Eski Türkçe Sözlük

Eski Türkçe Sözlük - Türk dilinin, öz Türkçe'nin köklerinden, bin yıl önceki halinden, güzel kapsamlı bir eski Türkçe kelimeler dizini, Divânu Lügati't-Türk dizini.


  1. U: uyku·III, 247 bkz> ud, udu
  2. UBANMAK: gizlenmek·I, 198
  3. : Türkler'in kalem yaptıkları bir ağaç· I, 35
  4. : bir nesnenin tükenmesi, bitmesi; uç, kenar· I, 44, 319; III, 426 § uç el; s ınır, sınırdaki il·I, 44
  5. UÇA: sırt, arka, uca· I, 87
  6. UÇAN: iki yelkenli gemi· I, 122
  7. UÇGUK: uçuk, ingi, dumagu· I, 98
  8. UÇLANMAK: uç peyda etmek, I, 257
  9. UÇMAK: uçmak, cennet· I, 118, 119; III, 374
  10. UÇMAK: uçmak· I, 163, 164, 483; II, 45, 324; III, 240
  11. UÇRUŞMAK: uçurmakta yardım ve yarış etmek I, 233, 529;III, 178
  12. UÇUKMAK: sonuna varmak·I, 191
  13. UÇUN: sebep bildiren bir edat, için· I, 76, 86; II, 290; III, 358
  14. UÇURGAN: çok uçuran· I, 156
  15. UÇURMAK: uçurmak; düşürmek I, 176; II, 199, 324
  16. UÇURSAMAK: uçurmak istemek· I, 280; III, 247
  17. UÇUZ: ucuz, hor ve alçak, değersiz· I, 54
  18. UÇUZLAMAK: hor ve alçak görmek, hakaret etmek·I, 54, 301
  19. UÇUZLANMAK: ucuz bulmak, ucuz saymak· I, 292
  20. UÇUZLUK: değersizlik, küçüklük, ucuzluk· I, 149
  21. UD: sığır, öküz·I, 45, 346 bkz> öd, ud
  22. UDUKLUK: insanın bir ;eyden gafleti ve dalg ınlığı,I, 149 bkz> udugluk
  23. UD YILI: Türkler'in on ikili yıllarından biri· I, 45, 346
  24. UD: uyku, I, 46, 200 bkz> u, udu
  25. UD: sığır, öküz· II, 358
  26. UDGARMAK: uyandırmak, uyarmak·I, 46 bkz> udgurmak, uygurmak
  27. UDGIRMI: uyanmış·II, 257
  28. UDGURGAN: daima uyandıran·II, 256
  29. UDGURGUÇI: uyandıran·II, 50
  30. UDGURMAK: uyandırmak, uyarmak·I, 46, 225, 260;II, 44, 193, 255 bkz> udgarmak, uygurmak
  31. UDIK ER: uyuklayan kişi·I, 65
  32. UDIKLAMAK: uyuklamak·III, 349 bkz> uduklamak
  33. UDIM: arkası sıra, ard, arka, müteaklp·III, 401 bkz> udu
  34. UDIMAK: uyumak I, 39;III, 259, 260 bkz> udumak
  35. UDINMAK: sönmek,III, 26 bkz> odunmak, udunmak
  36. UDIŞMAK: uyumakta yarış etmek; uyuşmak, katılaşmak,-pıhtılaşmak.I, 181, 182 bkz> uduşmak
  37. UDITGAN: çok uyutan, hep uyutan·I, 154
  38. UDITMA: yaş peynir, taze peynir,I, 143
  39. UDITMAK: uyutmak; katilaştirmak, peynlr yapmak; sõndürmnek. I, 207, 208
  40. UDLAŞMAK: birbiri ardınca yürümek·I, 239 bkz> üdle şmek
  41. UDLATMAK: uydurmak, arkasına düşürmek I, 264, 265
  42. UDLUK: sığır glbl hayvanların ahırda yattığı yer, I, 98
  43. UDMAK: uyan, çırak, şâkirt; uşak, ırgat·I, 99
  44. UDMAKLANMAK: uşak ve ırgat sahlbl olmak·I, 313
  45. UDU: uyku· I, 39; II, 193; III, 247 bkz> u, ud
  46. UDU: art, arka, arkası sıra, müteaklp, arkasında; yüzünden, dolayı· I, 87, 110, 167, 272, 399; II, 17, 303; III, 80, 231, 309. 401 bkz> ud ım
  47. UDU: tepe, I, 87 § kum
  48. UDU: kum yığını· I, 87
  49. UDUG: uyanık, I, 63 § udug köñüllilg er;uyan ık gõnüllü, anlayışlı adam· I, 63
  50. UDUGLUK: işlere karşı (^111^1^I, 149 bkz> udukluk
  51. UDUKLAMAK: uyuklamak, III, 339 bkz> udıklamak
  52. UDUKMAK: ardına dü;mek, kovalatmak· III, 231
  53. UDULAMAK: uymak· I, 308
  54. UDUMAK: uyumak· I, 39 bkz> udımak
  55. UDUNMAK: uyanmak. I, 200; III, 194
  56. UDUNMAK: uyanmak I, 200 bkz> odunmak, ud ınmak
  57. UDURMAK: seçip ayırmak·I, 370;III, 228 bkz> adırmak, edirmek, ödürmek, ödürmek, üdürmek
  58. UDUŞMAK: uyumakta yarış etmek; uyuşmak, katılaçmak, pıhtila;mak·I,181 bkz> udışmak
  59. UDUZ: uyuş I, 54, 55;II, 300; 111. 5, 63, 74
  60. UDUZLAMAK: uyuzuna ilâç yapmak·I, 301
  61. UDUZLUG: uyuzlu·I, 146
  62. UFUT: hayâ, utanma, ut· I, 309 bkz> uvut, uvut
  63. UFUT BOLMAK: utanmak, I, 309; III, 208 ,231
  64. UG: çadırın üst yanındaki köşelerden her biri I, 48
  65. UGAN: her şeye gıicü yeten, kadir, I, 77 § ugan Teñri; gücü yeten Tanr ı· I, 77
  66. UGANÇA: gücü yetinceye kadar· I, 44
  67. UGARAT: alnındaakı olanat· I, 53
  68. UGLI: Kaşgar'da yetişen ve yenen beyaz ve tatlı bir havuç· I, 129
  69. UGRAKLANMAK: Ograk kılığına girmek, I, 313 bkz> Ograklanmak
  70. UGUT: içki yapılan bir çeşit hamur· I, 50
  71. UKAK: kaysı, erik gibi meyvelarin sıkılmış suyu· I, 122
  72. UJLAÑ: kaya keleri, I, 116
  73. UKIMAK: kusmak, III, 254
  74. UKMAK: anlamak .I, 168; II, 228; III, 20, 46
  75. UKRUK: kement· I, 100; III, 215
  76. UKSAMAK: anlamak istemek· I, 277
  77. UKTURMAK: anlatmak I, 223
  78. UKULMAK: bilinmek, anlaşılmak ,I, 197
  79. UKU: anlayı;· I, 62
  80. UKUŞLUG: anlayı;lı· I, 62, 147
  81. UKUŞMAK: anlamak· I, 186 ul duvar temeli· I, 48
  82. ULA: kırda belge, alâmet· I, 92
  83. ULAG: ulak, beyin emriyle koşa koşa giden postacının başka bir ata erişip bininceye değin bindiği at· I, 122
  84. ULAG: yama, elbise yaması· I, 122
  85. ULAGA: savaş atı, III, 172
  86. ULAGU: neriğ kendisiyle bir şey ulanan nesne·I, 136
  87. ULAMAK: ulamak, eklemek; ulaşmak ve buluşmak III, 255
  88. ULANMAK: ulanmak, vasıta olmak,I, 64, 204
  89. ULAR: erkek keklik·I, 122; II, 213
  90. ULARLIG: kekliği çok olan· I, 148
  91. ULAS KÖZ: süzgün ve yakışıklı göz· I, 59, 60
  92. ULAŞMAK: ulaşmak, bitişmek· I, 189
  93. ULATMAK: ulatmak· I, 213
  94. ULATU: burun temizlemek için koyunda ta şınan ipek kumaş parçası· I, 136
  95. ULDAÑ: pabuç altı, tabanı, mestin alt yanı,I, 116 bkz> oldañ
  96. ULDIMAK: yalın ayak, nalsız kalmak; ayağı ya-ralanmak, ayağı aşınmak·I, 104, 273
  97. ULDUK: nalsız, yalın ayak· I, 101 bkz> olduk
  98. ULGADMAK: büyümek, ulu olmak, I, 263, 505; II, 268; III, 87 bkz> ulgatmak
  99. ULGATMAK: büyümek· I, 263; II, 366 bkz> ulgadmak
  100. ULIÇ: erkek çocuklara sevgi bildirmek içln söylenen bir kelime I, 52; II, 250
  101. ULIGU: uluyacak zaman· I, 136
  102. ULIMAK: ulumak·III, 255
  103. ULINÇ YOL: kıvrımlı yol, iğri, büğrü, büküntülü yol, düz olmayan yol·I, 133;III, 450
  104. ULINMAK: usanmak, bıkmak; kıvrılmak, dolanmak,I, 204, 205;II, 241 bkz> ulunmak
  105. ULIŞMAK: ulaşmak I, 189
  106. ULITGAN: çok ulutan·I, 156
  107. ULITMAK: ulutmak·I, 213
  108. ULITMAK: eğdirmek, büktürmek·I, 213
  109. ULMA: testi, çanak çömlek·I, 130, 371; II, 234; III, 182 bkz> olma
  110. ULMAK: erpimek, eriyecek ve dağılacak halegelmek, eskiyerek y ıpranıp yırtılmak. I, 169
  111. ULNATMAK: altını üstüne getirerek düzelttirmek, çevirtmek.I, 267
  112. ULTURMAK: erpitmek, yıpratmak·I, 223, 224
  113. ULUG: ulu, büyük, yüce, büyüklük, ululuk·I, 51,64, 301, 304, 324, 347, 348, 367; 11. 19, 28, 40. 54. 95, 328; III, 69, 70, 175
  114. ULUG AY: senenin "ulug oglak ay"dan sonra gelen parças ı, yaz ortası·I, 348
  115. ULUGLAMAK: yüceltmek·I, 304
  116. ULUGLUK: büyükluk, ululuk, Irilik; ya şça kocalık·I, 64, 150, 352, 505; II, 91
  117. ULUG OGLAK AY: senenin "oglak ay"dan sonra gelen ve o ğlakların büyüduğü parçası·I, 347 bkz> oglak ay
  118. ULUGSAMAK: bir şeyin büyüğünü istemek,I, 302, 303
  119. ULUK: atın onnuzbaşı·I, 68
  120. ULUK (TON): eskimiş, yıpranmış (elblse)·I, 67 ulun temrensiz ok,I, 78 ulunlug (er) temrensiz, yeleksiz okları bulunan (kişi)·I, 148
  121. ULUNMAK: usanmak, bıkmak; kıvrılmak, dolanmak· I, 204 bkz> ul ınmak
  122. ULUŞ: köy, şehir, I, 62
  123. ULYAN: kokulu bir bitklnin köküdür ki yenllir·I, 121
  124. UM: karın şişkinliği, kursak bozukluğu, I, 49
  125. UMA: ana· I, 92
  126. UMA: eve gelen konuk· I, 92, 93, 106; II, 316
  127. UMAK: geciktirmek,I, 93
  128. UMAK: kudreti olmak, gücü yetmek·I,44, 77
  129. UMAY: son, kadın doğurduktan sonra karnından çıkan sonu·I, 123
  130. UM BOLMAK: kursak bozulmak, çok yemekten kursak bozulmak, bulanmak· I, 49
  131. UMDU: istek, dilek; tamah· I, 125
  132. UMDUÇI: dilençi. I, 125, 141
  133. UMDURMAK: umdurmak· II, 54
  134. UMMAK: ummak· I, 169
  135. UMUNÇ: umma, umut etme· I, 133; III, 450
  136. UMUNÇLUG: umulan, umutlu· I, 155
  137. UMUNMAK: umunmak, umutlanmak, unnmak·I, 206; III, 429
  138. UN: un, I, 49, 174, 238, 250, 255, 264, 268, 269,284, 286;II, 15, 16, 71, 81, 102, 129, 174;III, 40, 102, 107, 340, 436
  139. UNAMAK: razı olmak, kabul etmek, I, 215; III, 256
  140. UNAŞMAK: uyuşmak, kabullenmek· I, 190 bkz>ona şmak
  141. UNATMAK: razı etmek, I, 125
  142. UNITGAN: çok unutan· I, 156, 525
  143. UNITMAK: unutmak, I, 215; II, 325 bkz> unutmak
  144. UNUTMAK: unutmak·I, 215 bkz> unıtmak
  145. UNUTMIŞ: unutulmuş· I, 228
  146. UÑAMUK (ER): solak (adam)· I, 162
  147. UÑRA YATMAK: sırt üstü yatmak·III, 378 bkz> tuñra tüşmek
  148. URAGAN: daima uran·I, 33 bkz> uran
  149. URAGUN: Hindistan'dan gelir bir ilaç·I, 138
  150. URAGUT: kadın, avrat· I, 138, 153, 178, 180, 201,250, 253, 255, 257, 259, 275, 302, 306, 308,311, 314, 401, 509;II, 9, 22, 56, 80, 107, 121,126, 141, 142, 146, 151, 153, 155, 156, 233,239, 254, 265, 278, 302, 304, 307, 309, 317,330, 355; III, 36, 50, 58, 64, 85,
  151. URAN: daima uran· I, 33 bkz> uragan
  152. URDI TOKIDI: vurdu, dövdü· III, 268
  153. URDUTAL: hamamotu· I, 124 bkz> ardutal, ordutal
  154. URGA: büyük ağaç· I, 128
  155. URGU: kendisiyle bir şeye vurulacak nesne veya ayg ıt. I, 13; II, 69
  156. URI: ses, gürültü· I, 87, 88
  157. URI: erkek evlât· I, 88, 251 § ur ı oglan; erkek çocuk· I, 88
  158. URI: dere, yol, III, 370 § teriñ urı; geniş dere ve yol· III, 370
  159. URI KIKI: gürültü, haykırı;· III, 227 bkz> kıkı
  160. URILAMAK: bağırmak, sesini ynkseltmek. I, 309 bkz> or ılaşmak, orlaşmak, urılaşmak, urlamak, yurlamak
  161. URILAMAK: kendini õvmek, kendini övmekte ileri gitmek I, 309
  162. URILAŞMAK: bağrışmak, çağrışmak·I, 239 bkz>orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlaşmak, yurlamak
  163. URIŞMAK: vuruşmak·I, 367 bkz> uruşmak
  164. URK: ip, urgan,I, 42, 258 bkz> uruk
  165. URLAMAK: bağırmak, ulumak·I, 189 bkz> orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlaşmak, yurlamak urlaşmak bağrışmak, çağrışmak· I, 239 bkz>orılaşmak, orlaşmak, urılaşmak, urlamak, yurlamak
  166. URMAK: urmak, vurmak, dövmek; koymak, yapmak; takmak, I, 12, 13. 20, 27, 93, 164,165, 177, 213. 242, 320, 329, 333, 334, 348,386, 407, 483;II, 54, 61, 138, 152, 174, 191,358; III, 120, 124, 127, 145, 260 bkz> ürimek
  167. URRA: erkeklerde olan kasık yarıklığı, kavlıç· I, 39
  168. URSAMAK: vurmak istemek, I, 276
  169. URSUKMAK: dövmede, dövüşte yenilmek, dövülmek. I, 242, 243
  170. URT: ìğne deüği, iğne yurdu· I, 42
  171. URUG: tane, tohum, evin· I, 53, 64, 449
  172. URUG: dövüş, vuruş· I, 27, 386
  173. URUGLAMAK: çekirdeğini çıkarmak, çekirdekten ayırmak· I, 303, 304; III, 346
  174. URUGLANMAK: tane tutmak· I, 293
  175. URUGLUG (ALTUN): para olarak kesilmiş, urulmuş (altın)· I, 147
  176. URUGLUK (BUĞDAY): tohumluk için saklanmış (buğday)· I, 146
  177. URUG TURIG: hısımlar·I, 64
  178. URUK: ip, urgan·I, 42, 66, 209, 221; II, 136, 205; III, 110, 330 bkz> urk
  179. URUKLUG (KOVA): ipli (kova)· I, 147
  180. URUKLUK (YÜÑ): ip yapmak için hazırlanmış(yün)· I, 150
  181. URULMAK: vurulmak, dövülmek; kurulmak· I, 194, 195; II, 138
  182. URULMAK: (ip ve benzeri) örülmek I, 195
  183. URUMDAY: kendisiyle ağının zararı giderilen bir taş· I, 159
  184. URUNÇ: rüşvet, gevik, I, 132, 354; III, 217, 449 bkz> orunç
  185. URUNMAK: pişman olup vurunmak, dövünmek;sar ınmak, örtünmek I, 201
  186. URUNMAK: dikilmek, kalkmak· I, 201
  187. URUŞ: urma, sava;, vuruş, vuruşma·I, 61, 221, 414; II, 83
  188. URUŞMAK: vuru;mak· I, 20, 182;II, 89 bkz>uru şmak
  189. URUŞ TOKUŞ: uğraşma ve savaşma·I, 12
  190. URUT: kuru (geçen yıldan kalma ot için). II, 79 bkz> ar ııt
  191. URU YAZMAK: vurayazmak, döveyazmak· III,59
  192. US: hayır ve şerri ayırt ediş, I, 36
  193. US: kerkes kuşu, I, 36, 228; III, 46
  194. USAL KİŞİ: gafil, iş bilmeyen·I, 122
  195. USAYUK (ER): gafil (adam)· I, 160
  196. USITGAN: çok susatan, I, 155
  197. USITMAK: susatmak· I, 209
  198. USLAMAK: anlamak, hayrı şerden ayırt etmek·I, 286
  199. USLAYU: kerkes kuşu gibi, II, 17
  200. USMAK: susamak; sanmak· I, 166; II, 165
  201. USNATMAK: benzetmek, I, 267 bkz> üsnemek
  202. USRIK: uyuklayan adam. I, 99
  203. USUKMAK: susamak· I, 191; II, 165
  204. USUZ: uykusuz, I, 122
  205. : şimdi, işte, §161.I, 36;II, 45, 128
  206. : agaç, dal, boynuz gibi şeylerin özü· I, 36 §müñüz uşı; boynuz özü·I, 36
  207. UŞAK: küçük, ufak,I, 67;III, 279 § uşak oglan; küçük çocuk·I, 67 § uşak otuñ
  208. UŞAK: koğuculuk, koğu, dedikodu, kogucu· I,122; II, 20 § uşak söz; kogu olarak söylenen söz· I, 122
  209. UŞAKLAMAK: koğlamak· I, 305
  210. UŞAKLIK: işte gösterilen çocukluk·I, 150
  211. UŞALMAK: ufalanmak· I, 197 bkz> uşatmak, uvşatmak, üşelmek, üşetmek
  212. UŞATMAK: ufalatmak· I, 211, 262 bkz> uşalmak, uvşatmak, üşelmek, üşetmek
  213. UŞGUN: ekşi bir çeşit ot, poy otu·I, 440 bkz>ku şgun
  214. UŞUN: omuz başı, çigin başı·I, 77
  215. UŞ UŞ: öküzü suvarmak için söylenen 502.I, 36
  216. UTAMAK: yapraklarını, başağını kesrnek, ekin biçilmek, budamak·III, 250, 251
  217. UTANÇ: (ış) utanılacak (1;).III, 448 bkz> utunç
  218. UTANMAK: utanmak,I, 199, 291 bkz> uvutlanmak
  219. UTMAK: oyunda yutmak, oyunda ütmek I,170, 200; II, 103
  220. UTRU: önce; karşı, orta I, 68, 494; II, 145; III, 40 bkz> ortu, otra, otru
  221. UTRULANMAK: yüz ytize gelmek· I, 296, 297 bkz> otrulanmak
