır (ar) حاضر 1.huzurda. 2.hazır, mevcut.
  1095. hâzırûn (ar) حاضرون bulunanlar, hazır olanlar.
  1096. hâzi (ar) خاضع alçakgönüllü.
  1097. hazîn (ar) حزین hüzün dolu.
  1098. hâzin (ar) خازن haznedar.
  1099. hazine (ar) خزینه hazine.
  1100. hazinedar (A.-F.) دار خزینه haznedar, hazinenin birinci derecede sorumlusu.
  1101. hazîre (ar) حظيره etrafı çevrili yer (mezarlık vs.)
  1102. hazm (ar) حضم sindirim.
  1103. hazret (ar) حضرت sayın, hazret.
  1104. hazz (ar) حظ sevinç, haz.
  1105. hebâ (ar) هبا boş. hebâ etmek yitirmek, yazık etmek, elden kaçırmak. hebâ olmak yitmek, yazık olmak, yok olmak. hebâya gitmek boşa gitmek, yazık olmak.
  1106. hecâ (ar) هجا 1.hece. 2.yerme, hiciv.
  1107. hecâgû (A.-F.) هجاگو hicveden, yeren.
  1108. hecîn (ar) هجين iki hörgüçlü deve.
  1109. hecr (ar) هجر ayrılık.
  1110. hedâyâ (ar) هدایا armağanlar, hediyeler.
  1111. hedef (ar) هدف amaç, hedef.
  1112. heder (ar) هدر yazık olma, boşa gitme. heder etmek yazık etmek, yitirmek, boşa harcamak. heder olmak yazık olmak, yitmek, kaybolmak.
  1113. hediyye (ar) هدیه armağan, hediye.
  1114. heft (far) هفت yedi.
  1115. heftâd (far) هفتاد yetmiş.
  1116. hefte (far) هفته hafta.
  1117. heftevreng (far) اورنگ هفت yedi yıldız.
  1118. helâhil (ar) هلاهل zehir, ağı, boğanotu.
  1119. helâk (ar) هلاک 1.yok olma. 2.ölme. helâk etmek 1.yok etmek, ortadan kaldırmak. 2.öldürmek. helâk olmak 1.yok olmak, ortadan kalkmak. 2.ölmek. 3.çırpınmak.
  1120. helal (ar) حلال 1.helal. 2.eş, hanım.
  1121. helalzâde (A.-F.) زاده حلال 1.helal süt emmiş. 2.evli anne babanın çocuğu.
  1122. helezon (ar) حلزون 1.sümüklüböcek. 2.yılankavî.
  1123. helva (ar) حلوا helva.
  1124. helvafurûş (A.-F.) فروش حلوا helvacı.
  1125. helvâyî (ar) حلوایی helvacı.
  1126. hem (far) هم 1. -deş, -daş anlamını verecek şekilde kelimeye türetmeye yarayan ön ek. 2.hem, üstelik.
  1127. hemâgûş (far) آگوش هم sarmaş dolaş, kucak kucağa. hemâgûş olmak sarmaş dolaş olmak, kucaklaşmak.
  1128. hemâheng (far) آهنگ هم uyumlu. hemâhenk bk. hemâheng.
  1129. heman (far) همان derhal, hemen.
  1130. hemânâ (far) همانا adeta, tıpkı.
  1131. hemandem (far) هماندم o anda.
  1132. hemânend (far) همانند gibi.
  1133. hemasr (F.-A.) عصر هم çağdaş.
  1134. hemâvâz (far) آواز هم bir ağız.
  1135. hembâz (far) همباز ortak. hemcevherlik (F.-T.) aynı cevherden olma, aynı asıldan gelme.
  1136. hemcins (F.-A.) جنس هم aynı cinsten.
  1137. hemcivâr (F.-A.) جوار هم komşu.
  1138. hemçü (far) همچو gibi.
  1139. hemdem (far) همدم arkadaş, yakın dost, sohbet arkadaşı.
  1140. hemderd (far) درد هم dert ortağı.
  1141. hemdîger (far) همدیگر birbiri.
  1142. heme (far) همه tümü, hepsi.
  1143. hemegân (far) همگان tümü, hepsi, herkes. hemfikir bk. hemfikr.
  1144. hemfikr (F.-A.) همفکر aynı düşüncede, hemfikir. hemfikr olmak aynı fikri paylaşmak.
  1145. hemginân (far) همگنان herkes.
  1146. hemhudûd (F.-A.) حدود هم sınırdaş. hemhudut bk. hemhudûd.
  1147. hemin (far) همين bu, işte bu.
  1148. hemîşe (far) هميشه daima, her zaman.
  1149. hemkadd (F.-A.) قد هم boydaş, aynı boyda.
  1150. hemkâr (far) همکار meslektaş.
  1151. hemkîş (far) همکيش dindaş.
  1152. hemm (ar) هم kaygı.
  1153. hemnâm (far) همنام adaş.
  1154. hempâ (far) همپا arkadaş, kafadar.
  1155. hemrâh (far) همراه yoldaş, yol arkadaşı.
  1156. hemrâz (far) همراز sırdaş.
  1157. hemrîş (far) همریش bacanak.
  1158. hemsâl (far) همسال yaşıt.
  1159. hemsâye (far) همسایه komşu.
  1160. hemsefer (F.-A.) همسفر yoldaş.
  1161. hemser (far) همسر eş, karı kocadan her biri.
  1162. hemsinn (F.-A.) سن هم yaşıt.
  1163. hemsohbet (F.-A.) صحبت هم sohbet arkadaşı.
  1164. hemşehrî (F.-A.) شهری هم 1.hemşeri. 2.yurttaş. hemşeri bk. hemşehrî.
  1165. hemşîre (far) همشيره kızkardeş.
  1166. hemtâ (far) همتا eş, benzer, denk.
  1167. hemvâr (far) هموار düz.
  1168. hemvâre (far) همواره daima.
  1169. hemyân (far) هميان heybe.
  1170. hemzâd (far) همزاد 1.doğuşla birlikte gelen. 2.birlikte doğan.
  1171. hemzebân (far) همزبان aynı dili konuşan.
  1172. henâzir (ar) خنازیر domuzlar.
  1173. hendese (Peh.>A.) هندسه geometri.
  1174. hendesî (ar) هندسی geometrik.
  1175. hengâm (far) هنگام vakit, zaman.
  1176. hengâme (far) هنگامه kargaşa.
  1177. henüz (far) هنوز ancak, daha.
  1178. her (far) هر her. her halde 1.mutlaka, her durumda. her vakit her zaman, daima.
  1179. herâyîne (far) آیينه هر mutlaka.
  1180. herbâr (far) هربار her defasında.
  1181. hercâî (far) هرجائی 1.şıpsevdi. 2.kararsız. hercâyî bk. hercâî.
  1182. hercümerc (far) مرج و هرج kargaşa, dağınıklık, düzensizlik.
  1183. herçend (far) هرچند ise de, her ne kadar.
  1184. herçibâdâbâd (far) باد بادا هرچه ne olursa olsun.
  1185. herdem (far) هردم her an, daima.
  1186. herem (ar) هرم ehram.
  1187. hergele (far) خرگله 1.sürünün başında giden kılavuz eşek. 2.eşek sürüsü. 3.haylaz, yaramaz adam.
  1188. hergiz (far) هرگز asla.
  1189. herze (far) هرزه saçma.
  1190. herzegû (far) گو هرزه saçmalayan.
  1191. herzegûyî (far) گویی هرزه saçmalama.
  1192. hesâb (ar) حساب hesap.
  1193. hestî (far) هستی varlık.
  1194. heşt (far) هشت sekiz.
  1195. heştâd (far) هشتاد seksen.
  1196. hetk (ar) هتک yırtma.
  1197. hettâk (ar) هتاک yırtan.
  1198. hevâ (ar) هوا istek, nefis isteği.
  1199. hevâdâr (A.-F.) هوادار istekli, taraftar.
  1200. hevâdâr (far) هوادار havalı, havadar.
  1201. hevâperest (A.-F.) هواپرست nefsinin istekleri peşinde koşan.
  1202. heves (ar) هوس istek, heves.
  1203. hevesât (ar) هوسات istekler, hevesler.
  1204. hevesdâr (A.-F.) هوسدار hevesli.
  1205. heveskâr (A.-F.) هوسکار hevesli, istekli.
  1206. hevl (ar) هول korku.
  1207. hevlnâk (A.-F.) هولناک korkunç.
  1208. hey'et (ar) هيئت 1.ekip. 2.dış görünüş. 3.kurul. 4.topluluk. 5.astronomi.
  1209. hey'etşinâs (A.-F.) شناس هيئت astronom.
  1210. heyâkil (ar) هياکل heykeller.
  1211. heyecân (ar) هيجان 1.coşku. 2.heyecan.
  1212. heyelân (ar) هيلان toprak kayması, heyelan. heyet bk. hey'et
  1213. heyet-i ictimâiye اجتماعيه هيئت toplum.
  1214. heyet-i mecmua مجموعه هيئت genel, tüm.
  1215. heyet-i muallimîn معلمين هيئت öğretmenler kurulu
  1216. heyhât (ar) هيهات yazık.
  1217. heykel (ar) هيکل 1.heykel. 2.gövde.
  1218. heykeltıraş (A.-F.) تراش هيکل heykelci, heykeltıraş.
  1219. heyûlâ (ar) هيولا 1.ana madde. 2.zihinde tasarlanmış varlık.
  1220. heyzüm (far) هيزم odun.
  1221. hezâr (far) هزار 1.bin. 2.bülbül.
  1222. hezârân (far) هزاران binlerce.
  1223. hezârân (far) هزاران bülbül.
  1224. hezârdestân (far) هزاردستان bülbül.
  1225. hezârpâ (far) هزارپا kırkayak.
  1226. hezeyân (ar) هزیان 1.sayıklama. 2.saçmalama.
  1227. hezîmet (ar) هزیمت bozgun. hezîmete uğramak bozguna uğramak.
  1228. hezl (ar) هزل şaka, şakalaşma.
  1229. hezlgû (A.-F.) گو هزل şakacı.
  1230. hıdiv (far) خدیو Mısır valisi.
  1231. hıfz (ar) حفظ 1.koruma. 2.ezberleme. hıfzetmek 1.ezberlemek. 2.korumak.
  1232. hıfzıssıhha (ar) الصحه حفظ sağlık koruma.
  1233. hılt (ar) خلط safra, sevda, dem (kan) ve balgam olmak üzere insan vücudundaki dört ana maddenin herbiri.
  1234. hınâ (ar) حنا kına.
  1235. hınzîr (ar) خنزیر domuz.
  1236. hırâmân (far) خرامان 1.salınan. 2.salınarak.
  1237. hıred (far) خرد akıl.
  1238. hıredmend (far) خردمند akıllı.
  1239. hırka (ar) خرقه hırka.
  1240. hırkapûş (A.-F.) پوش خرقه 1.hırka giyen. 2.derviş. hırkapûş olmak 1.hırka giymek. 2.derviş olmak.
  1241. hırmân (ar) حرمان mahrumluk.
  1242. hırs (ar) حرص hırs.
  1243. hırs (far) خرس ayı.
  1244. hırz (ar) حرز 1.sığınak. 2.nazar boncuğu.
  1245. hısâl (ar) خصال huy, haslet.
  1246. hısn (ar) حصن kale.
  1247. hışım (far) خشم öfke. hışımlanmak öfkelenmek.
  1248. hışm (far) خشم öfke, hışım.
  1249. hışmgîn (far) خشمگين öfkeli, hışımlı.
  1250. hışt (far) خشت 1.kerpiç. 2.tuğla.
  1251. hıtat (ar) خطط ülkeler, diyarlar.
  1252. hıtta (ar) خطه ülke, diyar.
  1253. hıyâbân (far) خيابان cadde.
  1254. hıyânet (ar) خيانت hainlik.
