Eski Türkçe Sözlük
Eski Türkçe Sözlük - Türk dilinin, öz Türkçe'nin köklerinden, bin yıl önceki halinden, güzel kapsamlı bir eski Türkçe kelimeler dizini, Divânu Lügati't-Türk dizini.
U
: uyku·III, 247 bkz> ud, uduUBANMAK
: gizlenmek·I, 198UÇ
: Türkler'in kalem yaptıkları bir ağaç· I, 35UÇ
: bir nesnenin tükenmesi, bitmesi; uç, kenar· I, 44, 319; III, 426 § uç el; s ınır, sınırdaki il·I, 44UÇA
: sırt, arka, uca· I, 87UÇAN
: iki yelkenli gemi· I, 122UÇGUK
: uçuk, ingi, dumagu· I, 98UÇLANMAK
: uç peyda etmek, I, 257UÇMAK
: uçmak, cennet· I, 118, 119; III, 374UÇMAK
: uçmak· I, 163, 164, 483; II, 45, 324; III, 240UÇRUŞMAK
: uçurmakta yardım ve yarış etmek I, 233, 529;III, 178UÇUKMAK
: sonuna varmak·I, 191UÇUN
: sebep bildiren bir edat, için· I, 76, 86; II, 290; III, 358UÇURGAN
: çok uçuran· I, 156UÇURMAK
: uçurmak; düşürmek I, 176; II, 199, 324UÇURSAMAK
: uçurmak istemek· I, 280; III, 247UÇUZ
: ucuz, hor ve alçak, değersiz· I, 54UÇUZLAMAK
: hor ve alçak görmek, hakaret etmek·I, 54, 301UÇUZLANMAK
: ucuz bulmak, ucuz saymak· I, 292UÇUZLUK
: değersizlik, küçüklük, ucuzluk· I, 149UD
: sığır, öküz·I, 45, 346 bkz> öd, udUDUKLUK
: insanın bir ;eyden gafleti ve dalg ınlığı,I, 149 bkz> uduglukUD YILI
: Türkler'in on ikili yıllarından biri· I, 45, 346UD
: uyku, I, 46, 200 bkz> u, uduUD
: sığır, öküz· II, 358UDGARMAK
: uyandırmak, uyarmak·I, 46 bkz> udgurmak, uygurmakUDGIRMI
: uyanmış·II, 257UDGURGAN
: daima uyandıran·II, 256UDGURGUÇI
: uyandıran·II, 50UDGURMAK
: uyandırmak, uyarmak·I, 46, 225, 260;II, 44, 193, 255 bkz> udgarmak, uygurmakUDIK ER
: uyuklayan kişi·I, 65UDIKLAMAK
: uyuklamak·III, 349 bkz> uduklamakUDIM
: arkası sıra, ard, arka, müteaklp·III, 401 bkz> uduUDIMAK
: uyumak I, 39;III, 259, 260 bkz> udumakUDINMAK
: sönmek,III, 26 bkz> odunmak, udunmakUDIŞMAK
: uyumakta yarış etmek; uyuşmak, katılaşmak,-pıhtılaşmak.I, 181, 182 bkz> uduşmakUDITGAN
: çok uyutan, hep uyutan·I, 154UDITMA
: yaş peynir, taze peynir,I, 143UDITMAK
: uyutmak; katilaştirmak, peynlr yapmak; sõndürmnek. I, 207, 208UDLAŞMAK
: birbiri ardınca yürümek·I, 239 bkz> üdle şmekUDLATMAK
: uydurmak, arkasına düşürmek I, 264, 265UDLUK
: sığır glbl hayvanların ahırda yattığı yer, I, 98UDMAK
: uyan, çırak, şâkirt; uşak, ırgat·I, 99UDMAKLANMAK
: uşak ve ırgat sahlbl olmak·I, 313UDU
: uyku· I, 39; II, 193; III, 247 bkz> u, udUDU
: art, arka, arkası sıra, müteaklp, arkasında; yüzünden, dolayı· I, 87, 110, 167, 272, 399; II, 17, 303; III, 80, 231, 309. 401 bkz> ud ımUDU
: tepe, I, 87 § kumUDU
: kum yığını· I, 87UDUG
: uyanık, I, 63 § udug köñüllilg er;uyan ık gõnüllü, anlayışlı adam· I, 63UDUGLUK
: işlere karşı (^111^1^I, 149 bkz> uduklukUDUKLAMAK
: uyuklamak, III, 339 bkz> udıklamakUDUKMAK
: ardına dü;mek, kovalatmak· III, 231UDULAMAK
: uymak· I, 308UDUMAK
: uyumak· I, 39 bkz> udımakUDUNMAK
: uyanmak. I, 200; III, 194UDUNMAK
: uyanmak I, 200 bkz> odunmak, ud ınmakUDURMAK
: seçip ayırmak·I, 370;III, 228 bkz> adırmak, edirmek, ödürmek, ödürmek, üdürmekUDUŞMAK
: uyumakta yarış etmek; uyuşmak, katılaçmak, pıhtila;mak·I,181 bkz> udışmakUDUZ
: uyuş I, 54, 55;II, 300; 111. 5, 63, 74UDUZLAMAK
: uyuzuna ilâç yapmak·I, 301UDUZLUG
: uyuzlu·I, 146UFUT
: hayâ, utanma, ut· I, 309 bkz> uvut, uvutUFUT BOLMAK
: utanmak, I, 309; III, 208 ,231UG
: çadırın üst yanındaki köşelerden her biri I, 48UGAN
: her şeye gıicü yeten, kadir, I, 77 § ugan Teñri; gücü yeten Tanr ı· I, 77UGANÇA
: gücü yetinceye kadar· I, 44UGARAT
: alnındaakı olanat· I, 53UGLI
: Kaşgar'da yetişen ve yenen beyaz ve tatlı bir havuç· I, 129UGRAKLANMAK
: Ograk kılığına girmek, I, 313 bkz> OgraklanmakUGUT
: içki yapılan bir çeşit hamur· I, 50UKAK
: kaysı, erik gibi meyvelarin sıkılmış suyu· I, 122UJLAÑ
: kaya keleri, I, 116UKIMAK
: kusmak, III, 254UKMAK
: anlamak .I, 168; II, 228; III, 20, 46UKRUK
: kement· I, 100; III, 215UKSAMAK
: anlamak istemek· I, 277UKTURMAK
: anlatmak I, 223UKULMAK
: bilinmek, anlaşılmak ,I, 197UKU
: anlayı;· I, 62UKUŞLUG
: anlayı;lı· I, 62, 147UKUŞMAK
: anlamak· I, 186 ul duvar temeli· I, 48ULA
: kırda belge, alâmet· I, 92ULAG
: ulak, beyin emriyle koşa koşa giden postacının başka bir ata erişip bininceye değin bindiği at· I, 122ULAG
: yama, elbise yaması· I, 122ULAGA
: savaş atı, III, 172ULAGU
: neriğ kendisiyle bir şey ulanan nesne·I, 136ULAMAK
: ulamak, eklemek; ulaşmak ve buluşmak III, 255ULANMAK
: ulanmak, vasıta olmak,I, 64, 204ULAR
: erkek keklik·I, 122; II, 213ULARLIG
: kekliği çok olan· I, 148ULAS KÖZ
: süzgün ve yakışıklı göz· I, 59, 60ULAŞMAK
: ulaşmak, bitişmek· I, 189ULATMAK
: ulatmak· I, 213ULATU
: burun temizlemek için koyunda ta şınan ipek kumaş parçası· I, 136ULDAÑ
: pabuç altı, tabanı, mestin alt yanı,I, 116 bkz> oldañULDIMAK
: yalın ayak, nalsız kalmak; ayağı ya-ralanmak, ayağı aşınmak·I, 104, 273ULDUK
: nalsız, yalın ayak· I, 101 bkz> oldukULGADMAK
: büyümek, ulu olmak, I, 263, 505; II, 268; III, 87 bkz> ulgatmakULGATMAK
: büyümek· I, 263; II, 366 bkz> ulgadmakULIÇ
: erkek çocuklara sevgi bildirmek içln söylenen bir kelime I, 52; II, 250ULIGU
: uluyacak zaman· I, 136ULIMAK
: ulumak·III, 255ULINÇ YOL
: kıvrımlı yol, iğri, büğrü, büküntülü yol, düz olmayan yol·I, 133;III, 450ULINMAK
: usanmak, bıkmak; kıvrılmak, dolanmak,I, 204, 205;II, 241 bkz> ulunmakULIŞMAK
: ulaşmak I, 189ULITGAN
: çok ulutan·I, 156ULITMAK
: ulutmak·I, 213ULITMAK
: eğdirmek, büktürmek·I, 213ULMA
: testi, çanak çömlek·I, 130, 371; II, 234; III, 182 bkz> olmaULMAK
: erpimek, eriyecek ve dağılacak halegelmek, eskiyerek y ıpranıp yırtılmak. I, 169ULNATMAK
: altını üstüne getirerek düzelttirmek, çevirtmek.I, 267ULTURMAK
: erpitmek, yıpratmak·I, 223, 224ULUG
: ulu, büyük, yüce, büyüklük, ululuk·I, 51,64, 301, 304, 324, 347, 348, 367; 11. 19, 28, 40. 54. 95, 328; III, 69, 70, 175ULUG AY
: senenin "ulug oglak ay"dan sonra gelen parças ı, yaz ortası·I, 348ULUGLAMAK
: yüceltmek·I, 304ULUGLUK
: büyükluk, ululuk, Irilik; ya şça kocalık·I, 64, 150, 352, 505; II, 91ULUG OGLAK AY
: senenin "oglak ay"dan sonra gelen ve o ğlakların büyüduğü parçası·I, 347 bkz> oglak ayULUGSAMAK
: bir şeyin büyüğünü istemek,I, 302, 303ULUK
: atın onnuzbaşı·I, 68ULUK (TON)
: eskimiş, yıpranmış (elblse)·I, 67 ulun temrensiz ok,I, 78 ulunlug (er) temrensiz, yeleksiz okları bulunan (kişi)·I, 148ULUNMAK
: usanmak, bıkmak; kıvrılmak, dolanmak· I, 204 bkz> ul ınmakULUŞ
: köy, şehir, I, 62ULYAN
: kokulu bir bitklnin köküdür ki yenllir·I, 121UM
: karın şişkinliği, kursak bozukluğu, I, 49UMA
: ana· I, 92UMA
: eve gelen konuk· I, 92, 93, 106; II, 316UMAK
: geciktirmek,I, 93UMAK
: kudreti olmak, gücü yetmek·I,44, 77UMAY
: son, kadın doğurduktan sonra karnından çıkan sonu·I, 123UM BOLMAK
: kursak bozulmak, çok yemekten kursak bozulmak, bulanmak· I, 49UMDU
: istek, dilek; tamah· I, 125UMDUÇI
: dilençi. I, 125, 141UMDURMAK
: umdurmak· II, 54UMMAK
: ummak· I, 169UMUNÇ
: umma, umut etme· I, 133; III, 450UMUNÇLUG
: umulan, umutlu· I, 155UMUNMAK
: umunmak, umutlanmak, unnmak·I, 206; III, 429UN
: un, I, 49, 174, 238, 250, 255, 264, 268, 269,284, 286;II, 15, 16, 71, 81, 102, 129, 174;III, 40, 102, 107, 340, 436UNAMAK
: razı olmak, kabul etmek, I, 215; III, 256UNAŞMAK
: uyuşmak, kabullenmek· I, 190 bkz>ona şmakUNATMAK
: razı etmek, I, 125UNITGAN
: çok unutan· I, 156, 525UNITMAK
: unutmak, I, 215; II, 325 bkz> unutmakUNUTMAK
: unutmak·I, 215 bkz> unıtmakUNUTMIŞ
: unutulmuş· I, 228UÑAMUK (ER)
: solak (adam)· I, 162UÑRA YATMAK
: sırt üstü yatmak·III, 378 bkz> tuñra tüşmekURAGAN
: daima uran·I, 33 bkz> uranURAGUN
: Hindistan'dan gelir bir ilaç·I, 138URAGUT
: kadın, avrat· I, 138, 153, 178, 180, 201,250, 253, 255, 257, 259, 275, 302, 306, 308,311, 314, 401, 509;II, 9, 22, 56, 80, 107, 121,126, 141, 142, 146, 151, 153, 155, 156, 233,239, 254, 265, 278, 302, 304, 307, 309, 317,330, 355; III, 36, 50, 58, 64, 85,URAN
: daima uran· I, 33 bkz> uraganURDI TOKIDI
: vurdu, dövdü· III, 268URDUTAL
: hamamotu· I, 124 bkz> ardutal, ordutalURGA
: büyük ağaç· I, 128URGU
: kendisiyle bir şeye vurulacak nesne veya ayg ıt. I, 13; II, 69URI
: ses, gürültü· I, 87, 88URI
: erkek evlât· I, 88, 251 § ur ı oglan; erkek çocuk· I, 88URI
: dere, yol, III, 370 § teriñ urı; geniş dere ve yol· III, 370URI KIKI
: gürültü, haykırı;· III, 227 bkz> kıkıURILAMAK
: bağırmak, sesini ynkseltmek. I, 309 bkz> or ılaşmak, orlaşmak, urılaşmak, urlamak, yurlamakURILAMAK
: kendini õvmek, kendini övmekte ileri gitmek I, 309URILAŞMAK
: bağrışmak, çağrışmak·I, 239 bkz>orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlaşmak, yurlamakURIŞMAK
: vuruşmak·I, 367 bkz> uruşmakURK
: ip, urgan,I, 42, 258 bkz> urukURLAMAK
: bağırmak, ulumak·I, 189 bkz> orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlaşmak, yurlamak urlaşmak bağrışmak, çağrışmak· I, 239 bkz>orılaşmak, orlaşmak, urılaşmak, urlamak, yurlamakURMAK
: urmak, vurmak, dövmek; koymak, yapmak; takmak, I, 12, 13. 20, 27, 93, 164,165, 177, 213. 242, 320, 329, 333, 334, 348,386, 407, 483;II, 54, 61, 138, 152, 174, 191,358; III, 120, 124, 127, 145, 260 bkz> ürimekURRA
: erkeklerde olan kasık yarıklığı, kavlıç· I, 39URSAMAK
: vurmak istemek, I, 276URSUKMAK
: dövmede, dövüşte yenilmek, dövülmek. I, 242, 243URT
: ìğne deüği, iğne yurdu· I, 42URUG
: tane, tohum, evin· I, 53, 64, 449URUG
: dövüş, vuruş· I, 27, 386URUGLAMAK
: çekirdeğini çıkarmak, çekirdekten ayırmak· I, 303, 304; III, 346URUGLANMAK
: tane tutmak· I, 293URUGLUG (ALTUN)
: para olarak kesilmiş, urulmuş (altın)· I, 147URUGLUK (BUĞDAY)
: tohumluk için saklanmış (buğday)· I, 146URUG TURIG
: hısımlar·I, 64URUK
: ip, urgan·I, 42, 66, 209, 221; II, 136, 205; III, 110, 330 bkz> urkURUKLUG (KOVA)
: ipli (kova)· I, 147URUKLUK (YÜÑ)
: ip yapmak için hazırlanmış(yün)· I, 150URULMAK
: vurulmak, dövülmek; kurulmak· I, 194, 195; II, 138URULMAK
: (ip ve benzeri) örülmek I, 195URUMDAY
: kendisiyle ağının zararı giderilen bir taş· I, 159URUNÇ
: rüşvet, gevik, I, 132, 354; III, 217, 449 bkz> orunçURUNMAK
: pişman olup vurunmak, dövünmek;sar ınmak, örtünmek I, 201URUNMAK
: dikilmek, kalkmak· I, 201URUŞ
: urma, sava;, vuruş, vuruşma·I, 61, 221, 414; II, 83URUŞMAK
: vuru;mak· I, 20, 182;II, 89 bkz>uru şmakURUŞ TOKUŞ
: uğraşma ve savaşma·I, 12URUT
: kuru (geçen yıldan kalma ot için). II, 79 bkz> ar ııtURU YAZMAK
: vurayazmak, döveyazmak· III,59US
: hayır ve şerri ayırt ediş, I, 36US
: kerkes kuşu, I, 36, 228; III, 46USAL KİŞİ
: gafil, iş bilmeyen·I, 122USAYUK (ER)
: gafil (adam)· I, 160USITGAN
: çok susatan, I, 155USITMAK
: susatmak· I, 209USLAMAK
: anlamak, hayrı şerden ayırt etmek·I, 286USLAYU
: kerkes kuşu gibi, II, 17USMAK
: susamak; sanmak· I, 166; II, 165USNATMAK
: benzetmek, I, 267 bkz> üsnemekUSRIK
: uyuklayan adam. I, 99USUKMAK
: susamak· I, 191; II, 165USUZ
: uykusuz, I, 122UŞ
: şimdi, işte, §161.I, 36;II, 45, 128UŞ
: agaç, dal, boynuz gibi şeylerin özü· I, 36 §müñüz uşı; boynuz özü·I, 36UŞAK
: küçük, ufak,I, 67;III, 279 § uşak oglan; küçük çocuk·I, 67 § uşak otuñUŞAK
: koğuculuk, koğu, dedikodu, kogucu· I,122; II, 20 § uşak söz; kogu olarak söylenen söz· I, 122UŞAKLAMAK
: koğlamak· I, 305UŞAKLIK
: işte gösterilen çocukluk·I, 150UŞALMAK
: ufalanmak· I, 197 bkz> uşatmak, uvşatmak, üşelmek, üşetmekUŞATMAK
: ufalatmak· I, 211, 262 bkz> uşalmak, uvşatmak, üşelmek, üşetmekUŞGUN
: ekşi bir çeşit ot, poy otu·I, 440 bkz>ku şgunUŞUN
: omuz başı, çigin başı·I, 77UŞ UŞ
: öküzü suvarmak için söylenen 502.I, 36UTAMAK
: yapraklarını, başağını kesrnek, ekin biçilmek, budamak·III, 250, 251UTANÇ
: (ış) utanılacak (1;).III, 448 bkz> utunçUTANMAK
: utanmak,I, 199, 291 bkz> uvutlanmakUTMAK
: oyunda yutmak, oyunda ütmek I,170, 200; II, 103UTRU
: önce; karşı, orta I, 68, 494; II, 145; III, 40 bkz> ortu, otra, otruUTRULANMAK
: yüz ytize gelmek· I, 296, 297 bkz> otrulanmakUTRULMAK
: kesilmek, kırkılmak, kısaltılmak.I, 246, 247UTRUNMAK