  222. UTRULMAK: kesilmek, kırkılmak, kısaltılmak.I, 246, 247
  223. UTRUNMAK: dayatmak ve karşı koymak istemek; yönelmek. I, 251 bkz> otrunmak
  224. UTRUŞMAK: karşı koymak, kaı·şi gelmek, karşılaşmak.I, 232 bkz> otruşmak
  225. UTRUŞMAK: makasla kesmekte yardım etmek· I, 233
  226. UTSUKMAK: oyunda yutulmak·I, 242
  227. UTULMAK: (ekini bozan bitkiler) kesilmek, ba şı vurulmak I, 193 bkz> otulmak
  228. UTUN: degersiz, alçak, küstah· I, 123, 414
  229. UTUNÇ: (ış) utanılacak (iş)· I, 131; III, 448 bkz>utanç
  230. UTURMAK: (saç ve elbise) kesmek· I, 176
  231. UTUŞMAK: oyunda yutu;mak· I, 180
  232. UVA: çagıran kişiye cevap için "ne buyuruyorsun?" anlam ında bir edat· I, 40
  233. UVA: içine şeker ufalanan bir çeşit yemek· I,II bkz> uva
  234. UVMAK: ufalamak, I, 11 bkz> övmek, uvmak
  235. UVUT: ut, hayâ, ar· I, 83 bkz> ufut, uvut
  236. UVA: soğukluk olarak yenen bir çe şit şekerli pirinç yem'egi· I, 90 bkz> uva
  237. UVMAK: ufalamak·I, 166 bkz> övmek, uvmak
  238. UVŞATMAK: ufalatmak· I, 262 bkz> uşalmak,uşatmak, üşelmek, üşetmek
  239. UVULMAK: ufalanmak, ezilmek· I, 197;II, 6
  240. UVUNMAK: kendi kendine ufalamak,I, 202
  241. UVUNMAK: ovuşturmak.I, 202;II, 147 bkz>ovunmak
  242. UVURGARMAK: utandırmak· I, 290
  243. UVUŞ: ufalanmış nesne· I, 61
  244. UVUŞ ETMEK: ufalanmış ekmek·I, 61
  245. UVUŞMAK: ufalamakta yardım ve yariş etmek,I, 185
  246. UVUT: utanma, hayâ, ut, ar· I, 51, 83, 116, 131,469 bkz> ufut, uvut
  247. UVUT: yemege veya beyin yanına çağırma, davet·I, 51
  248. UVUTLANMAK: utahmak· I, 291 bkz> utanmak
  249. UVUTLUG: utanan, utangaç· I, 146
  250. UYA: kuş yuvası, I, 85
  251. UYA: hısım, kardeş, I, 85, 86
  252. UYADSILIK: utanan, utangaç· I, 160
  253. UYADMAK: utanmak· I, 55, 216 bkz> uyatmak
  254. UYALAMAK: yuva yapmak,III, 328
  255. UYALMAK: çekinmek, utanmak·I, 269
  256. UYATMAK: utanmak·I, 216 bkz> uyadmak
  257. UYGURMAK: uyarmak,I, 269, 270 bkz> udgarmak, udgurmak
  258. UYMAK: uymak, birine bağlı olmak·III, 146
  259. UYUGLUG: kemerli. III, 50
  260. UZ: usta, mahir·I, 46 § uz kişi; eli uz, eli işe yaraşıklı, udumlu kişi I, 46
  261. UZA: geçmiş zaman,I, 88, 89, 385
  262. UZAK: uzun; eski, uzak·I, 66, 380 § uzak ış;uzayan bitmeyen iş·I, 66
  263. UZAKLIK: işte ağırlık.I, 150
  264. UZATMAK: uzatmak; geciktirmek I, 209;II, 234 bkz> uzutmak
  265. UZLANMAK: ustalaşmak·I, 297
  266. UZLUK: sanat·I, 253
  267. UZMAK: başkasından ileri geçmek·I, 88 bkz> ozmak
  268. UZSAMAK: koparmak istemek,I, 276, 277 bkz> üzsemek
  269. UZUN: uzun,I, 77, 448;II,'11, 78; III, 36, 89,121
  270. UZUTGAN: her zaman uzatan· I, 155
  271. UZUTMAK: uzatmak·I, 155 bkz> uzatmak
  272. ÜBGÜK: ibibik kuşu·I, 78, 110 bkz> übüp
  273. ÜBÜP: ibibik kuşu, I, 78 bkz> übgük ,
  274. ÜÇ: sayıda üç·I, 35;II, 283
  275. ÜÇGİL: müselles, üçgen, üç köşeli şe/·I, 105
  276. ÜÇGÜL: müselles, üçgen, üç köşeli şey,I, 105
  277. ÜÇLENMEK: üç olmak, üçlenmek·I, 256
  278. ÜÇLÜÇ: başları bir demirle birleştirilerek üç çubukla yap ılan tavşan tuzağı·I, 95
  279. ÜÇÜKMEK: sesi, soluğu, nefesi kesilmek·I, 192; II, 118
  280. ÜÇÜNÇ: sayıda üçüncü· I, 131; III, 448
  281. ÜÇÜRGEN: çok söndüren, I, 522
  282. ÜÇÜRMEK: söndürmek· I, 176, 177 bkz> öçürmek
  283. ÜDÜRMEK: seçmek, üstün tutmak, III, 11 bkz> a ğırmak, edirmek, ödürmek, ödürmek, udurmak
  284. ÜDERMEK: uymak, izince gitmek· I, 178
  285. ÜDİK: aşk ve sevgi coşması, sevda, hasret· I, 69, 212; II, 144, 188, 311; III, 258 bkz> ödik
  286. ÜDLENMEK: kösnemek, erkek istemek· I, 257
  287. ÜDLEŞMEK: birbiri ardınca yürü;mek· I, 239 bkz> udla şmäk
  288. ÜDREK: artan, az iken artan şey,I, 103
  289. ÜDREMEK: üremek, çoğalmak ,I, 273
  290. ÜDREŞMEK: artmak·I, 232
  291. ÜDRETMEK: üretmek, çoğaltmak·I, 261
  292. ÜGİ: baykuş· I, 9, 161;III, 118, 238 bkz> ühi, yabakülak
  293. ÜGİMEK: öğütmek· III, 254
  294. ÜGİT: buğday ve benzeri şeyleri öğütme. I, 51
  295. ÜGİTÇİ: un öğüten kimse· I, 51
  296. ÜGİTMEK: öğüttürmek· I, 213
  297. ÜGİTSEMEK: öğütmek istemek·I, 302
  298. ÜGRE: tutmaca benzer ve ondan daha sulu şehriye çorbası, erişte.I, 127; III, 173
  299. ÜGRİLMEK: sallanmak· I, 248
  300. ÜGRİMEK: sallanmak, kımıldatmak; birisine karşı yaltaklanarak hilesini saklamak, I, 275, 354
  301. ÜGRİŞMEK: sallamakta yardınn etmek, I, 236
  302. ÜGRİTMEK: sallatmak, I, 261
  303. ÜGRÜK: çocugun beşigini sallama·I, 105
  304. ÜGÜR: darı.I, 54;II,121; III, 9 bkz> yügür § yag ügüri; susam· I, 54
  305. ÜGÜRLÜG: darı sahibi olan· I, 152
  306. ÜGÜRLÜK: dan konulan yer·I, 152
  307. ÜGÜRMEK: deve üzerine iki taraflı yükletilerek içerisine binilen sepet ve benzeri ;ey· I, 507 bkz> tegirmek
  308. ÜGÜŞMEK: öğütmekte yardım ve yarış etmek· I, 187
  309. ÜHİ: baykuş ,I, 9, 161; III, 118, 238 bkz> ügi, yabakulak
  310. ÜJME: dut ağacı· I, 130
  311. ÜJÜK: hece, harf, I, 71, 72
  312. ÜJÜKLEMEK: hecelemek, I, 71
  313. ÜJÜMLENMEK: dutlanmak, dut vermek,I, 297
  314. ÜKEK: tabut, sandık·I, 78
  315. ÜKEK: şehrin etrafında savaş için hazırlanmış olan burç·I, 78
  316. ÜKEKLEMEK: burç yapmak; sandık yapmak·I, 307
  317. ÜKEKLİG TAM: burçları bulunan kale·I, 153
  318. ÜKEKLİK: sandık yapmak için ayrılan ağaç· I, 153
  319. ÜLEMEK: dağıtmak, yaymak, üleştirmek· I, 51;III, 255
  320. ÜLEŞMEK: paylaşmak, üleşmek I, 189
  321. ÜLETMEK: paylaştırmak, dagıtmak, I, 214
  322. ÜLİKE: ökse otu·I, 137
  323. ÜLKER: Ülker yıldızı, Süreyya yıldızı.I, 95; III, 40
  324. ÜLKER ÇERİG: harp usulünde bir hile tarzı·I, 95 ,
  325. ÜLKÜ: ahit, peyman.I, 129
  326. ÜLÜG: pay, nasip, hlsse,I, 62, 72 bkz> ülük, ülü ş
  327. ÜLÜGLÜG: üleştirilmiş, pay edilmiş, dağıtılmı;· I, 511
  328. ÜLÜK: pay, naslp, hisse· I, 62, 72 bkz> ülüg, ülü ş
  329. ÜLÜ: pay, halk arasında taksim, hisse· I, 62 bkz> ülüg, ülük
  330. ÜM: şalvar, don· I, 38, 117, 203
  331. ÜMGLİK: imik, çocukların tepesinde bulunan yumuşak yer I, 110
  332. ÜMLEŞMEK: şalvarını ortaya koyarak kumar oynamak· I, 242
  333. ÜNLÜG: şalvarlı,I, 224
  334. ÜN: ses; ün, san·I, 38, 49. 219;II, 294;III, 194, 240, 402
  335. ÜNDEMEK: ünlemek, çagırmak.I, 273;III, 69
  336. ÜNDEŞMEK: çağırı;mak·I, 231
  337. ÜÑMEK: delmek· I, 174 bkz> öñmek
  338. ÜÑTÜRMEK: deldirmek I, 290
  339. ÜÑÜJİN: çölde insanı öidüren umacı, gulyabani·I, 145
  340. ÜÑÜLMEK: oyulmak III, 395
  341. ÜÑÜR: in, mağara·I, 94
  342. ÜP: renkte pekitme edatı·I, 34 § üpürüng; apak·I, 34
  343. ÜPLELMEK: yağma edilmek·I, 295
  344. ÜPLEMEK: yağma etmek·I, 284
  345. ÜPLENMEK: yağmalanmak·I, 255;III, 90
  346. ÜPLEŞMEK: yağma edişmek, yağmalaşmak.I,238
  347. ÜPLETMEK: yağma edilmek I, 264
  348. ÜRİMEK: takmak, urmak,III, 120 bkz> urmak
  349. ÜRİMEK: içten çürümek III, 252, 253 bkz> örimek
  350. ÜRKMEK: ürkmek,III, 420
  351. ÜRKÜLMEK: ürkülmek·I, 250
  352. ÜRKÜNÇ: ürküntü, kargaşalık,I, 250 bkz> ürkünmek
  353. ÜRKÜNÇE: üfleyeceğine,I, 337
  354. ÜRKÜNMEK: düşman yüzünden ulus arasına düşen ürküntü, telâşla kalelere ve sığınaklara kaşışma·I, 108 bkz> ürkünç
  355. ÜRKÜŞMEK: ürküşmek,I, 155
  356. ÜRKÜTMEK: ürkütmek I, 263, 264
  357. ÜRMEK: üflemek; ürmek,'havlamak·I, 55, 164, 337; III, 5
  358. ÜRÑEK: kireç· I, 121
  359. ÜRÑERMEK: ağarmak· I, 289
  360. ÜRPEK: tüyleri ürpermiş insan ve hayvan·I,103
  361. ÜRPEKMEK: (tüy) ürpermek. I, 229, 230 bkz> orpatmak, örpe şmek, ürpermek, ürpeşmek ürpermek (tüy) ürpermek I, 217 bkz> orpatmak, örpe şmek, ürpekmek, ürpeşmek ürpeşmek birbirine karşı kabarmak, I, 229, 230 bkz> orpatmak, örpe şmek, ürpekmek, ürpermek
  362. ÜRÜLGEN: her zaman şişen, kabaran· I, 158
  363. ÜRÜLMEK: şişmek, kabarmak, üflenmek, şişirilmek I, 195
  364. ÜRÜÑ: ak olan nesne, ak, beyaz, gençlerin t ırnakları üzerinde bulunan aklık· I, 134, 330,382;II, 12 bkz> ak, örüñ § tırñgak ürüñ; tırnak beyazlığı. I, 134
  365. ÜRÜÑ KARAK: göz akı, I, 382
  366. ÜRÜÑ KUŞ: akdoğan· I, 331
  367. ÜRÜŞMEK: üflemekte yardım ve yarış etmek I, 183
  368. ÜSKE(N-T)EÇ: kuru üzüm· I, 159
  369. ÜSNEMEK: benzemek· I, 288; II, 223; III, 147 bkz> usnatmak
  370. ÜSTEK: üstelik, ziyadelik.I, 120
  371. ÜSTELMEK: artmak, çoğalmak, artırılmak.I, 246
  372. ÜSTEM: eğerlere, kemerin başına, tokalara işlenen altın ve gümüş·I, 107 bkz> saht
  373. ÜSTERMEK: üstün gelmek için yarış etmek; inkâr etmek I, 221
  374. ÜSTÜN: üstün· I, 108 § andan üstün; ondan üstün·I, 108
  375. ÜSÜGLEMEK: hile ile kilit açmak.I, 306 bkz>osuglamak
  376. ÜŞELMEK: arannìak· I, 197
  377. ÜŞELMEK: ufalanmak, II, 235 bkz> uşalmak, uşatmak, uvşatmak, üşetmek
  378. ÜŞEMEK: yer ve benzeri şeyleri aramak üzere eşmek III, 253
  379. ÜŞERİG (TAŞ): düz (kaya), I, 135 bkz> yüşeırg
  380. ÜŞETMEK: araştırmak.I, 211 bkz> eşltmek
  381. ÜŞETMEK: ufalatmak·I, 211 bkz> uşalmak, uşatmak, uvşatmak, üşelmek
  382. ÜŞGÜRMEK: üşürmek, kışkırtmak; ıslık çalmak· I, 228 bkz> üşkürmek
  383. ÜŞİK: yemişleri kavurarak büyümekten al ıkoyan soğuk·I, 72
  384. ÜŞİKLEMEK: üşümüşken yakalamak·I, 306, 307
  385. ÜŞİMEK: soğuktan üşümek II, 137; III, 254 bkz> üşümek
  386. ÜŞKÜRMEK: üşürnnek, kışkırtmak; ıslık çalmak· I, 228 bkz> üşgürmek
  387. ÜŞKÜRMEK: hatırlamak· I, 228, 229
  388. ÜŞKÜRTMEK: hatırlatmak.I, 229 bkz> üşkürtürmek
  389. ÜŞKÜRTÜRMEK: hatırlatmak.I, 229 bkz> üşkürtmek
  390. ÜŞMEK: üşmek, üşüşmek, toplanmak; delgiç ile delmek,I, 166
  391. ÜŞTÜRMEK: deldirmek, delik delmeyi emretmek, dar deli ği genişletmek·I, 222
  392. ÜŞÜMEK: üşümek,I, 463 bkz> üşimek
  393. ÜŞÜTMEK: üşütmek, soğutmak için soğuğa koymak·I, 211
  394. ÜTİMEK: (kıl) ütülemek· III, 252
  395. ÜTMEK: (kıl) yakmak, ütmek·I, 171
  396. ÜTRÜK: hileci, ütücü adam,I, 101
  397. ÜTÜG: kusma,I, 68 bkz> ütük
  398. ÜTÜK: ütü,I, 68
  399. ÜTÜK: kusma·I, 68 bkz> ütüg
  400. ÜTÜLMEK: yanmak, (kıl) ütülenmek,I, 193
  401. ÜTÜŞ: bir çeşit çocuk oyunu; bu oyunda utme, yutma·I, 60, 61 bkz> ötü ş
  402. ÜY: ev, I, 81 bkz> ef, ev, ev, öv, üv
  403. ÜV: ev·I, 81 bkz> ef, ev, ev, öv, üv
  404. ÜYÜK: tepe gibi yüksek olan yerler·I, 85
  405. ÜYÜK (YER): sulu ve buna benzer yerlerde ayak bas ıldığı zaman kaybolan ve ayağı çıkarması güç olan kumluk (yer)·I, 85
  406. ÜYÜKMEK: (ayak) gömülmek, incinmek, burkulmak·I, 268
  407. ÜZ: sağır·I, 45 bkz> öz § üz kişi; sağır adam· I, 45
  408. ÜZE: üstünde, üzerinde, üzere, üzerine, üzerindeki .I, 44, 66, 149, 197, 219, 237, 241, 244, 258, 331, 343. 456, 461, 468, 469;II, 23, 72, 192, 249, 288, 303, 328, 331, 356; III, 131, 161 üzelmek yorulmak, sıkılmak, ögüç işe düşmek·I, 196, 233
  409. ÜZİTMEK: çok söylemekten kulak sa ğır (ağır) olmak; sirke küpten ekşiliğinden dolayı sızmak· I, 209
  410. ÜZLENMEK: yemekte yağ üste çıkmak, kabarmak· I, 258
  411. ÜZLÜNMEK: (ip) üzülmek, kopmak· I, 258
  412. ÜZLÜŞMEK: üzüşmek, kopmak; (kan, koca) ayrılmak; alacaklı borçludan ilişilgi kesmek, I, 240 üzmek (ip ve benzeri şeyleri) kesmek· I, 165, 522
  413. ÜZNEMEK: kar;ı koymak, söz dinlememek·I, 288
  414. ÜZSEMEK: koparmak 1510^6^I, 276, 277 bkz>uzsamak
  415. ÜZTÜRMEK: üzdürmek, kopartmak·I, 220
  416. ÜZÜKLÜK: kesilme·I, 152
  417. ÜZÜLGEN: daima üzülen·I, 158
  418. ÜZÜLMEK: üzülmek, kesilmek·I, 196
  419. ÜZÜM: üzüm. I, 75, 88, 180, 184, 282, 289. 353.360, 514;II, 16, 18, 104, 125. 186, 265;III, 8, 119, 201, 265, 331, 410
  420. ÜZÜMLENMEK: üzümlenmek.I, 295
  421. ÜZÜŞMEK: üzüm toplamakta yardım ve yarı; etmek; ip ve beñzeri şeyleri kesmekte ve üzmekte yard ım ve yarış etmek·I, 184
  422. ÜZÜTLEMEK: birini pinti görnıek·I, 299
  423. ÜZÜTLÜK: bir şeyde pintilik·I, 150
  424. VA: "vay" anlamına söz söyleyen veya emreden kimsenin emrini inkâr yerine bir söz,III, 215 bkz> ya
  425. YA: "va" edatı gibi "vay" anlamına inkâr edatı III, 215 bkz> va
  426. YA: ok, yay· I, 280, 496, 500, 501;II, 7, 37, 5059, 61, 65, 66, 67, 68, 97, 98, 114, 134, 138,190, 198, 205; III, 16, 50, 59, 73, 78, 215, 219, 239, 318, 331, 370, 407, 409 § ya bagr ı; yayın orta yeri· I, 360,
  427. YABA: yaş ve ıslak olan herhangi bir ;ey· III, 24
  428. YABAKU: yün ve yapağı yoluntusu· III, 36
  429. YABAKU BOLMAK: baştaki saç keçelenmek· III,36
  430. YABAKULAK: baykuş· III, 56 bkz> ügí, ühi
  431. YABI: eğerin üstüne ve altına konan keçe, eğer yastığı· III, 24
  432. YABITAK: çıplak, egersiz· III, 48, 177 bkz> yap ıtak
  433. YAÇANMAK: utanmak, ocunmak, sıkılmak· III, 83
  434. YADAG: yayan, yaya· III, 28 bkz> yadag
  435. YADIÑ: yere yayılmış olan az şey· III, 372
  436. YADAG: yaya, yayan· I, 381 bkz> yadag
  437. YADAGLIK: yayalık, yaya yürüyüş· III, 51
  438. YADIGLIG: yayılı, yayılmış· III, 49, 50
  439. YADILMAK: yayılmak, dağılmak, ayrılmak·I, 442;III, 77, 148, 159, 192 bkz> yay ılmak
  440. YADIM: döşek, yaygı, sergi. I, 15, 119; III, 19
  441. YADINMAK: yayılmak. III, 83
  442. YADIŞMAK: yaymakta yardım ve yarı; etmek· III, 70
  443. YADLIŞMAK: dağılışmak, yayılı;mak· III, 104, 105
  444. YADMAK: döşemek, yaymak, sermek· I, 15, 45; II, 313, 314; III, 434 bkz> yatmak
  445. YADSAMAK: yaymak ve dağıtmak istemek· III, 305
  446. YADTURMAK: yaydırmak, III, 93 bkz> yaturmak
  447. YADTURMAK: bir şeyi bohça veya benzeri içinde saklatmak· III, 94 bkz> yatturmak, yittürmek
  448. YAFA: kolgan dikeni· III, 24 bkz> yava, yava