  1255. hıyânetkâr (A.-F.) خيانتکار hain.
  1256. hıyâr (ar) خيار seçme hakkı.
  1257. hıyre (far) خيره 1.kamaşmış. 2.fersiz.
  1258. hıyreçeşm (far) چشم خيره 1.arsız, hayasız. 2.cesur, gözüpek.
  1259. hıyreser (far) سر خيره sersem.
  1260. hibâb (ar) حباب 1.haplar. 2.tohumlar.
  1261. hibâle (ar) حباله 1.bağ. 2.tuzak.
  1262. hibe (ar) هبه bağışlama, hibe.
  1263. hibr (ar) حبر 1.Yahudi bilgini. 2.mürekkep.
  1264. hibre (ar) خبره deneyim.
  1265. hicâ (ar) هجا yerme.
  1266. hicâb (ar) حجاب 1.perde. 2.utanma.
  1267. hicaz (ar) حجاز 1.Arabistan'da Hicaz bölgesi. 2.hicaz makamı.
  1268. hiciv (ar) هجو yergi, taşlama.
  1269. hicr (ar) هجر ayrılık.
  1270. hicrân (ar) هجران 1.ayrılık. 2.ayrılık acısı.
  1271. hicret (ar) هجرت göç.
  1272. hicv (ar) هجو yergi, taşlama. hicviye bk. hicviyye.
  1273. hicviyye (ar) هجویه taşlama, hicivle ilgili şiir veya düzyazı.
  1274. hîç (far) هيچ hiç.
  1275. hîçkes (far) هيچکس hiç kimse.
  1276. hidâ' (ar) خداع düzen, komplo.
  1277. hidayet (ar) هدایت doğru yolu gösterme. hidâyet etmek doğru yolu göstermek.
  1278. hiddet (ar) حدت 1.öfke. 2.keskinlik. hiddetlenmek öfkelenmek.
  1279. hidemat (ar) خدمات hizmetler.
  1280. hidiv (far) خدیو Mısır valisi.
  1281. hidmet (ar) خدمت hizmet.
  1282. hidmetkâr (A.-F.) خدمتکار hizmetçi.
  1283. hiffet (ar) خفت 1.hafiflik. 2.hoppalık.
  1284. hijdeh (far) هژده onsekiz.
  1285. hîk (far) خيک tulum.
  1286. hikâyât (ar) حکایات hikayeler, öyküler.
  1287. hikâyet (ar) حکایت öykü, hikaye.
  1288. hikem (ar) حکم hikmetler.
  1289. hikmet (ar) حکمت 1.bilgelik. 2.sebep.
  1290. hikmetşinâs (A.-F.) شناس حکمت hakîm, felsefeci.
  1291. hil'at (ar) خلعت kaftan.
  1292. hilâf (ar) خلاف aykırı, zıt. hilâfına aykırı olarak. hilafında aykırı olarak.
  1293. hilâl (ar) خلال 1.aralık. 2.kürdan.
  1294. hilâl (ar) هلال yeni ay, ilkay.
  1295. hîle (ar) حيله düzen, oyun, hile.
  1296. hîlebaz (A.-F.) باز حيله hilekâr, düzenbaz.
  1297. hîlekâr (A.-F.) کار حيله düzenbaz, hileci.
  1298. hilkat (ar) خلقت 1.yaratılış. 2.Tanrı.
  1299. hilm (ar) حلم yumuşaklık.
  1300. hilye (ar) حليه 1.süs. 2.güzel yüz. 3.güzel özellikler.
  1301. himâr (ar) حمار eşek.
  1302. himaye (ar) حمایه koruma, esirgeme. himayekârlık (A.-F.-T.) himaye etme.
  1303. hîme (far) هيمه odun.
  1304. himem (ar) همم himmetler, çabalar.
  1305. himmet (ar) همت çaba. himmet etmek çaba göstermek.
  1306. hîn (ar) حين zaman, vakit, esna.
  1307. hinduvâne (far) هندوانه karpuz. hîn-i hâcette ihtiyaç duyulduğu zaman.
  1308. hirâs (far) هراس korku.
  1309. hired (far) خرد akıl.
  1310. hiref (ar) حرف meslekler.
  1311. hirem (ar) هرم piramit.
  1312. hirfet (ar) حرفت meslek.
  1313. hirmân (ar) حرمان mahrumluk. his bk. hiss.
  1314. hisâb (ar) حساب hesap.
  1315. hisân (ar) حصان at, aygır.
  1316. hisar (ar) حصار kale, hisar.
  1317. hiss (ar) حس duygu.
  1318. hisse (ar) حصه pay.
  1319. hissedar (A.-F.) دار حصه pay sahibi. hissedar olmak payını almak.
  1320. hisset (ar) خست pintilik. hissetmek duymak, algılamak.
  1321. hisseyâb (A.-F.) یاب حصه pay alan. hisseyâb olmak payını almak.
  1322. hissî (ar) حسی duygulu.
  1323. hiss-i kablelvukû (F.-A.) الوقوع قبل حس önsezi.
  1324. hissiyât (ar) حسيات duygular.
  1325. hissiye (ar) حسيه duygu. hissolunmak duyulmak, hissedilmek.
  1326. hîş (far) خویش 1.kendi. 2.akraba.
  1327. hitâb (ar) خطاب konuşma, hitap etme. hitâb etmek muhatap alıp konuşmak.
  1328. hitâbe (ar) خطابه konuşma.
  1329. hitabet (ar) خطابت hatiplik.
  1330. hitâm (ar) ختام son. 2.son bulma. hitam bulmak son bulmak, bitmek. hitâma erdirmek bitirmek, sona erdirmek. hitâma ermek sona ermek.
  1331. hitan (ar) ختان sünnet, sünnet etme.
  1332. hiyel (ar) حيل hileler.
  1333. hizâ (ar) حذا sıra.
  1334. hizâb (far) خيزاب dalga.
  1335. hizâne (ar) خزانه hazine. hizâya gelmek 1.boyun eğmek, itaat etmek, kabullenmek. 2.sırayı bozmadan durmak. hizâya girmek sıra olmak.
  1336. hizb (ar) حزب 1.parti. 2.grup.
  1337. hizmet (ar) خدمت hizmet, görev yapma. hizmet etmek görev yapmak.
  1338. hizmet-i vataniye وطنيه خدمت 1.askerlik. 2.vatan hizmeti, vatan borcu.
  1339. hoca (far) خواجه 1.hoca. 2.sahip. 3.efendi. 4.üstad.
  1340. hod (far) خود kendi.
  1341. hodbehod (far) خودبخود kendi kendine.
  1342. hodbin (far) خودبين bencil.
  1343. hodkâm (far) خودکام kendini beğenmiş, kendini düşünen. hodkâmlık (F.-T.) kendini düşünme.
  1344. hodrey (F.-A.) خودرای başınabuyruk.
  1345. hodsitâ (far) خودستا övüngen.
  1346. hokka (ar) حقه 1.mürekkep kabı. 2.tükürük kabı.
  1347. hokkabaz (A.-F.) باز حقه düzenbaz.
  1348. hoşab (far) خوشاب hoşaf, komposto.
  1349. hoşaf (far) خوشاب hoşaf, komposto.
  1350. hoşâmedgû (far) گو آمد خوش hoşgeldiniz diyen.
  1351. hoşâvâz (far) آواز خوش tatlıses, güzelses.
  1352. hoşbû (far) خوشبو hoş kokulu.
  1353. hoşgüvâr (far) گوار خوش 1.leziz. 2.hazmy kolay. hoşlanmak hoşuna gitmek, sevmek.
  1354. hoşnûd (far) خشنود memnun, razı. hoşnut bk. hoşnûd.
  1355. hoşrû (far) رو خوش sevimli.
  1356. hoşsohbet (F.-A.) صحبت tatl خوش ı sözü, sohbeti tatlı.
  1357. (ar) هو Tanrı.
  1358. hûb (far) خوب 1.güzel. 2.iyi.
  1359. hubb (ar) حب sevgi.
  1360. hubbü'l-vatan mine'l-îmân (ar) الایمان من الوطن حب vatan sevgisi imandan gelir.
  1361. hubeb (ar) حبب taneler.
  1362. hûbî (far) خوبی güzellik.
  1363. hûbrûy (far) خوبروی güzel yüzlü.
  1364. hûbter (far) خوبتر daha güzel.
  1365. hubûb (ar) حبوب 1.taneler. 2.haplar.
  1366. hububat (ar) حبوبات tahıl.
  1367. hubz (ar) خبز ekmek.
  1368. huccâc (ar) حجاج hacılar.
  1369. huccet (ar) حجت delil, kanıt.
  1370. huceste (far) خجسته kutlu, uğurlu.
  1371. hûd (far) خود miğfer.
  1372. hud'a (ar) خدعه düzen, dalavere.
  1373. hudâ (far) خدا Tanrı.
  1374. hudâdâd (far) خداداد 1.Allah verdi. 2.Allah vergisi.
  1375. hudânekerde (far) خدانکرده Allah göstermesin, Allah etmesin.
  1376. hudârâ (far) خودآرا Allah aşkına.
  1377. hudâşinas (far) خداشناس tanrıtanır.
  1378. hudâvend (far) خداوند 1.Tanrı. 2.padişah. 3.efendi.
  1379. hudâvendigâr (far) خداوندگار padişah.
  1380. hudâyâ (far) خدایا Tanrım.
  1381. huddâm (ar) خدام hizmetçiler.
  1382. hudperest (far) خودپرست bencil. hudperestlik (F.-T.) bencillik, kendini düşünme.
  1383. hudûd (ar) حدود sınırlar.
  1384. hudûs (ar) حدوس meydana gelme, vukubulma.
  1385. huffâş (ar) خفاش yarasa.
  1386. huffâz (ar) حفاظ hafızlar.
  1387. hufre (ar) حفره 1.çukur. 2.oyuk, delik.
  1388. hufte (far) خفته uyuyan, uyumuş.
  1389. hûk (far) خوک domuz.
  1390. hukne (ar) حقنه şırınga.
  1391. hukuk (ar) حقوق 1.hukuk. 2.haklar.
  1392. hukuk-i siyasiye سياسيه حقوق siyasal hukuk.
  1393. hukukşinas (A.-F.) شناس حقوق hukukçu.
  1394. hulâsa (ar) خلاصه özet.
  1395. hulâsa-i kelâm کلام خلاصهء kısacası, sözün kısası.
  1396. hulâsaten (ar) خلاصة özetle, kısaca.
  1397. huld (ar) خلد cennet.
  1398. hulefa (ar) خلفا halifeler.
  1399. hulk (ar) خلق huy.
  1400. hulkum (ar) حلقوم boğaz.
  1401. hulûl (ar) حلول gelme, gelip çatma. hulûl etmek gelmek, gelip çatmak.
  1402. hulûs (ar) خلوص içtenlik.
  1403. hulûskâr (A.-F.) خلوصکار yağcı, dalkavuk.
  1404. hulyâ (Yun.>A.) خوليا hülya, hayal.
  1405. hum (far) خم küp.
  1406. humâr (ar) خمار mahmurluk.
  1407. humekâ (ar) حمقا ahmaklar.
  1408. humhâne (far) خانه خم 1.şarap mahzeni. 2.meyhane.
  1409. humk (ar) حمق ahmaklık.
  1410. hummâ (ar) حما 1.nöbet, ateş nöbeti. 2.sıtma.
  1411. humret (ar) حمرت kırmızılık, kızıllık.
  1412. hums (ar) خمس beşte biri.
  1413. humûzet (ar) حموضت ekşilik.
  1414. hûn (far) خون kan.
  1415. hûnâlûd (far) آلود خون kanlı, kana bulanmış.
  1416. hunbehâ (far) بها خون diyet.
  1417. hunhâr (far) خونخوار kan içen.
  1418. hunnâk (ar) خناق boğmaca.