: dayatmak ve karşı koymak istemek; yönelmek. I, 251 bkz> otrunmakUTRUŞMAK
: karşı koymak, kaı·şi gelmek, karşılaşmak.I, 232 bkz> otruşmakUTRUŞMAK
: makasla kesmekte yardım etmek· I, 233UTSUKMAK
: oyunda yutulmak·I, 242UTULMAK
: (ekini bozan bitkiler) kesilmek, ba şı vurulmak I, 193 bkz> otulmakUTUN
: degersiz, alçak, küstah· I, 123, 414UTUNÇ
: (ış) utanılacak (iş)· I, 131; III, 448 bkz>utançUTURMAK
: (saç ve elbise) kesmek· I, 176UTUŞMAK
: oyunda yutu;mak· I, 180UVA
: çagıran kişiye cevap için "ne buyuruyorsun?" anlam ında bir edat· I, 40UVA
: içine şeker ufalanan bir çeşit yemek· I,II bkz> uvaUVMAK
: ufalamak, I, 11 bkz> övmek, uvmakUVUT
: ut, hayâ, ar· I, 83 bkz> ufut, uvutUVA
: soğukluk olarak yenen bir çe şit şekerli pirinç yem'egi· I, 90 bkz> uvaUVMAK
: ufalamak·I, 166 bkz> övmek, uvmakUVŞATMAK
: ufalatmak· I, 262 bkz> uşalmak,uşatmak, üşelmek, üşetmekUVULMAK
: ufalanmak, ezilmek· I, 197;II, 6UVUNMAK
: kendi kendine ufalamak,I, 202UVUNMAK
: ovuşturmak.I, 202;II, 147 bkz>ovunmakUVURGARMAK
: utandırmak· I, 290UVUŞ
: ufalanmış nesne· I, 61UVUŞ ETMEK
: ufalanmış ekmek·I, 61UVUŞMAK
: ufalamakta yardım ve yariş etmek,I, 185UVUT
: utanma, hayâ, ut, ar· I, 51, 83, 116, 131,469 bkz> ufut, uvutUVUT
: yemege veya beyin yanına çağırma, davet·I, 51UVUTLANMAK
: utahmak· I, 291 bkz> utanmakUVUTLUG
: utanan, utangaç· I, 146UYA
: kuş yuvası, I, 85UYA
: hısım, kardeş, I, 85, 86UYADSILIK
: utanan, utangaç· I, 160UYADMAK
: utanmak· I, 55, 216 bkz> uyatmakUYALAMAK
: yuva yapmak,III, 328UYALMAK
: çekinmek, utanmak·I, 269UYATMAK
: utanmak·I, 216 bkz> uyadmakUYGURMAK
: uyarmak,I, 269, 270 bkz> udgarmak, udgurmakUYMAK
: uymak, birine bağlı olmak·III, 146UYUGLUG
: kemerli. III, 50UZ
: usta, mahir·I, 46 § uz kişi; eli uz, eli işe yaraşıklı, udumlu kişi I, 46UZA
: geçmiş zaman,I, 88, 89, 385UZAK
: uzun; eski, uzak·I, 66, 380 § uzak ış;uzayan bitmeyen iş·I, 66UZAKLIK
: işte ağırlık.I, 150UZATMAK
: uzatmak; geciktirmek I, 209;II, 234 bkz> uzutmakUZLANMAK
: ustalaşmak·I, 297UZLUK
: sanat·I, 253UZMAK
: başkasından ileri geçmek·I, 88 bkz> ozmakUZSAMAK
: koparmak istemek,I, 276, 277 bkz> üzsemekUZUN
: uzun,I, 77, 448;II,'11, 78; III, 36, 89,121UZUTGAN
: her zaman uzatan· I, 155UZUTMAK
: uzatmak·I, 155 bkz> uzatmakÜBGÜK
: ibibik kuşu·I, 78, 110 bkz> übüpÜBÜP
: ibibik kuşu, I, 78 bkz> übgük ,ÜÇ
: sayıda üç·I, 35;II, 283ÜÇGİL
: müselles, üçgen, üç köşeli şe/·I, 105ÜÇGÜL
: müselles, üçgen, üç köşeli şey,I, 105ÜÇLENMEK
: üç olmak, üçlenmek·I, 256ÜÇLÜÇ
: başları bir demirle birleştirilerek üç çubukla yap ılan tavşan tuzağı·I, 95ÜÇÜKMEK
: sesi, soluğu, nefesi kesilmek·I, 192; II, 118ÜÇÜNÇ
: sayıda üçüncü· I, 131; III, 448ÜÇÜRGEN
: çok söndüren, I, 522ÜÇÜRMEK
: söndürmek· I, 176, 177 bkz> öçürmekÜDÜRMEK
: seçmek, üstün tutmak, III, 11 bkz> a ğırmak, edirmek, ödürmek, ödürmek, udurmakÜDERMEK
: uymak, izince gitmek· I, 178ÜDİK
: aşk ve sevgi coşması, sevda, hasret· I, 69, 212; II, 144, 188, 311; III, 258 bkz> ödikÜDLENMEK
: kösnemek, erkek istemek· I, 257ÜDLEŞMEK
: birbiri ardınca yürü;mek· I, 239 bkz> udla şmäkÜDREK
: artan, az iken artan şey,I, 103ÜDREMEK
: üremek, çoğalmak ,I, 273ÜDREŞMEK
: artmak·I, 232ÜDRETMEK
: üretmek, çoğaltmak·I, 261ÜGİ
: baykuş· I, 9, 161;III, 118, 238 bkz> ühi, yabakülakÜGİMEK
: öğütmek· III, 254ÜGİT
: buğday ve benzeri şeyleri öğütme. I, 51ÜGİTÇİ
: un öğüten kimse· I, 51ÜGİTMEK
: öğüttürmek· I, 213ÜGİTSEMEK
: öğütmek istemek·I, 302ÜGRE
: tutmaca benzer ve ondan daha sulu şehriye çorbası, erişte.I, 127; III, 173ÜGRİLMEK
: sallanmak· I, 248ÜGRİMEK
: sallanmak, kımıldatmak; birisine karşı yaltaklanarak hilesini saklamak, I, 275, 354ÜGRİŞMEK
: sallamakta yardınn etmek, I, 236ÜGRİTMEK
: sallatmak, I, 261ÜGRÜK
: çocugun beşigini sallama·I, 105ÜGÜR
: darı.I, 54;II,121; III, 9 bkz> yügür § yag ügüri; susam· I, 54ÜGÜRLÜG
: darı sahibi olan· I, 152ÜGÜRLÜK
: dan konulan yer·I, 152ÜGÜRMEK
: deve üzerine iki taraflı yükletilerek içerisine binilen sepet ve benzeri ;ey· I, 507 bkz> tegirmekÜGÜŞMEK
: öğütmekte yardım ve yarış etmek· I, 187ÜHİ
: baykuş ,I, 9, 161; III, 118, 238 bkz> ügi, yabakulakÜJME
: dut ağacı· I, 130ÜJÜK
: hece, harf, I, 71, 72ÜJÜKLEMEK
: hecelemek, I, 71ÜJÜMLENMEK
: dutlanmak, dut vermek,I, 297ÜKEK
: tabut, sandık·I, 78ÜKEK
: şehrin etrafında savaş için hazırlanmış olan burç·I, 78ÜKEKLEMEK
: burç yapmak; sandık yapmak·I, 307ÜKEKLİG TAM
: burçları bulunan kale·I, 153ÜKEKLİK
: sandık yapmak için ayrılan ağaç· I, 153ÜLEMEK
: dağıtmak, yaymak, üleştirmek· I, 51;III, 255ÜLEŞMEK
: paylaşmak, üleşmek I, 189ÜLETMEK
: paylaştırmak, dagıtmak, I, 214ÜLİKE
: ökse otu·I, 137ÜLKER
: Ülker yıldızı, Süreyya yıldızı.I, 95; III, 40ÜLKER ÇERİG
: harp usulünde bir hile tarzı·I, 95 ,ÜLKÜ
: ahit, peyman.I, 129ÜLÜG
: pay, nasip, hlsse,I, 62, 72 bkz> ülük, ülü şÜLÜGLÜG
: üleştirilmiş, pay edilmiş, dağıtılmı;· I, 511ÜLÜK
: pay, naslp, hisse· I, 62, 72 bkz> ülüg, ülü şÜLÜ
: pay, halk arasında taksim, hisse· I, 62 bkz> ülüg, ülükÜM
: şalvar, don· I, 38, 117, 203ÜMGLİK
: imik, çocukların tepesinde bulunan yumuşak yer I, 110ÜMLEŞMEK
: şalvarını ortaya koyarak kumar oynamak· I, 242ÜNLÜG
: şalvarlı,I, 224ÜN
: ses; ün, san·I, 38, 49. 219;II, 294;III, 194, 240, 402ÜNDEMEK
: ünlemek, çagırmak.I, 273;III, 69ÜNDEŞMEK
: çağırı;mak·I, 231ÜÑMEK
: delmek· I, 174 bkz> öñmekÜÑTÜRMEK
: deldirmek I, 290ÜÑÜJİN
: çölde insanı öidüren umacı, gulyabani·I, 145ÜÑÜLMEK
: oyulmak III, 395ÜÑÜR
: in, mağara·I, 94ÜP
: renkte pekitme edatı·I, 34 § üpürüng; apak·I, 34ÜPLELMEK
: yağma edilmek·I, 295ÜPLEMEK
: yağma etmek·I, 284ÜPLENMEK
: yağmalanmak·I, 255;III, 90ÜPLEŞMEK
: yağma edişmek, yağmalaşmak.I,238ÜPLETMEK
: yağma edilmek I, 264ÜRİMEK
: takmak, urmak,III, 120 bkz> urmakÜRİMEK
: içten çürümek III, 252, 253 bkz> örimekÜRKMEK
: ürkmek,III, 420ÜRKÜLMEK
: ürkülmek·I, 250ÜRKÜNÇ
: ürküntü, kargaşalık,I, 250 bkz> ürkünmekÜRKÜNÇE
: üfleyeceğine,I, 337ÜRKÜNMEK
: düşman yüzünden ulus arasına düşen ürküntü, telâşla kalelere ve sığınaklara kaşışma·I, 108 bkz> ürkünçÜRKÜŞMEK
: ürküşmek,I, 155ÜRKÜTMEK
: ürkütmek I, 263, 264ÜRMEK
: üflemek; ürmek,'havlamak·I, 55, 164, 337; III, 5ÜRÑEK
: kireç· I, 121ÜRÑERMEK
: ağarmak· I, 289ÜRPEK
: tüyleri ürpermiş insan ve hayvan·I,103ÜRPEKMEK
: (tüy) ürpermek. I, 229, 230 bkz> orpatmak, örpe şmek, ürpermek, ürpeşmek ürpermek (tüy) ürpermek I, 217 bkz> orpatmak, örpe şmek, ürpekmek, ürpeşmek ürpeşmek birbirine karşı kabarmak, I, 229, 230 bkz> orpatmak, örpe şmek, ürpekmek, ürpermekÜRÜLGEN
: her zaman şişen, kabaran· I, 158ÜRÜLMEK
: şişmek, kabarmak, üflenmek, şişirilmek I, 195ÜRÜÑ
: ak olan nesne, ak, beyaz, gençlerin t ırnakları üzerinde bulunan aklık· I, 134, 330,382;II, 12 bkz> ak, örüñ § tırñgak ürüñ; tırnak beyazlığı. I, 134ÜRÜÑ KARAK
: göz akı, I, 382ÜRÜÑ KUŞ
: akdoğan· I, 331ÜRÜŞMEK
: üflemekte yardım ve yarış etmek I, 183ÜSKE(N-T)EÇ
: kuru üzüm· I, 159ÜSNEMEK
: benzemek· I, 288; II, 223; III, 147 bkz> usnatmakÜSTEK
: üstelik, ziyadelik.I, 120ÜSTELMEK
: artmak, çoğalmak, artırılmak.I, 246ÜSTEM
: eğerlere, kemerin başına, tokalara işlenen altın ve gümüş·I, 107 bkz> sahtÜSTERMEK
: üstün gelmek için yarış etmek; inkâr etmek I, 221ÜSTÜN
: üstün· I, 108 § andan üstün; ondan üstün·I, 108ÜSÜGLEMEK
: hile ile kilit açmak.I, 306 bkz>osuglamakÜŞELMEK
: arannìak· I, 197ÜŞELMEK
: ufalanmak, II, 235 bkz> uşalmak, uşatmak, uvşatmak, üşetmekÜŞEMEK
: yer ve benzeri şeyleri aramak üzere eşmek III, 253ÜŞERİG (TAŞ)
: düz (kaya), I, 135 bkz> yüşeırgÜŞETMEK
: araştırmak.I, 211 bkz> eşltmekÜŞETMEK
: ufalatmak·I, 211 bkz> uşalmak, uşatmak, uvşatmak, üşelmekÜŞGÜRMEK
: üşürmek, kışkırtmak; ıslık çalmak· I, 228 bkz> üşkürmekÜŞİK
: yemişleri kavurarak büyümekten al ıkoyan soğuk·I, 72ÜŞİKLEMEK
: üşümüşken yakalamak·I, 306, 307ÜŞİMEK
: soğuktan üşümek II, 137; III, 254 bkz> üşümekÜŞKÜRMEK
: üşürnnek, kışkırtmak; ıslık çalmak· I, 228 bkz> üşgürmekÜŞKÜRMEK
: hatırlamak· I, 228, 229ÜŞKÜRTMEK
: hatırlatmak.I, 229 bkz> üşkürtürmekÜŞKÜRTÜRMEK
: hatırlatmak.I, 229 bkz> üşkürtmekÜŞMEK
: üşmek, üşüşmek, toplanmak; delgiç ile delmek,I, 166ÜŞTÜRMEK
: deldirmek, delik delmeyi emretmek, dar deli ği genişletmek·I, 222ÜŞÜMEK
: üşümek,I, 463 bkz> üşimekÜŞÜTMEK
: üşütmek, soğutmak için soğuğa koymak·I, 211ÜTİMEK
: (kıl) ütülemek· III, 252ÜTMEK
: (kıl) yakmak, ütmek·I, 171ÜTRÜK
: hileci, ütücü adam,I, 101ÜTÜG
: kusma,I, 68 bkz> ütükÜTÜK
: ütü,I, 68ÜTÜK
: kusma·I, 68 bkz> ütügÜTÜLMEK
: yanmak, (kıl) ütülenmek,I, 193ÜTÜŞ
: bir çeşit çocuk oyunu; bu oyunda utme, yutma·I, 60, 61 bkz> ötü şÜY
: ev, I, 81 bkz> ef, ev, ev, öv, üvÜV
: ev·I, 81 bkz> ef, ev, ev, öv, üvÜYÜK
: tepe gibi yüksek olan yerler·I, 85ÜYÜK (YER)
: sulu ve buna benzer yerlerde ayak bas ıldığı zaman kaybolan ve ayağı çıkarması güç olan kumluk (yer)·I, 85ÜYÜKMEK
: (ayak) gömülmek, incinmek, burkulmak·I, 268ÜZ
: sağır·I, 45 bkz> öz § üz kişi; sağır adam· I, 45ÜZE
: üstünde, üzerinde, üzere, üzerine, üzerindeki .I, 44, 66, 149, 197, 219, 237, 241, 244, 258, 331, 343. 456, 461, 468, 469;II, 23, 72, 192, 249, 288, 303, 328, 331, 356; III, 131, 161 üzelmek yorulmak, sıkılmak, ögüç işe düşmek·I, 196, 233ÜZİTMEK
: çok söylemekten kulak sa ğır (ağır) olmak; sirke küpten ekşiliğinden dolayı sızmak· I, 209ÜZLENMEK
: yemekte yağ üste çıkmak, kabarmak· I, 258ÜZLÜNMEK
: (ip) üzülmek, kopmak· I, 258ÜZLÜŞMEK
: üzüşmek, kopmak; (kan, koca) ayrılmak; alacaklı borçludan ilişilgi kesmek, I, 240 üzmek (ip ve benzeri şeyleri) kesmek· I, 165, 522ÜZNEMEK
: kar;ı koymak, söz dinlememek·I, 288ÜZSEMEK
: koparmak 1510^6^I, 276, 277 bkz>uzsamakÜZTÜRMEK
: üzdürmek, kopartmak·I, 220ÜZÜKLÜK
: kesilme·I, 152ÜZÜLGEN
: daima üzülen·I, 158ÜZÜLMEK
: üzülmek, kesilmek·I, 196ÜZÜM
: üzüm. I, 75, 88, 180, 184, 282, 289. 353.360, 514;II, 16, 18, 104, 125. 186, 265;III, 8, 119, 201, 265, 331, 410ÜZÜMLENMEK
: üzümlenmek.I, 295ÜZÜŞMEK
: üzüm toplamakta yardım ve yarı; etmek; ip ve beñzeri şeyleri kesmekte ve üzmekte yard ım ve yarış etmek·I, 184ÜZÜTLEMEK
: birini pinti görnıek·I, 299ÜZÜTLÜK
: bir şeyde pintilik·I, 150VA
: "vay" anlamına söz söyleyen veya emreden kimsenin emrini inkâr yerine bir söz,III, 215 bkz> yaYA
: "va" edatı gibi "vay" anlamına inkâr edatı III, 215 bkz> vaYA
: ok, yay· I, 280, 496, 500, 501;II, 7, 37, 5059, 61, 65, 66, 67, 68, 97, 98, 114, 134, 138,190, 198, 205; III, 16, 50, 59, 73, 78, 215, 219, 239, 318, 331, 370, 407, 409 § ya bagr ı; yayın orta yeri· I, 360,YABA
: yaş ve ıslak olan herhangi bir ;ey· III, 24YABAKU
: yün ve yapağı yoluntusu· III, 36YABAKU BOLMAK
: baştaki saç keçelenmek· III,36YABAKULAK
: baykuş· III, 56 bkz> ügí, ühiYABI
: eğerin üstüne ve altına konan keçe, eğer yastığı· III, 24YABITAK
: çıplak, egersiz· III, 48, 177 bkz> yap ıtakYAÇANMAK
: utanmak, ocunmak, sıkılmak· III, 83YADAG
: yayan, yaya· III, 28 bkz> yadagYADIÑ
: yere yayılmış olan az şey· III, 372YADAG
: yaya, yayan· I, 381 bkz> yadagYADAGLIK
: yayalık, yaya yürüyüş· III, 51YADIGLIG
: yayılı, yayılmış· III, 49, 50YADILMAK
: yayılmak, dağılmak, ayrılmak·I, 442;III, 77, 148, 159, 192 bkz> yay ılmakYADIM
: döşek, yaygı, sergi. I, 15, 119; III, 19YADINMAK
: yayılmak. III, 83YADIŞMAK
: yaymakta yardım ve yarı; etmek· III, 70YADLIŞMAK
: dağılışmak, yayılı;mak· III, 104, 105YADMAK
: döşemek, yaymak, sermek· I, 15, 45; II, 313, 314; III, 434 bkz> yatmakYADSAMAK
: yaymak ve dağıtmak istemek· III, 305YADTURMAK
: yaydırmak, III, 93 bkz> yaturmakYADTURMAK
: bir şeyi bohça veya benzeri içinde saklatmak· III, 94 bkz> yatturmak, yittürmekYAFA
: kolgan dikeni· III, 24 bkz> yava, yavaYAFA
: sıcak, kuytu (yer)· III, 24, 27 bkz> yava,yavaYAFAŞ
: yavaş, yumuşak huylu· III, 12 bkz> yava şYAFGU
: halktan olup hakandan iki derece aşağı bulunan kişiye verilen ungun· III, 32YAFIŞGU
: "kızılcık" veya "güren" denen da ğ yemi;l· III, 48 bkz> yumuşgaYAFUZ
: her şeyin kötüsü, fenası· III, 10 bkz> yavuzYAG