  449. YAFA: sıcak, kuytu (yer)· III, 24, 27 bkz> yava,yava
  450. YAFAŞ: yavaş, yumuşak huylu· III, 12 bkz> yava ş
  451. YAFGU: halktan olup hakandan iki derece aşağı bulunan kişiye verilen ungun· III, 32
  452. YAFIŞGU: "kızılcık" veya "güren" denen da ğ yemi;l· III, 48 bkz> yumuşga
  453. YAFUZ: her şeyin kötüsü, fenası· III, 10 bkz> yavuz
  454. YAG: yağ, iç yagı·I,182, 208, 227, 326;II, 9, 89. 123, 149, 154. 188, 189. 190, 197, 198, 205. 210, 229, 231, 240, 245. 293, 305, 354; III, 63, 77, 119, 157,182. 223, 252, 307, 319, 392, 425, 426, 435 § kara yag
  455. YAGAK: ceviz.I, 90, 267, 417;III, 8, 29
  456. YAGAKLIG: cevizli·III, 50
  457. YAGAKLIK: cevizlik, ceviz biten yer·III, 51
  458. YAGAN: fil· III, 29 bkz> yañan, § Yagan Tegin
  459. YAGANLIK: filli olan, filci· III, 50
  460. YAGI: düşmün I, 41, 88. 168, 205, 206, 215, 234, 251, 273, 305. 336. 397, 441, 456, 496, 516, 517, 520, 522;II, 6, 10, 29, 74. 83, 116, 165, 204, 227, 228, 329; III, 24, 44, 134, 237, 271, 272. 301. 322, 328, 339, 395, 400, 420
  461. YAGIKMAK: düşmanlaşmak· III, 76
  462. YAGILAMAK: düşmanlık etmek, düşmanla savaşmak, çarpişmak· III, 325, 328 bkz'
  463. YAGILMAK: yağdırılmak.III, 79
  464. YAG(I)R: at, katır ve eçek gibi hayvanlar ın sır-tında semer, eger ve yük vurmasından meydana gelen yara, yagır·I, 58, 370;III, 9
  465. YAGIRLAMAK: yağırı sağaltmak, iyi etmek·III, 342
  466. YAGIRLANMAK: yağırlanmak, yağırı çoğalmak, yağırdan kaşınmak·III, 113, 114
  467. YAGIRLIG: yağırlı, sırtı yaralı·II, 9;III, 9, 49
  468. YAGIŞ: putlara kesilen kurban·III, 10
  469. YAGITGAN: her zaıpan yağdıran·III, 53
  470. YAGITGAN: her zaman dü;manlık eden·III, 53
  471. YAGITMAK: yağdırmak·II, 316
  472. YAGITMAK: düşmanlık etmek, III, 53 bkz> yagılamak, yaguşmak
  473. YAGIZ: yağız, kızıl ile kara arası renk· III, 10
  474. YAGKU: yağmurluk· III, 25, 227 bkz> yaku
  475. YAGLAMAK: yağlamak· III, 308, 319
  476. YAGLANMAK: yağlanmak· III, 111
  477. YAGLATMAK: yağlatmak· II, 355
  478. YAGLIG: yağlı· I, 70; II, 309; III, 121, 156, 306. 392
  479. YAGMAK: yağmak,I, 139, 376, 457, 494;II,122; III, 60, 61
  480. YAGMALANMAK: Yağma kılığına girmek, onların huyu ile huylanmak· III, 203
  481. YAGMUR: yağmur. I, 16, 272, 354; Il, 28, 122,175, 316, 352; III, 38, 39, 53, 79, 93, 95, 380, 436 bkz> yamgur
  482. YAGMURÇIL: yağmuru çok olan (yer)· III, 56
  483. YAGRIMAK: yağır olmak, I, 104 yagrınlamak yarnına, sırta, vurmak· III, 343 bkz> yarınlamak yagrıtmak
  484. YAGRU: çevre, yakı^lık. III, 13 bkz> yakru
  485. YAGSAMAK: yağ istemek. III, 305, 306 bkz> yags ımak
  486. YAGSIMAK: yağ tadını almak, III, 305, 306 bkz> yagsamak
  487. YAGTURMAK: yağdırmak· III, 95
  488. YAGUK: yakın, 1113101.I, 433;III, 23, 29, 76, 255 § yak yaguk; (115101^1-.III, 29 § yaguk yer; yak ın yer·III, 29
  489. YAGUMAK: yaklaşmak·II, 148; III, 89 bkz> yaguşmak
  490. YAGUŞMAK: düşmanlık etmek· II, 90 bkz> yagılamak, yagıtmak
  491. YAGUŞMAK: birbirine yakla;mak· III, 73 bkz> yagumak
  492. YAGUTGAN: daima yaklaştıran· III, 52
  493. YAGUTMAK: yaklaştırn-ıak. II, 316
  494. YAG ÜGÜRİ: susam· I, 54
  495. YAH: "evet, peki" anlamına bir kelime· III, 118 bkz> yeh
  496. YAKSINMAK: kollarını yenlerine sokmadan, belini iliklemeden, elbiseyi e ğinine (sırtına) almak, III, 109
  497. YAHŞI: iyi; güzel, her şeyin güzeli I, 64; III, 32
  498. YAK: çanak ve kap bulaşığı· III, 4 bkz> yak yuk, yok, yok yak, yuk, yuk yak
  499. YAKA: yaka, elbise yakası·I, 189, 253; III, 24, 307
  500. YAKIG: (şişkinlik ve benzeri şeylere yakılan) yakı· I, 407;III, 13, 62, 74, 96
  501. YAKILMAK: dokunulmak, yaklaşılmak· III, 81
  502. YAKIN: yakın. III, 22, 23
  503. YAKIŞMAK: yaklaşmak, dokunmak, yakına gelmek; yakı yakmakta yardım etmek I, 170, 383; II, 103; III, 74
  504. YAKI YUKI (ER): alçak gönüllü ve yaltaklan ıcı (adam)· III, 25
  505. YAKMAK: yaklaşmak, dokunmak; yakmak·I, 456;II, 69;III, 22, 62, 63
  506. YAKRI: yağ, iç yağı, yağlı· 11.105; III, 31, 32, 204; 306
  507. YAKRIKAN: fındık büyüklüğünde kırmızı meyvesi olan bir bitki·III, 56
  508. YAKRIKAN: buz yağı·III, 56
  509. YAKRILANMAK: yağlanmak·III, 203, 204
  510. YAKRU: çevre, yakınltk.III, 31 bkz> yagru
  511. YAKTURMAK: dokundurmak; (yakı) yaktırmak; (ateş) yaktırmak· ÌII, 96
  512. YAKU: yağmurluk. III, 25, 226 bkz> yagku
  513. YAKURMAK: yaklaştirmak· III, 68
  514. YAKURMAK: sık sık solumak, yüksek bir solumaya tutulmak, III, 68
  515. YAK YUK: kaptaki 611^. III, 143, 160 bkz> yak, yok, yok yak, yuk, yuk yok
  516. YAL: at yelesi·III, 13, 160 bkz> yal ıg, yıl
  517. YALA: töhmet, itham, birl hakkında kötü sanıda bulunma. III, 25, 82
  518. YALAÇI: insanı her şeyde çarçabuk suçlu gibi gören, itham eden, III, 36
  519. YALAÇI (YUGA): bir çeşit ince katmerli (ekmek, yufka)· III, 25, 35
  520. YALAFAR: insanlar arasında elçi, hakanın gönderdiği elçi II, 288; III. 47
  521. YALALMAK: tõhmetlenmek, itham edilmek,III,82
  522. YALAMAK: töhmetlennek·III, 89
  523. YALAVAÇ: elçi, peygamber·I, 66, 83, 97;III, 47, 266, 438 bkz> yalavaç
  524. YALAVAÇ: elçi, peygamber·I, 83;III, 47 bkz>yalavaç
  525. YALBI: yassı, enli, derinliğl olmayan·III, 30
  526. YALDRAMAK: az ışımak, az parlamak·III, 437 bkz> yaldr ımak
  527. YALDRIMAK: az ışımak, az parlamak·III, 437 bkz> yaldramak
  528. YALDR(I-U)K: cilâlı, parlak, süslü·III, 432 bkz> yoldruk, yuldruk
  529. YALFATMAK: yalatmak·II, 354 bkz> yalgatmak
  530. YALGAMAK: yalamak.I, 253;III, 306, 307 bkz> yalvamak
  531. YALGAN: yalan·III, 37
  532. YALGANDURMAK: yalanlamak·III, 116
  533. YALGANMAK: yalanmak· III, 109, 110
  534. YALGAŞMAK: yalaşmak· III, 103
  535. YALGATMAK: yalatmak ve yutturmak. II, 354 bkz> yalfatmak
  536. YALGIL: yelesi ak, ak yeleli· III, 228
  537. YALGU: ahmak, beyinslz adam· III, 33
  538. YALIG: at yelesi; ibik; eğer kaşı, II, 327; III, 13, 14 bkz> yal, yıl
  539. YALIGLANMAK: horoz ıbiklenmek; at yelelenmek· III, 114
  540. YALIM: sarp, dik, yalçın, III, 19, 20
  541. YALIMAN: dağınık şekilde yapılan çapul·III, 38 bkz> yelimen
  542. YALIN: alev·III, 23
  543. YALINÇGA: (aş) tadı, tuzu, yağı olmayan yemek, III, 433 bkz> yılınçga
  544. YALINDAK: çıplak,III, 51
  545. YALINMAK: soyunmak III, 85
  546. YALIÑ: çıplak, kından çıkmış veya kınından çıkarılmış III, 373
  547. YALIÑUK: insan I, 44, 195, 230, 395;II, 303, 315, 335; III, 65, 141, 222, 262, 384, 385 bkz> yalñuk
  548. YALIÑULAMAK: iple, salıncakla, oynamak, III, 411 bkz> yalñu
  549. YALIŞMAK: töhmetlemek, itham etmek· III, 75 bkz> yılışmak
  550. YALKMAK: kanmak, bıkmak, yağlı yemekten bıkmak· III, 435, 447
  551. YALMA: kaftan, kalın kaftan, yağmurluk. III, 34
  552. YALMAK: yalınmak, alevlenmek; (yara) iltihaplanmak; güne ş yüzü yalıyarak çalıp karartmak- III, 63
  553. YALMAK: yanmak· III, 65 bkz> yandurmak, yanmak, yundurmak, yunmak
  554. YALÑU: cariyelerin oynadığı bir oyun, salıncak oyunu· III, 380 bkz> yalñulamak
  555. YALÑUK: insan kişi, insanlara verilen genel ad, âdem; Âdem atam ız·I, 44, 195, 230, 395; II, 303, 315, 335;III, 65, 141, 222, 262, 384, 385 bkz> yal ıñuk
  556. YALÑUK: cariye· III, 385
  557. YALÑUS: yalnız, kimsesiz. I, 333; II, 133, 384
  558. YALPATMAK: (ot, saman ve yem) ıslatmak, II, 351, 352 bkz> yelpetmek, yelpetmek
  559. YALRATMAK: parlatmak, yalabıtmak. II, 353 bkz> yalrıtmak, yolratmak, yolrıtmak
  560. YALRITMAK: parlatmak, yalabıtmak· II, 353 bkz> yalratmak, yolratmak, yolr ıtmak
  561. YALT: yalçın, sert· III, 7
  562. YALTGA: bir şeyle alay etme· III, 432 bkz> yoltga, yultga
  563. YALTGA KILMAK: alay etmek, maskanaya almak, III, 432
  564. YALTURMAK: ateşi alevlendirmek· III, 97
  565. YALU: tayları bağlamak için kullanılan ip, örk, III, 26
  566. YALVAMAK: yalamak, III, 307 bkz> yalgamak
  567. YALVANMAK: dilini çıkarmak, dili ağız içinde dolaştırmak. III, 110
  568. YALVARMAK: yalvarmak, dileğinin yapılmasını istemek I. 494, 498;III, 99, 100
  569. YALVI: büyü, sihir. III, 33, 359 bkz> yelvi
  570. YALVIÇI: büyücü, sihirbaz· III, 33
  571. YALVIRMAK: yelpimek, III, 100 bkz> yelvirmek
  572. YAM: çör çöp, pislik, çapak, göze ve ba;ka yere kaçan çör çöp· III, 5, 160
  573. YAMAG: yama· II, 21; III, 28
  574. YAMAGLIG: yamalı, yaması olan· III, 49
  575. YAMAGLIK: yamalık, yama olmak üzere hazılanmış .III, 51
  576. YAMAGU: yamanması gerekli· III, 36
  577. YAMALMAK: yamanmak. III, 82
  578. YAMAMAK: yanıannak·III, 91
  579. YAMAN: kötü, her şeyin kötüsü·III, 30 § yamanig; yaman hastallk, miskinlik hastal ığı·III, 30
  580. YAMANMAK: kendi kendine yamamak·III, 85
  581. YAMAŞMAK: yamamakta yardım ve yarış etmek, III, 75
  582. YAMAŞMAK: tembelliğinden yere yapı;ıp kalmak, buyurulan işi yapmaktan çekinmek· III, 189 bkz> mayışmak
  583. YAMATA: yağlı tavuk veya yağlı et kızartılacağı zaman yağın dışarı sızmaması içln içine sarılan kadayıf hamuru gibi ince bir hamur· I, 445
  584. YAMDU: kasık· III, 31
  585. YAMGUR: yağmur, III, 38 bkz> yagmur
  586. YAMIZ: kasığın iki tarafı, kalçanın ıç yandan uçları.III, 10
  587. YAMLAMAK: silmek, süpürmek· III, 84, 310
  588. YAMLAN: bir çeşit sıçan, geme,III, 37
  589. YAMLAŞMAK: süpürmekte yardım etmek,III, 105
  590. YAMLATMAK: sıipürtmek. II, 356
  591. YAMLIG (·KÖZ): içerisine çör çöp kaçmış olan (göz)· III, 42
  592. YAMRAŞMAK: kuzular anaları ile karışmak. III, 102, 103
  593. YAMU: fiilin anlamında pekitme yapan bir edat, III, 236 bkz> yanu
  594. YAMURGAN: her zaman damlayan, kanayan· I, 524 bkz> tamurgan
  595. YAMURMAK: damlamak; kanamak. II, 85 bkz> tamurmak
  596. YAMURMAK: tomruk yapmak, kesrnek, III, 69 bkz> tomurmak, yemürmek
  597. YAN: yan· II, 19
  598. YAN: uca kemiği, uca kemlğinin başı· III, 160
  599. YANA: gene, yine, tekrar, ikinci defa olarak; geri dönme bildiren edat·I, 60, 119, 144, 441, 472, 508;II, 285;III, 6, 26, 170
  600. YANÇIK: torba, kese,II, 250 bkz> yançuk
  601. YANÇILMAK: incinmek, ezilmek·I, 188;II, 287; III,107
  602. YANÇUK: torba, kese (para-tütün). II, 6; III, 45 bkz> yanç ık
  603. YANDAK ÇEKER: havadan çiğ gibi yagan kudret helvas ı· III, 44
  604. YANDAK: tiken geven dikeni· III, 44
  605. YANDIK: soysuz, III, 44
  606. YANDRU: tekrar, III, 406
  607. YANDRUMAK: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98, 99 bkz> yalmak, yanmak, yundurmak, yunmak
  608. YANIG: kusma; korkutma, tehdit· III, 14
  609. YANLIK: çoban çantası· III, 45
  610. YANMAK: dönmek, döndürmek; korkutmak,tehdit etmek; kusmak; yanrnak· III, 14, 64, 65, 98 bkz> yalmak, yandurmak, yundurmak, yunmak
  611. YANU: fiilin sonuna gelip anlamında pekitme yapan bir edat· III, 236 bkz> yamu
  612. YANULMAK: ele sürtülerek bilenmek· III, 82
  613. YANUMAK: bilemek, el üzerlnde kılağılamak· III, 91
  614. YANUT: karşılık, bedel, ıvaz, cevap· III, 8, 28
  615. YANUTMAK: biIetmek, bilemeği veya el üzerlnde kılağılamayı emretmek, II, 317 bkz>yıtıtmak
  616. YAÑ: bir şeyin merkezi; kalıbı. III, 361
  617. YAÑA: herhangi bir ırmağın, bir yanı, geçesi.III, 369
  618. YAÑAK: yan, taraf· I, 241, 434
  619. YAÑAK: ağzın iki yanında dişlerin oturduğu kemik; kapı söğesi; her şeyin yanı, III, 376
  620. YAÑALDURUK: kukuleta, başlık, kepenek arkasına dikilen blr keçe parças ı, III, 389
  621. YAÑAN: alaca karga, yalnız başı ak olan karga·III, 240, 376
  622. YAÑAN: fiL II, 210; III, 295, 376 bkz> yagan,
  623. YAÑI: yeni· I, 376; III, 369 bkz> yengi
  624. YAÑILA: yeniden, tekrar, ikinci defa· III, 381
  625. YAÑILAMAK: yenilemek. III, 407
  626. YAÑILGAN: her zaman yanılan, unutan· III, 388
  627. YAÑILMAK: yanılmak· III, 59, 380
  628. YAÑKU: sesin geri gelmesi, yank ı, aksi savt, aksi seda· III, 379, 380
  629. YAÑKULAMAK: ses vermek, yankılamak, ses gelmek, III, 410, 411
  630. YAÑKURMAK: ses duymuş gibi sağına soluna bakmak, III, 400
  631. YAÑLUK: işte, sözde ve benzeri şeylerde ve yerlerde yapılan yanlışlık· III, 385
  632. YAÑRAK: dağ kıvrımı ve büküntüsü·III, 384
  633. YAÑRAMAK: saklanması gerekenl açığa vurmak, söylemek·III, 404 bkz> yañzatmak
  634. YAÑŞAK: yanşak, geveze·I, 467;III, 384
  635. YAÑŞATMAK: bir klmsenin ba;ını çok sözle, yanşaklıkla ağrıtmak·II, 359
  636. YAÑZATMAK: saklanması gerekeni söyletmek, ikrar ettirmek·II, 359 bkz> yañramak
  637. YAP: değirmi olan herhangi bir şey·III, 3 § yap yarmak; değirmi para, sağ para,III, 3
  638. YAP: yapağı·III, 3 § yung yap; yün yapa ğı·III, 3
  639. YAP: hile, al·III, 142, 159 bkz> al, yup
  640. YAPÇAN: yavşan otu· III, 37 bkz> yavçan
  641. YAPÇINMAK: yapıştırılmak· III, 108 bkz> yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yapşurmak, yavçunmak, yavçurmak
  642. YAPÇUNMAK: yapı;tırılmak,III, 108 bkz> yapçınmak, yapçurmak, yapşunmak, yapşurmak, yavçunmak, yavçurmak
  643. YAPÇURMAK: yapıştırmak·III, 97, 98 bkz>yapçınmak, yapçunmak, yapşunmak, yapşurmak, yavçunmak, yavçurmak
  644. YAPGAK: kuş avlanan blr çeşit tuzak·III, 42
  645. YAPGUÇ: eşek ve benzeri hayvanları sürmekte kullanılan değnek,III, 39
  646. YAPGUT: yün veya kıl d!dintilerl doldurulmuş minder ve benzerl şeyler·III, 38
  647. YAPIGLIK: kapalı, kapanmı;·III, 49
  648. YAPINMAK: örtünmek, kendl başına kapamak·III, 82, 83