  1419. hunrîz (far) خونریز kan dökücü.
  1420. hunyâger (far) خنياگر şarkıcı.
  1421. hûr (ar) حور huri.
  1422. hurâfât (ar) خرافات hurafeler, batıl inançlar.
  1423. hurafe (ar) خرافه batıl inanç.
  1424. hurafeperver (A.-F.) پرور خرافه hurafelere inanan. hurafeperverlik (A.-F.-T.) hurafelere inanış.
  1425. hurd (far) خرد küçük, ufak.
  1426. hurdebin (far) بين خرده 1.büyüteç. 2.mikroskop.
  1427. hurdegîr (far) گير خرده kusur bulan.
  1428. hûri (ar) حوری huri, cennet kızı.
  1429. hurûc (ar) خروج 1.çıkış. 2.ayaklanma.
  1430. hurûş (far) خروش coşku, coşma.
  1431. husemâ (ar) خصما düşmanlar, hasımlar.
  1432. husûf (ar) خسوف ay tutulması.
  1433. husûl (ar) خصول ortaya çıkma, gerçekleşme, var olma. husûle getirmek meydana getirmek, gerçekleştirmek.
  1434. husûmet (ar) خصومت düşmanlık.
  1435. husûs (ar) خصوص konu.
  1436. husûsat (ar) خصوصات hususlar, konular.
  1437. hususî (ar) خصوصی özel.
  1438. husûsiyet (ar) خصوصيت özellik. husûsiyetle (A.-T.) özellikle, hele hele. husûsiyle (A.-T.) özellikle, hele hele.
  1439. hûş (far) هوش akıl.
  1440. hûşe (far) خوشه 1.salkım. 2.başak.
  1441. huşk (far) خشک kuru.
  1442. huşksâlî (far) سالی خشک kuraklık.
  1443. huşû (ar) خشوع 1.alçakgönüllülük. 2.Tanrı'ya karşı korku ve saygı duyma.
  1444. huşûnet (ar) خشونت haşinlik, sertlik.
  1445. huşyâr (far) هشيار akıllı.
  1446. hutût (ar) خطوط 1.hatlar, yollar. 2.çizgiler.
  1447. hûy (far) خوی huy.
  1448. huzme (ar) حزمه demet.
  1449. huzûr (ar) حضور 1.hazır olma, bulunma. 2.rahatlık.
  1450. huzzâr (ar) حضار hazır olanlar, bulunanlar.
  1451. hüccet (ar) حجت delil, belge.
  1452. hücec (ar) حجج deliller, belgeler.
  1453. hüceyrat (ar) حجيرات hücrecikler.
  1454. hüceyre (ar) حجيره hücrecik.
  1455. hücre (ar) حجره 1.odacık. 2.hücre, canlı organizmaların en küçük yapıtaşı.
  1456. hücum (ar) هجوم saldırı, akın.
  1457. hücürât (ar) حجرات hücreler.
  1458. hüdhüd (ar) هدهد çavuşkuşu, ibibik.
  1459. hükemâ (ar) حکما bilgeler, hakîmler.
  1460. hükkâm (ar) حکام hakimler.
  1461. hükm (ar) حکم hüküm, emir, kesin karar. hükmünde yerinde, gibi. hükmünü almak yerine geçmek, gibi olmak. hüküm vermek kesin karar vermek.
  1462. hükümat (ar) حکومات hükümetler.
  1463. hükümdar (A.-F.) حکمدار padişah, sultan, hüküm sahibi. hükümdârî (A.-F.) hükümdarlık.
  1464. hükümet (ar) حکومت 1.hükümet. 2.hakimiyet. 3.devlet. hükümet sürmek hakim olmak, hükmetmek, hüküm sürmek.
  1465. hükümet-i müstebide مستبده حکومت istibdat hükümeti.
  1466. hükümran (A.-F.) حکمران hüküm süren, hakim olan. hükümran olmak hakim olmak.
  1467. hükümrânî (A.-F.) حکمرانی hüküm sürme, padişahlık.
  1468. hülâsa (ar) خلاصه özet. hülâsa etmek özetlemek.
  1469. hülâsatan (ar) خلاصة özetle, kısaca.
  1470. hümâ (far) هما 1.zümrütüanka. 2.devletkuşu.
  1471. hümâyûn (far) همایون 1.kutlu. 2.padişah ile ile ilgili.
  1472. hüner (far) هنر sanat, ustalık, beceri.
  1473. hünermend (far) هنرمند marifetli, becerili, hüner sahibi.
  1474. hünkâr (far) خنکار padişah.
  1475. hünsâ (ar) خنثی 1.erkek ve dişi organları üstünde bulunduran. 2.nötr.
  1476. hür (ar) حر özgür.
  1477. hürmet (ar) حرمت saygı.
  1478. hürmetkâr (A.-F.) حرمتکار saygı duyan.
  1479. hürr (ar) حر özgür.
  1480. hürriyet (ar) حریت özgürlük.
  1481. hüsam (ar) حسام kılıç.
  1482. hüsn (ar) حسن güzellik.
  1483. hüsn-i ahlak (A.-F.) اخلاق حسن güzel ahlak.
  1484. hüsn-i idare (A.-F.) اداره حسن iyi yönetim, iyi idare. hüsn-i kabul görmek iyi karşılanmak. hüsn-i kabul göstermek ilgi göstermek, iyi karşılamak.
  1485. hüsn-i sûret (A.-F.) صورت حسن 1. yüz güzelliği. 2.en iyi biçim. hüsnü kabul göstermek bk. hüsn-i kabul göstermek.
  1486. hüsr (ar) خسر zarar.
  1487. hüsran (ar) خسران 1.zarar. 2.hayal kırıklığı.
  1488. hüsranhîz (A.-F.) خيز خسران zarar dolu, hüsran dolu.
  1489. hüsrev (far) خسرو hükümdar, padişah.
  1490. hüveydâ (far) هویدا açık, aşikâr, besbelli.
  1491. hüviyyet (ar) هویت asıl, kimlik.
  1492. hüzn (ar) حزن hüzün, üzüntü.
  1493. hüznengîz (A.-F.) انگيز حزن hüzün veren.
  1494. hüzzam (ar) حزام Türk musikîsinde bir makam.
  1495. I
  1496. ıhlamur (Yun.>A.) اخلامور ıhlamur.
  1497. ık'âd (ar) اقعاد oturtma.
  1498. ıkd (ar) عقد 1.dizi. 2.kolye, gerdanlık.
  1499. ıklîm (ar) اقليم iklim.
  1500. ıktıdâ (ar) اقتدا uyma.
  1501. ırdâ (ar) ارضاع emzirme, süt verme.
  1502. ırk (ar) عرق 1.soy, ırk. 2.damar. 3.kök.
  1503. ırk -ı ahmer احمر عرق kızılderili ırkı.
  1504. ırk -ı ebyaz ابيض عرق beyaz ırk.
  1505. ırken (ar) عرقا ırk bakımından.
  1506. ırkî (ar) عرقی ırk ile ilgili.
  1507. ırz (ar) عرض namus, iffet.
  1508. ırzâ (ar) ارضاع emzirme, süt verme.
  1509. ısdâr (ar) اصدار çıkartma.
  1510. ısfırâr (ar) اصفرار sararma.
  1511. ıskât (ar) اسقاط düşürme.
  1512. ıslâh (ar) اصلاح düzeltme, iyileştirme, reform. ıslâh etmek düzeltmek, iyileştirmek.
  1513. ıslâhât (ar) اصلاحات düzeltmeler, iyileştirmeler, reformlar.
  1514. ıslâhpezîr (A.-F.) پذیر اصلاح ıslah edilebilir, iyileştirilebilir.
  1515. ısrar (ar) اصرار diretme, üsteleme.
  1516. ıstıbâr (ar) اصطبار sabretme.
  1517. ıstıfâ (ar) اصطفا seçme, ayıklama.
  1518. ıstıfâî (ar) اصطفائی seçimle ilgili.
  1519. ıstılâh (ar) اصطلاح terim, tabir.
  1520. ıstılâhât (ar) صطلاحات terimler, tabirler.
  1521. ıstınâ' (ar) اصطناع seçme.
  1522. ıstırab (ar) اضطراب acı, ızdırap.
  1523. ışk (ar) عشق aşk.
  1524. ışka (ar) عشقه sarmaşık.
  1525. ıtk (ar) عتق âzâd etme, köle âzâd etme.
  1526. ıtknâme (A.-F.) نامه عتق âzâdlık belgesi.
  1527. ıtlak (ar) اطلاق bırakma, salma.
  1528. ıtnâb (ar) اطناب sözü uzatma.
  1529. ıtr (ar) عطر koku, ıtır.
  1530. ıtrî (ar) عطری ıtırlı, kokulu.
  1531. ıtriyyât (ar) عطریات kokular, ıtırlar, parfümler.
  1532. ıttılâ' (ar) اطلاع bilgi sahibi olma.
  1533. ıttılâât (ar) اطلاعات bilgiler.
  1534. ıttırad (ar) اطراد ritm.
  1535. ıyâdet (ar) عيادت hasta ziyareti.
  1536. ıyâl (ar) عيال eş, hanım.
  1537. ız'âf (ar) اضعاف zayıf düşürme, zayıflatma.
  1538. ızdırap (ar) اضطراب acı.
  1539. ızlâl (ar) اضلال yoldan çıkarma.
  1540. ızlâl (ar) اظلال gölgede bırakma.
  1541. ızrâr (ar) اضرار zarar verme, zarara sokma. ızrâr etmek zarar vermek, zarara sokmak.
  1542. ıztırâb (ar) اضطراب ızdırap, acı.
  1543. ıztırâbâver (ar) آور اضطراب acı verici.
  1544. ıztırâr (ar) اضطرار zorunluluk.
  1545. ıztırârî (ar) اضطراری zorunlu.
  1546. İ
  1547. i'câz (ar) اعجاز 1.aciz bırakma. 2.şaşırtma.
  1548. i'dâdî (ar) اعدادی lise.
  1549. i'dâm (ar) اعدام yok etme, öldürme.
  1550. i'lâ (ar) اعلا yükseltme, yüceltme. i'lâ edilmek yükseltilmek, yüceltilmek.
  1551. i'lâm (ar) اعلام bildirme. i'lâm edilmek bildirilmek.
  1552. i'lân (ar) اعلان ilan.
  1553. i'mâl (ar) اعمال yapma, işleme.
  1554. i'mâr (ar) اعمار bayındırlaştırma, mamûr etme.
  1555. i'râz (ar) اعراض 1.yüz çevirme. 2.uzak durma.
  1556. i'tâ (ar) اعطا 1.verme. 2.verilme. 3.ödeme. 4.ödenme. i'tâ edilmek 1.verilmek. 2.ödenmek. i'tâ etmek 1.vermek. 2.ödemek. i'tâ olunmak verilmek.
  1557. i'tâk (ar) اعتاق âzâd etme, özgür bırakma.
  1558. i'tikâf (ar) اعتکاف bir yere kapanma, köşesine çekilerek yaşama.
  1559. i'tilâ (ar) اعتلا 1.yükselme. 2.yüksek rütbeye ulaşma.
  1560. i'tizâl (ar) اعتزال köşesine çekilme.
  1561. i'tizâr (ar) اعتذار özür dileme.
  1562. i'vicâc (ar) اعوجاج eğrilme, burkulma.
  1563. i'zâm (ar) اعزام 1.gönderme. 2.gönderilme. i'zâm edilmek gönderilmek, yollanmak. i'zâm etmek göndermek, yollamak.
  1564. i'zâz (ar) اعزاز 1.değer verme. 2.ağırlama.
  1565. iâde (ar) اعاده geri verme, geri gönderme. iâde edilmek geri verilmek, geri gönderilmek, iâde etmek geri vermek, geri göndermek. iâde eylemek geri vermek. iâde -i âfiyet etmek sağlığına kavuşmak. iâde -i itibâr edilmek itibarı geri verilmek. iâde -i ziyâret etmek ziyarete karşılık vermek.