: yağ, iç yagı·I,182, 208, 227, 326;II, 9, 89. 123, 149, 154. 188, 189. 190, 197, 198, 205. 210, 229, 231, 240, 245. 293, 305, 354; III, 63, 77, 119, 157,182. 223, 252, 307, 319, 392, 425, 426, 435 § kara yagYAGAK
: ceviz.I, 90, 267, 417;III, 8, 29YAGAKLIG
: cevizli·III, 50YAGAKLIK
: cevizlik, ceviz biten yer·III, 51YAGAN
: fil· III, 29 bkz> yañan, § Yagan TeginYAGANLIK
: filli olan, filci· III, 50YAGI
: düşmün I, 41, 88. 168, 205, 206, 215, 234, 251, 273, 305. 336. 397, 441, 456, 496, 516, 517, 520, 522;II, 6, 10, 29, 74. 83, 116, 165, 204, 227, 228, 329; III, 24, 44, 134, 237, 271, 272. 301. 322, 328, 339, 395, 400, 420YAGIKMAK
: düşmanlaşmak· III, 76YAGILAMAK
: düşmanlık etmek, düşmanla savaşmak, çarpişmak· III, 325, 328 bkz'YAGILMAK
: yağdırılmak.III, 79YAG(I)R
: at, katır ve eçek gibi hayvanlar ın sır-tında semer, eger ve yük vurmasından meydana gelen yara, yagır·I, 58, 370;III, 9YAGIRLAMAK
: yağırı sağaltmak, iyi etmek·III, 342YAGIRLANMAK
: yağırlanmak, yağırı çoğalmak, yağırdan kaşınmak·III, 113, 114YAGIRLIG
: yağırlı, sırtı yaralı·II, 9;III, 9, 49YAGIŞ
: putlara kesilen kurban·III, 10YAGITGAN
: her zaıpan yağdıran·III, 53YAGITGAN
: her zaman dü;manlık eden·III, 53YAGITMAK
: yağdırmak·II, 316YAGITMAK
: düşmanlık etmek, III, 53 bkz> yagılamak, yaguşmakYAGIZ
: yağız, kızıl ile kara arası renk· III, 10YAGKU
: yağmurluk· III, 25, 227 bkz> yakuYAGLAMAK
: yağlamak· III, 308, 319YAGLANMAK
: yağlanmak· III, 111YAGLATMAK
: yağlatmak· II, 355YAGLIG
: yağlı· I, 70; II, 309; III, 121, 156, 306. 392YAGMAK
: yağmak,I, 139, 376, 457, 494;II,122; III, 60, 61YAGMALANMAK
: Yağma kılığına girmek, onların huyu ile huylanmak· III, 203YAGMUR
: yağmur. I, 16, 272, 354; Il, 28, 122,175, 316, 352; III, 38, 39, 53, 79, 93, 95, 380, 436 bkz> yamgurYAGMURÇIL
: yağmuru çok olan (yer)· III, 56YAGRIMAK
: yağır olmak, I, 104 yagrınlamak yarnına, sırta, vurmak· III, 343 bkz> yarınlamak yagrıtmakYAGRU
: çevre, yakı^lık. III, 13 bkz> yakruYAGSAMAK
: yağ istemek. III, 305, 306 bkz> yags ımakYAGSIMAK
: yağ tadını almak, III, 305, 306 bkz> yagsamakYAGTURMAK
: yağdırmak· III, 95YAGUK
: yakın, 1113101.I, 433;III, 23, 29, 76, 255 § yak yaguk; (115101^1-.III, 29 § yaguk yer; yak ın yer·III, 29YAGUMAK
: yaklaşmak·II, 148; III, 89 bkz> yaguşmakYAGUŞMAK
: düşmanlık etmek· II, 90 bkz> yagılamak, yagıtmakYAGUŞMAK
: birbirine yakla;mak· III, 73 bkz> yagumakYAGUTGAN
: daima yaklaştıran· III, 52YAGUTMAK
: yaklaştırn-ıak. II, 316YAG ÜGÜRİ
: susam· I, 54YAH
: "evet, peki" anlamına bir kelime· III, 118 bkz> yehYAKSINMAK
: kollarını yenlerine sokmadan, belini iliklemeden, elbiseyi e ğinine (sırtına) almak, III, 109YAHŞI
: iyi; güzel, her şeyin güzeli I, 64; III, 32YAK
: çanak ve kap bulaşığı· III, 4 bkz> yak yuk, yok, yok yak, yuk, yuk yakYAKA
: yaka, elbise yakası·I, 189, 253; III, 24, 307YAKIG
: (şişkinlik ve benzeri şeylere yakılan) yakı· I, 407;III, 13, 62, 74, 96YAKILMAK
: dokunulmak, yaklaşılmak· III, 81YAKIN
: yakın. III, 22, 23YAKIŞMAK
: yaklaşmak, dokunmak, yakına gelmek; yakı yakmakta yardım etmek I, 170, 383; II, 103; III, 74YAKI YUKI (ER)
: alçak gönüllü ve yaltaklan ıcı (adam)· III, 25YAKMAK
: yaklaşmak, dokunmak; yakmak·I, 456;II, 69;III, 22, 62, 63YAKRI
: yağ, iç yağı, yağlı· 11.105; III, 31, 32, 204; 306YAKRIKAN
: fındık büyüklüğünde kırmızı meyvesi olan bir bitki·III, 56YAKRIKAN
: buz yağı·III, 56YAKRILANMAK
: yağlanmak·III, 203, 204YAKRU
: çevre, yakınltk.III, 31 bkz> yagruYAKTURMAK
: dokundurmak; (yakı) yaktırmak; (ateş) yaktırmak· ÌII, 96YAKU
: yağmurluk. III, 25, 226 bkz> yagkuYAKURMAK
: yaklaştirmak· III, 68YAKURMAK
: sık sık solumak, yüksek bir solumaya tutulmak, III, 68YAK YUK
: kaptaki 611^. III, 143, 160 bkz> yak, yok, yok yak, yuk, yuk yokYAL
: at yelesi·III, 13, 160 bkz> yal ıg, yılYALA
: töhmet, itham, birl hakkında kötü sanıda bulunma. III, 25, 82YALAÇI
: insanı her şeyde çarçabuk suçlu gibi gören, itham eden, III, 36YALAÇI (YUGA)
: bir çeşit ince katmerli (ekmek, yufka)· III, 25, 35YALAFAR
: insanlar arasında elçi, hakanın gönderdiği elçi II, 288; III. 47YALALMAK
: tõhmetlenmek, itham edilmek,III,82YALAMAK
: töhmetlennek·III, 89YALAVAÇ
: elçi, peygamber·I, 66, 83, 97;III, 47, 266, 438 bkz> yalavaçYALAVAÇ
: elçi, peygamber·I, 83;III, 47 bkz>yalavaçYALBI
: yassı, enli, derinliğl olmayan·III, 30YALDRAMAK
: az ışımak, az parlamak·III, 437 bkz> yaldr ımakYALDRIMAK
: az ışımak, az parlamak·III, 437 bkz> yaldramakYALDR(I-U)K
: cilâlı, parlak, süslü·III, 432 bkz> yoldruk, yuldrukYALFATMAK
: yalatmak·II, 354 bkz> yalgatmakYALGAMAK
: yalamak.I, 253;III, 306, 307 bkz> yalvamakYALGAN
: yalan·III, 37YALGANDURMAK
: yalanlamak·III, 116YALGANMAK
: yalanmak· III, 109, 110YALGAŞMAK
: yalaşmak· III, 103YALGATMAK
: yalatmak ve yutturmak. II, 354 bkz> yalfatmakYALGIL
: yelesi ak, ak yeleli· III, 228YALGU
: ahmak, beyinslz adam· III, 33YALIG
: at yelesi; ibik; eğer kaşı, II, 327; III, 13, 14 bkz> yal, yılYALIGLANMAK
: horoz ıbiklenmek; at yelelenmek· III, 114YALIM
: sarp, dik, yalçın, III, 19, 20YALIMAN
: dağınık şekilde yapılan çapul·III, 38 bkz> yelimenYALIN
: alev·III, 23YALINÇGA
: (aş) tadı, tuzu, yağı olmayan yemek, III, 433 bkz> yılınçgaYALINDAK
: çıplak,III, 51YALINMAK
: soyunmak III, 85YALIÑ
: çıplak, kından çıkmış veya kınından çıkarılmış III, 373YALIÑUK
: insan I, 44, 195, 230, 395;II, 303, 315, 335; III, 65, 141, 222, 262, 384, 385 bkz> yalñukYALIÑULAMAK
: iple, salıncakla, oynamak, III, 411 bkz> yalñuYALIŞMAK
: töhmetlemek, itham etmek· III, 75 bkz> yılışmakYALKMAK
: kanmak, bıkmak, yağlı yemekten bıkmak· III, 435, 447YALMA
: kaftan, kalın kaftan, yağmurluk. III, 34YALMAK
: yalınmak, alevlenmek; (yara) iltihaplanmak; güne ş yüzü yalıyarak çalıp karartmak- III, 63YALMAK
: yanmak· III, 65 bkz> yandurmak, yanmak, yundurmak, yunmakYALÑU
: cariyelerin oynadığı bir oyun, salıncak oyunu· III, 380 bkz> yalñulamakYALÑUK
: insan kişi, insanlara verilen genel ad, âdem; Âdem atam ız·I, 44, 195, 230, 395; II, 303, 315, 335;III, 65, 141, 222, 262, 384, 385 bkz> yal ıñukYALÑUK
: cariye· III, 385YALÑUS
: yalnız, kimsesiz. I, 333; II, 133, 384YALPATMAK
: (ot, saman ve yem) ıslatmak, II, 351, 352 bkz> yelpetmek, yelpetmekYALRATMAK
: parlatmak, yalabıtmak. II, 353 bkz> yalrıtmak, yolratmak, yolrıtmakYALRITMAK
: parlatmak, yalabıtmak· II, 353 bkz> yalratmak, yolratmak, yolr ıtmakYALT
: yalçın, sert· III, 7YALTGA
: bir şeyle alay etme· III, 432 bkz> yoltga, yultgaYALTGA KILMAK
: alay etmek, maskanaya almak, III, 432YALTURMAK
: ateşi alevlendirmek· III, 97YALU
: tayları bağlamak için kullanılan ip, örk, III, 26YALVAMAK
: yalamak, III, 307 bkz> yalgamakYALVANMAK
: dilini çıkarmak, dili ağız içinde dolaştırmak. III, 110YALVARMAK
: yalvarmak, dileğinin yapılmasını istemek I. 494, 498;III, 99, 100YALVI
: büyü, sihir. III, 33, 359 bkz> yelviYALVIÇI
: büyücü, sihirbaz· III, 33YALVIRMAK
: yelpimek, III, 100 bkz> yelvirmekYAM
: çör çöp, pislik, çapak, göze ve ba;ka yere kaçan çör çöp· III, 5, 160YAMAG
: yama· II, 21; III, 28YAMAGLIG
: yamalı, yaması olan· III, 49YAMAGLIK
: yamalık, yama olmak üzere hazılanmış .III, 51YAMAGU
: yamanması gerekli· III, 36YAMALMAK
: yamanmak. III, 82YAMAMAK
: yanıannak·III, 91YAMAN
: kötü, her şeyin kötüsü·III, 30 § yamanig; yaman hastallk, miskinlik hastal ığı·III, 30YAMANMAK
: kendi kendine yamamak·III, 85YAMAŞMAK
: yamamakta yardım ve yarış etmek, III, 75YAMAŞMAK
: tembelliğinden yere yapı;ıp kalmak, buyurulan işi yapmaktan çekinmek· III, 189 bkz> mayışmakYAMATA
: yağlı tavuk veya yağlı et kızartılacağı zaman yağın dışarı sızmaması içln içine sarılan kadayıf hamuru gibi ince bir hamur· I, 445YAMDU
: kasık· III, 31YAMGUR
: yağmur, III, 38 bkz> yagmurYAMIZ
: kasığın iki tarafı, kalçanın ıç yandan uçları.III, 10YAMLAMAK
: silmek, süpürmek· III, 84, 310YAMLAN
: bir çeşit sıçan, geme,III, 37YAMLAŞMAK
: süpürmekte yardım etmek,III, 105YAMLATMAK
: sıipürtmek. II, 356YAMLIG (·KÖZ)
: içerisine çör çöp kaçmış olan (göz)· III, 42YAMRAŞMAK
: kuzular anaları ile karışmak. III, 102, 103YAMU
: fiilin anlamında pekitme yapan bir edat, III, 236 bkz> yanuYAMURGAN
: her zaman damlayan, kanayan· I, 524 bkz> tamurganYAMURMAK
: damlamak; kanamak. II, 85 bkz> tamurmakYAMURMAK
: tomruk yapmak, kesrnek, III, 69 bkz> tomurmak, yemürmekYAN
: yan· II, 19YAN
: uca kemiği, uca kemlğinin başı· III, 160YANA
: gene, yine, tekrar, ikinci defa olarak; geri dönme bildiren edat·I, 60, 119, 144, 441, 472, 508;II, 285;III, 6, 26, 170YANÇIK
: torba, kese,II, 250 bkz> yançukYANÇILMAK
: incinmek, ezilmek·I, 188;II, 287; III,107YANÇUK
: torba, kese (para-tütün). II, 6; III, 45 bkz> yanç ıkYANDAK ÇEKER
: havadan çiğ gibi yagan kudret helvas ı· III, 44YANDAK
: tiken geven dikeni· III, 44YANDIK
: soysuz, III, 44YANDRU
: tekrar, III, 406YANDRUMAK
: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98, 99 bkz> yalmak, yanmak, yundurmak, yunmakYANIG
: kusma; korkutma, tehdit· III, 14YANLIK
: çoban çantası· III, 45YANMAK
: dönmek, döndürmek; korkutmak,tehdit etmek; kusmak; yanrnak· III, 14, 64, 65, 98 bkz> yalmak, yandurmak, yundurmak, yunmakYANU
: fiilin sonuna gelip anlamında pekitme yapan bir edat· III, 236 bkz> yamuYANULMAK
: ele sürtülerek bilenmek· III, 82YANUMAK
: bilemek, el üzerlnde kılağılamak· III, 91YANUT
: karşılık, bedel, ıvaz, cevap· III, 8, 28YANUTMAK
: biIetmek, bilemeği veya el üzerlnde kılağılamayı emretmek, II, 317 bkz>yıtıtmakYAÑ
: bir şeyin merkezi; kalıbı. III, 361YAÑA
: herhangi bir ırmağın, bir yanı, geçesi.III, 369YAÑAK
: yan, taraf· I, 241, 434YAÑAK
: ağzın iki yanında dişlerin oturduğu kemik; kapı söğesi; her şeyin yanı, III, 376YAÑALDURUK
: kukuleta, başlık, kepenek arkasına dikilen blr keçe parças ı, III, 389YAÑAN
: alaca karga, yalnız başı ak olan karga·III, 240, 376YAÑAN
: fiL II, 210; III, 295, 376 bkz> yagan,YAÑI
: yeni· I, 376; III, 369 bkz> yengiYAÑILA
: yeniden, tekrar, ikinci defa· III, 381YAÑILAMAK
: yenilemek. III, 407YAÑILGAN
: her zaman yanılan, unutan· III, 388YAÑILMAK
: yanılmak· III, 59, 380YAÑKU
: sesin geri gelmesi, yank ı, aksi savt, aksi seda· III, 379, 380YAÑKULAMAK
: ses vermek, yankılamak, ses gelmek, III, 410, 411YAÑKURMAK
: ses duymuş gibi sağına soluna bakmak, III, 400YAÑLUK
: işte, sözde ve benzeri şeylerde ve yerlerde yapılan yanlışlık· III, 385YAÑRAK
: dağ kıvrımı ve büküntüsü·III, 384YAÑRAMAK
: saklanması gerekenl açığa vurmak, söylemek·III, 404 bkz> yañzatmakYAÑŞAK
: yanşak, geveze·I, 467;III, 384YAÑŞATMAK
: bir klmsenin ba;ını çok sözle, yanşaklıkla ağrıtmak·II, 359YAÑZATMAK
: saklanması gerekeni söyletmek, ikrar ettirmek·II, 359 bkz> yañramakYAP
: değirmi olan herhangi bir şey·III, 3 § yap yarmak; değirmi para, sağ para,III, 3YAP
: yapağı·III, 3 § yung yap; yün yapa ğı·III, 3YAP
: hile, al·III, 142, 159 bkz> al, yupYAPÇAN
: yavşan otu· III, 37 bkz> yavçanYAPÇINMAK
: yapıştırılmak· III, 108 bkz> yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yapşurmak, yavçunmak, yavçurmakYAPÇUNMAK
: yapı;tırılmak,III, 108 bkz> yapçınmak, yapçurmak, yapşunmak, yapşurmak, yavçunmak, yavçurmakYAPÇURMAK
: yapıştırmak·III, 97, 98 bkz>yapçınmak, yapçunmak, yapşunmak, yapşurmak, yavçunmak, yavçurmakYAPGAK
: kuş avlanan blr çeşit tuzak·III, 42YAPGUÇ
: eşek ve benzeri hayvanları sürmekte kullanılan değnek,III, 39YAPGUT
: yün veya kıl d!dintilerl doldurulmuş minder ve benzerl şeyler·III, 38YAPIGLIK
: kapalı, kapanmı;·III, 49YAPINMAK
: örtünmek, kendl başına kapamak·III, 82, 83YAPIŞMAK
: yapişmak· IH, 70 bkz> yapuşmakYAPITAK
: çıplak, eğersiz·III, 177 bkz> yabıtakYAPMAK
: örtmek, kapamak; kurmak, yapmak, I, 348, 374; III, 33, 57YAPRATMAK
: at, blr ;eyden korktuğu veya bir çeye tekme ataca ğı zaman kulağını dikmek·II, 352YAPRI
: düz ve enli (yer); sarkık (kulak), III, 31YAPRULMAK
: yapışmak; yıpranmak· III, 107YAPRUŞMAK
: yer düzlennekte yardım etmek, III, 101YAPSAMAK