  649. YAPIŞMAK: yapişmak· IH, 70 bkz> yapuşmak
  650. YAPITAK: çıplak, eğersiz·III, 177 bkz> yabıtak
  651. YAPMAK: örtmek, kapamak; kurmak, yapmak, I, 348, 374; III, 33, 57
  652. YAPRATMAK: at, blr ;eyden korktuğu veya bir çeye tekme ataca ğı zaman kulağını dikmek·II, 352
  653. YAPRI: düz ve enli (yer); sarkık (kulak), III, 31
  654. YAPRULMAK: yapışmak; yıpranmak· III, 107
  655. YAPRUŞMAK: yer düzlennekte yardım etmek, III, 101
  656. YAPSAMAK: (örtmek, kapamak, yapmak) istemek· I, 463; II, 172; III, 304
  657. YAPŞUNMAK: yapı;tirılmak· III, 109 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şurmak, yavçunmak, yavçurmak
  658. YAPŞURMAK: yapıştırmak· III, 99 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yavçunmak, yavçurmak
  659. YAPTAÇ: yağmur ve karda çobanların giydiği küçük bir kepenek, kebe· III, 38 yapturmak kapatmak; yaptırmak· III, 93 yapulmak kapanmak, örtulmek· III, 76
  660. YAPURGAK: yaprak (agaç, bjtki, kltap)·III, 51
  661. YAPURGAN: daima gizleyen, saklayan·III, 53 yapurmak parlatmak, süpürtmek; gizlemek·III, 67 yapurtmak
  662. YAPUŞGAK: dikenli bir ot, pitrak; her söylenen i şe karışan kimse· 1)1, 51 bkz> koru
  663. YAPUŞGAN: daima yapışan, yapışkan·III, 53
  664. YAPUŞMAK: yapışmak·III, 53 bkz> yapışmak
  665. YAP YUP: hile, al ("yup" kelimesi yaln ız kullanılmaz, her zaman "yap" ile birlikte gelir)·III, 142, 159, 328
  666. YAP YUP KILMAK: hile kılmak, al etmek·III, 159 bkz> yub ılamak, yuplamak
  667. YAR: yar, suların açtığı uçurum· I, 375; III, 34, 142, 152, 355
  668. YAR: salya·II, 81; III, 3
  669. YARAG: yarık, gedik·III, 294
  670. YARAG: fırsat, imkân, tav·I, 300;II, 90, 234; III, 13,28, 355
  671. YARAGLIG: mümkün .III, 49
  672. YARAGLIG: zırhlı, cebeli·III, 49
  673. YARAMAK: yaramak, uygun gelmek, yaraşmak· III, 38, 87 § yol yarasın
  674. YARAMAK: yarmak·II, 356
  675. YARAMAK: karşı koymak, uzaklaşmak·III, 422 bkz> yıramak
  676. YARAMSINMAK: dalkavukluk etmek,II, 263
  677. YARANMAK: yaranmak, yaltaklık etmek; koşakta koşturularak alıştırılmak,I, 394;III, 20, 83
  678. YARAŞMAK: uyuşmak, anlaşmak, yaraşmak·II, 105;III, 11. 71, 72
  679. YARATGAN: yaratan· III, 52
  680. YARATMAK: yaratmak, oranlamak, oranlayıp yapmak, kendinden uydurmak· I, 330; II, 315
  681. YARIGSAMAK: yarlıganmak istemek· III, 333
  682. YARIK: oylukların çenetlere bitiştiği yer, oyluk kemikleri ba şı· III, 15
  683. YARIK: zırh, zırh ve kalkana verilen genel ad, III, 15,158, 217 § say yar ık; demirgögüslük. III, 15,
  684. : 158
  685. YARIKLANMAK: zırhlanmak· III, 114, 115
  686. YARIKLAŞMAK: zırh õndül koyarak bahse girmek, II, 258
  687. YARILMAK: yarılmak, yirilmek, açılmak·I, 119; III, 15, 77, 78
  688. YARIM: yarım, bir şeyin yarısı, herhangi bir şeyin ikiye ayrılmış olan parçalardan her birisi III, 19
  689. YARIMLAMAK: yarılamak· III, 343
  690. YARIMLANMAK: yarımlanmak. III, 115
  691. YARIN: yarın· II, 250
  692. YARIN: kürek kemigi, çigin kemlğl· III, 21
  693. YARINDAK: kayı;, sırım, Türk sırımı· II, 23, 108, 175, 262; III, 51
  694. YARINLAMAK: yarnına, sırta vurmak·III, 343 bkz> yagrınlamak
  695. YARINMAK: kendi kendine yarmak, yarınmak· III, 83, 84
  696. YARISA: yarasa·III, 433 bkz> aya yersgil
  697. YARIŞ: yarı;, at yarişi·II, 191; III, 10
  698. YARIŞ: iki adam arasında mal üleşme·III, 10
  699. YARIŞMAK: yarışmak, yariş etmek, at yarişi yapmak; yarı yarıya üleşmek I, 367, 474; II, 226;III, 10, 72
  700. YARLAMAK: tükürmek III, 308 bkz> yarsıtmak, yarsudmak
  701. YARLIG: emir, hakanın mektubu, fermanı, buyruğu·I, 87;III, 42
  702. YARLIG: fakir, yoksul, acınan, yarlıganmış.I, 93;III, 42
  703. YARMA: uzunlamasına yarılan herhangi bir ;ey· III, 34
  704. YARMAK: yarmak, bir şeyl keserek zorla yarmak, parçalamak; yere s ınır çizmek,I, 399, 437;III, 33, 57. 58
  705. YARMAK: para·I, 20. 22. 35, 75, 130, 131, 142,143, 168, 175, 180, 214, 219, 223, 242, 281, 297, 298, 303, 321, 322, 334. 341. 377. 397,398, 402;II, 22, 39, 41, 44, 51, 62, 66, 67, 78, 92. 122, 127, 131, 103, 229, 237. 249, 250, 260;III, 3. 43. 67. 80, 84. 94, 121
  706. YARMAKAN: armağan·I, 140 bkz> amuç, armagan
  707. YARMAKLANMAK: para sahibi olmak· II, 279;III, 116
  708. YARMANMAK: tırmanmak.III, 111
  709. YARMAŞ: iri ögüdülmüş bulgur ve buna benzer şeyler·III, 40 § yarmaş un; ince un,III, 40
  710. YARMA (YUGA): blr çeşit katmer·III, 34
  711. YARP: sağlam·III, 6
  712. YARP: insan sevinince yüzüne gelen parlakl ık, yalabıklık·III, 6
  713. YARPADMAK: iyileşmek, ayağa kalkmak, serpilip büyümek·II, 351 bkz> yarpatmak
  714. YARPATMAK: iyileşmek, ayağa kalkmak; serpilip büyümek,II, 351 bkz> yarpadmak
  715. YARPUZ: güzel kokulu b!r ot, kır nanesl, Majoran,III, 39
  716. YARPUZ: yılan yiyen bir hayvan, firavun s ıçanı,ichneumon·III, 39, 40
  717. YARSGAG: dagda ve başka yerde ayağın kayabilecegl yer·III, 433
  718. YARSIKMAK: birbirinden ayrı dü;mek,III, 105. 106
  719. YARSIMAK: murdar bulmak ve iğrenmek, III,305
  720. YARSINÇIG: murdar, pis iğrenç· III, 56
  721. YARSITMAK: tiksindirmek II, 353 bkz> yorlamak, yars ğumak
  722. YARSUDMAK: tiksindiği şey yüzünden tükürmek· II, 353 bkz> yarlamak, yars ıtmak
  723. YARŞI: bir şeyi yarıya bõlen kimse; bir ;eyin yar ısı, yarı yarıya ortak·III, 32
  724. YARŞIM: bir yarışlık yer·III, 47
  725. YART: su içilen bardak,I, 341 bkz> bart
  726. YARTIM: ayrılmiş· III, 46
  727. YARTMAK: para· III, 432 bkz> yarmak
  728. YARTU: yonga, talaş, III, 30
  729. YARTU: üzerine bir şey yazılan levha, tahta· III, 30
  730. YARTURMAK: yardırmak· III, 94, 95
  731. YART YURT TUTMAK: ansızın her yandan yakalanmak· I, 341 bkz> bart burt tutmak
  732. YARUK: yerde, duvarda, dağda, sırçada ve benzer şeylerde yarık· III, 15
  733. YARUK: ışık, aydınlık, parlak·I, 46, 96;III, 15, 194 § yapyaruk; çok ayd ınlık. III, 15
  734. YARUKLUK: nur, ışık, aydınlık; rahatlık· II, 316; III, 51. 194
  735. YARUK YELİM: balık tutkalı· III, 20 bkz> yaru yelim
  736. YARUK YULDUZI: tan yıldızı· I, 96
  737. YARUMAK: ışımak· I, 96; III, 86, 87, 89
  738. YARUMAK YAŞUMAK: keyiflenmek. sevinmek· III, 89
  739. YARUTGAN: her zaman aydınlatan· III, 52
  740. YARUTMAK: aydınlatmak· III, 52
  741. YARU YELİM: balık tutkalı· III, 24 bkz> yaruk yelim
  742. YAS: zarar, 2iyan· III, 159
  743. YAS: ölüm, helâk· III, 159
  744. YASGAÇ: yastıgaç, hamur tahtası· III, 38 bkz> yası yıgaç
  745. YASGAŞMAK: tokatlaşmak ve bunda yardım ve yarış etmek· II, 220 bkz> tasgamak, tasgaşmak
  746. YASI: yassı, enli· III, 24 bkz> yasul
  747. YASIÇ: yassı ve uzun temren, III, 8
  748. YASIGLIG: gedeleçli· III, 50
  749. YASIK: gedeleç· III, 16 bkz> kurman
  750. YASILAMAK: yassılamak, yaymak; sözü açık,geniş ve kinayesiz söylemek· III, 328
  751. YASILMAK: dağılmak; terk olunmak, bırakılmak· III, 78, 79
  752. YASIMAN: su boşaltilırken boğazı "gır gır" eden testi, III, 38
  753. YASI YIGAÇ: yastıgaç, hamur tahtası· III, 38 bkz> yasgaş
  754. YASMAK: dağıtıp yaymak, çõzmek· III, 59, 60
  755. YASTALMAK: dayanmış olmak; amacın bir yanına ilmek· III, 107
  756. YASTAMAK: yastık dayamak, yaslanmak; söz dokundurmak· III, 302, 303, 320
  757. YASTUK: yastık, III, 43, 107, 302, 320
  758. YASUL: yassı, yayvan, yassı ve engln olan her yer· III, 18, 19 bkz> yas ı
  759. YAŞ: yaş, taze nesne, zerzevat, sebze, ye şillik; yaş (gözden gelen); yaş (insanın yaşadığı).I, 316; II, 109, 172. 228, 232; III, 4, 47, 83, 84,159,433 §ya şot
  760. YAŞAGU: yaşamağa haklı· III, 36
  761. YAŞAMAK: yaşamak· III, 89
  762. YAŞAÑURMAK: (göz) yaşarmak, yaşlı olmak·III, 407
  763. YAŞARMAK: yeşermek· II, 79; III, 18, 68
  764. YAŞARTMAK: ye;ertmek· III, 436
  765. YAŞIKMAK: (göz) yaçlanmak, kamaşmak·III, 76
  766. YAŞIL: yeşil. I, 41, 330, 394, 395; III, 19. 20,143, 162 § yapya şıl
  767. YAŞIL YUŞUL: yeşil meşil· III, 19
  768. YAŞIN: şimşek,I, 236;II, 356;III, 22, 310, 319
  769. YAŞINLIG: şimşekli· III, 50
  770. YAŞLAMAK: yaş ot yemek· III, 308
  771. YAŞLIG: yaşlı, genç olmayan· III, 42
  772. YAŞLIG: yaşlı, yaşı olan (gõz)· III, 42
  773. YAŞMAK: gizlemek, saklamak· I, 425; III, 60, 208
  774. YAŞNAMAK: şimşek çakmak, parlamak· I, 236; III, 310, 319
  775. YAŞNATMAK: şimçek çaktırmak, parlatmak·II, 356
  776. YAŞRU: gizli·III, 31
  777. YAŞRUŞMAK: gizlemekte birlefmek· III, 101
  778. YAŞSAMAK: gizlemek istemek·III, 305
  779. YAŞUK: demir başlık, tulga·I, 67 bkz> aşuk,yışıklıg
  780. YAŞUMAK: keylflenmek, sevinmek,III, 89
  781. YAŞURGAN: her zaman gizleyen·III, 53
  782. YAŞURMAK: örtmek, örtülmek, gizIemek.II,79;III, 68
  783. YAŞUT: gizli·II, 228;III, 8 bkz> beküt
  784. YAT: yabancı-I,433;III, 43, 148, 159 bkz> baz
  785. YAT: taşlarla yagmur ve rüzgâr için yap ılan kamlık, yadataşı ile yapılan bir türlü kamlık, kâhinlik. III, 3, 159
  786. YAT BAZ: yabancı· III, 148, 159
  787. YATÇI: ;aman· III, 307
  788. YATGAK: hakanın ve ülkenin koruyucusu, muhaf ızı· III, 42
  789. YATGAŞMAK: yatışmak, birlikte yatmak. III, 103
  790. YATGAŞUK: bir yerde başkası ile yatan· III, 55
  791. YATGAŞUK OGRI: yatsı, yatma 2amanı. III, 55
  792. YATGURMAK: yatırmak, uyutmak· III, 99
  793. YATIG: uyku; yatılacak yer· III, 12 bkz> yat ık
  794. YATIK: uyku; yatacak yer· III, 15 bkz> yat ıg
  795. YATIKMAK: yabancılaşmak, yadlaşmak·III, 76
  796. YATLAMAK: yada taşı ile afsun yapmak; yabanc ı saymak·III, 307, 308
  797. YATLATMAK: yada taşı ile okutmak·II, 355
  798. YATMAK: yatmak·I, 36, 233, 243, 386;II, 313; III, 42, 378
  799. YATMAK: yaymak, sermek, II, 313 bkz> yadmak
  800. YATSAMAK: yatmak veyä uyumak istemek III,304
  801. YATTURMAK: yaydırmak·III, 93, 94 bkz> yadturmak, yittürmek
  802. YATUK: atılan, unutulan her şey; tembel; şehirlerden· çıkmayan bir kısım Oğuzlar·III,14
  803. YATUK: iki cins iplikten (eri şi yünden, argacı pamuktan) dokunan bir dokuma· III, 14
  804. YATURMAK: yaydırmak, III, 93 bkz> yadturmak
  805. YAVA: kolgan dikeni; hint ayvas ı; suyu tutmaca renk veren bir bitki I, 84;III, 26 bkz> yafa, yava
  806. YAVA: sıcak, kuytu (yer)·III, 27 bkz> yafa, yava
  807. YAVA: kolgan dikeni; hint ayvas ı; suyu tutmaca renk veren bir bitki I, 84;III, 27 bkz> yafa, yava
  808. YAVA: sıcak, kuytu (yer),III, 27 bkz> yafa, yava
  809. YAVALMAK: yavaşlamak,I, 397
  810. YAVA: ; yavaş, yumuşak huylu·III, 10, 11 bkz> yafa ş
  811. YAVAŞLANMAK: yavaşlanmak, dölekleşmek, yumuşak huylu olmak· III, 114
  812. YAVÇAN: yavşan 0111.III, 37 bkz> yapçan
  813. YAVÇUNMAK: yapıştırılmak·III, 109 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yapşurmak, yavçurmak
  814. YAVÇURMAK: yapıştımak. III, 98 bkz> yapçınmak, yapçunmak, yapçurmak, yap şunmak, yapşıırmak, yavçurmak
  815. YAVGAN: yavan. III, 37
  816. YAVGANLANMAK: yavan bulmak· III, 116, 117
  817. YAVLAK: kötü, fena, değersiz, yavuz, dü;kün, her şeyin kötüsü· I, 177, 432, 516, 519;II, 74, 204;III, 43, 44, 133 § yavlak kişi
  818. YAVRAMAK: digrek, sert, kati olmak, III, 278 bkz> t ıgdamak, tıgramak
  819. YAVRIMAK: hali kötüleşmek, yoksulluk veya hastal ık yüzünden arıklamak· III, 304
  820. YAVRITMAK: kõtületmek, zayıflatmak, arıklatmak, I, 139; II, 352, 353
  821. YAVSAMAK: gönül almak istemek, III, 306 bkz> yüvsemek
  822. YAVUG: sel suyunun yüksekten yuvarlad ığı kaya parçası· III, 13
  823. YAVUZ: kötü, fena, berbat ·I, 84, 85, 103, 227, 248. 439, 483 bkz> yafuz
  824. YAVUZLAMAK: kötü bulmak·III, 342
  825. YAVUZLANMAK: kötü bulmak·III, 114
  826. YAY: ilkbahar, yaz, I, 13. 82, 96, 170, 463; II, 97; III, 160, 161, 188
  827. YAYA: insanın kuyruk sokumu bölgesl, kıçı (yalnız insanlarda)· III, 26, 170
  828. YAYGARU: yaza doğru, III, 278
  829. YAYGUK: kısrağın meme uçları, III, 27 bkz> yazguk
  830. YAYIG: huyu dönek· III, 23 bkz> yay ık
  831. YAYIK: huyu dönek· III, 23 bkz> yay ıg
  832. YAYIKMAK: yaz olmak, baharla;mak· III, 191
  833. YAYILGAN: yayılan, durmayan· III, 55 § yayılgan kişi; bir kararda durmayan, bir işte sebat etmeyen kimse· III, 55
  834. YAYILMAK: ırgalanmak, yayılmak, salınmak· I, 412; III, 108, 191,192bkz>yad ılmak,yazılmak
  835. YAYINMAK: kendi kendıne yaymak· III, 86
  836. YAYKALMAK: çalkanrnak; her ;eye gönlü meyil göstermek· III, 108
  837. YAYLAG: yayla, yaylak, yazlanan yer, I, 13, 214; II, 355; III, 47, 265
  838. YAYLAMAK: yaylamak· III, 311
  839. YAYLATMAK: yaylatmak. II, 357
  840. YAYMAK: çalkamak, kımıldatmak, sallamak, meyletmek, meylettirmek III, 245, 246, 247
  841. YAYSAMAK: haset etmek, çekememek,I, 155
  842. YAYTURMAK: çırptırmak, kımıldatmak.III, 100
  843. YAZ: ilk yaz, yaz· II, 172, 285; III, 159, 285
  844. YAZAK: otlak,III, 16
  845. YAZAMAK: yazlamak, yazı geçirmek· III, 88
  846. YAZGUK: kısrağın meme uçlan· III, 28 bkz> yayguk
  847. YAZI: kır, ova, yazı, boş ve açık yer, boşluk,açıklık, alan·I, 94, 135, 329, 447; III,II, 24,255 yaz ıkçı yazıcı, hısımlar arasında mektup getirip götüren elçi· III, 55
  848. YAZIGLIG: çözülmüş, bağından çözülmüş· III,49, 50 bkz> yazuk
  849. YAZIKMAK: yaz olmak III, 76 bkz> yayıkmak
  850. YAZILMAK: açılmak, yayılmak; yalabımak, güzelleşmek; çözülmek·I, 195, 233, 409; II, 285; III, 6, 78,112 bkz> yadılmak, yayılmak