  1566. iâdeten (ar) اعادة geri verilmek üzere.
  1567. iânât (ar) اعانات yardımlar, bağışlar.
  1568. iâne (ar) اعانه yardım, bağış.
  1569. iâşe (ar) اعاشه geçindirme.
  1570. ib'âd (ar) ابعاد uzaklaştırma.
  1571. ibâ' (ar) اباء çekinme, uzak durma, kaçınma. ibâ' etmek çekinmek, uzak durmak, kaçınmak.
  1572. ibâd (ar) عباد kullar.
  1573. ibâdât (ar) عبادات ibadetler.
  1574. ibâdet (ar) عبادت klluk, tapınma. ibâdet etmek kulluk etmek, tapınmak.
  1575. ibadetgâh (A.-F.) عبادتگاه ibadet yeri, mabet.
  1576. ibâdethâne (A.-F.) خانه عبادت ibadet edilecek yer.
  1577. ibâdullah (ar) عباداالله 1.Tanrı'nın kulları. 2.çok, bol.
  1578. ibâhat (ar) اباحت helal sayma, mübah görme.
  1579. ibâhî (ar) اباحی helal sayan, mübah gören.
  1580. ibârât (ar) عبارات 1.cümleler. 2.paragraflar.
  1581. ibâre (ar) عباره 1.cümle. 2.paragraf.
  1582. ibâret (ar) عبارت meydana gelen, oluşan.
  1583. ibâte (ar) اباته gece yatırma, geceyi geçirtme, barındırma.
  1584. ibdâ' (ar) ابداع yeni bir şey getirme, yaratma, geliştirme. ibdâ' etmek yeni bir şey getirmek, yaratmak, geliştirmek.
  1585. ibdâ'kâr (A.-F.) ابداعکار yaratıcı, yenilik getiren.
  1586. ibhâm (ar) ابهام belirsizlik.
  1587. ibhâmât (ar) ابهامات belirsizlikler.
  1588. ibkâ (ar) ابقا 1.devamlılık kazandırma. 2.sınıfta bırakma. ibkâ etmek devamlılık kazandırmak, yaşatmak.
  1589. ibkâen (ar) ابقاء eski yerinde bırakarak.
  1590. ibl (ar) ابل deve.
  1591. iblâğ (ar) ابلاغ 1.bildirme. 2.ulaştırma.
  1592. iblîs (ar) ابليس 1.şeytan. 2.hileci.
  1593. iblîsâne (A.-F.) ابليسانه şeytanca.
  1594. ibn (ar) ابن oğul.
  1595. ibrâ' (ar) ابراء aklanma. ibrâ' etmek aklanmak.
  1596. ibrâm (ar) ابرام zorlama.
  1597. ibrânâme (A.-F.) ابرانامه aklanma belgesi.
  1598. ibrâz (ar) ابراز gösterme. ibrâz edilmek gösterilmek. ibrâz etmek göstermek.
  1599. ibre (ar) ابره 1.iğne. 2.gösterge.
  1600. ibret (ar) عبرت hayat dersi.
  1601. ibretâmîz (A.-F.) آميز عبرت ibret verici, ders verici.
  1602. ibretbahş (A.-F.) بخش عبرت ibret verici.
  1603. ibreten (ar) عبرة ibret olsun diye, ibret olarak.
  1604. ibrîk (ar) ابریق ibrik, ıbrık, su, şarap gibi sıvı konulan kap.
  1605. ibrişim (far) ابریشم ipek, ibrişim.
  1606. ibtâl (ar) ابطال geçersiz kılma, kaldırma, bozma. ibtâl edilmek geçersiz kılınmak, kaldırılmak, bozulmak. ibtâl etmek geçersiz kılmak, kaldırmak, bozmak.
  1607. ibtidâ (ar) ابتدا 1.ilkin, önce. 2.başlangıç. 3.başlama. ibtidâ' etmek başlamak.
  1608. ibtidâ'î (ar) ابتدائی 1.ilkel. 2.ilkokul.
  1609. ibtidâr (ar) ابتدار başlama, girişme. ibtidâr edilmek başlanmak, girişilmek. ibtidâr etmek başlamak, girişmek.
  1610. ibtihâc (ar) ابتهاج sevinme.
  1611. ibtilâ (ar) ابتلا tutkunluk, müptelalık, düşkünlük.
  1612. ibtinâ (ar) ابتنا 1.bina etme. 2.dayanma. 3.bina edilme. ibtinâ etmek 1.kurmak. 2.dayanmak.
  1613. ibtinâ'en (ar) ابتناء dayanarak.
  1614. ibzâr (ar) ابزار gösterme.
  1615. îcâb (ar) ایجاب gerekme, gerek.
  1616. îcâbât (ar) ایجابات gereklilikler, gerekler.
  1617. icâbet (ar) اجابت 1.kabul edilme. 2.uyma. icâbet etmek uymak, muvafakat etmek.
  1618. îcâd (ar) ایجاد 1.var etme, yaratma. 2.icat. îcâd edilmek 1.var edilmek, yaratılmak. 2.icat edilmek, buluş yapılmak. îcâd etmek 1.var etmek, yaratmak. 2.icat etmek, buluş yapmak.
  1619. icâleten (ar) عجالة aceleyle, acele olarak.
  1620. îcâr (ar) ایجار 1.kiralama. 2.kiraya verme. 3.kira. îcâr edilmek kiraya verilmek. îcâr etmek kiraya vermek.
  1621. icâre (ar) اجاره kira geliri.
  1622. îcâz (ar) ایجاز veciz anlatma, özlü söyleme.
  1623. icâzet (ar) اجازت 1.izin. 2.mezuniyet belgesi, diploma.
  1624. icâzetnâme (A.-F.) نامه اجازت diploma.
  1625. icbâr (ar) اجبار zorlama. icbâr edilmek zorlanmak. icbâr etmek zorlamak.
  1626. iclâl (ar) اجلال ululama.
  1627. icmâ' (ar) اجماع bir araya getirme.
  1628. icmâl (ar) اجمال 1.özetleme. 2.özet. 3.toplam. icmâl edilmek öçetlenmek. icmâl etmek özetlemek.
  1629. icmâlen (ar) اجمالا özetle, özetleyerek.
  1630. icmâlî (ar) اجمالی derli toplu, özet halinde.
  1631. icrâ (ar) اجرا 1.yürütme, yapma, yerine getirme. 2.yapılma, yerine getirilme, yürütülme. icrâ edilmek yürütülmek, yapılmak, yerine getirilmek. icrâ etmek yürütmek, yapmak, yerine getirmek.
  1632. icrâât (ar) اجراآت yapılanlar.
  1633. ictihâd (ar) اجتهاد 1.çalışma, çabalama. 2.görüş. 3.dinî kaynaklar ışığında görüş bildirme.
  1634. ictimâ' (ar) اجتماع 1.toplanma, bir araya gelme, toplantı. 2.toplum. ictimâ' etmek toplanmak, bir araya gelmek.
  1635. ictimâât (ar) اجتماعات toplantılar, bir araya gelişler.
  1636. ictimâî (ar) اجتماعی toplumsal, sosyal, toplumbilimsel. ictimâileşme (A.-T.) sosyalleşme, sosyalizasyon. ictimâîleşmek sosyalleşmek.
  1637. ictimâiyyât (ar) اجتماعيات sosyoloji, toplumbilim. ictimâiyyâtçı (A.-T.) sosyolog, toplumbilimci.
  1638. ictimâiyyûn (ar) اجتماعيون sosyologlar, toplumbilimciler.
  1639. ictinâb (ar) اجتناب kaçınma, uzak durma, çekinme. ictinâb etmek kaçınmak, uzak durmak, çekinmek.
  1640. ictisâr (ar) اجتسار yüreklenme, cesaret bulma. ictisâr etmek cesaretlenmek, cesaret bulmak.
  1641. îd (ar) عيد bayram.
  1642. îd -i adhâ اضحی عيد kurban bayramı.
  1643. îd -i fıtr فطر عيد ramazan bayramı, şeker bayramı.
  1644. idâme (ar) ادامه devam ettirme, sürdürme. idâme edilmek sürdürülmek, devam edilmek.
  1645. idâre (ar) اداره 1.döndürme. 2.çekip çevirme, yönetme. 3.devlet dairesi. 4.yönetim. idâre -i maslahat etmek işleri öyle veya böyle idare etmek.
  1646. idâre -i örfiyye عرفيه اداره sıkıyönetim.
  1647. idârehâne (A.-F.) خانه اداره yönetim bürosu.
  1648. idârî (ar) اداری yönetimsel.
  1649. idbâr (ar) ادبار talihsizlik.
  1650. iddiâ (ar) ادعا 1.düşüncesinde ısrar etme. 2.dava etme. 3.inat.
  1651. idhâl (ar) ادخال 1.içeri alma, sokma. 2.yurt dışından getirme, dışalım, ithal. idhâl edilmek 1.içeri alınmak, sokulmak. 2.dışalım yapılmak. idhâl etmek 1.içeri almak, sokmak. 2.yurt dışından getirmek, dışalım yapmak, ithal etmek.
  1652. idhâlât (ar) ادخالات ithalat, dışalım malları.
  1653. îdiyye (ar) عيدیه bayramlık, bayram bahşişi.
  1654. idmân (ar) ادمان 1.alıştırma. 2.spor, egzersiz.
  1655. idrâk (ar) ادراک 1.kavrama, anlama. 2.erişme. idrâk edilmek 1.kavranmak, anlaşılmak. 2.yaşanmak. idrak etmek1.kavramak, anlamak. 2.yaşamak, görmek.
  1656. idrâr (ar) ادرار sidik.
  1657. îfâ (ar) ایفا 1.yapma, yerine getirme. 2.ödeme. îfâ edilmek 1.yapılmak, yerine getirilmek. 2.ödenmek. îfâ etmek 1.yapmak, yerine getirmek. 2.ödemek.
  1658. îfâ -yı vazife وظيفه ایفای görev yapma. îfâ -yı vazife etmek görev yapmak, görevini yerine getirmek.
  1659. ifâdât (ar) افادات ifadeler.
  1660. ifâde (ar) افاده söylem, anlatım, dile getirme. ifâde edilmek anlatılmak, belirtilmek, dile getirilmek. ifâde etmek anlatmak, belirtmek, dile getirmek.
  1661. ifâkat (ar) افاقت iyileşme. ifâkat bulmak iyileşmek.
  1662. ifâze (ar) افاضه 1.taşma. 2.bereketlendirme.
  1663. iffet (ar) عفت namusluluk, namus düşkünlüğü.
  1664. ifhâm (ar) افهام anlatma. ifhâm etmek anlatmak.
  1665. iflâh (ar) افلاح rahata erme, kurtulma. iflâh etmek ondurmak, dertten kurtarmak. iflâh olmak iyileşmek, kurtulmak.
  1666. iflâs (ar) افلاس her şeyini yitirme, bitip tükenme.
  1667. ifnâ (ar) افنا yok etme.
  1668. ifrâğ (ar) افراغ dökme, boşaltma.
  1669. ifrât (ar) افراط aşırıya kaçma.
  1670. ifrâtkâr (A.-F.) افراطکار aşırıya kaçan.
  1671. ifratperestî (ar) پرستی افراط aşırıcılık.
  1672. ifrâz (ar) افراز 1.parçalara bölme. 2.parselleme. 3.salgı. ifraz edilmek salgılanmak, çıkarılmak.
  1673. ifrâzât (ar) افراضات 1.salgılar. 2.parsellemeler.
  1674. ifrît (ar) عفریت mitolojik canavar.
  1675. ifsâd (ar) افساد 1.bozma. 2.bozgunculuk yapma. ifsâd etmek bozmak, fesada sürüklemek.