: (örtmek, kapamak, yapmak) istemek· I, 463; II, 172; III, 304YAPŞUNMAK
: yapı;tirılmak· III, 109 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şurmak, yavçunmak, yavçurmakYAPŞURMAK
: yapıştırmak· III, 99 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yavçunmak, yavçurmakYAPTAÇ
: yağmur ve karda çobanların giydiği küçük bir kepenek, kebe· III, 38 yapturmak kapatmak; yaptırmak· III, 93 yapulmak kapanmak, örtulmek· III, 76YAPURGAK
: yaprak (agaç, bjtki, kltap)·III, 51YAPURGAN
: daima gizleyen, saklayan·III, 53 yapurmak parlatmak, süpürtmek; gizlemek·III, 67 yapurtmakYAPUŞGAK
: dikenli bir ot, pitrak; her söylenen i şe karışan kimse· 1)1, 51 bkz> koruYAPUŞGAN
: daima yapışan, yapışkan·III, 53YAPUŞMAK
: yapışmak·III, 53 bkz> yapışmakYAP YUP
: hile, al ("yup" kelimesi yaln ız kullanılmaz, her zaman "yap" ile birlikte gelir)·III, 142, 159, 328YAP YUP KILMAK
: hile kılmak, al etmek·III, 159 bkz> yub ılamak, yuplamakYAR
: yar, suların açtığı uçurum· I, 375; III, 34, 142, 152, 355YAR
: salya·II, 81; III, 3YARAG
: yarık, gedik·III, 294YARAG
: fırsat, imkân, tav·I, 300;II, 90, 234; III, 13,28, 355YARAGLIG
: mümkün .III, 49YARAGLIG
: zırhlı, cebeli·III, 49YARAMAK
: yaramak, uygun gelmek, yaraşmak· III, 38, 87 § yol yarasınYARAMAK
: yarmak·II, 356YARAMAK
: karşı koymak, uzaklaşmak·III, 422 bkz> yıramakYARAMSINMAK
: dalkavukluk etmek,II, 263YARANMAK
: yaranmak, yaltaklık etmek; koşakta koşturularak alıştırılmak,I, 394;III, 20, 83YARAŞMAK
: uyuşmak, anlaşmak, yaraşmak·II, 105;III, 11. 71, 72YARATGAN
: yaratan· III, 52YARATMAK
: yaratmak, oranlamak, oranlayıp yapmak, kendinden uydurmak· I, 330; II, 315YARIGSAMAK
: yarlıganmak istemek· III, 333YARIK
: oylukların çenetlere bitiştiği yer, oyluk kemikleri ba şı· III, 15YARIK
: zırh, zırh ve kalkana verilen genel ad, III, 15,158, 217 § say yar ık; demirgögüslük. III, 15,: 158
YARIKLANMAK
: zırhlanmak· III, 114, 115YARIKLAŞMAK
: zırh õndül koyarak bahse girmek, II, 258YARILMAK
: yarılmak, yirilmek, açılmak·I, 119; III, 15, 77, 78YARIM
: yarım, bir şeyin yarısı, herhangi bir şeyin ikiye ayrılmış olan parçalardan her birisi III, 19YARIMLAMAK
: yarılamak· III, 343YARIMLANMAK
: yarımlanmak. III, 115YARIN
: yarın· II, 250YARIN
: kürek kemigi, çigin kemlğl· III, 21YARINDAK
: kayı;, sırım, Türk sırımı· II, 23, 108, 175, 262; III, 51YARINLAMAK
: yarnına, sırta vurmak·III, 343 bkz> yagrınlamakYARINMAK
: kendi kendine yarmak, yarınmak· III, 83, 84YARISA
: yarasa·III, 433 bkz> aya yersgilYARIŞ
: yarı;, at yarişi·II, 191; III, 10YARIŞ
: iki adam arasında mal üleşme·III, 10YARIŞMAK
: yarışmak, yariş etmek, at yarişi yapmak; yarı yarıya üleşmek I, 367, 474; II, 226;III, 10, 72YARLAMAK
: tükürmek III, 308 bkz> yarsıtmak, yarsudmakYARLIG
: emir, hakanın mektubu, fermanı, buyruğu·I, 87;III, 42YARLIG
: fakir, yoksul, acınan, yarlıganmış.I, 93;III, 42YARMA
: uzunlamasına yarılan herhangi bir ;ey· III, 34YARMAK
: yarmak, bir şeyl keserek zorla yarmak, parçalamak; yere s ınır çizmek,I, 399, 437;III, 33, 57. 58YARMAK
: para·I, 20. 22. 35, 75, 130, 131, 142,143, 168, 175, 180, 214, 219, 223, 242, 281, 297, 298, 303, 321, 322, 334. 341. 377. 397,398, 402;II, 22, 39, 41, 44, 51, 62, 66, 67, 78, 92. 122, 127, 131, 103, 229, 237. 249, 250, 260;III, 3. 43. 67. 80, 84. 94, 121YARMAKAN
: armağan·I, 140 bkz> amuç, armaganYARMAKLANMAK
: para sahibi olmak· II, 279;III, 116YARMANMAK
: tırmanmak.III, 111YARMAŞ
: iri ögüdülmüş bulgur ve buna benzer şeyler·III, 40 § yarmaş un; ince un,III, 40YARMA (YUGA)
: blr çeşit katmer·III, 34YARP
: sağlam·III, 6YARP
: insan sevinince yüzüne gelen parlakl ık, yalabıklık·III, 6YARPADMAK
: iyileşmek, ayağa kalkmak, serpilip büyümek·II, 351 bkz> yarpatmakYARPATMAK
: iyileşmek, ayağa kalkmak; serpilip büyümek,II, 351 bkz> yarpadmakYARPUZ
: güzel kokulu b!r ot, kır nanesl, Majoran,III, 39YARPUZ
: yılan yiyen bir hayvan, firavun s ıçanı,ichneumon·III, 39, 40YARSGAG
: dagda ve başka yerde ayağın kayabilecegl yer·III, 433YARSIKMAK
: birbirinden ayrı dü;mek,III, 105. 106YARSIMAK
: murdar bulmak ve iğrenmek, III,305YARSINÇIG
: murdar, pis iğrenç· III, 56YARSITMAK
: tiksindirmek II, 353 bkz> yorlamak, yars ğumakYARSUDMAK
: tiksindiği şey yüzünden tükürmek· II, 353 bkz> yarlamak, yars ıtmakYARŞI
: bir şeyi yarıya bõlen kimse; bir ;eyin yar ısı, yarı yarıya ortak·III, 32YARŞIM
: bir yarışlık yer·III, 47YART
: su içilen bardak,I, 341 bkz> bartYARTIM
: ayrılmiş· III, 46YARTMAK
: para· III, 432 bkz> yarmakYARTU
: yonga, talaş, III, 30YARTU
: üzerine bir şey yazılan levha, tahta· III, 30YARTURMAK
: yardırmak· III, 94, 95YART YURT TUTMAK
: ansızın her yandan yakalanmak· I, 341 bkz> bart burt tutmakYARUK
: yerde, duvarda, dağda, sırçada ve benzer şeylerde yarık· III, 15YARUK
: ışık, aydınlık, parlak·I, 46, 96;III, 15, 194 § yapyaruk; çok ayd ınlık. III, 15YARUKLUK
: nur, ışık, aydınlık; rahatlık· II, 316; III, 51. 194YARUK YELİM
: balık tutkalı· III, 20 bkz> yaru yelimYARUK YULDUZI
: tan yıldızı· I, 96YARUMAK
: ışımak· I, 96; III, 86, 87, 89YARUMAK YAŞUMAK
: keyiflenmek. sevinmek· III, 89YARUTGAN
: her zaman aydınlatan· III, 52YARUTMAK
: aydınlatmak· III, 52YARU YELİM
: balık tutkalı· III, 24 bkz> yaruk yelimYAS
: zarar, 2iyan· III, 159YAS
: ölüm, helâk· III, 159YASGAÇ
: yastıgaç, hamur tahtası· III, 38 bkz> yası yıgaçYASGAŞMAK
: tokatlaşmak ve bunda yardım ve yarış etmek· II, 220 bkz> tasgamak, tasgaşmakYASI
: yassı, enli· III, 24 bkz> yasulYASIÇ
: yassı ve uzun temren, III, 8YASIGLIG
: gedeleçli· III, 50YASIK
: gedeleç· III, 16 bkz> kurmanYASILAMAK
: yassılamak, yaymak; sözü açık,geniş ve kinayesiz söylemek· III, 328YASILMAK
: dağılmak; terk olunmak, bırakılmak· III, 78, 79YASIMAN
: su boşaltilırken boğazı "gır gır" eden testi, III, 38YASI YIGAÇ
: yastıgaç, hamur tahtası· III, 38 bkz> yasgaşYASMAK
: dağıtıp yaymak, çõzmek· III, 59, 60YASTALMAK
: dayanmış olmak; amacın bir yanına ilmek· III, 107YASTAMAK
: yastık dayamak, yaslanmak; söz dokundurmak· III, 302, 303, 320YASTUK
: yastık, III, 43, 107, 302, 320YASUL
: yassı, yayvan, yassı ve engln olan her yer· III, 18, 19 bkz> yas ıYAŞ
: yaş, taze nesne, zerzevat, sebze, ye şillik; yaş (gözden gelen); yaş (insanın yaşadığı).I, 316; II, 109, 172. 228, 232; III, 4, 47, 83, 84,159,433 §ya şotYAŞAGU
: yaşamağa haklı· III, 36YAŞAMAK
: yaşamak· III, 89YAŞAÑURMAK
: (göz) yaşarmak, yaşlı olmak·III, 407YAŞARMAK
: yeşermek· II, 79; III, 18, 68YAŞARTMAK
: ye;ertmek· III, 436YAŞIKMAK
: (göz) yaçlanmak, kamaşmak·III, 76YAŞIL
: yeşil. I, 41, 330, 394, 395; III, 19. 20,143, 162 § yapya şılYAŞIL YUŞUL
: yeşil meşil· III, 19YAŞIN
: şimşek,I, 236;II, 356;III, 22, 310, 319YAŞINLIG
: şimşekli· III, 50YAŞLAMAK
: yaş ot yemek· III, 308YAŞLIG
: yaşlı, genç olmayan· III, 42YAŞLIG
: yaşlı, yaşı olan (gõz)· III, 42YAŞMAK
: gizlemek, saklamak· I, 425; III, 60, 208YAŞNAMAK
: şimşek çakmak, parlamak· I, 236; III, 310, 319YAŞNATMAK
: şimçek çaktırmak, parlatmak·II, 356YAŞRU
: gizli·III, 31YAŞRUŞMAK
: gizlemekte birlefmek· III, 101YAŞSAMAK
: gizlemek istemek·III, 305YAŞUK
: demir başlık, tulga·I, 67 bkz> aşuk,yışıklıgYAŞUMAK
: keylflenmek, sevinmek,III, 89YAŞURGAN
: her zaman gizleyen·III, 53YAŞURMAK
: örtmek, örtülmek, gizIemek.II,79;III, 68YAŞUT
: gizli·II, 228;III, 8 bkz> bekütYAT
: yabancı-I,433;III, 43, 148, 159 bkz> bazYAT
: taşlarla yagmur ve rüzgâr için yap ılan kamlık, yadataşı ile yapılan bir türlü kamlık, kâhinlik. III, 3, 159YAT BAZ
: yabancı· III, 148, 159YATÇI
: ;aman· III, 307YATGAK
: hakanın ve ülkenin koruyucusu, muhaf ızı· III, 42YATGAŞMAK
: yatışmak, birlikte yatmak. III, 103YATGAŞUK
: bir yerde başkası ile yatan· III, 55YATGAŞUK OGRI
: yatsı, yatma 2amanı. III, 55YATGURMAK
: yatırmak, uyutmak· III, 99YATIG
: uyku; yatılacak yer· III, 12 bkz> yat ıkYATIK
: uyku; yatacak yer· III, 15 bkz> yat ıgYATIKMAK
: yabancılaşmak, yadlaşmak·III, 76YATLAMAK
: yada taşı ile afsun yapmak; yabanc ı saymak·III, 307, 308YATLATMAK
: yada taşı ile okutmak·II, 355YATMAK
: yatmak·I, 36, 233, 243, 386;II, 313; III, 42, 378YATMAK
: yaymak, sermek, II, 313 bkz> yadmakYATSAMAK
: yatmak veyä uyumak istemek III,304YATTURMAK
: yaydırmak·III, 93, 94 bkz> yadturmak, yittürmekYATUK
: atılan, unutulan her şey; tembel; şehirlerden· çıkmayan bir kısım Oğuzlar·III,14YATUK
: iki cins iplikten (eri şi yünden, argacı pamuktan) dokunan bir dokuma· III, 14YATURMAK
: yaydırmak, III, 93 bkz> yadturmakYAVA
: kolgan dikeni; hint ayvas ı; suyu tutmaca renk veren bir bitki I, 84;III, 26 bkz> yafa, yavaYAVA
: sıcak, kuytu (yer)·III, 27 bkz> yafa, yavaYAVA
: kolgan dikeni; hint ayvas ı; suyu tutmaca renk veren bir bitki I, 84;III, 27 bkz> yafa, yavaYAVA
: sıcak, kuytu (yer),III, 27 bkz> yafa, yavaYAVALMAK
: yavaşlamak,I, 397YAVA
: ; yavaş, yumuşak huylu·III, 10, 11 bkz> yafa şYAVAŞLANMAK
: yavaşlanmak, dölekleşmek, yumuşak huylu olmak· III, 114YAVÇAN
: yavşan 0111.III, 37 bkz> yapçanYAVÇUNMAK
: yapıştırılmak·III, 109 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yapşurmak, yavçurmakYAVÇURMAK
: yapıştımak. III, 98 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yapşıırmak, yavçurmakYAVGAN
: yavan. III, 37YAVGANLANMAK
: yavan bulmak· III, 116, 117YAVLAK
: kötü, fena, değersiz, yavuz, dü;kün, her şeyin kötüsü· I, 177, 432, 516, 519;II, 74, 204;III, 43, 44, 133 § yavlak kişiYAVRAMAK
: digrek, sert, kati olmak, III, 278 bkz> t ıgdamak, tıgramakYAVRIMAK
: hali kötüleşmek, yoksulluk veya hastal ık yüzünden arıklamak· III, 304YAVRITMAK
: kõtületmek, zayıflatmak, arıklatmak, I, 139; II, 352, 353YAVSAMAK
: gönül almak istemek, III, 306 bkz> yüvsemekYAVUG
: sel suyunun yüksekten yuvarlad ığı kaya parçası· III, 13YAVUZ
: kötü, fena, berbat ·I, 84, 85, 103, 227, 248. 439, 483 bkz> yafuzYAVUZLAMAK
: kötü bulmak·III, 342YAVUZLANMAK
: kötü bulmak·III, 114YAY
: ilkbahar, yaz, I, 13. 82, 96, 170, 463; II, 97; III, 160, 161, 188YAYA
: insanın kuyruk sokumu bölgesl, kıçı (yalnız insanlarda)· III, 26, 170YAYGARU
: yaza doğru, III, 278YAYGUK
: kısrağın meme uçları, III, 27 bkz> yazgukYAYIG
: huyu dönek· III, 23 bkz> yay ıkYAYIK
: huyu dönek· III, 23 bkz> yay ıgYAYIKMAK
: yaz olmak, baharla;mak· III, 191YAYILGAN
: yayılan, durmayan· III, 55 § yayılgan kişi; bir kararda durmayan, bir işte sebat etmeyen kimse· III, 55YAYILMAK
: ırgalanmak, yayılmak, salınmak· I, 412; III, 108, 191,192bkz>yad ılmak,yazılmakYAYINMAK
: kendi kendıne yaymak· III, 86YAYKALMAK
: çalkanrnak; her ;eye gönlü meyil göstermek· III, 108YAYLAG
: yayla, yaylak, yazlanan yer, I, 13, 214; II, 355; III, 47, 265YAYLAMAK
: yaylamak· III, 311YAYLATMAK
: yaylatmak. II, 357YAYMAK
: çalkamak, kımıldatmak, sallamak, meyletmek, meylettirmek III, 245, 246, 247YAYSAMAK
: haset etmek, çekememek,I, 155YAYTURMAK
: çırptırmak, kımıldatmak.III, 100YAZ
: ilk yaz, yaz· II, 172, 285; III, 159, 285YAZAK
: otlak,III, 16YAZAMAK
: yazlamak, yazı geçirmek· III, 88YAZGUK
: kısrağın meme uçlan· III, 28 bkz> yaygukYAZI
: kır, ova, yazı, boş ve açık yer, boşluk,açıklık, alan·I, 94, 135, 329, 447; III,II, 24,255 yaz ıkçı yazıcı, hısımlar arasında mektup getirip götüren elçi· III, 55YAZIGLIG
: çözülmüş, bağından çözülmüş· III,49, 50 bkz> yazukYAZIKMAK
: yaz olmak III, 76 bkz> yayıkmakYAZILMAK
: açılmak, yayılmak; yalabımak, güzelleşmek; çözülmek·I, 195, 233, 409; II, 285; III, 6, 78,112 bkz> yadılmak, yayılmakYAZINMAK
: kendi kendine çõzmek, çözünmek, çözülmek III. 84, 112YAZIŞMAK
: (çözmekte ve yaydan kirlşi çıkarmakta) yardım ve yarış etmek, III, 73YAZLATMAK
: yazlatmak, yazı geçirtmek, yaylatmak·II, 355YAZLINMAK
: çôzülmek·III, 110, 112, 228YAZLIŞMAK
: çözülmek III, 105YAZMAK
: şaşmak, yanılmak; çözmek; yazmak· I, 92; II, 20; IIl, 59, 111YAZMAS
: şaşmayan, yanılmayan· III, 59, 379YAZOK ET
: pastırma· III, 16,YAZSAMAK
: çözmek istemek, III, 305YAZTURMAK
: çõzdürmek; yanıltmak· III, 95YAZUK