  851. YAZINMAK: kendi kendine çõzmek, çözünmek, çözülmek III. 84, 112
  852. YAZIŞMAK: (çözmekte ve yaydan kirlşi çıkarmakta) yardım ve yarış etmek, III, 73
  853. YAZLATMAK: yazlatmak, yazı geçirtmek, yaylatmak·II, 355
  854. YAZLINMAK: çôzülmek·III, 110, 112, 228
  855. YAZLIŞMAK: çözülmek III, 105
  856. YAZMAK: şaşmak, yanılmak; çözmek; yazmak· I, 92; II, 20; IIl, 59, 111
  857. YAZMAS: şaşmayan, yanılmayan· III, 59, 379
  858. YAZOK ET: pastırma· III, 16,
  859. YAZSAMAK: çözmek istemek, III, 305
  860. YAZTURMAK: çõzdürmek; yanıltmak· III, 95
  861. YAZUK: boşanmış, bağından çözülmü;· III, 16bkz> yazıglıg
  862. YAZUK: günah, suç· I, 16, 203, 220, 521; II, 75,135, 143, 169, 222, 261; III, 16
  863. YAZUKLAMAK: suçu yüzünden yakalamak·III, 342, 343
  864. YAZUKLUG: günahlı,III, 50
  865. YAZUKSUZ: günahsız·I, 400;III, 16
  866. YEBEÑ: kumlu, batak· III, 372
  867. YEH: evet· III, 26, 118 bkz> yah
  868. YEH MÜ: "tamam mı" anlamına bir kelime·III,26 bkz> ye mü?
  869. YEK: şeytan·I, 267;II, 236, 338;III, 156, 160
  870. YEL: cin; cin çarpması· III, 144, 163
  871. YELİM: tutkal, kendisiyle tüy ve tüye benzer şeyler yapıştırılan tutkal· III, 20, 70, 99, 108bkz> yelim,
  872. YİLİM: yelimlenmek tutkallanmak· III, 115 bkz> yelimlenmek
  873. YELKİN: yelici, koşucu; misafir, yolcu, konuk·I· 31; III, 33, 37, 288, 309 bkz> elkin, yelkin
  874. YELNEMEK: memesi dolup sarkmak· III, 310, 319 bkz> yelnemek
  875. YELPETMEK: (ot, saman ve yem) ıslatmak, II, 351, 352 bkz> yalpatmak, yelpetmek
  876. YELPETMEK: yelpazeletmek· II, 352 bkz> yelpetmek
  877. YELPİRMEK: rüzgâr esmek, cin tutmuş gibi sağa sola sallanmak; nemlenmek, yeri ıslatmak·III, 93
  878. YELVİ: büyü, sihir, III, 33, 359 bkz> yalv ı
  879. YELVLÇİ: büyücü, sihirbaz III, 33
  880. YEM: baharat· Itl, 5 ("yem" kellmesl yaln ız kullanılmaz, "ot" ile birlikte gelir)·
  881. YEME: hep, bütün, tamamiyle; yine, dahi, I, 47,106,144, 459; II, 75,118; III, 41, 278. 366. 435 yemeçük buğday taşınan küçük çuval· III,48
  882. YEMEK: yemek, yeylp telef etmek,I, 55, 66, 79, 88, 116, 318, 323, 342, 343, 504;II, 69,70. 311; III, 9, 16, 31, 67, 146, 159, 220, 222, 249
  883. YEMET: evet· I, 51;III, 8 bkz> emet, evet,evet
  884. YEMİŞ: meyve,I, 251, 263 bkz> yemiş
  885. YEMRÜ: ;mek ağaç sökmekte yardım etmek· III, 103
  886. YE MÜ: "bu sôzü kabul ettin mi? söyledi ğimi yapmak için kafana koydun mu?" anlam ına bir kelime.III, 26 bkz> yehmü?
  887. YEMÜRGEN: dalma söken, koparan,III, 54
  888. YEMÜRMEK: kesmek·III, 54 bkz> tomurmak,
  889. YAMURMAK: yençimek ısırmak, kötüleîmek·III, 303 bkz> tençmek, yençmek, yunç ımak
  890. YENÇMEK: ısırmak, yere vurup ayağıyle ezmek, dişle ısırarak parçaları birbirine katmak, kõtüleşmek·III, 303. 435 bkz> tençmek,yençimek, yunç ımak
  891. YENİG: yeğni, hafif·III, 92 bkz> yenik
  892. YENİGÜ: doğurmak üzere olan,III, 36
  893. YENİMEK: doğurmak (yalnız kadın için),III,91, 92
  894. YENİTMEK: doğurtrnak· II, 317
  895. YEÑEÇ: yengeç· III, 384
  896. YEÑEK: heybe, bohça· III, 70 bkz> yetgek
  897. YEÑGE: yenge, büyük kardeşin karısı· III, 380
  898. YEÑİ: yenl· I, 376;III, 369 bkz> yangi
  899. YEÑMEK: yenmek, alt etmek·III, 391
  900. YEÑŞÜRMEK: sıcağa soğuk karı;tirarak ılıştırmak, III, 400 bkz> yiñşürmek
  901. YERÇÜ: sın, mezar· III, 30
  902. YERDE: hemşeri. I, 407; III, 40
  903. YER KIRTIŞI: yeryüzü· I, 461
  904. YERKÜÇ: tahtadan yapılmış kılıç gibi uzunca,enli bir ağaç parçasıdır, fırındaki ekmeği çevirmek için kullanılır·I, 452
  905. YERMEK: yirmek, yaf bir şeyi demirle kesmeksizin uzunlamas ına yirmek, kolayca yarmak·III, 58 bkz> yırmak, yirmek
  906. YER SAGRISI: yeryüzü; yer yaygısı·I, 422
  907. YERTÜRMEK: yirdirmek.III, 95
  908. YERÜK: yirilmiş, uzunlamasına yirilmiş ve güzelligi gitmiş olan her şey, yirik, gedik· III, 18 bkz> yirük
  909. YETEN: ok atılan tahta yay; atımcı yayı, hallaç yayı·III, 21 bkz> yeteñ
  910. YETEÑ: yün atılıp kabartılan atımcı yayı· III, 372 bkz> yeten
  911. YETGEK: heybe, bohça· III, 70, 77, 344 bkz> yerigek
  912. YETİGEN: "yedi kardeşler" adı verilen yıldız, III, 37, 40, 247 bkz> yetiken
  913. YETİKEN: "yedi kardeşler" adı verilen yıldız, III, 247 bkz> yetigen
  914. YETİLMEK: güdülmek, yedilmek. I, 106 bkz> yetilmek
  915. YET(İ)ŞMEK: yetişmek, erişmek. III, 183 bkz·
  916. YETİZ: enli, enine geniş şey· III, 10
  917. YETİZLİK: genişlik, bir şeyin eni· III, 52
  918. YETMEK: yetişmek, erişmek II, 314 bkz> çetmek, yetmek
  919. YETMEK: yetmek, yedeğinde götürmek· II, 314
  920. YETMİŞ: kapanmış, iyileşmiş (yara)· I, 245 bkz>bütmiş
  921. YETRÜLMEK: eriştirilmek; ilhak edilmek.III,107 bkz> yetrülmek
  922. YETRÜM: bırakılmış, salınmış·III, 47
  923. YETRÜM SAÇ: bırakılmış, salınmış saç·III, 47 bkz> yetüt saç
  924. YETRÜŞMEK: birbirine erişmekte yardım etmek III, 101 bkz> yetrüşmek
  925. YETTİ: sayıda yedi· III, 27 bkz> yeti
  926. YETÜT: askere imdat .II, 287
  927. YETÜT SAÇ: sonradan bırakılan saç,II, 287 bkz> yetrüm saç
  928. YEVTİLMEK: erişmek; olgı^nlaşmak.III, 81, 356 bkz> yıgılmak, yuvulmak
  929. YEZEK: asker öncüsü, III, 88 bkz> yizek
  930. YEZEMEK: aramak üzere dolaşmak, III, 88, 89
  931. YEZNE: büyük kız kardeşin kocası· III, 35
  932. YEDİŞMEK: kenar dikmekte yardım etmek·III, 70, 71 bkz> yedilmek, yedmek, yidmek
  933. YEDİLMEK: dikilmek ve içine eşya konulmak· III, 77 bkz> yedi şmek, yedmek, yidmek
  934. YEDMEK: bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III, 434 bkz> yedişmek, yedilmek, yidmek
  935. YEG: yeğ, üst, üstün, daha lyl, lyl, hay ırlı·I, 59, 337, 384;III, 43, 133, 144, 160
  936. YEL: yel, rüzgâr, esinti· I, 95, 251. 319, 354;II, 4,154.192,229, 298; III, 93, 98, 108,144,161, 226, 247. 268, 360
  937. YELDİRMEK: estirmek, ësmek·III, 98
  938. YELİM: tutkal, kendlsiyle tüy ve tüye benzer şeyler yapı;tırılan tutkal, ökse·III, 20, 70, 99, 108 bkz> yelim, yilim
  939. YELİMEN: dağınık şeklide yapılan çapul·III, 38 bkz> yal ıman
  940. YELİMLEMEK: yelek yapıştırmak; yolu araştırmak III, 343
  941. YELİMLENMEK: tutkallanmak,III, 115 bkz> yelimlenmek
  942. YELİN: kısrak memesi, tırnaklı hayvan memesi·III, 23
  943. YELİÑ: yeli çok olan, III, 373
  944. YELKİN: yelic!, ko;ucu; müafir, 'yolcu, konuk·I, 31;III, 33, 37, 288, 309 bkz> elkin, yikin
  945. YELMEK: koşmak,III, 64
  946. YELMEK: (aş, yemek) yenmek, yenilmek·III, 64, 185
  947. YELNEMEK: memesi dolup sarkmak· III, 310, 319 bkz> yelnemek
  948. YELPETMEK: (ot, saman ve yem) ıslatmak, II, 351, 352 bkz> yalpatmak, yelpetmek
  949. YELPETMEK: yelpazeletmek· II, 352 bkz> yelpetmek
  950. YELPİK: cin ve yel çarpması· III, 46
  951. YELPİNMEK: yele, cine çarpılmak, yel çarpmak, cin çarpmak; yelpazelenmek· III, 108, 144
  952. YELPİŞMEK: nem çekmek, nem almak, taneler yaşlıktan yapışmak; yelpazelemekte yardım etmek· III, 100, 101
  953. YELVİRMEK: yelpimek· III, 100 bkz> yalvırmak
  954. YEM: azık, yemek, taam· I, 468, 480; III, 144
  955. YEMİŞ: meyve·I, 251, 263;II, 12, 95, 146, 254; III, 12 bkz> yemi ş
  956. YEMİŞLENMEK: yemi;lenmek, yemiş, meyve vermek, meyvelenmek.II, 269;III, 114, 197
  957. YEMSİNMEK: yenneksizin yer gibl göri ınınek. III, 109
  958. YEMŞEN: Kıpçak ülkeslnde blten blr kır yemişi· III, 37
  959. YENİK: yeğni, hafif·III, 18 bkz> yenig
  960. YEN: giyen, elbise; yenì.II, 109, 187, 233; III, 362
  961. YER: yer, yeryüzü, toprak· I, 15, 16, 33, 75, 97,107, 119, 139, 146, 147, 150, 164, 219. 234, 247, 265, 268,287.288,292,296.301,309,313,325. 361, 364. 416. 422, 423, 429, 438, 439,461, 465, 466, 468. 469, 488. 489, 494, 495, 496, 498, 509, 510, 517. 523, 525;I
  962. YER: kumaşın veya ağacın bir yüzü. III, 142
  963. YERE: yöre, çevre· III, 24 bkz> yöre, yüre
  964. YERETMEK: yerinmek, tembellik etmek· II, 315, 316
  965. YERGÜ: hakir, yerilmiş.II, 29
  966. YERMEK: yermek, beğenmemek, iğrenmek,zemmetmek, hakir görmek·I, 149, 419;III, 185
  967. YERSİNMEK: bir yeri yurt 001111110^III, 109
  968. YETİ: sayıda yedi· III, 227 bkz> yetti
  969. YETİK: işlerinde becerikII, güç işleri başaran·III, 18
  970. YETİLMEK: erişilmek, yetişilmek III, 77
  971. YETİLMEK: güdülmek, yedilmek·I, 106 bkz>yetilmek
  972. YET(İ)ŞMEK: yetişmek, erişmek .III, 183 bkz> yet(i)şmek
  973. YETMEK: yetişmek, erişmek· I, 192, 421, 424; II, 274, 314; III, 406 bkz> çetmek, yetmek
  974. YETRÜLMEK: eriştirilmek; ihkak edilmek III, 107 bkz> yetrülmek
  975. YETRÜŞMEK: birbirine erişmekte yardım etmek III, 101 bkz> yetrüşmek
  976. YETSEMEK: yetişeyazmak· III, 304
  977. YETSİKMEK: erişilmek; ya;lanmak, kocalıp düşkünle;mek· I, 21; III, 106
  978. YEYSEMEK: yemek istemek· I, 20; III, 304
  979. YIDIŞMAK: bir şeyin parçaları birbiri içinde çürüşmek, yıpraşmak. III, 70
  980. YID: koku· III, 48 bkz> yid
  981. YIDIG: kötü kokan her şey, III, 12
  982. YIDIGLIK: kokmuşluk, yıpranmışlık· III, 51
  983. YIDIG OT: üzerlik otu, III, 12 bkz> eldrük, ilrük, yüzerük
  984. YIDIMAK: kötü, fena kokmak, bozulmak· III, 86, 260
  985. YIDLAMAK: koklamak, III, 308
  986. YIDLANMAK: kokmak, bozulmak· III, 110
  987. YIDLAŞMAK: koklaşmak· III, 104
  988. YIGAÇ: ağaç, ağaç parçası; erkegin erkeklik ayg ıtı; fersah (eskl bir yer ölçüsü)· I, 14, 18, 152, 174, 198, 219, 244, 249, 251, 254, 260, 263, 271, 283, 290, 294, 297, 312, 319, 439, 485, 502, 503, 505, 511; 11.II, 20, 24, 29, 37, 69, 70, 80, 85, 91, 101, 122, 1
  989. YIGAÇLANMAK: ağaçlanmak· III, 113
  990. YIGAÇLIK: ağaçlık, ağaçlı olan yer, kereste bulunan yer, III, 51
  991. YIGDAÇI: yığan, toplayan; engel· olan, al ıkoyan· III, 106
  992. YIGILGAN: daima yığılan· III, 54
  993. YIGILMAK: toplanmak; çeklnmek, kaçınnìak· III, 79, 80
  994. YIGILMAK: erişmek, olgunlaşmak· III, 81 bkz>yevülmek, yuvulmak
  995. YIGIM: yığılmı;· III, 19 bkz> yıgın
  996. YIGIN: yığın, küme, yığılmış·I, 15; III, 19, 22 bkz> yıgım
  997. YIGINMAK: kendi kendine yığınmak· III, 84
  998. YIGIŞMAK: yığışmak, yığmakta yardım ve yarış etmek· III, 73
  999. YIGLAMAK: ağlamak I, 272, 504;II, 232;III, 258, 309, 321 bkz> ıglamak
  1000. YIGLAŞMAK: ağlaşmak· III, 322 bkz> ıglaşmak
  1001. YIGLATMAK: ağlatmak· II, 355
  1002. YIGLIŞMAK: toplaşmak· III, 105
  1003. YIGMAK: yığmak, toplamak; bir şeye engel olmak, alıkoymak. I, 15, 399, 504; III, 61
  1004. YIGRILMAK: kötüleşmek, büzülmek, titremek I, 248;III, 107, 108
  1005. YIGTURMAK: yıgdırmak; bir şeyden alıkoydurmak· III, 95, 96
  1006. YIKILGAN: daima yıkılan, yıkılgan· III, 54
  1007. YIKILMAK: yıkılmak·I, 348;III, 81, 82
  1008. YIKIŞMAK: yıkmakta yardım etmek· III, 74
  1009. YIKMAK: yıkmak, yıkılmak· I, 85, 343, 384;III, 20, 63
  1010. YIKSAMAK: yıkmak istennek· III, 306
  1011. YIKTURMAK: yıktırmak· III, 97
  1012. YIL: yıl, sene· I, 345, 346, 349, 447, 513; II, 118, 331; III, 5, 7, 69,76, 131, 162
  1013. YIL: at yelesi· III, 13 bkz> yal, yal ıg
  1014. YILAN: yılan· I. 17, 228;II, 18; 20, 275, 279;III,29, 39, 367 § nek y ılan; ejderha·III, 155 § ok yılan; kendini insan ve başka şeyler üzerine atan bir yılan·I, 37;III, 29 § sogan yılan; tulum gibi iri bir yılan·I, 409
  1015. YILAN YILI: Türkler'in on ikili yıllarından biri ,I, 346;III, 30
  1016. YILDIZ: ağacın kökü, damarı,III, 40
  1017. YILDIZLANMAK: köklenmek, bir yere yerleşmek, soylanmak·III, 116
  1018. YILDIZLIG: köklü· III, 40 § tüplilg
  1019. YILDIZLIG: asaletli, köklü, III, 40
  1020. YILGIN: ılgın, ılgın ağacı, Tamariska· III, 37
  1021. YILGINLANMAK: ılgın ağacına sahip olmak, III, 117
  1022. YILIG: ılık, sıcakla soğuk arası, I, 31, 64; III, 14, 51 bkz> ılıg
  1023. YILIMAK: ılımak· III, 91
  1024. YILINÇGA (AŞ): tadı, tuzu, yağı olmayan yemek, III, 433 bkz> yal ınçga
  1025. YILIRMAK: ılımak, az ışınmak·I, 179; II, 283
  1026. YILIŞMAK: ılıçmak, ılıklaşmak· III, 74, 75
  1027. YILIŞMAK: birbirini töhmetlemek, itham etmek· III, 75 bkz> yal ışmak
  1028. YILITMAK: sıtma tutmak, sıtınadan vücudu ısınmak; ılıtmak, II, 316, 317
  1029. YILKI: hayvan, yılkı, hayvan sürüsü, dört ayakl ı hayvanlara verilen genel ad· I, 21, 91, 241, 257, 285, 330, 332, 412, 461, 481, 482;II, 96; III, 34, 76, 90, 104, 131, 178, 292, 300
  1030. YIMIRTGA: damarsız olan her türlü yeşillik; hıyar gibi gevşek olan her nesne· III, 433
  1031. YIN: in· III, 6 bkz> in, yin
  1032. YINÇGE: ince· III, 380 bkz> yinçge
  1033. YIP: ip, tel kendisiyle at ba ğlanan uzun örk· I,158, 165, 178, 185, 213, 220, 236, 253, 302,414, 523, 524;II, 8, 9, 98, 120, 132, 180, 189,194, 207, 227, 236, 244, 330, 334, 354, 362; III, 3, 104, 255, 286, 388, 426, 428, 444
  1034. YIPAR: misk I, 327;II, 4, 6, 122; III, 7, 28, 48, 96. 180, 308 bkz> yipar
  1035. YIPARLIG: misk kokan, miski, anberi olan· III, 48, 50
  1036. YIPLAMAK: ip üzerinde oynamak, cambazlık etmek, III, 308
  1037. YIPLAMAK: iple kıl aldırmak· III, 307
  1038. YIPLAŞMAK: iple birbirinden kıl yolu;mak· III, 104
  1039. YIPLATMAK: ipletmek, iple kıl yoldurmak· II, 355
  1040. YIR: koşma, türkü, hava, ır, musikide ırlama, gazel· II, 14, 135;III, 3, 131, 143
  1041. YIRAGU: çalgıcı, şarkıcı, çağırıcı· III, 36
  1042. YIRAK: uzak, ırak· I, 97, 309, 456; III, 28, 29
  1043. YIRAKLANMAK: uzak bulmak· III, 115
  1044. YIRAKLIK: uzaklık, ıraklık· III, 51
  1045. YIRAMAK: uzakla;mak, ırak olnnak·III, 88, 366, 422 bkz> yaramak
  1046. YIRATMAK: uzaklaştirmak·II, 315
  1047. YIRLAMAK: şarkı, gazel söylemek, ırlamak III, 3, 308
  1048. YIRMAK: yirmek·III, 58 bkz> yermek, yirmek
  1049. YIRTILMAK: yırtılmak.I, 41; III, 106, 107