  1676. ifşâ (ar) افشا açığa vurma. ifşâ edilmek açığa vurulmak. ifşâ etmek açığa vurmak.
  1677. ifşâât (ar) افشاآت açığa vurmalar.
  1678. iftâr (ar) افطار 1.oruç açma. 2.Ramazan ayında verilen akşam yemeği. iftâr etmek oruç açmak.
  1679. iftâriyye (ar) افطاریه iftarlık, iftar için hazırlanan yiyecek.
  1680. iftihâr (ar) افتخار övünme, kıvanma, kıvanç. iftihar etmek övünmek, gurur duymak. iftihâr etmek övünmek, kıvanç duymak.
  1681. iftikâr (ar) افتقار yoksulluk çekme.
  1682. iftirâ (ar) افترا birine işlemediği suçu yıkma.
  1683. iftirâk (ar) افتراق ayrılık.
  1684. iftirâs (ar) افتراس parçalama.
  1685. iftitâh (ar) افتتاح 1.açılış. 2.başlama.
  1686. iftizâh (ar) افتضاح rezillik, skandal.
  1687. iğbirâr (ar) اغبرار kırılma, alınma, gücenme.
  1688. iğfâl (ar) اغفال 1.aldatma, kandırma. 2.ırza geçme. iğfâl edilmek 1.aldatılmak, kandırılmak. 2.ırzına geçilmek. iğfâl etmek 1.aldatmak, kandırmak. 2.ırzına geçmek.
  1689. iğlâk (ar) اغلاق üstü kapalı konuşma.
  1690. iğlât (ar) اغلاط yanıltma.
  1691. iğmâz (ar) اغماض görmezden gelme, göz yumma.
  1692. iğnâ (ar) اغنا zengin etme, kimseye muhtaç olmayacak hale getirme.
  1693. iğrâk (ar) اغراق 1.boğma. 2.abartma.
  1694. iğtinâm (ar) اغتنام 1.ganimet bilme. 2.ganimet alma.
  1695. iğtişâş (ar) اغتشاش karışıklık, kargaşa, anarşi.
  1696. iğtişâşât (ar) اغتشاشات karışıklıklar, anarşiler.
  1697. iğvâ (ar) اغوا azdırma, ayartma. iğvâ etmek azdırmak, ayartmak.
  1698. ihâle (ar) احاله havale etme, bırakma.
  1699. îhâm (ar) ایهام iki anlama gelen kelimenin uzak anlamını kasdetme.
  1700. ihânet (ar) اهانت hainlik.
  1701. ihâta (ar) احاطه 1.kavrama. 2.kuşatma, sarma. ihâta edilmek çevrelenmek, sarılmak, kuşatılmak. ihâta etmek 1.kavramak. 2.kuşatmak, sarmak.
  1702. ihbâr (ar) اخبار bildirme, haber verme. ihbar etmek bildirmek, haber vermek.
  1703. ihbârnâme (A.-F.) اخبارنامه bildiri kağıdı.
  1704. ihdâ (ar) اهدا hediye etme. ihdâ edilmek hediye edilmek. ihdâ etmek hediye etmek.
  1705. ihdâs (ar) احداث kurma, oluşturma, meydana getirme. ihdâs edilmek kurulmak, oluşturulmak, meydana getirilmek. ihdâs etmek kurmak, oluşturmak, meydana getirmek. ihdas olunmak kurulmak, oluşturulmak, konulmak.
  1706. ihfâ (ar) اخفا gizleme, saklama.
  1707. ihfâf (ar) اخفاف hafife alma.
  1708. ihkâk (ar) احقاق hakkını verme.
  1709. ihkâk -ı hak حق احقاق hakkını verme.
  1710. ihlâ (ar) اخلا boşaltma.
  1711. ihlâk (ar) اهلاک helak etme, yok etme, öldürme.
  1712. ihlâl (ar) اخلال bozma, lekeleme, halel getirme. ihlâl edilmek bozulmak, halel getirilmek. ihlâl etmek bozmak, halel getirmek.
  1713. ihlâs (ar) اخلاص içtenlik, dürüstlük.
  1714. ihmâl (ar) اهمال önemsememe, savsaklatma.
  1715. ihmâlkâr (A.-F.) اهمالکار ihmalci.
  1716. ihrâc (ar) اخراج 1.çıkartma. 2.dışsatım, yurt dışına gönderme. ihrâc edilmek 1.çıkarılmak. 2.dışsatım yapılmak, ihraç edilmek. ihrâc etmek 1.çıkarmak. 2.dışsatım yapmak, ihraç etmek. ihrac olunmak çıkarılmak.
  1717. ihrâcât (ar) اخراجات 1.çıkarmalar. 2.dışsatımlar.
  1718. ihrâk (ar) احراق yakma. ihrak edilmek yakılmak. ihrak olunmak yakılmak.
  1719. ihrâm (ar) احرام hac zamanı giyilen beyaz giysi.
  1720. ihrâz (ar) احراز kazanma, elde etme. ihraz etmek kazanmak, elde etmek.
  1721. ihsâ (ar) احصا sayma.
  1722. ihsâî (ar) احصائی sayım ile ilgili, istatistik.
  1723. ihsâiyyât (ar) احصائيات istatistik.
  1724. ihsâiyye (ar) احصائيه istatistik.
  1725. ihsân (ar) احسان 1.bağış. 2.iyilik.
  1726. ihsâs (ar) احساس hissettirme.
  1727. ihtâr (ar) اخطار uyarı, hatırlatma. ihtâr edilmek uyarılmak, hatırlatılmak. ihtâr etmek uyarmak, hatırlatmak.
  1728. ihticâc (ar) احتجاج kanıt gösterme.
  1729. ihtidâ (ar) اهتدا hidayete erme, müslüman olma. ihtidâ etmek hidayete ermek, müslüman olmak.
  1730. ihtifâ (ar) اختفا gizlenme.
  1731. ihtifâl (ar) احتفال anma töreni.
  1732. ihtikâr (ar) احتکار vurgun.
  1733. ihtilâc (ar) اختلاج 1.çırpınma. 2.seğirme.
  1734. ihtilâf (ar) اختلاف uyuşmazlık.
  1735. ihtilâfat (ar) اختلافات uyuşmazlıklar.
  1736. ihtilâl (ar) اختلال 1.bozukluk, arıza. 2.ihtilal.
  1737. ihtilâlat (ar) اختلالات 1.bozukluklar. 2.ihtilaller.
  1738. ihtilâm (ar) احتلام düşazma, şeytan aldatması.
  1739. ihtilâs (ar) اختلاس zimmetine para geçirme, para çalma.
  1740. ihtilât (ar) اختلاط 1.karışma. 2.görüşme, kaynaşma. ihtilât etmek karışmak.
  1741. ihtimâl (ar) احتمال 1.olasılık. 2.yüklenme. 3.belki.
  1742. ihtimal ki (A.-F.) که احتمال belki de, muhtemelen. ihtimal vermek sanmak, tahmin etmek.
  1743. ihtimâlât (ar) احتمالات olasılıklar.
  1744. ihtimâm (ar) اهتمام özen.
  1745. ihtinâk (ar) اختناق boğulma.
  1746. ihtirâ (ar) اختراع icat, buluş.
  1747. ihtirâat (ar) اختراعات buluşlar.
  1748. ihtirak (ar) احتراق yanma.
  1749. ihtirâm (ar) احترام saygı duyma, hürmet etme.
  1750. ihtirâmen (ar) احتراما saygıyla, saygı duyarak.
  1751. ihtirâs (ar) احتراص aşırı hırs.
  1752. ihtirâz (ar) احتراز kaçınma, çekinme, uzak durma, geri durma. ihtirâz etmek kaçınmak, çekinmek, uzak durmak, geri durmak.
  1753. ihtisâr (ar) اختصار kısaltma, özetleme. ihtisâr edilmek kısaltılmak, özetlenmek. ihtisâr etmek kısaltmak, özetlemek.
  1754. ihtisâren (ar) اختصارا özetle, kısaltarak, kısaca.
  1755. ihtisâs (ar) اختصاص uzmanlık.
  1756. ihtişâm (ar) احتشام görkem.
  1757. ihtitâm (ar) اختتام sona erme.
  1758. ihtivâ (ar) احتوا içerme. ihtivâ etmek içermek.
  1759. ihtiyâc (ar) احتياج 1.gereksinim2.yoksulluk.
  1760. ihtiyâcât (ar) احتياجات gereksinimler.
  1761. ihtiyâl (ar) احتيال hile yapma.
  1762. ihtiyâr (ar) اختيار 1.seçme. 2.seçilme. 3.seçme hakky. 4.yaşlı.
  1763. ihtiyârî (ar) اختياری kişisel seçime bağlı, isteğe bağlı.
  1764. ihtiyât (ar) احتياط 1.tedbirli davranış. 2.yedek.
  1765. ihtiyâten (ar) احتياطا tedbirli davranarak, ihtiyatlı olarak.
  1766. ihtiyatkâr (A.-F.) کار احتياط tedbirli, ihtiyatlı.
  1767. ihtizâr (ar) احتضار can çekişme.
  1768. ihtizâz (ar) اهتزاز titreme, titreyiş.
  1769. ihvân (ar) اخوان dostlar.
  1770. ihyâ (ar) احيا 1.diriltme, yaşatma. 2.canlılık kazandırma. 3.geceyi ibadet ederek geçirme. ihyâ olunmak yaşatılmak, canlandırılmak.
  1771. ihzâr (ar) احضار 1.çağırma, huzura getirme. 2.hazırlama. 3.hazırlanma. ihzar etmek 1.hazırlamak. 2.getirmek.
  1772. ihzârî (ar) احضاری hazırlayıcı.
  1773. ik'âd (ar) اقعاد oturtma.
  1774. îkâ (ar) ایقا yapma. îka etmek vermek, bırakmak.
  1775. ikâb (ar) عقاب ceza.
  1776. ikâl (ar) عقال 1.bağ. 2.köstek, pranga.
  1777. ikâme (ar) اقامه 1.kaldırma. 2.oturma. 3.yerine koyma. ikâme etmek yerine koymak.
  1778. ikâmet (ar) اقامت 1.oturma. 2.namaza durma.
  1779. ikâmetgah (A.-F.) اقامتگاه oturma yeri.
  1780. îkâz (ar) ایقاظ 1.uyandırma. 2.uyarma. îkâz edilmek uyarılmak. îkâz etmek uyarmak.
  1781. ikbâl (ar) اقبال 1.talih. 2.mutluluk.
  1782. ikdâm (ar) اقدام girişim.
  1783. iklîm (ar) اقليم 1.ülke, yer, diyar. 2.coğrâfî yaşam koşulları.
  1784. ikmâl (ar) اکمال 1.tamamlama, bitirme. 2.bütünleme. ikmâl edilmek tamamlanmak, bitirilmek. ikmâl etmek tamamlamak, bitirmek.
  1785. iknâ (ar) اقناع razı etme. iknâ etmek razı etmek.
  1786. ikrâh (ar) اکراه tiksinme, iğrenme. ikrâh etmek tiksinmek, iğrenmek.
  1787. ikrâhen (ar) اکراها tiksinerek, iğrenerek.
  1788. ikrâm (ar) اکرام 1.cömertlik. 2.sunma, armağan etme.
  1789. ikrâmiyye (ar) اکراميه 1.bahşiş. 2.ikrâm olarak verilen para veya eşya.
  1790. ikrâr (ar) اقرار 1.itiraf. 2.dile getirme. 3.kabullenme. ikrâr etmek 1.itiraf etmek. 2.dile getirmek. 3.kabullenmek.
  1791. ikrâz (ar) اقراض borçlandırma, borç verme.
  1792. iksîr (ar) اکثير olağanüstü etkileri olan şurup.
  1793. iktibâs (ar) اقتباس alıntı. iktibâs edilmek alınmak. iktibâs etmek alıntı yapmak, ödünç almak.