: boşanmış, bağından çözülmü;· III, 16bkz> yazıglıgYAZUK
: günah, suç· I, 16, 203, 220, 521; II, 75,135, 143, 169, 222, 261; III, 16YAZUKLAMAK
: suçu yüzünden yakalamak·III, 342, 343YAZUKLUG
: günahlı,III, 50YAZUKSUZ
: günahsız·I, 400;III, 16YEBEÑ
: kumlu, batak· III, 372YEH
: evet· III, 26, 118 bkz> yahYEH MÜ
: "tamam mı" anlamına bir kelime·III,26 bkz> ye mü?YEK
: şeytan·I, 267;II, 236, 338;III, 156, 160YEL
: cin; cin çarpması· III, 144, 163YELİM
: tutkal, kendisiyle tüy ve tüye benzer şeyler yapıştırılan tutkal· III, 20, 70, 99, 108bkz> yelim,YİLİM
: yelimlenmek tutkallanmak· III, 115 bkz> yelimlenmekYELKİN
: yelici, koşucu; misafir, yolcu, konuk·I· 31; III, 33, 37, 288, 309 bkz> elkin, yelkinYELNEMEK
: memesi dolup sarkmak· III, 310, 319 bkz> yelnemekYELPETMEK
: (ot, saman ve yem) ıslatmak, II, 351, 352 bkz> yalpatmak, yelpetmekYELPETMEK
: yelpazeletmek· II, 352 bkz> yelpetmekYELPİRMEK
: rüzgâr esmek, cin tutmuş gibi sağa sola sallanmak; nemlenmek, yeri ıslatmak·III, 93YELVİ
: büyü, sihir, III, 33, 359 bkz> yalv ıYELVLÇİ
: büyücü, sihirbaz III, 33YEM
: baharat· Itl, 5 ("yem" kellmesl yaln ız kullanılmaz, "ot" ile birlikte gelir)·YEME
: hep, bütün, tamamiyle; yine, dahi, I, 47,106,144, 459; II, 75,118; III, 41, 278. 366. 435 yemeçük buğday taşınan küçük çuval· III,48YEMEK
: yemek, yeylp telef etmek,I, 55, 66, 79, 88, 116, 318, 323, 342, 343, 504;II, 69,70. 311; III, 9, 16, 31, 67, 146, 159, 220, 222, 249YEMET
: evet· I, 51;III, 8 bkz> emet, evet,evetYEMİŞ
: meyve,I, 251, 263 bkz> yemişYEMRÜ
: ;mek ağaç sökmekte yardım etmek· III, 103YE MÜ
: "bu sôzü kabul ettin mi? söyledi ğimi yapmak için kafana koydun mu?" anlam ına bir kelime.III, 26 bkz> yehmü?YEMÜRGEN
: dalma söken, koparan,III, 54YEMÜRMEK
: kesmek·III, 54 bkz> tomurmak,YAMURMAK
: yençimek ısırmak, kötüleîmek·III, 303 bkz> tençmek, yençmek, yunç ımakYENÇMEK
: ısırmak, yere vurup ayağıyle ezmek, dişle ısırarak parçaları birbirine katmak, kõtüleşmek·III, 303. 435 bkz> tençmek,yençimek, yunç ımakYENİG
: yeğni, hafif·III, 92 bkz> yenikYENİGÜ
: doğurmak üzere olan,III, 36YENİMEK
: doğurmak (yalnız kadın için),III,91, 92YENİTMEK
: doğurtrnak· II, 317YEÑEÇ
: yengeç· III, 384YEÑEK
: heybe, bohça· III, 70 bkz> yetgekYEÑGE
: yenge, büyük kardeşin karısı· III, 380YEÑİ
: yenl· I, 376;III, 369 bkz> yangiYEÑMEK
: yenmek, alt etmek·III, 391YEÑŞÜRMEK
: sıcağa soğuk karı;tirarak ılıştırmak, III, 400 bkz> yiñşürmekYERÇÜ
: sın, mezar· III, 30YERDE
: hemşeri. I, 407; III, 40YER KIRTIŞI
: yeryüzü· I, 461YERKÜÇ
: tahtadan yapılmış kılıç gibi uzunca,enli bir ağaç parçasıdır, fırındaki ekmeği çevirmek için kullanılır·I, 452YERMEK
: yirmek, yaf bir şeyi demirle kesmeksizin uzunlamas ına yirmek, kolayca yarmak·III, 58 bkz> yırmak, yirmekYER SAGRISI
: yeryüzü; yer yaygısı·I, 422YERTÜRMEK
: yirdirmek.III, 95YERÜK
: yirilmiş, uzunlamasına yirilmiş ve güzelligi gitmiş olan her şey, yirik, gedik· III, 18 bkz> yirükYETEN
: ok atılan tahta yay; atımcı yayı, hallaç yayı·III, 21 bkz> yeteñYETEÑ
: yün atılıp kabartılan atımcı yayı· III, 372 bkz> yetenYETGEK
: heybe, bohça· III, 70, 77, 344 bkz> yerigekYETİGEN
: "yedi kardeşler" adı verilen yıldız, III, 37, 40, 247 bkz> yetikenYETİKEN
: "yedi kardeşler" adı verilen yıldız, III, 247 bkz> yetigenYETİLMEK
: güdülmek, yedilmek. I, 106 bkz> yetilmekYET(İ)ŞMEK
: yetişmek, erişmek. III, 183 bkz·YETİZ
: enli, enine geniş şey· III, 10YETİZLİK
: genişlik, bir şeyin eni· III, 52YETMEK
: yetişmek, erişmek II, 314 bkz> çetmek, yetmekYETMEK
: yetmek, yedeğinde götürmek· II, 314YETMİŞ
: kapanmış, iyileşmiş (yara)· I, 245 bkz>bütmişYETRÜLMEK
: eriştirilmek; ilhak edilmek.III,107 bkz> yetrülmekYETRÜM
: bırakılmış, salınmış·III, 47YETRÜM SAÇ
: bırakılmış, salınmış saç·III, 47 bkz> yetüt saçYETRÜŞMEK
: birbirine erişmekte yardım etmek III, 101 bkz> yetrüşmekYETTİ
: sayıda yedi· III, 27 bkz> yetiYETÜT
: askere imdat .II, 287YETÜT SAÇ
: sonradan bırakılan saç,II, 287 bkz> yetrüm saçYEVTİLMEK
: erişmek; olgı^nlaşmak.III, 81, 356 bkz> yıgılmak, yuvulmakYEZEK
: asker öncüsü, III, 88 bkz> yizekYEZEMEK
: aramak üzere dolaşmak, III, 88, 89YEZNE
: büyük kız kardeşin kocası· III, 35YEDİŞMEK
: kenar dikmekte yardım etmek·III, 70, 71 bkz> yedilmek, yedmek, yidmekYEDİLMEK
: dikilmek ve içine eşya konulmak· III, 77 bkz> yedi şmek, yedmek, yidmekYEDMEK
: bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III, 434 bkz> yedişmek, yedilmek, yidmekYEG
: yeğ, üst, üstün, daha lyl, lyl, hay ırlı·I, 59, 337, 384;III, 43, 133, 144, 160YEL
: yel, rüzgâr, esinti· I, 95, 251. 319, 354;II, 4,154.192,229, 298; III, 93, 98, 108,144,161, 226, 247. 268, 360YELDİRMEK
: estirmek, ësmek·III, 98YELİM
: tutkal, kendlsiyle tüy ve tüye benzer şeyler yapı;tırılan tutkal, ökse·III, 20, 70, 99, 108 bkz> yelim, yilimYELİMEN
: dağınık şeklide yapılan çapul·III, 38 bkz> yal ımanYELİMLEMEK
: yelek yapıştırmak; yolu araştırmak III, 343YELİMLENMEK
: tutkallanmak,III, 115 bkz> yelimlenmekYELİN
: kısrak memesi, tırnaklı hayvan memesi·III, 23YELİÑ
: yeli çok olan, III, 373YELKİN
: yelic!, ko;ucu; müafir, 'yolcu, konuk·I, 31;III, 33, 37, 288, 309 bkz> elkin, yikinYELMEK
: koşmak,III, 64YELMEK
: (aş, yemek) yenmek, yenilmek·III, 64, 185YELNEMEK
: memesi dolup sarkmak· III, 310, 319 bkz> yelnemekYELPETMEK
: (ot, saman ve yem) ıslatmak, II, 351, 352 bkz> yalpatmak, yelpetmekYELPETMEK
: yelpazeletmek· II, 352 bkz> yelpetmekYELPİK
: cin ve yel çarpması· III, 46YELPİNMEK
: yele, cine çarpılmak, yel çarpmak, cin çarpmak; yelpazelenmek· III, 108, 144YELPİŞMEK
: nem çekmek, nem almak, taneler yaşlıktan yapışmak; yelpazelemekte yardım etmek· III, 100, 101YELVİRMEK
: yelpimek· III, 100 bkz> yalvırmakYEM
: azık, yemek, taam· I, 468, 480; III, 144YEMİŞ
: meyve·I, 251, 263;II, 12, 95, 146, 254; III, 12 bkz> yemi şYEMİŞLENMEK
: yemi;lenmek, yemiş, meyve vermek, meyvelenmek.II, 269;III, 114, 197YEMSİNMEK
: yenneksizin yer gibl göri ınınek. III, 109YEMŞEN
: Kıpçak ülkeslnde blten blr kır yemişi· III, 37YENİK
: yeğni, hafif·III, 18 bkz> yenigYEN
: giyen, elbise; yenì.II, 109, 187, 233; III, 362YER
: yer, yeryüzü, toprak· I, 15, 16, 33, 75, 97,107, 119, 139, 146, 147, 150, 164, 219. 234, 247, 265, 268,287.288,292,296.301,309,313,325. 361, 364. 416. 422, 423, 429, 438, 439,461, 465, 466, 468. 469, 488. 489, 494, 495, 496, 498, 509, 510, 517. 523, 525;IYER
: kumaşın veya ağacın bir yüzü. III, 142YERE
: yöre, çevre· III, 24 bkz> yöre, yüreYERETMEK
: yerinmek, tembellik etmek· II, 315, 316YERGÜ
: hakir, yerilmiş.II, 29YERMEK
: yermek, beğenmemek, iğrenmek,zemmetmek, hakir görmek·I, 149, 419;III, 185YERSİNMEK
: bir yeri yurt 001111110^III, 109YETİ
: sayıda yedi· III, 227 bkz> yettiYETİK
: işlerinde becerikII, güç işleri başaran·III, 18YETİLMEK
: erişilmek, yetişilmek III, 77YETİLMEK
: güdülmek, yedilmek·I, 106 bkz>yetilmekYET(İ)ŞMEK
: yetişmek, erişmek .III, 183 bkz> yet(i)şmekYETMEK
: yetişmek, erişmek· I, 192, 421, 424; II, 274, 314; III, 406 bkz> çetmek, yetmekYETRÜLMEK
: eriştirilmek; ihkak edilmek III, 107 bkz> yetrülmekYETRÜŞMEK
: birbirine erişmekte yardım etmek III, 101 bkz> yetrüşmekYETSEMEK
: yetişeyazmak· III, 304YETSİKMEK
: erişilmek; ya;lanmak, kocalıp düşkünle;mek· I, 21; III, 106YEYSEMEK
: yemek istemek· I, 20; III, 304YIDIŞMAK
: bir şeyin parçaları birbiri içinde çürüşmek, yıpraşmak. III, 70YID
: koku· III, 48 bkz> yidYIDIG
: kötü kokan her şey, III, 12YIDIGLIK
: kokmuşluk, yıpranmışlık· III, 51YIDIG OT
: üzerlik otu, III, 12 bkz> eldrük, ilrük, yüzerükYIDIMAK
: kötü, fena kokmak, bozulmak· III, 86, 260YIDLAMAK
: koklamak, III, 308YIDLANMAK
: kokmak, bozulmak· III, 110YIDLAŞMAK
: koklaşmak· III, 104YIGAÇ
: ağaç, ağaç parçası; erkegin erkeklik ayg ıtı; fersah (eskl bir yer ölçüsü)· I, 14, 18, 152, 174, 198, 219, 244, 249, 251, 254, 260, 263, 271, 283, 290, 294, 297, 312, 319, 439, 485, 502, 503, 505, 511; 11.II, 20, 24, 29, 37, 69, 70, 80, 85, 91, 101, 122, 1YIGAÇLANMAK
: ağaçlanmak· III, 113YIGAÇLIK
: ağaçlık, ağaçlı olan yer, kereste bulunan yer, III, 51YIGDAÇI
: yığan, toplayan; engel· olan, al ıkoyan· III, 106YIGILGAN
: daima yığılan· III, 54YIGILMAK
: toplanmak; çeklnmek, kaçınnìak· III, 79, 80YIGILMAK
: erişmek, olgunlaşmak· III, 81 bkz>yevülmek, yuvulmakYIGIM
: yığılmı;· III, 19 bkz> yıgınYIGIN
: yığın, küme, yığılmış·I, 15; III, 19, 22 bkz> yıgımYIGINMAK
: kendi kendine yığınmak· III, 84YIGIŞMAK
: yığışmak, yığmakta yardım ve yarış etmek· III, 73YIGLAMAK
: ağlamak I, 272, 504;II, 232;III, 258, 309, 321 bkz> ıglamakYIGLAŞMAK
: ağlaşmak· III, 322 bkz> ıglaşmakYIGLATMAK
: ağlatmak· II, 355YIGLIŞMAK
: toplaşmak· III, 105YIGMAK
: yığmak, toplamak; bir şeye engel olmak, alıkoymak. I, 15, 399, 504; III, 61YIGRILMAK
: kötüleşmek, büzülmek, titremek I, 248;III, 107, 108YIGTURMAK
: yıgdırmak; bir şeyden alıkoydurmak· III, 95, 96YIKILGAN
: daima yıkılan, yıkılgan· III, 54YIKILMAK
: yıkılmak·I, 348;III, 81, 82YIKIŞMAK
: yıkmakta yardım etmek· III, 74YIKMAK
: yıkmak, yıkılmak· I, 85, 343, 384;III, 20, 63YIKSAMAK
: yıkmak istennek· III, 306YIKTURMAK
: yıktırmak· III, 97YIL
: yıl, sene· I, 345, 346, 349, 447, 513; II, 118, 331; III, 5, 7, 69,76, 131, 162YIL
: at yelesi· III, 13 bkz> yal, yal ıgYILAN
: yılan· I. 17, 228;II, 18; 20, 275, 279;III,29, 39, 367 § nek y ılan; ejderha·III, 155 § ok yılan; kendini insan ve başka şeyler üzerine atan bir yılan·I, 37;III, 29 § sogan yılan; tulum gibi iri bir yılan·I, 409YILAN YILI
: Türkler'in on ikili yıllarından biri ,I, 346;III, 30YILDIZ
: ağacın kökü, damarı,III, 40YILDIZLANMAK
: köklenmek, bir yere yerleşmek, soylanmak·III, 116YILDIZLIG
: köklü· III, 40 § tüplilgYILDIZLIG
: asaletli, köklü, III, 40YILGIN
: ılgın, ılgın ağacı, Tamariska· III, 37YILGINLANMAK
: ılgın ağacına sahip olmak, III, 117YILIG
: ılık, sıcakla soğuk arası, I, 31, 64; III, 14, 51 bkz> ılıgYILIMAK
: ılımak· III, 91YILINÇGA (AŞ)
: tadı, tuzu, yağı olmayan yemek, III, 433 bkz> yal ınçgaYILIRMAK
: ılımak, az ışınmak·I, 179; II, 283YILIŞMAK
: ılıçmak, ılıklaşmak· III, 74, 75YILIŞMAK
: birbirini töhmetlemek, itham etmek· III, 75 bkz> yal ışmakYILITMAK
: sıtma tutmak, sıtınadan vücudu ısınmak; ılıtmak, II, 316, 317YILKI
: hayvan, yılkı, hayvan sürüsü, dört ayakl ı hayvanlara verilen genel ad· I, 21, 91, 241, 257, 285, 330, 332, 412, 461, 481, 482;II, 96; III, 34, 76, 90, 104, 131, 178, 292, 300YIMIRTGA
: damarsız olan her türlü yeşillik; hıyar gibi gevşek olan her nesne· III, 433YIN
: in· III, 6 bkz> in, yinYINÇGE
: ince· III, 380 bkz> yinçgeYIP
: ip, tel kendisiyle at ba ğlanan uzun örk· I,158, 165, 178, 185, 213, 220, 236, 253, 302,414, 523, 524;II, 8, 9, 98, 120, 132, 180, 189,194, 207, 227, 236, 244, 330, 334, 354, 362; III, 3, 104, 255, 286, 388, 426, 428, 444YIPAR
: misk I, 327;II, 4, 6, 122; III, 7, 28, 48, 96. 180, 308 bkz> yiparYIPARLIG
: misk kokan, miski, anberi olan· III, 48, 50YIPLAMAK
: ip üzerinde oynamak, cambazlık etmek, III, 308YIPLAMAK
: iple kıl aldırmak· III, 307YIPLAŞMAK
: iple birbirinden kıl yolu;mak· III, 104YIPLATMAK
: ipletmek, iple kıl yoldurmak· II, 355YIR
: koşma, türkü, hava, ır, musikide ırlama, gazel· II, 14, 135;III, 3, 131, 143YIRAGU
: çalgıcı, şarkıcı, çağırıcı· III, 36YIRAK
: uzak, ırak· I, 97, 309, 456; III, 28, 29YIRAKLANMAK
: uzak bulmak· III, 115YIRAKLIK
: uzaklık, ıraklık· III, 51YIRAMAK
: uzakla;mak, ırak olnnak·III, 88, 366, 422 bkz> yaramakYIRATMAK
: uzaklaştirmak·II, 315YIRLAMAK
: şarkı, gazel söylemek, ırlamak III, 3, 308YIRMAK
: yirmek·III, 58 bkz> yermek, yirmekYIRTILMAK
: yırtılmak.I, 41; III, 106, 107YIRTINMAK
: yırtar görünmek.III, 108YIRTIŞMAK
: yırtmakta yardım etmek,III, 101YIRTMAK
: yırtmak·I, 323, 341; III, 435YİŞ
: sıkışma· III, 4 bkz> yuşYIŞ
: iniş, yokuş· III, 4, 143 § artYIŞ
: yokuş iniş· III, 4YIŞ BOLMAK
: sıkı;mak· III, 4YIŞIG