  1050. YIRTINMAK: yırtar görünmek.III, 108
  1051. YIRTIŞMAK: yırtmakta yardım etmek,III, 101
  1052. YIRTMAK: yırtmak·I, 323, 341; III, 435
  1053. YİŞ: sıkışma· III, 4 bkz> yuş
  1054. YIŞ: iniş, yokuş· III, 4, 143 § art
  1055. YIŞ: yokuş iniş· III, 4
  1056. YIŞ BOLMAK: sıkı;mak· III, 4
  1057. YIŞIG: ip; kayıştan örülmüş bağ; boyundurukkayışı·I, 126, 158, 165, 183, 196, 209, 276,427;II, 123, 216, 349; III. 13
  1058. YIŞIGLIG: ipli, ipi olan· III, 49
  1059. YIŞIKLIG: tulgalı, tulga giymi;· III, 50 bkz> aşuk,yaşuk
  1060. YITITMAK: biletmek· II, 317 bkz> yanutmak
  1061. : sık ve birbirine girmiş; elbisenin yivi, diki şi, dikiş, pabuç diki;l; dağ yivi; diş ve ağaçların birbirine girınesi.III, 25, 216, 229, 283 bkz> cigi, yigi
  1062. YİÇİ: terziII, 3;III, 216
  1063. YİD: koku,III, 48 bkz> yıd
  1064. YİDMEK: bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III,443 bkz> yedişmek, yedilmek, yedmek
  1065. YİG: iğ,I, 48, 85 bkz> ig, ik, yik
  1066. YİG: gemin damağa gelen parçası·III, 144
  1067. YİG: çiğ, pişmemiş. I, 338; III, 144 bkz> yik
  1068. YİGDE: iğde· I, 31; III, 31, 147 bkz> yikte
  1069. YİGİ: sık, birbirine girmiş, sıralanrnış, (dikişte)sağlam. III, 25, 216, 229 bkz> cigi, yi
  1070. YİGİRME: sayıda yirmi. III, 48 bkz> yigirmi
  1071. YİGİRMİ: sayıda yirmi· III, 48 bkz> yigirme
  1072. YİGİRMİNÇ: sayıda yirminci. I, 132;III, 449
  1073. YİGİT: yiğit, genç, her şeyln genci·I, 25, 263, 400;II, 113; III, 8, 16, 917, 356, 386. 420
  1074. YİGİTLİK: yiğitlik, gençlik,I, 143, 511; III, 51
  1075. YİGNE: ìgne,II, 3, 120, 150;III, 35
  1076. YİGRENMEK: tüyü ürperrnek, iğrenmek III, 109
  1077. YİGTÜRMEK: bir şeyle iyilik etmek, III, 96 bkz> yiktürmek, yüftürmek, yüvmek
  1078. YİGTÜRMEK: incitmek III, 97
  1079. YİK: iğ·III, 144 bkz> ig, ik, yig
  1080. YİK: çiğ, pişmemiş·I, 338 bkz> yig
  1081. YİKEN: hasır yapılan kovalak otu·III, 23
  1082. YİKLEMEK: çiğnemek·III, 309, 310 bkz> egle şmek, iklemek, ikleşmek
  1083. YİKTE: iğde, I, 31 bkz> yigde
  1084. YİKTÜRMEK: bir şeyle iyilik etmek·III, 96 bkz>yigtürmek, yüftürmek, yüvmek
  1085. YİLİK: ilik·I, 72, 119 bkz> ilik
  1086. YİLİKLİG: ilikli, iliği olan, III, 52
  1087. YİLİM: tutkal II, 20, 70, 99, 108 bkz> yelim,yelim
  1088. YİLMİRMEK: ılımak, ılır gibi olmak·III, 100
  1089. YİMLEMEK: gözle işaret etmek, III, 310 bkz>imlemek
  1090. YİN: beden, vücut, insan bedeni· I, 179, 261, 275; II, 151; III,92, 145, 154, 278
  1091. YİN: tüy, £101-1.I, 167, 217, 315; III, 109
  1092. YİN: koyun pisliği, davar tersi, hayvan pisli ği· I, 49; III, 5 bkz> in § koy yini; koyun 101-51. III, 5
  1093. YİN: in, hayvan ini·I, 49;III, 5 bkz> in, y ın
  1094. YİNCÜ: inci·I, 31 bkz> cinçü, yinçü, yünçü
  1095. YİNÇGE: ince·III, 380 bkz> yınçge § yinçge turku; ince ipek kunìa ş·III, 380
  1096. YİNÇGE KIZ: odalık kız·III, 380 bkz> yinçke kız
  1097. YİNÇGE KİŞİ: Tanrı'ya ibadet eden, tapan·III, 380
  1098. YİNÇGELEMEK: ince saymak, inceltilek III, 411
  1099. YİNÇGELENMEK: alçak gönüllülük etmek; odal ık edinmek; Tanrı'ya karşı küçüklük göstermek, tapmak, ibadet etmek· III, 450
  1100. YİNÇKE KIZ: yatağa alınacak, yetişkin cariye ve kız, kız oğlan kız· I, 326 bkz> yinçge kız
  1101. YİNÇÜ: inci; cariye· I, 31, 273, 387, 390. 396,419;II, 9, 31, 79, 100, 122, 127, 146, 154, 243, 288; III, 30, 229, 289 bkz> cincü, yincü, yünçü
  1102. YİNDMEK: aramak, sormak· III, 66· bkz> yinmek
  1103. YİNDÜRMEK: kayıbı arattırmak. III, 99
  1104. YİNEDMEK: sağalmak; yeğnilmek· II, 317 bkz>yinetmek
  1105. YİNETMEK: sağalmak; yeğnilınek· II, 317 bkz>yinedmek
  1106. YİNMEK: arannak, sormak- III, 66 bkz> yindmèk
  1107. YİÑ: sümük· II, 326; III, 362
  1108. YİÑ ATMAK: sümkürmek· II, 326 bkz> yiñitmek
  1109. YİÑDEGÜ: sümüklü (çocuklara bununla sövülür)· III, 387
  1110. YİÑİTMEK: sümkürmek II, 326 bkz> yiñ atmak
  1111. YİÑŞÜRMEK: sıcağa soğuk karı;tırarak ıliştırmak, III, 400 bkz> yeñşürmek
  1112. YİPAR: misk·I, 327; 11; 4. 6, 122;III, 7, 28.48, 96, 180, 308 bkz> y ıpar
  1113. YİPİN: koyu kırmızı, kızıl·III, 21 bkz> bayın, yipkil, yipkin
  1114. YİPKİL: erguvan renginde olan· III, 46, 47 bkz> bay ın, yipin, yipkln,
  1115. YİPKİN: menekşe rengi, erguvan renginde olan, konur, koyu k ırmızı·I, 395;III, 37, 47 bkz> bayın, yipln, yipkil
  1116. YİRİLGEN: daima çatlayan, yarılan, yirilen.III, 55
  1117. YİRİŞMEK: yirişmek, ylrilmek, ayrılmak; gülümsemek; kuvvetsizle şmek·III, 72, 73
  1118. YİRMEK: yirmek,III, 58 bkz> yermek, yırmak
  1119. YİRÜK: yirilmiş, uzunlamasına ylrilmiş ve güzelliği gitmiş olan her ;ey, yirik, gedik·III,18 bkz> yerük
  1120. YİŞİLMEK: eli işe yatışmak, udumlaşmak· III 79 bkz> işilmek, yuşılmak, yuşulmak,yüşilmek, yüşülmek
  1121. YİŞİM: soğukta dizlere giyilen nesne, bir çe şit çakşır·III, 19
  1122. YİŞİMLENMEK: yişim giynnek, tozluk giymek·III, 115
  1123. YİTİK: keskin, bilenmiş·I, 384;III, 18
  1124. YİTİK: yitik şey,kaybolan şey, II, 182 bkz> tiyül, yitük
  1125. YİTİKLEMEK: kaybolanı aramak, III, 343
  1126. YİTİM: keten tohumıı· III, 24
  1127. YİTMEK: kaybolmak, yitmek. I, 467; II, 314
  1128. YİTTİLRMEK: kaybettirmek,' bìr şeyi bohça ve bohçaya benzer şeylerde saklatmak· III, 94 bkz> yağturmak, yatturmak ;
  1129. YİTÜK: kaybolan şey, yıtik. II, 115, 182;III, 18, 181 bkz> yitík
  1130. YİTÜKLİG: bir şey yitiren, kaybeden,III, 18
  1131. YİTÜRMEK: kaybetmek, yitirmek. III, 67
  1132. YİZ: sele otu, çiğ otu, sele sazı, Artemlsìa abrotonon (kamı;tan daha ince ve yumuşak olup göçebelerce çadır örtüsü yapılır)·III, 135, 143
  1133. YİZEK: askerin önde giden bölü ğü, öncül· III, 18 bkz> yezek
  1134. YODLUŞMAK: silinmek III, 105
  1135. YOĞMAK: silmek, bozmak, mahvetnnek· III, 434
  1136. YOĞSAMAK: silmek Istemek· III, 305
  1137. YODTURMAK: sildirmek III, 94 bkz> yutturmak
  1138. YODULMAK: silinmek, yok edilmek·III, 77
  1139. YODUNMAK: sllinmek·III, 83
  1140. YODUŞMAK: (leke, kitapta yanlı; vb.) silmek ve gidermek işinde yardım etmek,III, 70
  1141. YOG: matem, yas, ölü gömülmesinden sonra üç veya yedi güne kadar verilen yemek.III, 143
  1142. YOG BASAN: ölü gömüldükten sonra verilen yemek·I, 399
  1143. YOGDU: devenin çenesi altındaki uzun tüyler III, 30 bkz> cugdu, yogru, yogruy, yugdu
  1144. YOGLAMAK: ölü için yemek vermek.III, 309
  1145. YOGRI: çanak,III, 31, 32
  1146. YOGRU: deve tüyünün uzunları .III, 31 bkz> cugdu, yogdu, yogruy, yugdu
  1147. YOGRULMAK: yogrulmak. I, 248; III, 107
  1148. YOGRUM: bir defada yoğrulacak kadar olan· III, 47
  1149. YOGRUŞMAK: yogruşmak, yoğrulmak, yoğurmakta yardım etmek·II, 122;III, 102
  1150. YOGRUY: deve tüyünün uzun olanlar ı .III, 31 bkz> cugdu, yogdu, yogru, yugdu
  1151. YOGUN: yogun, şişkin, kalın·III, 29
  1152. YOGURGUÇ: şehriye ve benzeri şeylerin açılmasında kullanılan oklağı·I, 493
  1153. YOGURKAN: yorgan·I, 197, 210;II, 137, 141; III, 54, 110, 253
  1154. YOGURMAK: yogurmak·II, 102
  1155. YOGURT: yogurt, I, 182, 208;II, 189, 295;III, 164, 190
  1156. YOGURTMAK: yogurtmak·III, 436
  1157. YOK: çanak bulaşıgı,III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok yak, yuk, yuk yak
  1158. YOK: yok·I, 68, 70, 323, 360, 368, 420;II, 28; III, 3, 143, 147, 151, 154, 239
  1159. YOKADMAK: yok olmak,III, 384
  1160. YOKAR: yukarı·I, 142, 320 bkz> yokaru, yukaru
  1161. YOKARU: yukarı· II, 4, 6, 35, 81, 198, 260;III, 285 bkz> yokar, yukaru
  1162. YOKLAMAK: yükselmek, çıkmak·III, 212, 221
  1163. YOKLATMAK: yükseltmek, dağa çıkartmak·II, 355
  1164. YOK YAK: çanak bulaşıgı·III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok, yuk, yuk yak
  1165. YOK YER: yokuş yer·III, 4
  1166. YOL: yol, sefer, ani yola çıkma·I, 53, 63, 66, 92,155, 173, 196, 204, 208. 247, 292, 332, 342, 458;II, 8, 29, 98, 176, 197, 212, 214, 232; III, 64, 87, 144, 187, 288, 292, 343, 387, 423, 450
  1167. YOLAK: çay· I, 222; III, 17 bkz> yul, yulak
  1168. YOLAK: çıgır, çılga, kırlardaki küçük yol; yol yol çizgili olan her ;ey· III, 17 § yolak barç ın; yol yol çizgileri bulunan ipek kuma ş· III, 17
  1169. YOLDRAMAK: (maden ve cevher) parlamak· III, 437 bkz> yoldr ımak yoldrımak (maden ve cevher) parlamak· III, 437 bkz> yöldramak
  1170. YOLDRUGA: kılıç gibi uzunca bir bitki, III, 433 bkz> yoldurga
  1171. YOLDRUK: cilâlı, parlak, süslü, III, 432 bkz> yaldruk, yuldruk
  1172. YOLDURGA: kılıç glbi uzunca blr bltki· III, 433 bkz> yoldruga
  1173. YOLGIRMAK: yolda rastlamak· II, 193
  1174. YOLIÇ: keçi kıllarrnın diplerinde bulunan yumuşak ince yün·III, 27 bkz> yovl ıç, yulıç
  1175. YOLITMAK: yagma ettirmek·II, 316 bkz> yolu şmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak,yuluşmak, yulutmak yolkaşmak
  1176. YOLKMAK: sıyırmak; çatlatmak; yolmak, bir şeyden herhangi bir şeyi çıkarmak, soymak; faydalanmak, elde etmek,III, 435, 436
  1177. YOLKUNMAK: sıyrılmak,III, 110
  1178. YOLKUŞMAK: birbirinden kâr veya fayda elde etmek,III, 103, 10
  1179. YOLMAK: yolmak, yolmak için kaynar suya bırakmak; kurtarmak, bırakmak, salıvermek; istinsah etmek,II, 24;III, 63, 64
  1180. YOLRATMAK: parlatmak·II, 353 bkz> yalratmak, yalr ıtmak, yolrıtmak
  1181. YOLRITMAK: alevlernek, parlatmak·II, 353 bkz> yalratmak, yalr ıtmak, yolratmak
  1182. YOLSUZ: yolunu azıtan kimse·III, 40
  1183. YOLTGA: bir ;eyle alay etme·III, 432 bkz> yaltga, yultga
  1184. YOLTGA: kılmak alay etmek, maskaraya almak· III, 432
  1185. YOLTURMAK: para verdirèrek köleyi azat ettirmek; yoldurmak.III, 97
  1186. YOLUG: fidye, feda, kurban·I, 210, 243, 399; III, 13, 333
  1187. YOLUGLUG: fidyeli, fidyesi verilmiî olan· III, 49
  1188. YOLUNMAK: yolunmak; azat edllmek, bırakılmak, bo;anmak·III, 85
  1189. YOLUŞMAK: yağnıala{mak·III, 75 bkz> yolıtmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak yuluşmak, yulutmak
  1190. YOLUTMAK: yağma ettirrnek·II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yulıtmak, yulumak, yuluşmak, yulutmak
  1191. YONAK: hayvanların sennerleri altına konan şey,çul çuval parçası III, 29
  1192. YONINDI: yonuntu, talaş,III, 30
  1193. YONINMAK: yonar göstermek,III, 86 bkz> yo-nunmak
  1194. YONULMAK: yonulmak,III, 82
  1195. YONUMAK: yonmak I, 384
  1196. YONUNMAK: yonar göstermek·III, 86 bkz> yon ınmak
  1197. YONUŞ: yontmakta yardım ve yarış etmek· III, 75
  1198. YOÑAG: beye birini geçme, gammazlık etme·III, 376
  1199. YOÑAMAK: beye birini geçmek, gammazlık etmek, yanılmak, şikâyet etmek III, 397
  1200. YOÑATMAK: koğulamak,II, 326, 327
  1201. YORÇI: usta kılavuz,III, 30
  1202. YORIDAÇI: hısımlar, dünürler arasında gelip giden adam·II, 51
  1203. YORIGA: yorga yürüyen (at için)· III, 174
  1204. YORIGÇI: hısımlar, dunürler arasında gelip giden adam· II, 51
  1205. YORIGLI: yürümeyi düşünen· I, 326
  1206. YORIGU: yürünecek yer ve zarnan· III, 36
  1207. YORIK: akma, yürüme, gidiş, huy· I, 378; II, 40; III, 15 bkz> bor ık, yoruk
  1208. YORIK: tabir (rüya vb.) sözün gidişi, anlaşılışı III, 18 bkz> yormak, yörük
  1209. YORIK: uz dilli· III, 15
  1210. YORIK TIL: fasih dil III, 15
  1211. YORIMAK: yürümek, gitmek, varmak; ismi varıp yayılmak; yürüyüp yorulmak· I, 167; II, 41; III, 31, 87, 219, 375 bkz> yormak
  1212. YORINÇA: yonca·III, 375 bkz> yorınçga
  1213. YORINÇGA: yonca·I, 431; III, 433 bkz> yor ınça
  1214. YORIŞMAK: yürüşmek; yol yol olmak, yıpramak· III, 72
  1215. YORITMAK: yürütmek, (ilâç) içini sürdürmek I, 115; III, 315
  1216. YORMAK: tabir etmek, yorrnak· III, 125 bkz> yor ık, yör(ik
  1217. YORMAK: yürümek. I, 456; III, 87 bkz> yor ımak
  1218. YORTMAK: dört nala koşturmak, bir işe başlamak üzere yürümek, III, 356, 435
  1219. YORTUG: savaş gününde veya bir yere giderken hakan ın yanında bulunan kimseler· III, 42
  1220. YORTUŞMAK: at yürütmekte yarış etmek· III, 101
  1221. YORUK: gidiş, huy,I, 27 bkz> borık, yorık
  1222. YORULMAK: çözülmek.III, 78 bkz> yörmek
  1223. YORUTGAN: çok osuran, osurgan·III, 52
  1224. YORUTMAK: osurmak,III, 52
  1225. YOTTURMAK: sildirmek·III, 94 bkz> yoddurmak
  1226. YOVLIÇ: keçl kıllarının diplerindeki yumuşak ince yün·III, 27 bkz> yol ıç, yulıç
  1227. YOZAMAK: (kısraktan başka hayvan) kısır kalmak·III, 88 bkz> kısır bolmak
  1228. YOZMAK: çok aknnak·I, 192 bkz> yilzmek
  1229. YÖK: kuş tüyü, kuş yeleği, ok yelegi. 111. 143 bkz> yüg, yük, yüñ
  1230. YÖKLETMEK: oka yelek taktırmak.II, 356 bkz> yükletmek
  1231. YÖRE: yöre, çevre, bir ;eyin etraf ı·III, 24 bkz> yere, yüre
  1232. YÖRGEK: örtü·II, 289
  1233. YÖRGEK BOLMAK: örtülmek, gök kara dumanla örtülmek II, 289
  1234. YÖRGEMEÇ: işkembe ve bağırsağın incecik kıyılarak bağırsak içinde kızartılması veya pişirilmesi suretiyle yapılan yemek·III, 55
  1235. YÖRGEMEK: sarmak,III, 307
  1236. YÖRGENÇ: dağ dönemed, dağ büklümü, buküntülü, kıvrık·III, 387 bkz> tezginç
  1237. YÖRGENÇ: ağaçlara sarılıp onları kurutan bir çeşit bitki, sarmaşık·III, 387
  1238. YÖRGENÇÜ: sargı, dolak·II, 346; 111. 296
  1239. YÖRGENMEK: örtülmek, sarılmak.I, 331; II, 303; III, 110 bkz> yörkenmek, yürgenmek
  1240. YÖRGEŞMEK: sarılmak, birbirlne girmek, dolaşmak, karışmak.I, 395, 437;II, 285;III, 104 bkz> yörke şmek, yürgeşmek ;
  1241. YÖRGETMEK: sardırmak· II, 354
  1242. YÖRGEYEK: ulanmış, I, 135
  1243. YÖRKENMEK: örtülmek, sarılmak. I, 331; II, 303; III, 110 bkz> yörgenmek, yürgenmek
  1244. YÖRKEŞMEK: sarılmak, birbirine girmek, dolaşmak, karışmak.I, 395, 437;II, 285;III, 104 bkz> yörge şmek, yürgeşmek ;
  1245. YÖRMEK: çözmek III, 58,185 bkz> yorulmak