  1794. iktibâsât (ar) اقتباسات alıntılar.
  1795. iktidâ (ar) اقتدا uyma. iktidâ etmek uymak.
  1796. iktidâr (ar) اقتدار 1.güçlülük, kudret. 2.görev başındaki yönetim.
  1797. iktifâ (ar) اکتفا yetinme. iktifâ edilmek yetinilmek. iktifâ etmek yetinmek.
  1798. iktihâl (ar) اکتحال sürme çekme.
  1799. iktirâh (ar) اقتراه içinden gelerek konuşma.
  1800. iktirân (ar) اقتران yakınlaşma, yaklaşma.
  1801. iktisâ (ar) اکتسا giyinme, bürünme. iktisâ etmek giymek
  1802. iktisâb (ar) اکتساب kazanma, çalışarak kazanma. iktisâb etmek kazanmak. iktisâb eylemek kazanmak.
  1803. iktisâd (ar) اقتصاد 1.tutum. 2.ekonomi.
  1804. iktisâdî (ar) اقتصادی ekonomik.
  1805. iktisâdiyyât (ar) اقتصادیات ekonomi.
  1806. iktisâdiyyûn (ar) اقتصادیون iktisatçılar, ekonomistler.
  1807. iktisâr (ar) اقتصار kısaltma.
  1808. iktitâf (ar) اقتطاف derme, devşirme, seçme.
  1809. iktizâ (ar) اقتضا 1.gerekme. 2.ihtiyaç. iktizâ etmek gerekmek.
  1810. ilâ (ar) الی –e kadar.
  1811. ilâc (ar) علاج 1.ilaç. 2.tedavi. 3.çare.
  1812. ilâcnâpezîr (A.-F.) ناپذیر علاج tedavi edilmez.
  1813. ilâh (ar) الخ ve benzerleri, ve diğerleri.
  1814. ilâh (ar) اله tanrı, ilah.
  1815. ilâhe (ar) الهه tanrıça.
  1816. ilâhî (ar) الهی 1.tanrısal. 2.ilahî, dinî şarkı.
  1817. ilâhî (ar) الهی Tanrım.
  1818. ilâhiyyât (ar) الهيات tanrıbilim, teoloji.
  1819. ilânihâye (ar) نهایه الی sonuna kadar.
  1820. ilâvât (ar) علاوات ilaveler, ekler.
  1821. ilâve (ar) علاوه ek. ilave etmek eklemek.
  1822. ilâveten (ar) علاوة ek olarak, yanı sıra.
  1823. ilel (ar) علل 1.hastalıklar. 2.sebepler.
  1824. ilelebed (ar) الابد الی sonsuza dek.
  1825. ilgâ (ar) الغا lağvetme, kaldırma. ilgâ eylemek lağvetmek, kaldırmak.
  1826. ilhâd (ar) الحاد dinden çıkma, dinsizlik.
  1827. ilhâk (ar) الحاق 1.katma, karıştırma. 2.katılma. ilhak olunmak katılmak.
  1828. ilhâm (ar) الهام esin.
  1829. ilhâmât (ar) الهامات ilhamlar, esinler.
  1830. ilim (ar) علم ilim.
  1831. ilkâ (ar) القا atma, bırakma. ilkâ etmek atmak.
  1832. ilkâh (ar) القاح aşılama, dölleme.
  1833. illâ (ar) الا 1. -den başka. 2.ille de, mutlaka. 3.yoksa, aksi takdirde.
  1834. illet (ar) علت 1.hastalık. 2.sebep.
  1835. illî (ar) علی nedensel.
  1836. illiyyet (ar) عليت nedensellik.
  1837. ilm (ar) علم bilim.
  1838. ilmî (ar) علمی bilimsel.
  1839. ilmiyye (ar) علميه din bilginleri.
  1840. ilsâk (ar) الصاق bitiştirme, yapıştırma, kavuşturma.
  1841. iltibâs (ar) التباس benzerlik.
  1842. ilticâ (ar) التجا sığınma.
  1843. ilticâgâh (A.-F.) التجاگاه sığınak, sığınma yeri.
  1844. iltifat (ar) التفات 1.dönme. 2.ilgi gösterme. 2.gönül alma.
  1845. iltihâb (ar) التهاب 1.alevlenme. 2.yangı.
  1846. iltihak (ar) التحاق katılma. iltihak etmek katılmak.
  1847. iltihâm (ar) التهام yara kapanması.
  1848. iltimâs (ar) التماس kayırma.
  1849. iltisâk (ar) التصاق kavuşma, yapışma. iltisak etmek kavuşmak.
  1850. iltiyâm (ar) التيام yara iyileşmesi.
  1851. iltizâm (ar) التزام 1.gerekli görme. 2.taraf tutma.
  1852. iltizâz (ar) التذاذ lezzet alma.
  1853. ilzâm (ar) الزام susturma.
  1854. îmâ (ar) ایما dolaylı anlatım, işaret. îmâ etmek işaret etmek, göstermek.
  1855. imâd (ar) عماد direk. imâl etmek yapmak.
  1856. imâle (ar) اماله kısa heceyi uzun okuma.
  1857. imâm (ar) امام 1.namaz kıldıran. 2.önder, lider. 3.Hz. Ali'nin soyundan gelen.
  1858. îmân (ar) ایمان inanma. iman etmek inanmak.
  1859. imâret (ar) عمارت 1.aşevi. 2.bayındırlık.
  1860. imdâd (ar) امداد yardım isteme, imdat.
  1861. imhâ (ar) امحا 1.yok etme. 2.yok edilme. imhâ edilmek yok edilmek. imhâ etmek yok etmek.
  1862. imkân (ar) امکان olanak.
  1863. imlâ (ar) املا 1.doldurma. 2.yazı bilgisi. 3.yazı
  1864. imrâr (ar) امرار geçirme.
  1865. imsâk (ar) امساک orucun başlangıç saati.
  1866. imsâkiyye (ar) امساکيه oruca başlama ve oruç açma saatlerini gösteren çizelge. imtidad etmek uzanmak.
  1867. imtihân (ar) امتحان 1.sınav. 2.deneme.
  1868. imtinâ (ar) امتناع kaçınma. imtinâ etmek kaçınmak, geri durmak.
  1869. imtisâl (ar) امتثال 1.boyun eğme. 2.verilen işi yapma.
  1870. imtiyâz (ar) امتياز 1.ayrıcalık. 2.kapitülasyon.
  1871. imtizâc (ar) امتزاج uyuşma, uzlaşma. imtizâc etmek uyuşmak, uzlaşmak.
  1872. în (far) این bu.
  1873. in'âm (ar) انعام 1.bağış, ihsan. 2.bahşiş.
  1874. in'ikâd (ar) انعقاد 1.bağlanma. 2.toplanma.
  1875. in'ikâs (ar) اهعکاس yanıyma.
  1876. in'itâf (ar) انعطاف 1.bükülme. 2.dönme. in'itâf etmek çevrilmek, dönmek.
  1877. inâd (ar) عناد inat.
  1878. inân (ar) عنان dizgin.
  1879. inâre (ar) اناره aydınlatma.
  1880. inâyât (ar) عنایات iyilikler.
  1881. inâyet (ar) عنایت iyilik.
  1882. incizâb (ar) انجذاب cazibeye kapılma.
  1883. ind (ar) عند 1.kat. 2.görüş. 3.yan.
  1884. indî (ar) عندی kişisel, kişinin kendi kanısına dayanan.
  1885. indifâ (ar) اندفاع püskürme. indifâ etmek püskürmek.
  1886. ineb (ar) عنب üzüm.
  1887. infâk (ar) انفاق geçindirme, nafakalandırma.
  1888. infâz (ar) انفاذ uygulama, yerine getirme, yapma.
  1889. infiâl (ar) انفعال kırılma, gücenme.
  1890. infikâk (ar) انفکاک ayrılış.
  1891. infilâk (ar) انفلاق patlama.
  1892. infirâd (ar) انفراد bir başına kalma. infirâd ettirilmek bir başına bırakılmak.
  1893. infisâl (ar) انفصال ayrılma.
  1894. inhibât (ar) انهباط düşüş.
  1895. inhidâm (ar) انهدام yıkılma.
  1896. inhilâl (ar) انحلال 1.çözülme, ayrışma. 2.dağılma.
  1897. inhimâk (ar) انهماک aşırı düşkünlük.
  1898. inhinâ (ar) انحنا 1.eğri, yay. 2.kıvrılma, bükülme, yay şeklini alma.
  1899. inhirâf (ar) انحراف sapma. inhiraf olunmak dönülmek.
  1900. inhisâf (ar) انخساف 1.ay tutulması. 2.gelişimini yitirmek, parlaklığını kaybetmek.
  1901. inhisâr (ar) انحصار tekel.
  1902. inhitat (ar) انحطاط çöküş, düşüş.
  1903. inhizâm (ar) انهزام bozguna uğrama.
  1904. inkâr (ar) انکار yadsıma, reddetme. inkâr edilmek yadsınmak. inkâr etmek yadsımak.
  1905. inkılâb (ar) انقلاب 1.devrim. 2.değişim, dönüşüm. inkılâb etmek dönüşmek. inkırâz bulmak tükenmek, çökmek.
  1906. inkıtâ (ar) انقطاع kesilme, kesintiye uğrama.
  1907. inkıyâd (ar) انقياد bağlanma, boyun eğme.
  1908. inkızâ (ar) انقضا geçip gitme.
  1909. inkibâz (ar) انقباض kabızlık.
  1910. inkirâz (ar) انقراض çökme, tükeniş.
  1911. inkisâm (ar) انقسام bölünme. inkisâm etmek bölünmek.
  1912. inkisâr (ar) انکسار 1.ilenme, beddua etme. 2.kırılma.
  1913. inkişâf (ar) انکشاف 1.ortaya çıkma. 2.gelişim, gelişme. inkişaf bulmak gelişmek. inkişaf etmek gelişmek.
  1914. insâf (ar) انصاف acıma.
  1915. insânî (ar) انسانی 1.insanlık. 2.insan ile ilgili.
  1916. insaniyu'l-merkez (ar) المرکز انسانی insan merkezli.
  1917. insâniyyet (ar) انسانيت insanlık. insibab etmek dökülmek.
  1918. insicâm (ar) انسجام düzen, sıra.
  1919. insiyâk (ar) انسياق içgüdü.
  1920. insiyâkî (ar) انسياقی içgüdüsel.
  1921. insücin (ar) جن و انس insanlar ve cinler.
  1922. inşâ (ar) انشا 1.yapma. 2.güzel yazı yazma. 3.kompozisyon.
  1923. inşiâb (ar) انشعاب 1.bölünme. 2.dallanma.
  1924. inşikâk (ar) انشقاق yarılma, bölünme. inşikâk etmek yarılmak, bölünmek.
  1925. inşirâh (ar) انشراح açılma, ferahlama.
  1926. intâc (ar) انتاج 1.sonuçlandırma. 2.doğurma. intâc etmek 1.sonuçlandırmak. 2.doğurmak.
  1927. intâk (ar) انطاق konuşturma.
  1928. intânî (ar) انتانی mikroplu.
  1929. intibâ (ar) انطباع 1.izlenim. 2.basılma.
  1930. intibâh (ar) انتباه uyanış.
  1931. intibâk (ar) انطباق uyum.
  1932. intifâ (ar) انطفا ateşin sönmesi.
  1933. intifâ' (ar) انتفاع yararlanma.
  1934. intihâ (ar) انتها 1.son. 2.sona erme.
  1935. intihâb (ar) انتخاب 1.seçme. 2.seçilme. 3.seçim. intihâb edilmek seçilmek. intihab eylemek seçmek.
  1936. intihâbât (ar) انتخابات seçimler.
  1937. intihâl (ar) انتحال bir başkasının eserini sahiplenme.