: ip; kayıştan örülmüş bağ; boyundurukkayışı·I, 126, 158, 165, 183, 196, 209, 276,427;II, 123, 216, 349; III. 13YIŞIGLIG
: ipli, ipi olan· III, 49YIŞIKLIG
: tulgalı, tulga giymi;· III, 50 bkz> aşuk,yaşukYITITMAK
: biletmek· II, 317 bkz> yanutmakYİ
: sık ve birbirine girmiş; elbisenin yivi, diki şi, dikiş, pabuç diki;l; dağ yivi; diş ve ağaçların birbirine girınesi.III, 25, 216, 229, 283 bkz> cigi, yigiYİÇİ
: terziII, 3;III, 216YİD
: koku,III, 48 bkz> yıdYİDMEK
: bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III,443 bkz> yedişmek, yedilmek, yedmekYİG
: iğ,I, 48, 85 bkz> ig, ik, yikYİG
: gemin damağa gelen parçası·III, 144YİG
: çiğ, pişmemiş. I, 338; III, 144 bkz> yikYİGDE
: iğde· I, 31; III, 31, 147 bkz> yikteYİGİ
: sık, birbirine girmiş, sıralanrnış, (dikişte)sağlam. III, 25, 216, 229 bkz> cigi, yiYİGİRME
: sayıda yirmi. III, 48 bkz> yigirmiYİGİRMİ
: sayıda yirmi· III, 48 bkz> yigirmeYİGİRMİNÇ
: sayıda yirminci. I, 132;III, 449YİGİT
: yiğit, genç, her şeyln genci·I, 25, 263, 400;II, 113; III, 8, 16, 917, 356, 386. 420YİGİTLİK
: yiğitlik, gençlik,I, 143, 511; III, 51YİGNE
: ìgne,II, 3, 120, 150;III, 35YİGRENMEK
: tüyü ürperrnek, iğrenmek III, 109YİGTÜRMEK
: bir şeyle iyilik etmek, III, 96 bkz> yiktürmek, yüftürmek, yüvmekYİGTÜRMEK
: incitmek III, 97YİK
: iğ·III, 144 bkz> ig, ik, yigYİK
: çiğ, pişmemiş·I, 338 bkz> yigYİKEN
: hasır yapılan kovalak otu·III, 23YİKLEMEK
: çiğnemek·III, 309, 310 bkz> egle şmek, iklemek, ikleşmekYİKTE
: iğde, I, 31 bkz> yigdeYİKTÜRMEK
: bir şeyle iyilik etmek·III, 96 bkz>yigtürmek, yüftürmek, yüvmekYİLİK
: ilik·I, 72, 119 bkz> ilikYİLİKLİG
: ilikli, iliği olan, III, 52YİLİM
: tutkal II, 20, 70, 99, 108 bkz> yelim,yelimYİLMİRMEK
: ılımak, ılır gibi olmak·III, 100YİMLEMEK
: gözle işaret etmek, III, 310 bkz>imlemekYİN
: beden, vücut, insan bedeni· I, 179, 261, 275; II, 151; III,92, 145, 154, 278YİN
: tüy, £101-1.I, 167, 217, 315; III, 109YİN
: koyun pisliği, davar tersi, hayvan pisli ği· I, 49; III, 5 bkz> in § koy yini; koyun 101-51. III, 5YİN
: in, hayvan ini·I, 49;III, 5 bkz> in, y ınYİNCÜ
: inci·I, 31 bkz> cinçü, yinçü, yünçüYİNÇGE
: ince·III, 380 bkz> yınçge § yinçge turku; ince ipek kunìa ş·III, 380YİNÇGE KIZ
: odalık kız·III, 380 bkz> yinçke kızYİNÇGE KİŞİ
: Tanrı'ya ibadet eden, tapan·III, 380YİNÇGELEMEK
: ince saymak, inceltilek III, 411YİNÇGELENMEK
: alçak gönüllülük etmek; odal ık edinmek; Tanrı'ya karşı küçüklük göstermek, tapmak, ibadet etmek· III, 450YİNÇKE KIZ
: yatağa alınacak, yetişkin cariye ve kız, kız oğlan kız· I, 326 bkz> yinçge kızYİNÇÜ
: inci; cariye· I, 31, 273, 387, 390. 396,419;II, 9, 31, 79, 100, 122, 127, 146, 154, 243, 288; III, 30, 229, 289 bkz> cincü, yincü, yünçüYİNDMEK
: aramak, sormak· III, 66· bkz> yinmekYİNDÜRMEK
: kayıbı arattırmak. III, 99YİNEDMEK
: sağalmak; yeğnilmek· II, 317 bkz>yinetmekYİNETMEK
: sağalmak; yeğnilınek· II, 317 bkz>yinedmekYİNMEK
: arannak, sormak- III, 66 bkz> yindmèkYİÑ
: sümük· II, 326; III, 362YİÑ ATMAK
: sümkürmek· II, 326 bkz> yiñitmekYİÑDEGÜ
: sümüklü (çocuklara bununla sövülür)· III, 387YİÑİTMEK
: sümkürmek II, 326 bkz> yiñ atmakYİÑŞÜRMEK
: sıcağa soğuk karı;tırarak ıliştırmak, III, 400 bkz> yeñşürmekYİPAR
: misk·I, 327; 11; 4. 6, 122;III, 7, 28.48, 96, 180, 308 bkz> y ıparYİPİN
: koyu kırmızı, kızıl·III, 21 bkz> bayın, yipkil, yipkinYİPKİL
: erguvan renginde olan· III, 46, 47 bkz> bay ın, yipin, yipkln,YİPKİN
: menekşe rengi, erguvan renginde olan, konur, koyu k ırmızı·I, 395;III, 37, 47 bkz> bayın, yipln, yipkilYİRİLGEN
: daima çatlayan, yarılan, yirilen.III, 55YİRİŞMEK
: yirişmek, ylrilmek, ayrılmak; gülümsemek; kuvvetsizle şmek·III, 72, 73YİRMEK
: yirmek,III, 58 bkz> yermek, yırmakYİRÜK
: yirilmiş, uzunlamasına ylrilmiş ve güzelliği gitmiş olan her ;ey, yirik, gedik·III,18 bkz> yerükYİŞİLMEK
: eli işe yatışmak, udumlaşmak· III 79 bkz> işilmek, yuşılmak, yuşulmak,yüşilmek, yüşülmekYİŞİM
: soğukta dizlere giyilen nesne, bir çe şit çakşır·III, 19YİŞİMLENMEK
: yişim giynnek, tozluk giymek·III, 115YİTİK
: keskin, bilenmiş·I, 384;III, 18YİTİK
: yitik şey,kaybolan şey, II, 182 bkz> tiyül, yitükYİTİKLEMEK
: kaybolanı aramak, III, 343YİTİM
: keten tohumıı· III, 24YİTMEK
: kaybolmak, yitmek. I, 467; II, 314YİTTİLRMEK
: kaybettirmek,' bìr şeyi bohça ve bohçaya benzer şeylerde saklatmak· III, 94 bkz> yağturmak, yatturmak ;YİTÜK
: kaybolan şey, yıtik. II, 115, 182;III, 18, 181 bkz> yitíkYİTÜKLİG
: bir şey yitiren, kaybeden,III, 18YİTÜRMEK
: kaybetmek, yitirmek. III, 67YİZ
: sele otu, çiğ otu, sele sazı, Artemlsìa abrotonon (kamı;tan daha ince ve yumuşak olup göçebelerce çadır örtüsü yapılır)·III, 135, 143YİZEK
: askerin önde giden bölü ğü, öncül· III, 18 bkz> yezekYODLUŞMAK
: silinmek III, 105YOĞMAK
: silmek, bozmak, mahvetnnek· III, 434YOĞSAMAK
: silmek Istemek· III, 305YODTURMAK
: sildirmek III, 94 bkz> yutturmakYODULMAK
: silinmek, yok edilmek·III, 77YODUNMAK
: sllinmek·III, 83YODUŞMAK
: (leke, kitapta yanlı; vb.) silmek ve gidermek işinde yardım etmek,III, 70YOG
: matem, yas, ölü gömülmesinden sonra üç veya yedi güne kadar verilen yemek.III, 143YOG BASAN
: ölü gömüldükten sonra verilen yemek·I, 399YOGDU
: devenin çenesi altındaki uzun tüyler III, 30 bkz> cugdu, yogru, yogruy, yugduYOGLAMAK
: ölü için yemek vermek.III, 309YOGRI
: çanak,III, 31, 32YOGRU
: deve tüyünün uzunları .III, 31 bkz> cugdu, yogdu, yogruy, yugduYOGRULMAK
: yogrulmak. I, 248; III, 107YOGRUM
: bir defada yoğrulacak kadar olan· III, 47YOGRUŞMAK
: yogruşmak, yoğrulmak, yoğurmakta yardım etmek·II, 122;III, 102YOGRUY
: deve tüyünün uzun olanlar ı .III, 31 bkz> cugdu, yogdu, yogru, yugduYOGUN
: yogun, şişkin, kalın·III, 29YOGURGUÇ
: şehriye ve benzeri şeylerin açılmasında kullanılan oklağı·I, 493YOGURKAN
: yorgan·I, 197, 210;II, 137, 141; III, 54, 110, 253YOGURMAK
: yogurmak·II, 102YOGURT
: yogurt, I, 182, 208;II, 189, 295;III, 164, 190YOGURTMAK
: yogurtmak·III, 436YOK
: çanak bulaşıgı,III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok yak, yuk, yuk yakYOK
: yok·I, 68, 70, 323, 360, 368, 420;II, 28; III, 3, 143, 147, 151, 154, 239YOKADMAK
: yok olmak,III, 384YOKAR
: yukarı·I, 142, 320 bkz> yokaru, yukaruYOKARU
: yukarı· II, 4, 6, 35, 81, 198, 260;III, 285 bkz> yokar, yukaruYOKLAMAK
: yükselmek, çıkmak·III, 212, 221YOKLATMAK
: yükseltmek, dağa çıkartmak·II, 355YOK YAK
: çanak bulaşıgı·III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok, yuk, yuk yakYOK YER
: yokuş yer·III, 4YOL
: yol, sefer, ani yola çıkma·I, 53, 63, 66, 92,155, 173, 196, 204, 208. 247, 292, 332, 342, 458;II, 8, 29, 98, 176, 197, 212, 214, 232; III, 64, 87, 144, 187, 288, 292, 343, 387, 423, 450YOLAK
: çay· I, 222; III, 17 bkz> yul, yulakYOLAK
: çıgır, çılga, kırlardaki küçük yol; yol yol çizgili olan her ;ey· III, 17 § yolak barç ın; yol yol çizgileri bulunan ipek kuma ş· III, 17YOLDRAMAK
: (maden ve cevher) parlamak· III, 437 bkz> yoldr ımak yoldrımak (maden ve cevher) parlamak· III, 437 bkz> yöldramakYOLDRUGA
: kılıç gibi uzunca bir bitki, III, 433 bkz> yoldurgaYOLDRUK
: cilâlı, parlak, süslü, III, 432 bkz> yaldruk, yuldrukYOLDURGA
: kılıç glbi uzunca blr bltki· III, 433 bkz> yoldrugaYOLGIRMAK
: yolda rastlamak· II, 193YOLIÇ
: keçi kıllarrnın diplerinde bulunan yumuşak ince yün·III, 27 bkz> yovl ıç, yulıçYOLITMAK
: yagma ettirmek·II, 316 bkz> yolu şmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak,yuluşmak, yulutmak yolkaşmakYOLKMAK
: sıyırmak; çatlatmak; yolmak, bir şeyden herhangi bir şeyi çıkarmak, soymak; faydalanmak, elde etmek,III, 435, 436YOLKUNMAK
: sıyrılmak,III, 110YOLKUŞMAK
: birbirinden kâr veya fayda elde etmek,III, 103, 10YOLMAK
: yolmak, yolmak için kaynar suya bırakmak; kurtarmak, bırakmak, salıvermek; istinsah etmek,II, 24;III, 63, 64YOLRATMAK
: parlatmak·II, 353 bkz> yalratmak, yalr ıtmak, yolrıtmakYOLRITMAK
: alevlernek, parlatmak·II, 353 bkz> yalratmak, yalr ıtmak, yolratmakYOLSUZ
: yolunu azıtan kimse·III, 40YOLTGA
: bir ;eyle alay etme·III, 432 bkz> yaltga, yultgaYOLTGA
: kılmak alay etmek, maskaraya almak· III, 432YOLTURMAK
: para verdirèrek köleyi azat ettirmek; yoldurmak.III, 97YOLUG
: fidye, feda, kurban·I, 210, 243, 399; III, 13, 333YOLUGLUG
: fidyeli, fidyesi verilmiî olan· III, 49YOLUNMAK
: yolunmak; azat edllmek, bırakılmak, bo;anmak·III, 85YOLUŞMAK
: yağnıala{mak·III, 75 bkz> yolıtmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak yuluşmak, yulutmakYOLUTMAK
: yağma ettirrnek·II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yulıtmak, yulumak, yuluşmak, yulutmakYONAK
: hayvanların sennerleri altına konan şey,çul çuval parçası III, 29YONINDI
: yonuntu, talaş,III, 30YONINMAK
: yonar göstermek,III, 86 bkz> yo-nunmakYONULMAK
: yonulmak,III, 82YONUMAK
: yonmak I, 384YONUNMAK
: yonar göstermek·III, 86 bkz> yon ınmakYONUŞ
: yontmakta yardım ve yarış etmek· III, 75YOÑAG
: beye birini geçme, gammazlık etme·III, 376YOÑAMAK
: beye birini geçmek, gammazlık etmek, yanılmak, şikâyet etmek III, 397YOÑATMAK
: koğulamak,II, 326, 327YORÇI
: usta kılavuz,III, 30YORIDAÇI
: hısımlar, dünürler arasında gelip giden adam·II, 51YORIGA
: yorga yürüyen (at için)· III, 174YORIGÇI
: hısımlar, dunürler arasında gelip giden adam· II, 51YORIGLI
: yürümeyi düşünen· I, 326YORIGU
: yürünecek yer ve zarnan· III, 36YORIK
: akma, yürüme, gidiş, huy· I, 378; II, 40; III, 15 bkz> bor ık, yorukYORIK
: tabir (rüya vb.) sözün gidişi, anlaşılışı III, 18 bkz> yormak, yörükYORIK
: uz dilli· III, 15YORIK TIL
: fasih dil III, 15YORIMAK
: yürümek, gitmek, varmak; ismi varıp yayılmak; yürüyüp yorulmak· I, 167; II, 41; III, 31, 87, 219, 375 bkz> yormakYORINÇA
: yonca·III, 375 bkz> yorınçgaYORINÇGA
: yonca·I, 431; III, 433 bkz> yor ınçaYORIŞMAK
: yürüşmek; yol yol olmak, yıpramak· III, 72YORITMAK
: yürütmek, (ilâç) içini sürdürmek I, 115; III, 315YORMAK
: tabir etmek, yorrnak· III, 125 bkz> yor ık, yör(ikYORMAK
: yürümek. I, 456; III, 87 bkz> yor ımakYORTMAK
: dört nala koşturmak, bir işe başlamak üzere yürümek, III, 356, 435YORTUG
: savaş gününde veya bir yere giderken hakan ın yanında bulunan kimseler· III, 42YORTUŞMAK
: at yürütmekte yarış etmek· III, 101YORUK
: gidiş, huy,I, 27 bkz> borık, yorıkYORULMAK
: çözülmek.III, 78 bkz> yörmekYORUTGAN
: çok osuran, osurgan·III, 52YORUTMAK
: osurmak,III, 52YOTTURMAK
: sildirmek·III, 94 bkz> yoddurmakYOVLIÇ
: keçl kıllarının diplerindeki yumuşak ince yün·III, 27 bkz> yol ıç, yulıçYOZAMAK
: (kısraktan başka hayvan) kısır kalmak·III, 88 bkz> kısır bolmakYOZMAK
: çok aknnak·I, 192 bkz> yilzmekYÖK
: kuş tüyü, kuş yeleği, ok yelegi. 111. 143 bkz> yüg, yük, yüñYÖKLETMEK
: oka yelek taktırmak.II, 356 bkz> yükletmekYÖRE
: yöre, çevre, bir ;eyin etraf ı·III, 24 bkz> yere, yüreYÖRGEK
: örtü·II, 289YÖRGEK BOLMAK
: örtülmek, gök kara dumanla örtülmek II, 289YÖRGEMEÇ
: işkembe ve bağırsağın incecik kıyılarak bağırsak içinde kızartılması veya pişirilmesi suretiyle yapılan yemek·III, 55YÖRGEMEK
: sarmak,III, 307YÖRGENÇ
: dağ dönemed, dağ büklümü, buküntülü, kıvrık·III, 387 bkz> tezginçYÖRGENÇ
: ağaçlara sarılıp onları kurutan bir çeşit bitki, sarmaşık·III, 387YÖRGENÇÜ
: sargı, dolak·II, 346; 111. 296YÖRGENMEK
: örtülmek, sarılmak.I, 331; II, 303; III, 110 bkz> yörkenmek, yürgenmekYÖRGEŞMEK
: sarılmak, birbirlne girmek, dolaşmak, karışmak.I, 395, 437;II, 285;III, 104 bkz> yörke şmek, yürgeşmek ;YÖRGETMEK
: sardırmak· II, 354YÖRGEYEK
: ulanmış, I, 135YÖRKENMEK
: örtülmek, sarılmak. I, 331; II, 303; III, 110 bkz> yörgenmek, yürgenmekYÖRKEŞMEK
: sarılmak, birbirine girmek, dolaşmak, karışmak.I, 395, 437;II, 285;III, 104 bkz> yörge şmek, yürgeşmek ;YÖRMEK
: çözmek III, 58,185 bkz> yorulmakYÖRÜK
: tabir (rüya vb.) sözün gıdişi, anlaşılışı· III, 18 bkz> yorık, yormakYU
: kadınların bir şeyden utandıkları zaman söyledikleri bir kelime· III, 215YUBAGU
: üzerinde durulmayan, yapılmaması gereken, III, 36YUBAKULAK
: sıtmadan titreme· III, 56YUBALMAK