  1246. YÖRÜK: tabir (rüya vb.) sözün gıdişi, anlaşılışı· III, 18 bkz> yorık, yormak
  1247. YU: kadınların bir şeyden utandıkları zaman söyledikleri bir kelime· III, 215
  1248. YUBAGU: üzerinde durulmayan, yapılmaması gereken, III, 36
  1249. YUBAKULAK: sıtmadan titreme· III, 56
  1250. YUBALMAK: ihmal edilmek, yüzüstü bırakılmak, üzerinde durulnnamak· III, 76
  1251. YUBALMAK: karışmak· III, 76 bkz> burbàşmak, yubanmak
  1252. YUBAMAK: ihmal etmek, yüzüstü bırakmak, üstüne düşmemek. III, 86 bkz> burbamak, buybamak
  1253. YUBANMAK: karışnnak· III, 83 bkz> burbaşmak, yubalmak
  1254. YUBANMAK: çekinmek, bırakmak· III, 83
  1255. YUBATMAK: savsaklatmak, savsaklamay ı emretmek· Asıl anlamı burbatmak, yap yup kılmak, yubılamak, yuplamak,
  1256. YUBILAMAK: aldatmak, hile yapmak, al etmek., II, 315; III, 327, 328 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak, yubatmak, yuplamak
  1257. YUDKI: karanlık, ekşi· II, 250
  1258. YUDRUKLANMAK: elini yumruk yapmak· III, 116
  1259. YUDRUK: yumruk.III, 42, 43
  1260. YUDUG: başkasının suçu yüzünden kendine sötgelen kimse-III, 12
  1261. YUDUG: çocuklara sövülen bir kelime· III, 13bkz> yud ııt
  1262. YUDURMAK: almak, yükleırıek· I, 371 bkz> yüdürmek
  1263. YUDUT: hayırsız, kendine hayrı olmayan; bir çeşit küfür (sövme)·III, 8, 13 bkz> yud ııg
  1264. YUDUTMAK: soğukta dondurarak öldürmek· II, 302 bkz> budutmak
  1265. YUFGA: ogulluk, oğulluğa alınmış· lll; 32
  1266. YUFGADMAK: yozlaşmak, dik ba;lı olmak· II, 354 bkz> yufgatmak, yuvgalanmak
  1267. YUFGATMAK: yozlaşmak, dik başlı olmak II, 354 bkz> yufgadmak, yuvgalanmak
  1268. YUFKA: ince, yufka, ucuz, II, 294, 350; III, 34, 204, 302 bkz> yupka, yuvga
  1269. YUFKALANMAK: yaltaklanmak, yavuncımak· III, 203, 204
  1270. YUFLUŞMAK: yuvarlanmak. III, 105 bkz> yuvlu şmak
  1271. YUFUŞMAK: yardımlaşmak, birbiriyle dost olmak,III, 73 bkz> yüfü şmek
  1272. YUGA: katmer, yuka, yufka·III, 27, 34, 35 bkz> yuvga § katma yuga; ya ğda pişirilen ufalanmış ekmek I, 433
  1273. YUGAÇ: bir dere veya ırmagın karşı tarafı·III, 8, 9 bkz> yuguç
  1274. YUGAK: su kuşu·I, 222;III, 17
  1275. YUGÇI: yuyucu, yıkayıcı· II, 171
  1276. YUGDU: devenin uzamış olan tüyleri .I, 31;III, 30 bkz> cugdu, yogdu, yogru, yogruy
  1277. YUGRUŞ: Türkler'ce halktan vezirlik derecesine ç ıkan adann, hakandan bir derece aşağıdır,yalnız Türkler'e özgedir·III, 41
  1278. YUGUÇ: ırmak ve derenin arkası· I, 18 bkz> yugaç
  1279. YUK: çanak bulaşığı, kaptaki bulaşık· III, 4, 143 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yuk yak yukaru yukarı· III, 180 bkz> yokar, yokaru
  1280. YUKMAK: bulaşmak, sıvanmak, sirayet etmek· III, 63
  1281. YUKTURMAK: sürdürmek, bulaştırmak,III, 96
  1282. YUKULMAK: bulaşmak, sıvanmak·III, 81
  1283. YUKUŞMAK: bulaşmak, yayılmak·III, 24, 74 bkz> tokuşmak
  1284. YUK YAK: çanak bulaşiğı, kaptaki bulaşık·III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yuk
  1285. YUL: kaynak, çay, pınar, su pınarı, kaynağı, gözü·111, 4, 144 bkz> yolak, yulak § yul yulakî küçük küçük bir çok su pınarları. III, 17
  1286. YULA: kandil· I, 200; III, 25, 26
  1287. YULAK: küçük küçük birçok su pınarları. III, 17 bkz> yolak, yul
  1288. YULAKLANMAK: pınarlanmak, pınarlar çogalmak, III, 115
  1289. YULAR: at yuları. III, 9, 28 yularlamak yularlarnak, baglamak. III, 9
  1290. YULARLANMAK: yularlanmak, yular takılmak. III, 114
  1291. YULARLIG: yularlı, yularlanmış· III, 49
  1292. YULDRUK: cilâlı, parlak, süslü· III, 432 bkz> yaldruk, yoldruk
  1293. YULDUZ: yıldız, yıldızların genel adı· I, 96; II, 303; III, 40, 149, 378
  1294. YULIÇ: keçi kıllarının diplerlnde bulunan yumuşak ince yün· III, 27 bkz> yol ıç, yovlıç
  1295. YULITMAK: yagma ettirmek II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulumak, yuluşmak, yulutmak
  1296. YULKUNMAK: sıyrılmak·III, 110 bkz> yolkunmak
  1297. YULTGA: bir şeyle alay etme·III, 432 bkz> yaltga, yoltga
  1298. YULTGA KILMAK: alay etmek, maskaraya almak. III, 432
  1299. YULUMAK: birine yardım etmek; birini yağma etmek,III, 90, 91 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yuluşmak,yulutmak
  1300. YULUN: murdar ilik, kokar ilik ,III, 23
  1301. YULUŞMAK: yağmalaşmak·III, 75 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yulutmak
  1302. YULUTMAK: yağma ettirmek·II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yuluşmak
  1303. YUL YULAK: küçük küçük birçok su pınarlan III, 17
  1304. YUMAK: yıkamak.III, 45, 66, 157, 249
  1305. YUMDARMAK: toplamak· III, 98
  1306. YUMGAK: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey, III, 44 § yumgak tene; yuvarlak tane, ki şniş. III, 44
  1307. YUMGAKLANMAK: yumak, yuvarlak yapılmak· III, 116
  1308. YUMGI: toplu, çok,III, 35
  1309. YUMGIN: toplu olarak, toptan, hep birden,bütün·II, 294;III, 240
  1310. YUMINMAK: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yumunmak
  1311. YUMITGAN: daima toplanan·III, 53
  1312. YUMITMAK: toplanmak·I, 69;II, 312, 317 bkz> yumutmak
  1313. YUMIZ (ER): etli, tiknaz (adam), III, 10 bkz> yumuz er
  1314. YUMLUŞMAK: yumulmak· III, 105
  1315. YUMMAK: yummak· III, 64 bkz> yümmek
  1316. YUMŞAK: yumuşak· II, 74, 295; III, 44, 276, 320
  1317. YUMŞAKLANMAK: yumıışamak, yaltaklannnak· III, 116
  1318. YUMŞAMAK: yumuşamak, I, 110, 441; III, 306, 320
  1319. YUMŞATMAK: sepiletmek, yumuşatmak, sözü veya kitabı çabuk çabuk söylemek ve okumak· II, 354
  1320. YUMULGAN: daima yumulan, III, 55
  1321. YUMULMAK: yumulmak· III, 55 bkz> yümülmek
  1322. YUMUNMAK: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yum ınmak
  1323. YUMUR: hayvanların göden bağırsağı.III, 9
  1324. YUMURLAMAK: yumru yapmak, toplarrıak·I, 389
  1325. YUMURLANMAK: toplanmak,II, 270;III, 114
  1326. YUMURTGA: yumurta, bütün kuşların yumurtaları, insanların ve hayvanların taşakları. II, 313; III, 433
  1327. YUMUŞ: hizmet, vazife, elçilik, iki ve ikiden art ık kimse arasında elçilik I, 484;III, 12
  1328. YUMUŞÇI: melek, III, 12
  1329. YUMUŞGA: "kızılcık" veya "güren" denilen dag yemi şi· III, 48 bkz> yafışgu
  1330. YUMUTMAK: toplanmak· I, 214 bkz> yumıtmak
  1331. YUMUZ (ER): etli, tıknaz (adam)· III, 10 bkz> yumız er
  1332. YUNÇIG: kederlenmiş, bitap, düşkün, kötü, zayıf, cılız, arık, hali fena çürüklüğünden ele alınamayan.I, 93
  1333. YUNÇIMAK: kötüleşmek, yoksullaşmak, yoksulluktan kötüleşmek; ısırmak·II, 281; III, 303 bkz> tençmek, yençimek, yençmek
  1334. YUNÇIRMAK: kötülemek· III, 98
  1335. YUNÇITMAK: incitmek. II, 352 bkz> yunçutmak, yünçitmek, yilnçiltmek
  1336. YUNÇUTMAK: incitmek· II, 352 bkz> yunç ıtmak, yünçitmek, yünçütmek
  1337. YUND: at (cins adı), atlar, at sürüsü .I, 235, 292, 389;II, 153; III, 7, 9, 223
  1338. YUNDAK: at fışkısı, at gübresi, III, 44, 168
  1339. YUNDI: yemek yendikten sonra kab ın yıkantısı· III, 31
  1340. YUNDURMAK: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98, 99 bkz> yalmak, yandurmak,yanmak, yunmak
  1341. YUND YILI: Türkler'in on ikili yıllarından birì· I, 346; III, 7
  1342. YUNGAK: çögen, kôkü sabun gibi köpüren bir bitki· III, 44, 45
  1343. YUN KUŞ: tavus kuşu· III, 144
  1344. YUNMAK: yunmak, yıkanmak· II, 314; IIII, 66 bkz> çunmak
  1345. YUNMAK: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98 bkz>yandurmak, yanmak, yundurmak yuñ yün, yün sümeği I, 150, 284, 507;II, 89, 147, 220. 221, 236, 241;III, 3, 248, 289, 361, 362 bkz> yüñ yuñ ciğere bitişik bezli bir et (yalnız kadınlar yer)· III, 361
  1346. YUÑLAMAK: yün kırpmak· III, 404
  1347. YUÑLATMAK: yünletmek, yün kırktırmak· II,359, 360
  1348. YUÑ YAP: yün yapağı, III, 3
  1349. YUP: hile, al· III, 142,159 bkz> al, yap
  1350. YUPKA: yufka· III, 34 bkz> yufka, yuvga
  1351. YUPLAMAK: hile yapmak, al etmek· III, 142 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak,yubatmak, yubılamak
  1352. YURBAG: sürünceme, lşl uzatma, i;i yarına bırakma, I, 461 bkz> burbag
  1353. YURBAŞ (IŞ): neresinden çıkılacağı belli olmayan karişik (iş)· I, 459
  1354. YURÇ: karının küçük erkek kardeşl, küçuk kayın· III, 7
  1355. YURLAMAK: haykırmak· I, 189 bkz> orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlamak, urlaşmak
  1356. YURT: delik· I, 93
  1357. YURT: yurt; eski izerler, ören· III, 7, 258
  1358. YURUN: ipek kuma; parçası· III, 22 § yurun
  1359. YUKA (YAKA): ipek yaka· III, 22
  1360. YURUNLUG: ipek kumaş parçası olan· III, 50
  1361. YUŞ: yeşillik, III, 4, 143
  1362. YUŞ: sıkışma,III, 4 bkz> yış
  1363. YUŞ BOLMAK: sıkışmak·III, 4
  1364. YUŞILMAK: udumlaşmak, eli işe yatışmak; emzikten akıtilmak·III, 79 bkz> işilmek, yişllmek, yuşulmak, yüşilmek, yüşülmek
  1365. YUŞMAK: emzikten akıtmak·III, 60 bkz> yüşmek
  1366. YUŞUL: yeşil·III, 19 § yaşıl yu;ul; yeşil mişil·III, 19
  1367. YUŞULGAN: daima akan·III, 53
  1368. YUŞULMAK: eli işe yatkın olmak,III, 53
  1369. YUŞULMAK: akıp dökülmek, fışkırmak·II, 128; III, 79, 102 bkz> işilmek, yişilmek, yuşılmak, yüşilmek, yüşıilmek
  1370. YUT: kışın soğukta hayvanları öldüren felâket· III, 142
  1371. YUTIKMAK: yutamak, soguktan hayvan telef olmak· III, 76 bkz> yutukmak
  1372. YUTMAK: yutmak. II, 313
  1373. YUTTURMAK: sildirmek III, 94 bkz> yodturmak
  1374. YUTUKMAK: kuraklıktan arıklamak, ölüm haline gelmek,I, 21 bkz> yut ıkmak
  1375. YUVGA: katmer, yuka, III, 27 bkz> yuga
  1376. YUVMAK: yuvarlamak III, 393 bkz> yuvmak
  1377. YUVUG: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları.III, 164 bkz> yuvug
  1378. YUVALMAK: yuvarlanmak· I, 397 bkz> yuvulmak
  1379. YUVGA: zayıf, ince, yufka, âciz· II, 6; III, 80, 156 bkz> yufka, yupka
  1380. YUVGALANMAK: yaramazlaşmak.III, 203 bkz>yufgadmak, yufgatmak
  1381. YUVILMAK: yumşamak.I, 441 bkz> yuvulmak
  1382. YUVKA: her şeyin incesi, yuka, III, 33
  1383. YUVLUNMAK: yuvarlanmak, kendi kendine yuvarlanmak. III,111, 112, 113
  1384. YUVLUŞMAK: yuvarlanmak III, 105 bkz> yırfluşmak
  1385. YUVMAK: koşmak· III, 62
  1386. YUVMAK: yuvarlamak· III, 61, 112, 113 bkz>yuvmak
  1387. YUVSAMAK: yuvarlamak istemek III, 306
  1388. YUVTURMAK: yuvarlatmak.III, 96
  1389. YUVUG: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları,III, 164 bkz> yuvug
  1390. YUVULMAK: uslandırılmak; akıtılmak; yuvarlanmak; toplanmak·I, 397;III, 80, 112, 113 bkz> yuvalft ıak
  1391. YUVULMAK: erişmek, olgunlaşmak,III, 81, 356 bkz> yevülmek, yıgılmak
  1392. YUVUŞMAK: yuvarlaşmak· III, 74
  1393. YÜDRÜK: yüklük, üzerine eşya ve elbise konan şey, dolap, masa ve benzerı şeyler·· III, 45
  1394. YÜD: yüz, II, 250 bkz> yüz
  1395. YÜDMEK: yüklemek, yüklenmek· I, 404; III, 434
  1396. YÜDÜRMEK: yüklemek.I, 371; III, 67, 68 bkz>yudurmak
  1397. YÜDÜŞMEK: yükleşmek, yüklemekte yardım ve yarış etmek· III, 71
  1398. YÜFTÜRMEK: bir şeyle iyilik etmek- III, 96 bkz>yigtürmek, yiktürmek, yüvmek
  1399. YÜFÜŞ: hısımların (çok kere gerdeğe konulan gelini çeyiz sahibi etmek üzere) elbise veya mal ile yardımlaşması. III, 11
  1400. YÜFÜFLÜG: armağanlı. III, 12
  1401. YÜFÜFMEK: yardımlaşmak; birbiriyle dost olmak· III, 73 bkz> yufu şmak
  1402. YÜG: ok yeleği III, 45, 70. 97, 143 bkz> yök, yük, yüñ
  1403. YUBANMAK: karışnnak· III, 83 bkz> burbaşmak, yubalmak
  1404. YUBANMAK: çekinmek, bırakmak· III, 83
  1405. YUBATMAK: savsaklatmak, savsaklamay ı emretmek· Asıl anlamı burbatmak, yap yup kılmak, yubılamak, yuplamak,
  1406. YUBILAMAK: aldatmak, hile yapmak, al etmek., II, 315; III, 327, 328 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak, yubatmak, yuplamak
  1407. YUDKI: karanlık, ekşi· II, 250
  1408. YUDRUKLANMAK: elini yumruk yapmak· III, 116
  1409. YUDRUK: yumruk.III, 42, 43
  1410. YUDUG: başkasının suçu yüzünden kendine sötgelen kimse-III, 12
  1411. YUDUG: çocuklara sövülen bir kelime· III, 13bkz> yud ııt
  1412. YUDURMAK: almak, yükleırıek· I, 371 bkz> yüdürmek
  1413. YUDUT: hayırsız, kendine hayrı olmayan; bir çeşit küfür (sövme)·III, 8, 13 bkz> yud ııg
  1414. YUDUTMAK: soğukta dondurarak öldürmek· II, 302 bkz> budutmak
  1415. YUFGA: ogulluk, oğulluğa alınmış· lll; 32
  1416. YUFGADMAK: yozlaşmak, dik ba;lı olmak· II, 354 bkz> yufgatmak, yuvgalanmak
  1417. YUFGATMAK: yozlaşmak, dik başlı olmak II, 354 bkz> yufgadmak, yuvgalanmak
  1418. YUFKA: ince, yufka, ucuz, II, 294, 350; III, 34, 204, 302 bkz> yupka, yuvga
  1419. YUFKALANMAK: yaltaklanmak, yavuncımak· III, 203, 204
  1420. YUFLUŞMAK: yuvarlanmak. III, 105 bkz> yuvlu şmak
  1421. YUFUŞMAK: yardımlaşmak, birbiriyle dost olmak,III, 73 bkz> yüfü şmek
  1422. YUGA: katmer, yuka, yufka·III, 27, 34, 35 bkz> yuvga § katma yuga; ya ğda pişirilen ufalanmış ekmek I, 433
  1423. YUGAÇ: bir dere veya ırmagın karşı tarafı·III, 8, 9 bkz> yuguç
  1424. YUGAK: su kuşu·I, 222;III, 17
  1425. YUGÇI: yuyucu, yıkayıcı· II, 171
  1426. YUGDU: devenin uzamış olan tüyleri .I, 31;III, 30 bkz> cugdu, yogdu, yogru, yogruy
  1427. YUGRUŞ: Türkler'ce halktan vezirlik derecesine ç ıkan adann, hakandan bir derece aşağıdır,yalnız Türkler'e özgedir·III, 41
  1428. YUGUÇ: ırmak ve derenin arkası· I, 18 bkz> yugaç
  1429. YUK: çanak bulaşığı, kaptaki bulaşık· III, 4, 143 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yuk yak yukaru yukarı· III, 180 bkz> yokar, yokaru
  1430. YUKMAK: bulaşmak, sıvanmak, sirayet etmek· III, 63
  1431. YUKTURMAK: sürdürmek, bulaştırmak,III, 96
  1432. YUKULMAK: bulaşmak, sıvanmak·III, 81
  1433. YUKUŞMAK: bulaşmak, yayılmak·III, 24, 74 bkz> tokuşmak