  1938. intihâr (ar) انتحار kendini öldürme, canına kıyma. intihâr etmek kendini öldürmek, canına kıymak.
  1939. intikâd (ar) انتقاد eleştiri, tenkit.
  1940. intikâl (ar) انتقال 1.göçme, taşınma. 2.kavrama. 3.miras geçmesi. intikal etmek geçmek
  1941. intikâm (ar) انتقام öc. intikam almak öc almak.
  1942. intikâmcû (A.-F.) جو انتقام intikamcı.
  1943. intisâb (ar) انتساب 1.bir yere mensup olma. 2.bir yere bağlanma, bir yerde çalışmaya başlama.
  1944. intişâr (ar) انتشار 1.yayılma. 2.yayınlanma. 3.üreme. intişâr etmek 1.yayılmak. 2.yayınlanmak.
  1945. intizâ' (ar) انتزاع söküp alma.
  1946. intizâm (ar) انتظام düzen.
  1947. intizamperver (A.-F.) پرور انتظام düzeni seven, düzenli, tertipli.
  1948. intizâr (ar) انتظار bekleme, bekleyiş. intizâr etmek beklemek.
  1949. inzâl (ar) انزال indirme.
  1950. inzibât (ar) انضباط zapturapt altında bulunma, düzen.
  1951. inzimâm (ar) انضمام eklenme.
  1952. inzivâ (ar) انزوا köşesine çekilme, tek başına yaşama.
  1953. inzivagâh (A.-F.) انزواگاه köşeye çekilme yeri, inziva yeri.
  1954. irâ'e (ar) ارائه gösterme. irâ'e etmek göstermek.
  1955. îrâd (ar) ایراد 1.getirme, söyleme. 2.gelir, kazanç.
  1956. irâde (ar) اراده 1.istek. 2.buyruk.
  1957. irâdet (ar) ارادت isteme, istek.
  1958. îrânî (far) ایرانی İranlı.
  1959. ircâ' (ar) ارجاع eski haline döndürme, çevirme. ircâ' etmek döndürmek, çevirmek.
  1960. irfân (ar) عرفان 1.bilme. 2.kültür.
  1961. irfanperver (A.-F.) پرور عرفان kültürlü.
  1962. irs (ar) ارث 1.miras. 2.soyaçekim, kalıtım.
  1963. irsâl (ar) ارسال gönderme.
  1964. irsen (ar) ارثا kalıtımsal, miras yoluyla.
  1965. irsî (ar) ارثی kalıtımsal.
  1966. irsiyyet (ar) ارثيت kalıtımsallık, irsîlik.
  1967. irşâd (ar) ارشاد hidayete erdirme, doğru yolu gösterme. irşâd etmek hidayete erdirmek, doğru yolu göstermek.
  1968. irtiâş (ar) ارتعاش titreme.
  1969. irtibât (ar) ارتباط bağlantı, ilişki, ilgi.
  1970. irticâ (ar) ارتجاع 1.geriye dönüş. 2.gericilik.
  1971. irticakâr (A.-F.) ارتجاعکار gerici.
  1972. irticâlen (ar) ارتجالا düşünmeden söyleyerek.
  1973. irtidâd (ar) ارتداد dinden çıkma.
  1974. irtifâ (ar) ارتفاع yükseklik.
  1975. irtihâl (ar) ارتحال 1.göçme. 2.ölüm. irtihâl etmek ölmek.
  1976. irtikâ (ar) ارتقا 1.yükselme. 2.yüksek mevkiye gelme.
  1977. irtikâb (ar) ارتکاب suç işleme. irtisam etmek resmedilmek, izi düşmek.
  1978. irtişâ (ar) ارتشا rüşvet yeme.
  1979. irtizâk (ar) ارتزاق rızıklanma.
  1980. irzâ (ar) ارضا ikna etme, razı etme.
  1981. irzâ' (ar) ارضاع emzirme, süt verme.
  1982. is'âd (ar) اصعاد yükseltme. is'âd etmek yükseltmek, çıkartmak. is'âd olunmak yükseltilmek. is'af olunmak yerine getirilmek.
  1983. is'âr (ar) اسعار fiyat belirleme.
  1984. isâbet (ar) اصابت rastgelme. 2.tutarlılık.
  1985. isâet (ar) اسائت kötülük etme.
  1986. îsâl (ar) ایصال kavuşturma, ulaştırma. isâl etmek ulaştırmak.
  1987. isâle (ar) اساله akıtma.
  1988. isbât (ar) اثبات kanıtlama. isbât -ı vücûd etmek bir yerde bulunmak, varlığını göstermek.
  1989. îsevî (ar) عيسوی Hıristiyan.
  1990. îseviyyet (ar) عيسویت Hıristiyanlık.
  1991. isfenc (far) اسفنج sünger.
  1992. ishâl (ar) اسهال sürgün, cırcır olma.
  1993. iskân (ar) اسکان 1.yerleştirme. 2.yerleştirilme. iskân edilmek yerleştirilmek. iskân etmek yerleştirmek.
  1994. iskat (ar) اسقاط düşürme.
  1995. iskât (ar) اسکات susturma. iskât etmek susturmak.
  1996. islâm (ar) اسلام 1.müslümanlık. 2.müslüman.
  1997. islâmiyyet (ar) اسلاميت müslümanlık.
  1998. ism (ar) اسم ad.
  1999. ismet (ar) عصمت 1.masumluk. 2.haramdan kaçınma.
  2000. isnâ'aşer (ar) عشر اثنی oniki.
  2001. isnâd (ar) اسناد 1.dayama, yükleme. 2.iftira.
  2002. isneyn (ar) اثنين pazartesi.
  2003. isrâf (ar) اسراف savurganlık.
  2004. istî'âb (ar) استيعاب kapasite, alım gücü, sığıdırma.
  2005. isti'câl (ar) استعجال aceleci davranış.
  2006. isti'fâ (ar) استعفا 1.affını isteme. 2.görevinden ayrılma.
  2007. isti'kâf (ar) اسعکاف bir yere kapanma.
  2008. isti'lâm (ar) استعلام bilgi isteme.
  2009. isti'mâl (ar) استعمال 1.kullanma. 2.kullanılma. 3.yapılma. isti'mâl edilmek kullanılmak. isti'mâl etmek kullanmak.
  2010. istiâne (a.) استعانه yardım isteme. istiâne olunmak yardım istenmek.
  2011. istib'âd (ar) استبعاد uzak görme.
  2012. istibdâd (ar) استبداد baskı rejimi.
  2013. istibdâdkâr (A.-F.) استبدادکار baskıcı.
  2014. isticâbet (ar) استجابت kabul edilme. isticvâb etmek sorgulamak.
  2015. istid'â (ar) استدعا 1.dilekçe. 2.yalvararak isteme.
  2016. istid'ânâme (A.-F.) استدعانامه dilekçe.
  2017. istîdâd (ar) استعداد yetenek.
  2018. istidlâl (ar) استدلال delil ile hüküm çıkarma, akıl yürütme, delillerin ışığında yargıda bulunma.
  2019. istifâdebahş (A.-F.) بخش استفاده yararlı.
  2020. istifhâm (ar) استفهام 1.sorma. 2.soru işareti.
  2021. istifrâğ (ar) استفراغ kusma. istifrâğ etmek kusmak. istifsâr etmek açıklama istemek.
  2022. istigâse (ar) استغاثه yardım isteme.
  2023. istiğnâ (ar) استغنا 1.kimseye muhtaç olmama. 2.eyvallah etmeme. 3.tokgözlülük.
  2024. istiğrâk (ar) استغراق 1.dalma, gömülme. 2.boğulma. 3.kendinden geçme.
  2025. istihâle (ar) استحاله 1.başkalaşım, değişim. 2.imkansızlık.
  2026. istihâre (ar) استخاره bir işin nasıl sonuçlanacağını anlamak için ibadetten sonra uykuya yatma.
  2027. istihâse (ar) استحاثه fosilleşme.
  2028. istihbâr (ar) استخبار duyum, haber alma.
  2029. istihbârât (ar) استخبارات duyumlar, haber almalar.
  2030. istihdâf (ar) استهداف hedef edinme. istihdaf eylemek hedef edinmek.
  2031. istihdâm (ar) استخدام hizmete alma.
  2032. istihfâf (ar) استخفاف hafife alma, küçümseme.
  2033. istihfâfkâr (A.-F.) استخفافکار hafife alan, küçümseyen. istihfafkârlık (A.-F.-T.) küçümseme, hafife alma.
  2034. istihkak (ar) استحقاق 1.hak etme. 2.hak edilmiş şey.
  2035. istihkâm (ar) استحکام 1.sağlamlık. 2.siper.
  2036. istihkâr (ar) استحقار aşağılama.
  2037. istihlâk (ar) استهلاک tüketim. istihlâk etmek tüketmek, harcamak.
  2038. istihmâm (ar) استحمام banyo yapma, yıkanma.
  2039. istihrâc (ar) استخراج 1.çıkarma. 2.hüküm çıkarma. 3.anket. istihrâc etmek çıkarmak.
  2040. istihsâl (ar) استحصال 1.elde etme. 2.elde edilme. 3.üretim.
  2041. istihsân (ar) استحسان güzel bulma, beğenme.
  2042. istihyâ (ar) استحيا utanma.
  2043. istihzâ (ar) استهزا alay. istihzâ etmek alay etmek.
  2044. istihzâr (ar) استحضار 1.hazırlama. 2.hazırlanma. 2.huzura çağırma.
  2045. istikâmet (ar) استقامت 1.doğruluk. 2.dürüstlük. 3.yön. istikamet vermek yön vermek.
  2046. istikbâh (ar) استقباح ayıplama.
  2047. istikbâl (ar) استقبال 1.karşılama. 2.gelecek. 3.kıbleye dönme. istikbal etmek karşılamak.
  2048. istikbâr (ar) استکبار büyüklenme.
  2049. istikfâf (ar) استکفاف yetinme.
  2050. istiklâl (ar) استقلال bağımsızlık.
  2051. istikmâl (ar) استکمال tamamlama.
  2052. istikrâh (ar) استکراه iğrenme, tiksinme. istikrâh etmek iğrenmek, tiksinmek.
  2053. istikrâr (ar) استقرار kararlılık.
  2054. istikrâz (ar) استقراض borçlanma.
  2055. istikşâf (ar) استکشاف keşif çalışması yapma.
  2056. istîlâ (ar) استيلا yayılma, ele geçirme. istîlâ etmek yayılmak, ele geçirmek.
  2057. istilzâm (ar) استلزام gerekme, gerektirme. istilzâm etmek gerekmek, gerektirmek. istilzâm eylemek gerektirmek.
  2058. istimâ' (ar) استماع dinleme, kulak verme. istimâ' etmek kulak vermek, dinlemek.
  2059. istimdâd (ar) استمداد yardım isteme.
  2060. istimhâl (ar) استمهال ek süre isteme.
  2061. istimlâk (ar) استملاک kamulaştırma. istimlâk edilmek kamulaştırılmak. istimlâk etmek kamulaştırmak.
  2062. istimnâ' (ar) استمناء mastürbasyon.
  2063. istimrâr (ar) استمرار süreklilik.
  2064. istinâd (ar) استناد 1.dayanma. 2.güvenme. istinâd etmek dayanmak.
  2065. istinâden (ar) استنادا 1.dayanarak. 2.güvenerek.
  2066. istinadgâh (A.-F.) استنادگاه dayanak.
  2067. istînâf (ar) استيناف üst mahkemeye başvurarak alt mahkemenin kararının feshini isteme.
  2068. istinbât (ar) استنباط anlam çıkarma, hüküm çıkarma.
  2069. istinkâf (ar) استنکاف çekimserlik. istinkâf etmek çekimser kalmak.
  2070. istinşâk (ar) استنشاق buruna su çekme.
  2071. istintâk (ar) استنطاق sorgulama. istintâk etmek sorgulamak, sorguya çekmek.