: ihmal edilmek, yüzüstü bırakılmak, üzerinde durulnnamak· III, 76YUBALMAK
: karışmak· III, 76 bkz> burbàşmak, yubanmakYUBAMAK
: ihmal etmek, yüzüstü bırakmak, üstüne düşmemek. III, 86 bkz> burbamak, buybamakYUBANMAK
: karışnnak· III, 83 bkz> burbaşmak, yubalmakYUBANMAK
: çekinmek, bırakmak· III, 83YUBATMAK
: savsaklatmak, savsaklamay ı emretmek· Asıl anlamı burbatmak, yap yup kılmak, yubılamak, yuplamak,YUBILAMAK
: aldatmak, hile yapmak, al etmek., II, 315; III, 327, 328 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak, yubatmak, yuplamakYUDKI
: karanlık, ekşi· II, 250YUDRUKLANMAK
: elini yumruk yapmak· III, 116YUDRUK
: yumruk.III, 42, 43YUDUG
: başkasının suçu yüzünden kendine sötgelen kimse-III, 12YUDUG
: çocuklara sövülen bir kelime· III, 13bkz> yud ııtYUDURMAK
: almak, yükleırıek· I, 371 bkz> yüdürmekYUDUT
: hayırsız, kendine hayrı olmayan; bir çeşit küfür (sövme)·III, 8, 13 bkz> yud ııgYUDUTMAK
: soğukta dondurarak öldürmek· II, 302 bkz> budutmakYUFGA
: ogulluk, oğulluğa alınmış· lll; 32YUFGADMAK
: yozlaşmak, dik ba;lı olmak· II, 354 bkz> yufgatmak, yuvgalanmakYUFGATMAK
: yozlaşmak, dik başlı olmak II, 354 bkz> yufgadmak, yuvgalanmakYUFKA
: ince, yufka, ucuz, II, 294, 350; III, 34, 204, 302 bkz> yupka, yuvgaYUFKALANMAK
: yaltaklanmak, yavuncımak· III, 203, 204YUFLUŞMAK
: yuvarlanmak. III, 105 bkz> yuvlu şmakYUFUŞMAK
: yardımlaşmak, birbiriyle dost olmak,III, 73 bkz> yüfü şmekYUGA
: katmer, yuka, yufka·III, 27, 34, 35 bkz> yuvga § katma yuga; ya ğda pişirilen ufalanmış ekmek I, 433YUGAÇ
: bir dere veya ırmagın karşı tarafı·III, 8, 9 bkz> yuguçYUGAK
: su kuşu·I, 222;III, 17YUGÇI
: yuyucu, yıkayıcı· II, 171YUGDU
: devenin uzamış olan tüyleri .I, 31;III, 30 bkz> cugdu, yogdu, yogru, yogruyYUGRUŞ
: Türkler'ce halktan vezirlik derecesine ç ıkan adann, hakandan bir derece aşağıdır,yalnız Türkler'e özgedir·III, 41YUGUÇ
: ırmak ve derenin arkası· I, 18 bkz> yugaçYUK
: çanak bulaşığı, kaptaki bulaşık· III, 4, 143 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yuk yak yukaru yukarı· III, 180 bkz> yokar, yokaruYUKMAK
: bulaşmak, sıvanmak, sirayet etmek· III, 63YUKTURMAK
: sürdürmek, bulaştırmak,III, 96YUKULMAK
: bulaşmak, sıvanmak·III, 81YUKUŞMAK
: bulaşmak, yayılmak·III, 24, 74 bkz> tokuşmakYUK YAK
: çanak bulaşiğı, kaptaki bulaşık·III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yukYUL
: kaynak, çay, pınar, su pınarı, kaynağı, gözü·111, 4, 144 bkz> yolak, yulak § yul yulakî küçük küçük bir çok su pınarları. III, 17YULA
: kandil· I, 200; III, 25, 26YULAK
: küçük küçük birçok su pınarları. III, 17 bkz> yolak, yulYULAKLANMAK
: pınarlanmak, pınarlar çogalmak, III, 115YULAR
: at yuları. III, 9, 28 yularlamak yularlarnak, baglamak. III, 9YULARLANMAK
: yularlanmak, yular takılmak. III, 114YULARLIG
: yularlı, yularlanmış· III, 49YULDRUK
: cilâlı, parlak, süslü· III, 432 bkz> yaldruk, yoldrukYULDUZ
: yıldız, yıldızların genel adı· I, 96; II, 303; III, 40, 149, 378YULIÇ
: keçi kıllarının diplerlnde bulunan yumuşak ince yün· III, 27 bkz> yol ıç, yovlıçYULITMAK
: yagma ettirmek II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulumak, yuluşmak, yulutmakYULKUNMAK
: sıyrılmak·III, 110 bkz> yolkunmakYULTGA
: bir şeyle alay etme·III, 432 bkz> yaltga, yoltgaYULTGA KILMAK
: alay etmek, maskaraya almak. III, 432YULUMAK
: birine yardım etmek; birini yağma etmek,III, 90, 91 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yuluşmak,yulutmakYULUN
: murdar ilik, kokar ilik ,III, 23YULUŞMAK
: yağmalaşmak·III, 75 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yulutmakYULUTMAK
: yağma ettirmek·II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yuluşmakYUL YULAK
: küçük küçük birçok su pınarlan III, 17YUMAK
: yıkamak.III, 45, 66, 157, 249YUMDARMAK
: toplamak· III, 98YUMGAK
: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey, III, 44 § yumgak tene; yuvarlak tane, ki şniş. III, 44YUMGAKLANMAK
: yumak, yuvarlak yapılmak· III, 116YUMGI
: toplu, çok,III, 35YUMGIN
: toplu olarak, toptan, hep birden,bütün·II, 294;III, 240YUMINMAK
: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yumunmakYUMITGAN
: daima toplanan·III, 53YUMITMAK
: toplanmak·I, 69;II, 312, 317 bkz> yumutmakYUMIZ (ER)
: etli, tiknaz (adam), III, 10 bkz> yumuz erYUMLUŞMAK
: yumulmak· III, 105YUMMAK
: yummak· III, 64 bkz> yümmekYUMŞAK
: yumuşak· II, 74, 295; III, 44, 276, 320YUMŞAKLANMAK
: yumıışamak, yaltaklannnak· III, 116YUMŞAMAK
: yumuşamak, I, 110, 441; III, 306, 320YUMŞATMAK
: sepiletmek, yumuşatmak, sözü veya kitabı çabuk çabuk söylemek ve okumak· II, 354YUMULGAN
: daima yumulan, III, 55YUMULMAK
: yumulmak· III, 55 bkz> yümülmekYUMUNMAK
: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yum ınmakYUMUR
: hayvanların göden bağırsağı.III, 9YUMURLAMAK
: yumru yapmak, toplarrıak·I, 389YUMURLANMAK
: toplanmak,II, 270;III, 114YUMURTGA
: yumurta, bütün kuşların yumurtaları, insanların ve hayvanların taşakları. II, 313; III, 433YUMUŞ
: hizmet, vazife, elçilik, iki ve ikiden art ık kimse arasında elçilik I, 484;III, 12YUMUŞÇI
: melek, III, 12YUMUŞGA
: "kızılcık" veya "güren" denilen dag yemi şi· III, 48 bkz> yafışguYUMUTMAK
: toplanmak· I, 214 bkz> yumıtmakYUMUZ (ER)
: etli, tıknaz (adam)· III, 10 bkz> yumız erYUNÇIG
: kederlenmiş, bitap, düşkün, kötü, zayıf, cılız, arık, hali fena çürüklüğünden ele alınamayan.I, 93YUNÇIMAK
: kötüleşmek, yoksullaşmak, yoksulluktan kötüleşmek; ısırmak·II, 281; III, 303 bkz> tençmek, yençimek, yençmekYUNÇIRMAK
: kötülemek· III, 98YUNÇITMAK
: incitmek. II, 352 bkz> yunçutmak, yünçitmek, yilnçiltmekYUNÇUTMAK
: incitmek· II, 352 bkz> yunç ıtmak, yünçitmek, yünçütmekYUND
: at (cins adı), atlar, at sürüsü .I, 235, 292, 389;II, 153; III, 7, 9, 223YUNDAK
: at fışkısı, at gübresi, III, 44, 168YUNDI
: yemek yendikten sonra kab ın yıkantısı· III, 31YUNDURMAK
: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98, 99 bkz> yalmak, yandurmak,yanmak, yunmakYUND YILI
: Türkler'in on ikili yıllarından birì· I, 346; III, 7YUNGAK
: çögen, kôkü sabun gibi köpüren bir bitki· III, 44, 45YUN KUŞ
: tavus kuşu· III, 144YUNMAK
: yunmak, yıkanmak· II, 314; IIII, 66 bkz> çunmakYUNMAK
: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98 bkz>yandurmak, yanmak, yundurmak yuñ yün, yün sümeği I, 150, 284, 507;II, 89, 147, 220. 221, 236, 241;III, 3, 248, 289, 361, 362 bkz> yüñ yuñ ciğere bitişik bezli bir et (yalnız kadınlar yer)· III, 361YUÑLAMAK
: yün kırpmak· III, 404YUÑLATMAK
: yünletmek, yün kırktırmak· II,359, 360YUÑ YAP
: yün yapağı, III, 3YUP
: hile, al· III, 142,159 bkz> al, yapYUPKA
: yufka· III, 34 bkz> yufka, yuvgaYUPLAMAK
: hile yapmak, al etmek· III, 142 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak,yubatmak, yubılamakYURBAG
: sürünceme, lşl uzatma, i;i yarına bırakma, I, 461 bkz> burbagYURBAŞ (IŞ)
: neresinden çıkılacağı belli olmayan karişik (iş)· I, 459YURÇ
: karının küçük erkek kardeşl, küçuk kayın· III, 7YURLAMAK
: haykırmak· I, 189 bkz> orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlamak, urlaşmakYURT
: delik· I, 93YURT
: yurt; eski izerler, ören· III, 7, 258YURUN
: ipek kuma; parçası· III, 22 § yurunYUKA (YAKA)
: ipek yaka· III, 22YURUNLUG
: ipek kumaş parçası olan· III, 50YUŞ
: yeşillik, III, 4, 143YUŞ
: sıkışma,III, 4 bkz> yışYUŞ BOLMAK
: sıkışmak·III, 4YUŞILMAK
: udumlaşmak, eli işe yatışmak; emzikten akıtilmak·III, 79 bkz> işilmek, yişllmek, yuşulmak, yüşilmek, yüşülmekYUŞMAK
: emzikten akıtmak·III, 60 bkz> yüşmekYUŞUL
: yeşil·III, 19 § yaşıl yu;ul; yeşil mişil·III, 19YUŞULGAN
: daima akan·III, 53YUŞULMAK
: eli işe yatkın olmak,III, 53YUŞULMAK
: akıp dökülmek, fışkırmak·II, 128; III, 79, 102 bkz> işilmek, yişilmek, yuşılmak, yüşilmek, yüşıilmekYUT
: kışın soğukta hayvanları öldüren felâket· III, 142YUTIKMAK
: yutamak, soguktan hayvan telef olmak· III, 76 bkz> yutukmakYUTMAK
: yutmak. II, 313YUTTURMAK
: sildirmek III, 94 bkz> yodturmakYUTUKMAK
: kuraklıktan arıklamak, ölüm haline gelmek,I, 21 bkz> yut ıkmakYUVGA
: katmer, yuka, III, 27 bkz> yugaYUVMAK
: yuvarlamak III, 393 bkz> yuvmakYUVUG
: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları.III, 164 bkz> yuvugYUVALMAK
: yuvarlanmak· I, 397 bkz> yuvulmakYUVGA
: zayıf, ince, yufka, âciz· II, 6; III, 80, 156 bkz> yufka, yupkaYUVGALANMAK
: yaramazlaşmak.III, 203 bkz>yufgadmak, yufgatmakYUVILMAK
: yumşamak.I, 441 bkz> yuvulmakYUVKA
: her şeyin incesi, yuka, III, 33YUVLUNMAK
: yuvarlanmak, kendi kendine yuvarlanmak. III,111, 112, 113YUVLUŞMAK
: yuvarlanmak III, 105 bkz> yırfluşmakYUVMAK
: koşmak· III, 62YUVMAK
: yuvarlamak· III, 61, 112, 113 bkz>yuvmakYUVSAMAK
: yuvarlamak istemek III, 306YUVTURMAK
: yuvarlatmak.III, 96YUVUG
: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları,III, 164 bkz> yuvugYUVULMAK
: uslandırılmak; akıtılmak; yuvarlanmak; toplanmak·I, 397;III, 80, 112, 113 bkz> yuvalft ıakYUVULMAK
: erişmek, olgunlaşmak,III, 81, 356 bkz> yevülmek, yıgılmakYUVUŞMAK
: yuvarlaşmak· III, 74YÜDRÜK
: yüklük, üzerine eşya ve elbise konan şey, dolap, masa ve benzerı şeyler·· III, 45YÜD
: yüz, II, 250 bkz> yüzYÜDMEK
: yüklemek, yüklenmek· I, 404; III, 434YÜDÜRMEK
: yüklemek.I, 371; III, 67, 68 bkz>yudurmakYÜDÜŞMEK
: yükleşmek, yüklemekte yardım ve yarış etmek· III, 71YÜFTÜRMEK
: bir şeyle iyilik etmek- III, 96 bkz>yigtürmek, yiktürmek, yüvmekYÜFÜŞ
: hısımların (çok kere gerdeğe konulan gelini çeyiz sahibi etmek üzere) elbise veya mal ile yardımlaşması. III, 11YÜFÜFLÜG
: armağanlı. III, 12YÜFÜFMEK
: yardımlaşmak; birbiriyle dost olmak· III, 73 bkz> yufu şmakYÜG
: ok yeleği III, 45, 70. 97, 143 bkz> yök, yük, yüñYUBANMAK
: karışnnak· III, 83 bkz> burbaşmak, yubalmakYUBANMAK
: çekinmek, bırakmak· III, 83YUBATMAK
: savsaklatmak, savsaklamay ı emretmek· Asıl anlamı burbatmak, yap yup kılmak, yubılamak, yuplamak,YUBILAMAK
: aldatmak, hile yapmak, al etmek., II, 315; III, 327, 328 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak, yubatmak, yuplamakYUDKI
: karanlık, ekşi· II, 250YUDRUKLANMAK
: elini yumruk yapmak· III, 116YUDRUK
: yumruk.III, 42, 43YUDUG
: başkasının suçu yüzünden kendine sötgelen kimse-III, 12YUDUG
: çocuklara sövülen bir kelime· III, 13bkz> yud ııtYUDURMAK
: almak, yükleırıek· I, 371 bkz> yüdürmekYUDUT
: hayırsız, kendine hayrı olmayan; bir çeşit küfür (sövme)·III, 8, 13 bkz> yud ııgYUDUTMAK
: soğukta dondurarak öldürmek· II, 302 bkz> budutmakYUFGA
: ogulluk, oğulluğa alınmış· lll; 32YUFGADMAK
: yozlaşmak, dik ba;lı olmak· II, 354 bkz> yufgatmak, yuvgalanmakYUFGATMAK
: yozlaşmak, dik başlı olmak II, 354 bkz> yufgadmak, yuvgalanmakYUFKA
: ince, yufka, ucuz, II, 294, 350; III, 34, 204, 302 bkz> yupka, yuvgaYUFKALANMAK
: yaltaklanmak, yavuncımak· III, 203, 204YUFLUŞMAK
: yuvarlanmak. III, 105 bkz> yuvlu şmakYUFUŞMAK
: yardımlaşmak, birbiriyle dost olmak,III, 73 bkz> yüfü şmekYUGA
: katmer, yuka, yufka·III, 27, 34, 35 bkz> yuvga § katma yuga; ya ğda pişirilen ufalanmış ekmek I, 433YUGAÇ
: bir dere veya ırmagın karşı tarafı·III, 8, 9 bkz> yuguçYUGAK
: su kuşu·I, 222;III, 17YUGÇI
: yuyucu, yıkayıcı· II, 171YUGDU
: devenin uzamış olan tüyleri .I, 31;III, 30 bkz> cugdu, yogdu, yogru, yogruyYUGRUŞ
: Türkler'ce halktan vezirlik derecesine ç ıkan adann, hakandan bir derece aşağıdır,yalnız Türkler'e özgedir·III, 41YUGUÇ
: ırmak ve derenin arkası· I, 18 bkz> yugaçYUK
: çanak bulaşığı, kaptaki bulaşık· III, 4, 143 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yuk yak yukaru yukarı· III, 180 bkz> yokar, yokaruYUKMAK
: bulaşmak, sıvanmak, sirayet etmek· III, 63YUKTURMAK
: sürdürmek, bulaştırmak,III, 96YUKULMAK
: bulaşmak, sıvanmak·III, 81YUKUŞMAK
: bulaşmak, yayılmak·III, 24, 74 bkz> tokuşmakYUK YAK
: çanak bulaşiğı, kaptaki bulaşık·III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yukYUL