  1434. YUK YAK: çanak bulaşiğı, kaptaki bulaşık·III, 4 bkz> yak, yak yuk, yok, yok yak, yuk
  1435. YUL: kaynak, çay, pınar, su pınarı, kaynağı, gözü·111, 4, 144 bkz> yolak, yulak § yul yulakî küçük küçük bir çok su pınarları. III, 17
  1436. YULA: kandil· I, 200; III, 25, 26
  1437. YULAK: küçük küçük birçok su pınarları. III, 17 bkz> yolak, yul
  1438. YULAKLANMAK: pınarlanmak, pınarlar çogalmak, III, 115
  1439. YULAR: at yuları. III, 9, 28 yularlamak yularlarnak, baglamak. III, 9
  1440. YULARLANMAK: yularlanmak, yular takılmak. III, 114
  1441. YULARLIG: yularlı, yularlanmış· III, 49
  1442. YULDRUK: cilâlı, parlak, süslü· III, 432 bkz> yaldruk, yoldruk
  1443. YULDUZ: yıldız, yıldızların genel adı· I, 96; II, 303; III, 40, 149, 378
  1444. YULIÇ: keçi kıllarının diplerlnde bulunan yumuşak ince yün· III, 27 bkz> yol ıç, yovlıç
  1445. YULITMAK: yagma ettirmek II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulumak, yuluşmak, yulutmak
  1446. YULKUNMAK: sıyrılmak·III, 110 bkz> yolkunmak
  1447. YULTGA: bir şeyle alay etme·III, 432 bkz> yaltga, yoltga
  1448. YULTGA KILMAK: alay etmek, maskaraya almak. III, 432
  1449. YULUMAK: birine yardım etmek; birini yağma etmek,III, 90, 91 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yuluşmak,yulutmak
  1450. YULUN: murdar ilik, kokar ilik ,III, 23
  1451. YULUŞMAK: yağmalaşmak·III, 75 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yulutmak
  1452. YULUTMAK: yağma ettirmek·II, 316 bkz> yolıtmak, yoluşmak, yolutmak, yulıtmak, yulumak, yuluşmak
  1453. YUL YULAK: küçük küçük birçok su pınarlan III, 17
  1454. YUMAK: yıkamak.III, 45, 66, 157, 249
  1455. YUMDARMAK: toplamak· III, 98
  1456. YUMGAK: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey, III, 44 § yumgak tene; yuvarlak tane, ki şniş. III, 44
  1457. YUMGAKLANMAK: yumak, yuvarlak yapılmak· III, 116
  1458. YUMGI: toplu, çok,III, 35
  1459. YUMGIN: toplu olarak, toptan, hep birden,bütün·II, 294;III, 240
  1460. YUMINMAK: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yumunmak
  1461. YUMITGAN: daima toplanan·III, 53
  1462. YUMITMAK: toplanmak·I, 69;II, 312, 317 bkz> yumutmak
  1463. YUMIZ (ER): etli, tiknaz (adam), III, 10 bkz> yumuz er
  1464. YUMLUŞMAK: yumulmak· III, 105
  1465. YUMMAK: yummak· III, 64 bkz> yümmek
  1466. YUMŞAK: yumuşak· II, 74, 295; III, 44, 276, 320
  1467. YUMŞAKLANMAK: yumıışamak, yaltaklannnak· III, 116
  1468. YUMŞAMAK: yumuşamak, I, 110, 441; III, 306, 320
  1469. YUMŞATMAK: sepiletmek, yumuşatmak, sözü veya kitabı çabuk çabuk söylemek ve okumak· II, 354
  1470. YUMULGAN: daima yumulan, III, 55
  1471. YUMULMAK: yumulmak· III, 55 bkz> yümülmek
  1472. YUMUNMAK: yumar gibi görünmek III, 86 bkz> yum ınmak
  1473. YUMUR: hayvanların göden bağırsağı.III, 9
  1474. YUMURLAMAK: yumru yapmak, toplarrıak·I, 389
  1475. YUMURLANMAK: toplanmak,II, 270;III, 114
  1476. YUMURTGA: yumurta, bütün kuşların yumurtaları, insanların ve hayvanların taşakları. II, 313; III, 433
  1477. YUMUŞ: hizmet, vazife, elçilik, iki ve ikiden art ık kimse arasında elçilik I, 484;III, 12
  1478. YUMUŞÇI: melek, III, 12
  1479. YUMUŞGA: "kızılcık" veya "güren" denilen dag yemi şi· III, 48 bkz> yafışgu
  1480. YUMUTMAK: toplanmak· I, 214 bkz> yumıtmak
  1481. YUMUZ (ER): etli, tıknaz (adam)· III, 10 bkz> yumız er
  1482. YUNÇIG: kederlenmiş, bitap, düşkün, kötü, zayıf, cılız, arık, hali fena çürüklüğünden ele alınamayan.I, 93
  1483. YUNÇIMAK: kötüleşmek, yoksullaşmak, yoksulluktan kötüleşmek; ısırmak·II, 281; III, 303 bkz> tençmek, yençimek, yençmek
  1484. YUNÇIRMAK: kötülemek· III, 98
  1485. YUNÇITMAK: incitmek. II, 352 bkz> yunçutmak, yünçitmek, yilnçiltmek
  1486. YUNÇUTMAK: incitmek· II, 352 bkz> yunç ıtmak, yünçitmek, yünçütmek
  1487. YUND: at (cins adı), atlar, at sürüsü .I, 235, 292, 389;II, 153; III, 7, 9, 223
  1488. YUNDAK: at fışkısı, at gübresi, III, 44, 168
  1489. YUNDI: yemek yendikten sonra kab ın yıkantısı· III, 31
  1490. YUNDURMAK: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98, 99 bkz> yalmak, yandurmak,yanmak, yunmak
  1491. YUND YILI: Türkler'in on ikili yıllarından birì· I, 346; III, 7
  1492. YUNGAK: çögen, kôkü sabun gibi köpüren bir bitki· III, 44, 45
  1493. YUN KUŞ: tavus kuşu· III, 144
  1494. YUNMAK: yunmak, yıkanmak· II, 314; IIII, 66 bkz> çunmak
  1495. YUNMAK: döndürmek; kusmak; korkutmak· III, 98 bkz>yandurmak, yanmak, yundurmak yuñ yün, yün sümeği I, 150, 284, 507;II, 89, 147, 220. 221, 236, 241;III, 3, 248, 289, 361, 362 bkz> yüñ yuñ ciğere bitişik bezli bir et (yalnız kadınlar yer)· III, 361
  1496. YUÑLAMAK: yün kırpmak· III, 404
  1497. YUÑLATMAK: yünletmek, yün kırktırmak· II,359, 360
  1498. YUÑ YAP: yün yapağı, III, 3
  1499. YUP: hile, al· III, 142,159 bkz> al, yap
  1500. YUPKA: yufka· III, 34 bkz> yufka, yuvga
  1501. YUPLAMAK: hile yapmak, al etmek· III, 142 bkz> burbatmak, yap yup k ılmak,yubatmak, yubılamak
  1502. YURBAG: sürünceme, lşl uzatma, i;i yarına bırakma, I, 461 bkz> burbag
  1503. YURBAŞ (IŞ): neresinden çıkılacağı belli olmayan karişik (iş)· I, 459
  1504. YURÇ: karının küçük erkek kardeşl, küçuk kayın· III, 7
  1505. YURLAMAK: haykırmak· I, 189 bkz> orılaşmak, orlaşmak, urılamak, urlamak, urlaşmak
  1506. YURT: delik· I, 93
  1507. YURT: yurt; eski izerler, ören· III, 7, 258
  1508. YURUN: ipek kuma; parçası· III, 22 § yurun
  1509. YUKA (YAKA): ipek yaka· III, 22
  1510. YURUNLUG: ipek kumaş parçası olan· III, 50
  1511. YUŞ: yeşillik, III, 4, 143
  1512. YUŞ: sıkışma,III, 4 bkz> yış
  1513. YUŞ BOLMAK: sıkışmak·III, 4
  1514. YUŞILMAK: udumlaşmak, eli işe yatışmak; emzikten akıtilmak·III, 79 bkz> işilmek, yişllmek, yuşulmak, yüşilmek, yüşülmek
  1515. YUŞMAK: emzikten akıtmak·III, 60 bkz> yüşmek
  1516. YUŞUL: yeşil·III, 19 § yaşıl yu;ul; yeşil mişil·III, 19
  1517. YUŞULGAN: daima akan·III, 53
  1518. YUŞULMAK: eli işe yatkın olmak,III, 53
  1519. YUŞULMAK: akıp dökülmek, fışkırmak·II, 128; III, 79, 102 bkz> işilmek, yişilmek, yuşılmak, yüşilmek, yüşıilmek
  1520. YUT: kışın soğukta hayvanları öldüren felâket· III, 142
  1521. YUTIKMAK: yutamak, soguktan hayvan telef olmak· III, 76 bkz> yutukmak
  1522. YUTMAK: yutmak. II, 313
  1523. YUTTURMAK: sildirmek III, 94 bkz> yodturmak
  1524. YUTUKMAK: kuraklıktan arıklamak, ölüm haline gelmek,I, 21 bkz> yut ıkmak
  1525. YUVGA: katmer, yuka, III, 27 bkz> yuga
  1526. YUVMAK: yuvarlamak III, 393 bkz> yuvmak
  1527. YUVUG: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları.III, 164 bkz> yuvug
  1528. YUVALMAK: yuvarlanmak· I, 397 bkz> yuvulmak
  1529. YUVGA: zayıf, ince, yufka, âciz· II, 6; III, 80, 156 bkz> yufka, yupka
  1530. YUVGALANMAK: yaramazlaşmak.III, 203 bkz>yufgadmak, yufgatmak
  1531. YUVILMAK: yumşamak.I, 441 bkz> yuvulmak
  1532. YUVKA: her şeyin incesi, yuka, III, 33
  1533. YUVLUNMAK: yuvarlanmak, kendi kendine yuvarlanmak. III,111, 112, 113
  1534. YUVLUŞMAK: yuvarlanmak III, 105 bkz> yırfluşmak
  1535. YUVMAK: koşmak· III, 62
  1536. YUVMAK: yuvarlamak· III, 61, 112, 113 bkz>yuvmak
  1537. YUVSAMAK: yuvarlamak istemek III, 306
  1538. YUVTURMAK: yuvarlatmak.III, 96
  1539. YUVUG: sellerin dağdan yuvarladıgı kaya parçaları,III, 164 bkz> yuvug
  1540. YUVULMAK: uslandırılmak; akıtılmak; yuvarlanmak; toplanmak·I, 397;III, 80, 112, 113 bkz> yuvalft ıak
  1541. YUVULMAK: erişmek, olgunlaşmak,III, 81, 356 bkz> yevülmek, yıgılmak
  1542. YUVUŞMAK: yuvarlaşmak· III, 74
  1543. YÜDRÜK: yüklük, üzerine eşya ve elbise konan şey, dolap, masa ve benzerı şeyler·· III, 45
  1544. YÜD: yüz, II, 250 bkz> yüz
  1545. YÜDMEK: yüklemek, yüklenmek· I, 404; III, 434
  1546. YÜDÜRMEK: yüklemek.I, 371; III, 67, 68 bkz>yudurmak
  1547. YÜDÜŞMEK: yükleşmek, yüklemekte yardım ve yarış etmek· III, 71
  1548. YÜFTÜRMEK: bir şeyle iyilik etmek- III, 96 bkz>yigtürmek, yiktürmek, yüvmek
  1549. YÜFÜŞ: hısımların (çok kere gerdeğe konulan gelini çeyiz sahibi etmek üzere) elbise veya mal ile yardımlaşması. III, 11
  1550. YÜFÜFLÜG: armağanlı. III, 12
  1551. YÜFÜFMEK: yardımlaşmak; birbiriyle dost olmak· III, 73 bkz> yufu şmak
  1552. YÜG: ok yeleği III, 45, 70. 97, 143 bkz> yök, yük, yüñ
  1553. YÜGLÜG OK: yelekli ok,III, 217
  1554. YÜGMEK: toplamk· II, 243
  1555. YÜGRÜK: koşucu, geçici, yüğrük· I, 110;III, 45, 175
  1556. YÜGRÜK: bilge bilgin akıllı, erdemIi, udumlu kişi .III, 45
  1557. YÜGRÜM: bir koşuluk yer·III, 47
  1558. YÜGRÜŞMEK: koşuşmak· III. 102, 367
  1559. YÜGÜN: gem,III,144, 366. 371 § küvüç yügün; küçük yular, çilbir· III, 163
  1560. YÜGÜR: darı, III, 9 bkz> ügür
  1561. YÜGÜRGEN: Çin'den İslam diyarín·gelen kervan ın müjdecisi; her zaman koşan, koşucu·II, 15;III, 54
  1562. YÜGÜRGEN: (at) koşucu yüğrük at· III, 54
  1563. YÜGÜRGÜN: darı gibi kırmızı taneli bir bitki· III, 54
  1564. YÜG(Ü)RMEK: (at) koşmak, yüğrükçe koşmak, geçmek, seğirtmek; beze erlş yïpmak.I, 360;II, 13, 133, 137;III, 68. 69
  1565. YÜGÜRTMEK: koşturmak,II, 274;III, 437
  1566. YÜK YÜK: bohça·I, 75, 138. 210, 237, 247, 280, 365, 521;II, 44, 75, 149, 166, 180, 222, 225,230, 246. 339, 355;III, 4. 67, 309. 314, 316, 322, 434
  1567. YÜK: kuş tüyü, kuş yeleği, ok yeleğl,III, 45, 70, 97. 143 bkz> yük, yüg, yürig
  1568. YÜKLEGSEK: yüklemek isteyen· III, 314
  1569. YÜKLEMEDEÇİ: yüklemeyici, yüklemeyen·III, 316
  1570. YÜKLEMEGLİ: yüklemek dileğinde, azminde olan·III, 316
  1571. YÜKLEMEK: yüklemek, III, 309
  1572. YÜKLEMSİNMEK: yükler görünmek·III, 322
  1573. YÜKLETMEK: yükletmek, yüklettirmek·II, 355, 356
  1574. YÜKLETMEK: oka yelek taktırmak·II, 356 bkz>yökletmek
  1575. YÜKLÜG OK: yelekli ok·III, 217
  1576. YÜKSEK: yüksek· II, 294; III, 45, 46
  1577. YÜKSEK: terzi yüksüğü·III, 46 bkz> yüksük
  1578. YÜKSEMEK: yükselmek, uzamak,I, 320;III, 306
  1579. YÜKSETMEK: yükseltmek·II, 354
  1580. YÜKSÜK: terzi yüksüğü·III, 46 bkz> yüksek
  1581. YÜKÜNÇ: namaz, ibadet; baş eğme·I, 171;II, 25;III, 375
  1582. YÜKÜNDEÇİ: ibadet eden, baş eğen,II, 168
  1583. YÜKÜNGEN: her zaman yükünen·II, 168
  1584. YÜKÜNGÜÇİ: ibadet eden, baş eğen· II, 168
  1585. YÜKÜNMEK: secde etmek, ibadet etmek, namaz kılmak, büyük önünde eğilmek, ba; eğmek· II, 167; III, 84, 167, 375
  1586. YÜLEGÜ: destek, dayak,III, 36
  1587. YÜLEKLİG: dayanmış, söykenmiş .III, 52
  1588. YÜLELMEK: direk dikilmek,III, 82
  1589. YÜLEMEK: desteklemek, destek vurmak; güvenmek·III, 89, 90
  1590. YİLLİGÜ: saç tıraş eden ustura·III, 174 bkz> kerey
  1591. YÜLİLMEK: yolunmak·III, 82
  1592. YÜLİMEK: yülümek, tıraş etmek·III, 90
  1593. YÜLİTMEK: yülütmek, tıraş ettirmek·II, 316bkz> yülütmek
  1594. YÜLİLTMEK: yülütmek, tıraş ettirmek II, 316 bkz> yülitmek
  1595. YÜMMEK: (göz) yummak· III, 64 bkz> yummak
  1596. YÜMTİLRMEK: yumdurmak· III, 97
  1597. YÜMÜLGEN: dalma yumulan· III, 55
  1598. YÜMÜLMEK: yumulmak· III, 55 bkz> yumulmak
  1599. YÜNÇİTMEK: incitmek·II, 352 bkz> yunç ıtmak,yunçutmak, yünçütmek
  1600. YÜNÇÜ: inci III, 279 bkz> cincü, yincü, yinçü
  1601. YÜNÇÜTMEK: incitmek·II, 352 bkz> yunç ıtmak, yunçutmak, yünçitmek
  1602. YÜÑ: yün, yün sümeği; pamuk·I, 150, 284, 507; II, 89, 147, 220, 221, 236, 241; III, 248, 289, 361, 362 bkz> yurig yüñ kuş yeleği, III, 97 bkz> yök, yüg, yük
  1603. YÜRE: çevre, muhit· II, 45 bkz> yere, yöre
  1604. YÜREK(G): yürek, I, 41, 325;II, 144;III, 18, 33
  1605. YÜREKLENMEK: cesaret göstermek, yiğitlenmek- III, 115
  1606. YÜREKLİG: yüreği pek, yiğit, cesur, yıirekll. III, 18, 51
  1607. YÜRGENMEK: örtülmek, sarılmak· I, 331; II, 303; III, 110 bkz> yörgenmek, yörkenmek yürge şmek sarılmak, birbirine girmek, dolaşmak, karışmak.I, 395, 437; 11. 285; III 104 bkz> yörgeşmek, yörkeşmek
  1608. YÜRGEYEK: ulaşmış·I, 135
  1609. YÜŞEÑ: (taş) düz cilalı.I, 135;III, 372 bkz>üşeng
  1610. YÜŞİLMEK: eli işe yatişmak, udumlaşmak; em zikten akıtılmak. 111. 79 bkz> işilmek, yişilmek, yu;ılmak, yuşulmak, yüşülmek
  1611. YÜŞMEK: akitmak,III, 60 bkz> yuşmak
  1612. YÜŞÜLMEK: eli işe yatişmak, udumlaşmak; emzikten akıtılmak.III, 79 bkz> işilmek, yişilmek, yuşılmak, yuşulmak, yüşilmek
  1613. YÜVMEK: blr şeyle yardım etmek·III, 172 bkz> yigtürmek, yiktürmek, yüftürmek
  1614. YÜVSEMEK: gönül almak istemek· III, 306 bkz>yavsamak
  1615. YÜZ: yüz, çehre, veçhe· I, 47, 60, 69, 102, 150,173, 216, 226, 243, 250, 256, 366, 422, 463, 486; II, 8, 81, 96, 144.171.183 ,188,194, 230,253, 295, 304, 339. 349, 353, 355, 363; III,33.43, 63, 104, 132, 143, 307, 308, 327. 394, 434, 439 bkz> yü ğ
  1616. YÜZ: sayıda yüz· I, 80
  1617. YÜZER1İK: üzerlik otu, Peganum harnnala·III, 12 bkz> eldrük, ilrük, y ıdıg ot
  1618. YÜZKEŞMEK: yüze çıkmak, I, 395
  1619. YÜZLENMEK: yüzünü dönmek; saygı sahlbi olmak; halktan hizmet istemek III, 110, 111
  1620. YÜZLÜG: yüzlü, I, 426; III, 45
  1621. YÜZMEK: yüzmek, soymak; yayılmak ve dağılmak, çok akmak· I, 472; III, 59 bkz> yozmak
  1622. YÜZTÜRMEK: yüzdürmek, III, 95
  1623. YÜZÜK: yüzük (parmağa takılan)· III, 18
  1624. ZAK ZAK: koçları tos yapmağa kışkırtmak Için kullanılan bir söz·I, 333
  1625. ZANBI: gece öten çekirgeye benzer bir böcek,orak ku şu· III, 441
  1626. ZAP ZAP: çabuk çabuk yürümede çıkan ses· I, 319
  1627. ZAP ZAP BARMAK: zıp zıp koşmak, çabuk gitmek·I, 319-
  1628. ZARGUNÇMUD: bir çeşit güzel kokulu ot, fesleğen·I, 17, 530
  1629. ZERENZE: "yaban mersini" veya "durdabak" denilen bir ot·I, 449 §
  1630. ZERENZE URUGI: bu bitkinin tohumu· I, 449
  1631. ZÜNKÜM: bir çeşit Çin ipekllisi·I, 485