  2072. istirâhat (ar) استراحت dinlenme. istirâhat etmek dinlenmek. istirâk-ı sem' etmek kulak misafiri olmak.
  2073. istirdâd (ar) استرداد geri isteme, geri alma. istirdâd edilmek geri alınmak. istirdâd etmek geri almak.
  2074. istirhâm (ar) استرحام rica etme, yalvararak isteme. istirhâm etmek rica etmek, yalvararak istemek.
  2075. istirhamkâr (A.-F.) استرحامکار yalvarırcasına. istirkab etmek çekememek.
  2076. istiskâ (ar) استسقا 1.yağmur duasına çıkma. 2.vücutta su toplanması.
  2077. istiskâl (ar) استثقال hoş karşılamama, yüz vermeme.
  2078. istisnâ (ar) استثنا kural dışı.
  2079. istisnâ'î (ar) استثنائی kural dışı.
  2080. istişâre (ar) استشاره danışma. istişâre etmek danışmak.
  2081. istişhâd (ar) استشهاد 1.kanıt gösterme. 2.örnek verme. istişhâd yapmak örnek vermek.
  2082. istitâat (ar) استطاعت güç.
  2083. istitâr (ar) استتار örtünme.
  2084. istitrâden (ar) استطرادا sırası gelmişken.
  2085. istivâ (ar) استوا 1.eşitlik. 2.düzlük.
  2086. istiz'âf (ar) استضعاف zayıf düşürme, zayıf görme.
  2087. istîzâh (ar) استيضاح gensoru.
  2088. istîzân (ar) استيذان izin isteme.
  2089. isyân (ar) عصيان başkaldırı.
  2090. îş (ar) عيش 1.yaşama. 2.eğlenme, gününü gün etme.
  2091. iş'âr (ar) اشعار bildirme, gösterme.
  2092. işâa (ar) اشاعه duyurma, yayma.
  2093. işârât (ar) اشارات işaretler.
  2094. işâret (ar) اشارت 1.gösterme. 2.alamet. 3.iz.
  2095. işâreten (ar) اشارة işaret ederek.
  2096. işbâ' (ar) اشباع 1.doyurma. .doldurma.
  2097. işgâl (ar) اشغال 1.meşgul etme. 2.ele geçirme. işgal etmek 1.meşgul etmek. 2.ele geçirmek.
  2098. işhâd (ar) اشهاد tanık getirme.
  2099. işkence (far) اشکنجه acı verme, eziyet etme.
  2100. işmi'zâz (ar) اشمئزاز 1.surat ekşitme. 2.ürperme.
  2101. işrâk (ar) اشراق 1.doğma. 2.aydınlatma.
  2102. işrâkî (ar) اشراقی Pisagorcu.
  2103. işret (ar) عشرت 1.içki. 2.içki alemi.
  2104. işrîn (ar) عشرین yirmi.
  2105. iştiâl (ar) اشتعال alevlenme, yalazlanma, parlama, tutuşma.
  2106. iştibâh (ar) اشتباه kuşkuya düşme.
  2107. iştigâl (ar) اشتغال uğraşı. iştigâl etmek uğraşmak, meşgul olmak.
  2108. iştihâ (ar) اشتها iştah.
  2109. iştihâengîz (ar) انگيز اشتها iştah açıcı, iştah verici.
  2110. iştihâr (ar) اشتهار meşhur olma. iştihâr etmek meşhur olmak.
  2111. iştikâk (ar) اشتقاق türeme.
  2112. iştimâl (ar) اشتمال kapsama.
  2113. iştirâ (ar) اشترا satın alma. iştirâ etmek satın almak.
  2114. iştirâk (ar) اشتراک 1.katılım. 2.ortaklık.
  2115. iştirâkiyye (ar) اشتراکيه komünizm.
  2116. iştiyâk (ar) اشتياق şevklenme, şevk duyma. îşü nûş etmek yiyip içmek, gününü gün etmek.
  2117. işve (ar) عشوه cilve, naz, eda.
  2118. işvebâz (A.-F.) باز عشوه işveli.
  2119. işveger (A.-F.) گر عشوه işveli.
  2120. işvekâr (A.-F.) کار عشوه işveli, şivekâr.
  2121. it'âm (ar) اطعام doyurma, yemek verme.
  2122. itâat (ar) اطاعت uyma, boyun eğme. itâat etmek uymak, boyun eğmek.
  2123. itâb (ar) عتاب azarlama, paylama, çıkışma.
  2124. itâle (ar) اطاله uzatma.
  2125. itbâ (ar) اتباع tabi kılma.
  2126. itfâ (ar) اطفا söndürme. itfâ etmek söndürmek.
  2127. itfâiyye (ar) اطفائيه yangın söndürme teşkilatı.
  2128. ithâf (ar) اتحاف 1.hediye etme. 2.eser sahibinin eserini birine veya bir kuruluşa manen hediye etmesi.
  2129. ithâm (ar) اتهام suçlama, töhmet altında bırakma. itham etmek suçlamak.
  2130. itibâr (ar) اعتبار saygınlık. itibar etmek 1.değerlendirmek, dikkate almak.
  2131. itibâren (ar) اعتبارا –den beri.
  2132. itibârî (ar) اعتباری 1.göz kararı. 2.var sayılan. itibariyle (A.-T.) bakımından.
  2133. itidâl (ar) اعتدال denge, ölçülü olma.
  2134. itikâd (ar) اعتقاد inanç. itikâd etmek inanmak.
  2135. itikâdât (ar) اعتقادات inançlar.
  2136. itikadiyât (ar) اعتقادیات inançla ilgili şeyler. itikadperverlik (A.-F.-T.) inanç besleme.
  2137. itilâf (ar) ائتلاف 1.uzlaşma, görüş birliğine varma. 2.alışma.
  2138. itilafkâr (A.-F.) ائتلافکار uzlaştırıcı, birleştirici.
  2139. itimâd (ar) اعتماد güven. itimâd edilmek güvenilmek. itimâd etmek güvenmek.
  2140. itimâden (ar) اعتمادا güvenerek.
  2141. itimâdnâme (A.-F.) اعتمادنامه güven mektubu.
  2142. itinâ (ar) اعتنا özen. itinâ edilmek özen gösterilmek. itinâ etmek özen göstermek.
  2143. itinakâr (A.-F.) اعتناکار özen gösteren, itinalı.
  2144. itirâf (ar) اعتراف 1.sakladığı şeyi söyleme. 2.hakkın verme.
  2145. itisâf (ar) اعتساف yolsuzluk.
  2146. itiyâd (ar) اعتياد alışkanlık. itiyâd kesb etmek alışkanlık kazanmak.
  2147. itizâm -ı mâ lâ yelzem یلزم لا ما التزام abesle iştigal etmek.
  2148. itkân (ar) اتقان 1.emin olma. 2.sağlamlaştırma.
  2149. itlâf (ar) اتلاف öldürme, telef etme, ortadan kaldırma.
  2150. itmâm (ar) اتمام tamamlama, bitirme. itmâm edilmek tamamlanmak, bitirilmek. itmâm etmek tamamlamak, bitirmek.
  2151. itmînân (ar) اطمينان emin olma, kendine güvenme.
  2152. ittibâ (ar) اتباع uyma, izleme. ittibâ etmek uymak, izlemek.
  2153. ittibâen (ar) اتباعا uyarak, izleyerek, ardından giderek.
  2154. ittifâk (ar) اتفاق birleşme.
  2155. ittifâken (ar) اتفاقا tesadüfen, rastgele.
  2156. ittifâkî (ar) اتفاقی tesadüfî.
  2157. ittihâd (ar) اتحاد birlik.
  2158. ittihâd -ı islâm اسلام اتحاد panislamizm.
  2159. ittihâm (ar) اتهام töhmet altında kalma.
  2160. ittihâz (ar) اتخاذ 1.alma. 2.kabul etme. 3.kullanma. 4.değerlendirme. ittihâz edilmek 1.alınmak. 2.kabul edilmek. 3.kullanılmak. 4.değerlendirilmek. ittihâz etmek 1.almak. 2.kabul etmek. 3.kullanmak. 4.değerlendirmek.
  2161. ittikâ (ar) اتکا dayanma, yaslanma. ittikâ etmek dayanmak, yaslanmak.
  2162. ittisâ (ar) اتساع 1.genişlik. 2.genişleme.
  2163. ittisâl (ar) اتصال 1.birleşme, kavuşma. 2.bitişik.
  2164. ityân (ar) اتيان getirme.
  2165. ivaz (ar) عوض karşılık, bedel.
  2166. ivazan (ar) عوضا karşılığında, karşılık olarak.
  2167. iyâbüzihâb (ar) ذهاب و عياب gidiş geliş.
  2168. iyâl (ar) عيال hanım, eş.
  2169. iyân (ar) عيان açık, ayan beyan. iz'âc etmek rahatsız etmek.
  2170. iz'âf (ar) اضعاف zayıflatma.
  2171. iz'ân (ar) اذعان 1.kavrayış. 2.terbiye. iz'ân etmek akıl etmek.
  2172. izâbe (ar) اذابه eritme.
  2173. izâe (ar) اضائه aydınlatma.
  2174. izâfe (ar) اضافه ekleme.
  2175. izâfet (ar) اضافت 1.ilgi, bağ. 2.tamlama.
  2176. izâfeten (ar) اضافة ek olarak, yanı sıra.
  2177. izâfî (ar) اضافی göreceli.
  2178. izâfiyyet (ar) اضافيت görecelilik.
  2179. îzâh (ar) ایضاح açıklama. îzâh edilmek açıklanmak. îzâh etmek açıklamak.
  2180. îzâhât (ar) ایضاحات açıklamalar. îzâhât vermek açıklamada bulunmak, açıklama yapmak.
  2181. îzâhen (ar) ایضاحا açıklayarak.
  2182. izâle (ar) ازاله 1.yok etme. 2.giderme. izâle edilmek 1.yok edilmek. 2.giderilmek. izâle etmek 1.yok etmek. 2.gidermek.
  2183. izâm (ar) عظام büyükler, ulular.
  2184. izâr (ar) ازار peştemal.
  2185. izâr (ar) عذار yanak.
  2186. izdihâm (ar) ازدحام aşırı kalabalık, aşırı yığılma.
  2187. izdivâc (ar) ازدواج evlilik.
  2188. izdiyâd (ar) ازدیاد artış, çoğalma.
  2189. îzed (far) ایزد Tanrı.
  2190. izhâr (ar) اظهار gösterme. izhâr etmek göstermek, belli etmek, açığa vurmak.
  2191. izin (ar) اذن izin.
  2192. izkâr (ar) اذکار zikretme, dile getirme, hatırlatma.
  2193. izlâl (ar) اذلال alçaltma.
  2194. izmihlâl (ar) اضمحلال yok olma.
  2195. izn (ar) اذن izin.
  2196. izz (ar) عز 1.değer. 2.yücelik.
  2197. izzet (ar) عزت 1.değer. 2.yücelik. 3.saygı.
  2198. J
  2199. jâj (far) ژاژ anlamsız söz, zırva.
  2200. jâjhây (far) ژاژخای boşboğaz, zevzek.
  2201. jâle (far) ژاله çiy, şebnem.
  2202. jeng (far) ژنگ pas.
  2203. jengâr (far) ژنگار pas.
  2204. jerf (far) ژرف derin.
  2205. jerfâ (far) ژرفا derinlik.
  2206. jerfbîn (far) بين ژرف ayrıntılı düşünen, dikkatli.
  2207. jinde (far) ژنده 1.yırtık, eski. 2.yamalı hırka.
  2208. jindepûş (far) پوش ژنده 1.yamalı hırka giyen. 2.derviş.
  2209. jiyân (far) ژیان 1.kükremiş. 2.kızgın.
  2210. jülîde (far) ژوليده dağınık, karışık.