: kaynak, çay, pınar, su pınarı, kaynağı, gözü·111, 4, 144 bkz> yolak, yulak § yul yulakî küçük küçük bir çok su pınarları. III, 17YULA
: kandil· I, 200; III, 25, 26YULAK
: küçük küçük birçok su pınarları. III, 17 bkz> yolak, yulYULAKLANMAK
: pınarlanmak, pınarlar çogalmak, III, 115YULAR
: at yuları. III, 9, 28 yularlamak yularlarnak, baglamak. III, 9YULARLANMAK
: yularlanmak, yular takılmak. III, 114YULARLIG
: yularlı, yularlanmış· III, 49YULDRUK
: cilâlı, parlak, süslü· III, 432 bkz> yaldruk, yoldrukYULDUZ
: yıldız, yıldızların genel adı· I, 96; II, 303; III, 40, 149, 378YULIÇ
: keçi kıllarının diplerlnde bulunan yumuşak ince yün· III, 27 bkz> yol ıç, yovlıçYULITMAK
: yagma ettirmek II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulumak, yuluşmak, yulutmakYULKUNMAK
: sıyrılmak·III, 110 bkz> yolkunmakYULTGA
: bir şeyle alay etme·III, 432 bkz> yaltga, yoltgaYULTGA KILMAK
: alay etmek, maskaraya almak. III, 432YULUMAK
: birine yardım etmek; birini yağma etmek,III, 90, 91 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yuluşmak,yulutmakYULUN
: murdar ilik, kokar ilik ,III, 23YULUŞMAK
: yağmalaşmak·III, 75 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yulutmakYULUTMAK
: yağma ettirmek·II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yuluşmakYUL YULAK
: küçük küçük birçok su pınarlan III, 17YUMAK
: yıkamak.III, 45, 66, 157, 249YUMDARMAK
: toplamak· III, 98YUMGAK
: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey, III, 44 § yumgak tene; yuvarlak tane, ki şniş. III, 44YUMGAKLANMAK
: yumak, yuvarlak yapılmak· III, 116YUMGI
: toplu, çok,III, 35YUMGIN
: toplu olarak, toptan, hep birden,bütün·II, 294;III, 240YUMINMAK
: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yumunmakYUMITGAN
: daima toplanan·III, 53YUMITMAK
: toplanmak·I, 69;II, 312, 317 bkz> yumutmakYUMIZ (ER)
: etli, tiknaz (adam), III, 10 bkz> yumuz erYUMLUŞMAK
: yumulmak· III, 105YUMMAK
: yummak· III, 64 bkz> yümmekYUMŞAK
: yumuşak· II, 74, 295; III, 44, 276, 320YUMŞAKLANMAK
: yumıışamak, yaltaklannnak· III, 116YUMŞAMAK
: yumuşamak, I, 110, 441; III, 306, 320YUMŞATMAK
: sepiletmek, yumuşatmak, sözü veya kitabı çabuk çabuk söylemek ve okumak· II, 354YUMULGAN
: daima yumulan, III, 55YUMULMAK
: yumulmak· III, 55 bkz> yümülmekYUMUNMAK
: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yum ınmakYUMUR
: hayvanların göden bağırsağı.III, 9YUMURLAMAK
: yumru yapmak, toplarrıak·I, 389YUMURLANMAK
: toplanmak,II, 270;III, 114YUMURTGA
: yumurta, bütün kuşların yumurtaları, insanların ve hayvanların taşakları. II, 313; III, 433YUMUŞ
: hizmet, vazife, elçilik, iki ve ikiden art ık kimse arasında elçilik I, 484;III, 12YUMUŞÇI
: melek, III, 12YUMUŞGA
: "kızılcık" veya "güren" denilen dag yemi şi· III, 48 bkz> yafışguYUMUTMAK
: toplanmak· I, 214 bkz> yumıtmakYUMUZ (ER)
: etli, tıknaz (adam)· III, 10 bkz> yumız erYUNÇIG
: kederlenmiş, bitap, düşkün, kötü, zayıf, cılız, arık, hali fena çürüklüğünden ele alınamayan.I, 93YUNÇIMAK
: kötüleşmek, yoksullaşmak, yoksulluktan kötüleşmek; ısırmak·II, 281; III, 303 bkz> tençmek, yençimek, yençmekYUNÇIRMAK
: kötülemek· III, 98YUNÇITMAK
: incitmek. II, 352 bkz> yunçutmak, yünçitmek, yilnçiltmekYUNÇUTMAK
: incitmek· II, 352 bkz> yunç ıtmak, yünçitmek, yünçütmekYUND
: at (cins adı), atlar, at sürüsü .I, 235, 292, 389;II, 153; III, 7, 9, 223YUNDAK
: at fışkısı, at gübresi, III, 44, 168YUNDI
: yemek yendikten sonra kab ın yıkantısı· III, 31YUNDURMAK
: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98, 99 bkz> yalmak, yandurmak,yanmak, yunmakYUND YILI
: Türkler'in on ikili yıllarından birì· I, 346; III, 7YUNGAK
: çögen, kôkü sabun gibi köpüren bir bitki· III, 44, 45YUN KUŞ
: tavus kuşu· III, 144YUNMAK
: yunmak, yıkanmak· II, 314; IIII, 66 bkz> çunmakYUNMAK
: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98 bkz>yandurmak, yanmak, yundurmak yuñ yün, yün sümeği I, 150, 284, 507;II, 89, 147, 220. 221, 236, 241;III, 3, 248, 289, 361, 362 bkz> yüñ yuñ ciğere bitişik bezli bir et (yalnız kadınlar yer)· III, 361YUÑLAMAK
: yün kırpmak· III, 404YUÑLATMAK
: yünletmek, yün kırktırmak· II,359, 360YUÑ YAP
: yün yapağı, III, 3YUP
: hile, al· III, 142,159 bkz> al, yapYUPKA
: yufka· III, 34 bkz> yufka, yuvgaYUPLAMAK
: hile yapmak, al etmek· III, 142 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak,yubatmak, yubılamakYURBAG
: sürünceme, lşl uzatma, i;i yarına bırakma, I, 461 bkz> burbagYURBAŞ (IŞ)
: neresinden çıkılacağı belli olmayan karişik (iş)· I, 459YURÇ
: karının küçük erkek kardeşl, küçuk kayın· III, 7YURLAMAK
: haykırmak· I, 189 bkz> orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlamak, urlaşmakYURT
: delik· I, 93YURT
: yurt; eski izerler, ören· III, 7, 258YURUN
: ipek kuma; parçası· III, 22 § yurunYUKA (YAKA)
: ipek yaka· III, 22YURUNLUG
: ipek kumaş parçası olan· III, 50YUŞ
: yeşillik, III, 4, 143YUŞ
: sıkışma,III, 4 bkz> yışYUŞ BOLMAK
: sıkışmak·III, 4YUŞILMAK
: udumlaşmak, eli işe yatışmak; emzikten akıtilmak·III, 79 bkz> işilmek, yişllmek, yuşulmak, yüşilmek, yüşülmekYUŞMAK
: emzikten akıtmak·III, 60 bkz> yüşmekYUŞUL
: yeşil·III, 19 § yaşıl yu;ul; yeşil mişil·III, 19YUŞULGAN
: daima akan·III, 53YUŞULMAK
: eli işe yatkın olmak,III, 53YUŞULMAK
: akıp dökülmek, fışkırmak·II, 128; III, 79, 102 bkz> işilmek, yişilmek, yuşılmak, yüşilmek, yüşıilmekYUT
: kışın soğukta hayvanları öldüren felâket· III, 142YUTIKMAK
: yutamak, soguktan hayvan telef olmak· III, 76 bkz> yutukmakYUTMAK
: yutmak. II, 313YUTTURMAK
: sildirmek III, 94 bkz> yodturmakYUTUKMAK
: kuraklıktan arıklamak, ölüm haline gelmek,I, 21 bkz> yut ıkmakYUVGA
: katmer, yuka, III, 27 bkz> yugaYUVMAK
: yuvarlamak III, 393 bkz> yuvmakYUVUG
: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları.III, 164 bkz> yuvugYUVALMAK
: yuvarlanmak· I, 397 bkz> yuvulmakYUVGA
: zayıf, ince, yufka, âciz· II, 6; III, 80, 156 bkz> yufka, yupkaYUVGALANMAK
: yaramazlaşmak.III, 203 bkz>yufgadmak, yufgatmakYUVILMAK
: yumşamak.I, 441 bkz> yuvulmakYUVKA
: her şeyin incesi, yuka, III, 33YUVLUNMAK
: yuvarlanmak, kendi kendine yuvarlanmak. III,111, 112, 113YUVLUŞMAK
: yuvarlanmak III, 105 bkz> yırfluşmakYUVMAK
: koşmak· III, 62YUVMAK
: yuvarlamak· III, 61, 112, 113 bkz>yuvmakYUVSAMAK
: yuvarlamak istemek III, 306YUVTURMAK
: yuvarlatmak.III, 96YUVUG
: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları,III, 164 bkz> yuvugYUVULMAK
: uslandırılmak; akıtılmak; yuvarlanmak; toplanmak·I, 397;III, 80, 112, 113 bkz> yuvalft ıakYUVULMAK
: erişmek, olgunlaşmak,III, 81, 356 bkz> yevülmek, yıgılmakYUVUŞMAK
: yuvarlaşmak· III, 74YÜDRÜK
: yüklük, üzerine eşya ve elbise konan şey, dolap, masa ve benzerı şeyler·· III, 45YÜD
: yüz, II, 250 bkz> yüzYÜDMEK
: yüklemek, yüklenmek· I, 404; III, 434YÜDÜRMEK
: yüklemek.I, 371; III, 67, 68 bkz>yudurmakYÜDÜŞMEK
: yükleşmek, yüklemekte yardım ve yarış etmek· III, 71YÜFTÜRMEK
: bir şeyle iyilik etmek- III, 96 bkz>yigtürmek, yiktürmek, yüvmekYÜFÜŞ
: hısımların (çok kere gerdeğe konulan gelini çeyiz sahibi etmek üzere) elbise veya mal ile yardımlaşması. III, 11YÜFÜFLÜG
: armağanlı. III, 12YÜFÜFMEK
: yardımlaşmak; birbiriyle dost olmak· III, 73 bkz> yufu şmakYÜG
: ok yeleği III, 45, 70. 97, 143 bkz> yök, yük, yüñYÜGLÜG OK
: yelekli ok,III, 217YÜGMEK
: toplamk· II, 243YÜGRÜK
: koşucu, geçici, yüğrük· I, 110;III, 45, 175YÜGRÜK
: bilge bilgin akıllı, erdemIi, udumlu kişi .III, 45YÜGRÜM
: bir koşuluk yer·III, 47YÜGRÜŞMEK
: koşuşmak· III. 102, 367YÜGÜN
: gem,III,144, 366. 371 § küvüç yügün; küçük yular, çilbir· III, 163YÜGÜR
: darı, III, 9 bkz> ügürYÜGÜRGEN
: Çin'den İslam diyarín·gelen kervan ın müjdecisi; her zaman koşan, koşucu·II, 15;III, 54YÜGÜRGEN
: (at) koşucu yüğrük at· III, 54YÜGÜRGÜN
: darı gibi kırmızı taneli bir bitki· III, 54YÜG(Ü)RMEK
: (at) koşmak, yüğrükçe koşmak, geçmek, seğirtmek; beze erlş yïpmak.I, 360;II, 13, 133, 137;III, 68. 69YÜGÜRTMEK
: koşturmak,II, 274;III, 437YÜK YÜK
: bohça·I, 75, 138. 210, 237, 247, 280, 365, 521;II, 44, 75, 149, 166, 180, 222, 225,230, 246. 339, 355;III, 4. 67, 309. 314, 316, 322, 434YÜK
: kuş tüyü, kuş yeleği, ok yeleğl,III, 45, 70, 97. 143 bkz> yük, yüg, yürigYÜKLEGSEK
: yüklemek isteyen· III, 314YÜKLEMEDEÇİ
: yüklemeyici, yüklemeyen·III, 316YÜKLEMEGLİ
: yüklemek dileğinde, azminde olan·III, 316YÜKLEMEK
: yüklemek, III, 309YÜKLEMSİNMEK
: yükler görünmek·III, 322YÜKLETMEK
: yükletmek, yüklettirmek·II, 355, 356YÜKLETMEK
: oka yelek taktırmak·II, 356 bkz>yökletmekYÜKLÜG OK
: yelekli ok·III, 217YÜKSEK
: yüksek· II, 294; III, 45, 46YÜKSEK
: terzi yüksüğü·III, 46 bkz> yüksükYÜKSEMEK
: yükselmek, uzamak,I, 320;III, 306YÜKSETMEK
: yükseltmek·II, 354YÜKSÜK
: terzi yüksüğü·III, 46 bkz> yüksekYÜKÜNÇ
: namaz, ibadet; baş eğme·I, 171;II, 25;III, 375YÜKÜNDEÇİ
: ibadet eden, baş eğen,II, 168YÜKÜNGEN
: her zaman yükünen·II, 168YÜKÜNGÜÇİ
: ibadet eden, baş eğen· II, 168YÜKÜNMEK
: secde etmek, ibadet etmek, namaz kılmak, büyük önünde eğilmek, ba; eğmek· II, 167; III, 84, 167, 375YÜLEGÜ
: destek, dayak,III, 36YÜLEKLİG
: dayanmış, söykenmiş .III, 52YÜLELMEK
: direk dikilmek,III, 82YÜLEMEK
: desteklemek, destek vurmak; güvenmek·III, 89, 90YİLLİGÜ
: saç tıraş eden ustura·III, 174 bkz> kereyYÜLİLMEK
: yolunmak·III, 82YÜLİMEK
: yülümek, tıraş etmek·III, 90YÜLİTMEK
: yülütmek, tıraş ettirmek·II, 316bkz> yülütmekYÜLİLTMEK
: yülütmek, tıraş ettirmek II, 316 bkz> yülitmekYÜMMEK
: (göz) yummak· III, 64 bkz> yummakYÜMTİLRMEK
: yumdurmak· III, 97YÜMÜLGEN
: dalma yumulan· III, 55YÜMÜLMEK
: yumulmak· III, 55 bkz> yumulmakYÜNÇİTMEK
: incitmek·II, 352 bkz> yunç ıtmak,yunçutmak, yünçütmekYÜNÇÜ
: inci III, 279 bkz> cincü, yincü, yinçüYÜNÇÜTMEK
: incitmek·II, 352 bkz> yunç ıtmak, yunçutmak, yünçitmekYÜÑ
: yün, yün sümeği; pamuk·I, 150, 284, 507; II, 89, 147, 220, 221, 236, 241; III, 248, 289, 361, 362 bkz> yurig yüñ kuş yeleği, III, 97 bkz> yök, yüg, yükYÜRE
: çevre, muhit· II, 45 bkz> yere, yöreYÜREK(G)
: yürek, I, 41, 325;II, 144;III, 18, 33YÜREKLENMEK
: cesaret göstermek, yiğitlenmek- III, 115YÜREKLİG
: yüreği pek, yiğit, cesur, yıirekll. III, 18, 51YÜRGENMEK
: örtülmek, sarılmak· I, 331; II, 303; III, 110 bkz> yörgenmek, yörkenmek yürge şmek sarılmak, birbirine girmek, dolaşmak, karışmak.I, 395, 437; 11. 285; III 104 bkz> yörgeşmek, yörkeşmekYÜRGEYEK
: ulaşmış·I, 135YÜŞEÑ
: (taş) düz cilalı.I, 135;III, 372 bkz>üşengYÜŞİLMEK
: eli işe yatişmak, udumlaşmak; em zikten akıtılmak. 111. 79 bkz> işilmek, yişilmek, yu;ılmak, yuşulmak, yüşülmekYÜŞMEK
: akitmak,III, 60 bkz> yuşmakYÜŞÜLMEK
: eli işe yatişmak, udumlaşmak; emzikten akıtılmak.III, 79 bkz> işilmek, yişilmek, yuşılmak, yuşulmak, yüşilmekYÜVMEK
: blr şeyle yardım etmek·III, 172 bkz> yigtürmek, yiktürmek, yüftürmekYÜVSEMEK
: gönül almak istemek· III, 306 bkz>yavsamakYÜZ
: yüz, çehre, veçhe· I, 47, 60, 69, 102, 150,173, 216, 226, 243, 250, 256, 366, 422, 463, 486; II, 8, 81, 96, 144.171.183 ,188,194, 230,253, 295, 304, 339. 349, 353, 355, 363; III,33.43, 63, 104, 132, 143, 307, 308, 327. 394, 434, 439 bkz> yü ğYÜZ
: sayıda yüz· I, 80YÜZER1İK
: üzerlik otu, Peganum harnnala·III, 12 bkz> eldrük, ilrük, y ıdıg otYÜZKEŞMEK
: yüze çıkmak, I, 395YÜZLENMEK
: yüzünü dönmek; saygı sahlbi olmak; halktan hizmet istemek III, 110, 111YÜZLÜG
: yüzlü, I, 426; III, 45YÜZMEK
: yüzmek, soymak; yayılmak ve dağılmak, çok akmak· I, 472; III, 59 bkz> yozmakYÜZTÜRMEK
: yüzdürmek, III, 95YÜZÜK
: yüzük (parmağa takılan)· III, 18ZAK ZAK
: koçları tos yapmağa kışkırtmak Için kullanılan bir söz·I, 333ZANBI
: gece öten çekirgeye benzer bir böcek,orak ku şu· III, 441ZAP ZAP
: çabuk çabuk yürümede çıkan ses· I, 319ZAP ZAP BARMAK
: zıp zıp koşmak, çabuk gitmek·I, 319-ZARGUNÇMUD
: bir çeşit güzel kokulu ot, fesleğen·I, 17, 530ZERENZE
: "yaban mersini" veya "durdabak" denilen bir ot·I, 449 §ZERENZE URUGI
: bu bitkinin tohumu· I, 449ZÜNKÜM
: bir çeşit Çin ipekllisi·I, 485